BAŞBAKAN YILDIRIM: HANGİ YETKİYLE BU VAATLERİ YAPACAKSIN?
BAŞBAKAN Binali Yıldırım, Giresun’da, partisinin mitinginde konuştu. Muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarının vaatlerde ölçü, izan olmadığını söyleyen Yıldırım, “Sağ elinize güneşi sol elimize ayı vereceğiz diyorlar. Vaatte vaat. İyi güzelde sen CHP’nin seçim beyannamesini okumadın mı? Orada diyor ki cumhurbaşkanı sembolik olacak, yetkileri olmayacak. Hangi yetkiyle bu vaatleri yapacaksın?” diye sordu.
Başbakan Binali Yıldırım, Giresun Atatürk Meydanı'nda düzenlenen mitinge, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli ve milletvekili adayları ile katıldı. Miting alanına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafının yer aldığı, ‘Alnımız ak, gönlümüz ak, seninledir Çotanak’ pankartı asıldı.
Mitingde konuşan Başbakan Yıldırım, Türkiye’yi 2023’e ve 100’üncü yıl dönümüne taşıyacak kadroları milletin 24 Haziran’da seçeceğini belirterek vatandaşlara yeni bir zafer için 24 Haziran’da ‘var mısınız?’ diye sordu. ‘Evet’ cevabı alan Yıldırım, “Allah sizden razı olsun. Giresun işi bitirmiş. Yüreğinizdeki coşku hiç eksilmesin. Giresun çoktan Giresun vakti, vakit Türkiye vakti diyor. Giresun ‘yaparsa AK Parti yapar’ diyor” dedi.
Cumhurbaşkanı adaylarının bir süredir meydanlarda milletle bir araya geldiğini söyleyen Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dışındaki bütün adayların parlamenter sisteme geri dönüleceği söylemlerini hatırlattı. Yıldırım, “16 Nisan’da yaptığınız halk oylaması belli ki bunların içine sinmemiş. Kabul etmiyorlar. Yenilmeyi bir türlü kabul etmemişler, şimdi diyorlar ki ‘millet o kararından vazgeçsin’, tekrar eskiye, darbelere, vesayetler, kumpaslara, krizlere geri dönelim. Biz, ‘durmak yok’ diyoruz. Farkımız bu. Onlar geriyi gösteriyor, geriyi işaret ediyor, biz daima ileri diyoruz” dedi.
‘HANGİ YETKİYLE BU VAATLERİ YAPACAKSIN?
Muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarının vaatlerde bulunduğunu kaydeden Yıldırım, “Kulağa hoş geliyor. Vaatte ölçü, izan yok. Sağ elinize güneşi sol elimize ayı vereceğiz diyorlar. Vaatte vaat. İyi güzelde sen CHP’nin seçim beyannamesini okumadın mı? Orada diyor ki cumhurbaşkanı sembolik olacak, yetkileri olmayacak. Hangi yetkiyle bu vaatleri yapacaksın? Hem yetkilerini kaldıracaklar, parlamenter sisteme geri dönecekler hem de boyundan büyük vaatler edeceksin. Millet yemez bunu. Giresunlu yemez bunu” diye konuştu.
‘BU SİSTEMDE SADELEŞTİRME YAPIYORUZ’
Seçim kararından sonra cumhurbaşkanının seçim beyannamesini milletle paylaştığını ifade eden Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:
“5 yıl boyunca nasıl bir Türkiye hedeflediğimizi açık seçik ortaya koyduk. Sloganımız, "Erdem, cesaretle Türkiye şahlanıyor". Demokrasiden özgürlüklere, tarımdan sanayiye hangi alanda ne iş yapacağımızı tek tek milletimizle paylaştık. 146 büyük projeyi yine milletimizle paylaştık. Cumhurbaşkanımız bir koldan, biz ayrı koldan Türkiye'yi karış karış geziyoruz. Niye?Cumhurbaşkanımız yeni sistemin ilk adayı. Bu sistemde sadeleştirme yapıyoruz, iki başlılığı ortadan kaldırıyoruz. Başbakanlığı kaldırıyoruz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni getiriyoruz. Bundan sonra çekişme, itişme, kalkışma yok. İrade tek, irade de milletin iradesi. Sandıkta neye karar veriyorsanız Türkiye’de o olacak. Biz bunun adına yönetimde sadeleştirme diyoruz. İşler daha da hızlanacak. Bürokrasi daha da azalacak. Vatandaşın devlet dairelerindeki işi çok daha kolaylaşacak. 16 yıldır gerçekleştirdiğimiz hizmetleri anlatıyoruz. Hayal anlatmıyoruz. Bizde hizmet var. Hayal tacirliği yok. Diğer yandan gelecek 5 yıl için cumhuriyetin 100’üncü yılı için projelerimiz var, yeni yapacaklarımız var. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır”
‘İŞLERİ GÜÇLERİ YIKMAK, BOZMAK’
Muhalefetin vaatlerine yönelik eleştirilerde bulunan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kanal İstanbul projesini iptal edeceklermiş. Savaştan canını kurtarıp bize sığınmış Suriyeli kardeşlerimizi tekrar ateşin ortasına geri gönderecekmiş. İnsanlık öldü mü? Biz asil bir milletiz. Biz darda kalanlara yardım etmekle bu günlere geldik. Daha ne yapacaklarmış? Biz yerli araba yapacağız. Bu projeyi iptal edeceklermiş. İşleri güçleri yıkmak, bozmak yapılan projeleri durdurmak. Giresun buna izin verir mi? Giresun bunların laflarına kulak asar mı? Vaatler o kadar uçtu gitti ki rahmetli babaannemin lafını burada söylemesem olmaz. Bunların vaatleri geniş alan, bol keseden atanları görünce rahmetli babaannem derdi ki ‘Üfle evladım üfle. Kaval elin, yel Allah’ın’ Bunların ki o hesap. Bunların tek bir derdi var Recep Tayyip Erdoğan'ı iktidardan indirmek. Güçleri yeter mi? Giresun müsaade eder mi? Yumurtadan yün kırpmak. Bunların işi o. Giresun uşakları Karagöl’den kar bağışlıyor millete. Sizinde inanmadığınızı anladılar, ayarları bozuldu, ayar bozuldukça vitesten atmaya başladılar. Adına Millet İttifakı deyip millet iradesiyle seçilen Cumhur İttifakı'na iftira üstüne iftira atıyorlar. Cumhur İttifakı, 15 Temmuz alçak saldırına karşı meydanlara inen Giresunludur. Ay yıldızlı bayrağı indirtmeyen ezanları dindirtmeyen, demokrasiye milletin adamına sahip çıkan ittifakın adı Cumhur İttifakı’dır. Cumhur ittifakı Pensilvanya'dan, Kandil'den işaret almaz. İşareti sadece milletinden alır. İşaret aldığı an yürür, millet yürür arkasından. İşte Cumhur İttifakı budur. Cumhur İttifakı tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet demektir. Bunlara fındığın başkenti Giresun 24 Haziran’da hak ettiği cevabı verecek mi? Güçlü hükümet, güçlü meclis, güçlü Türkiye için var mısınız? Güçlü Türkiye için durmak yok”
Giresun’a 16 yılda önemli hizmetler yaptıklarını anlatan Başbakan Binali Yıldırım, “Muhalefetin vizyonu bu projelere yeter mi? Yetmez. Çünkü bugüne kadar yaptıkları bir şey yok. Yok üstüne yok. AK Parti ne diyor, taş üstüne taş, hizmet üstüne hizmet. Dağ gibi sorunları dağ gibi hizmetlere dönüştüren partinin adı AK Partidir. Sorunları torunlara havale etmeyen partinin adı Ak Parti'dir. Avrupa'nın ve Türkiye'nin ilk dünyada ise üçüncüsünün yapıldığı deniz üzerine havalimanı Giresun Ordu Havalimanı'dır” diye konuştu.
‘EKONOMİK HAMLELERLE TÜRKİYE’YE AYAR VERMEK İSTEYENLERİN AYARINI BOZACAĞIZ’
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Türkiye sevdalısı Recep Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanı seçme zamanı olduğunu ifade eden Yıldırım, “Recep Tayyip Erdoğan'ın seçelim de gerisi önemli değil’ aman aman bu tuzağı gelmeyelim. Meclis çok önemli, güçlü meclis güçlü hükümet demek.Mecliste güçlü olursak cumhurbaşkanımız daha güçlü olur, daha güzel işler yapar. Daha az bürokrasi, daha hızlı iş, daha fazla yatırım yeni dönemde Türkiye'nin yolunu açacak, önemli gelişmeler olacak. 24 Haziran'da darbeler, kumpaslar, vesayet tamamen yok olacak. İstikrar, güven kalıcı hale gelecek, milli birliğimiz, kardeşliğimiz daha da sağlamlaşacak. Türkiye’nin cazibesi daha da artacak, bölgemizde, ülkemiz hakkında Filistin, Suriye, Irak hakkında planlar yapanların planlarını başlarına geçireceğiz. Savunma Sanayi’nde son 15 yılda 35 milyar dolar yatırım yaptık. Yerli ve milli savunma sanayini kurduk. Birçok silahımızı kendimiz yapıyoruz. Savunma Sanayisini sizin evladınıza Nurettin Canikli’ye emanet ettik. Giresun, Türkiye'nin teminatı. Türkiye'nin savunmasının başında sizin evladınız var. Yerli otomobil projesini de hızla hayata geçireceğiz. Ekonomik hamlelerle Türkiye’ye ayar vermek isteyenlerin ayarını bozacağız. Türkiye yeni mecralarda dev yatırımlarla hayranlıkla izlenen ülke olmaya devam edecek. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda yeni hamlelerimiz birlikte gelecek. Kaybedecek bir dakikamız bile yok. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye için aziz milletimiz için çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz. Birbirimizle zorlukları kenetlenerek aşacağız. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız birlikte kardeş olacağız” ifadeleri ile konuşmasını tamamladı.
Başbakan Binali Yıldırım, vatandaşları selamları, Giresun Valiliği’ne geçti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Miting alanı detatları
Detaylar
Haber-Kamera: Hakan KABAHASANOĞLU GİRESUN DHA
==========================================================
EŞİNİ KATLEDEN KOCA, AĞAÇ KOVUĞUNDA SAKLANIRKEN YAKALANDI (2)
1)BEBEĞİN DURUMU KRİTİK
Kars'ta Barış Alkan'ın bıçaklayarak öldürdüğü eşi Sezen Alkan'ın sezaryenle alınan erkek bebeğinin Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakülltesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Yeni Doğan Yoğun Bakım ünitesindeki tedavisi sürüyor.Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Tekgündüz, kuvözde tutulan bebeğin henüz hayati tehlikeyi atlamadığını söyledi. Doç. Dr. Tekgündüz, "Oksijensiz kaldığı için beyinde etkilenmeye bağlı nöbet geçiriyordu. Nöbete müdahele ettik. Diğer organlar da oksijensiz kaldığı için etkilenmiş. Gerekli tedavisini yapıyoruz" dedi.
ERZURUM /DHA
=======================================================
2)KILIÇDAROĞLU: TÜRKİYE'Yİ YENİDEN İNŞA ETMEYE KARARLIYIZ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bütün siyasi partilere örnek olacak seçim bildirgemizi hazırladık. Biz Türkiye'yi yeniden inşa etmeye kararlıyız" dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Çorum'da sanayiciler ve iş insanlarıyla bir araya geldi. Çorum- Samsun yolu üzerindeki Yıldız Park'ta düzenlenen programda hitap eden Kılıçdaroğlu, "1923- 2002 yıllarında bütün hükümetler döneminde harcanan para 713 milyar dolar. Bu paralarla o yıllarda Keban yapıldı, Karakaya yapıldı, Atatürk Barajı yapıldı, Telekom yapıldı. Depremler yaşandı, Kıbrıs Harekatı oldu, Türkiye’ye ambargo uygulandı. Sümerbank’ıydı, Etibank’ıydı, bütün bunlar, Ziraat Bankası'ydı. Bütün bunların tamamı yapıldı. Şekerbank da yapıldı. Peki, 2003- 2017 hükümetlerinin harcadığı para 713 milyar dolar değil, ne kadar? 2 trilyon 94 milyar dolar. Fabrikaları sattılar. Başta Telekom olmak üzere bankaları sattılar, hepsini sattılar. Tekeli 300 milyon dolara mı ne sattılar? Aldı sahibi, bunu yabancılara 3 milyar dolara sattı. Para var arkadaşlar, para var. Eksik olan namuslu siyaset. Şu soruyu sormak isterim. 2 trilyon 94 milyar dolara ne yapılırdı Allah aşkına? Yeni bir Türkiye inşa ederdik biz. Fabrika kurulmadık yer kalmazdı. Nereye gitti bu para, ne yapıldı?" diye konuştu.
'PARTİLERE ÖRNEK OLACAK SEÇİM BİLDİRGEMİZİ HAZIRLADIK'
CHP'nin seçim bildirgesiyle ilgili de açıklamalarda bulunan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Bakın, aile sigortasına 1000 lira diyorsak nedeni vardır. Emeklilikte en alt maaş, aylık 1500 lira diyorsak bir nedeni vardır. Asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak diyorsak bir nedeni vardır. Her kuruşun hesabını yaparak, hesapladık bütün bunları. Sadece ben değil; eski bürokratlar çalıştılar, akademisyenler çalıştılar, bankacılar çalıştılar ve yine bütün siyasi partilere örnek olacak seçim bildirgemizi hazırladık. Önce itiraz etmişlerdi 'Parayı nereden bulacaksın?' Sonra baktılar ki para var aslında. Verirseniz para var; ama vermiyorlardı. Kısmen verdiler, kısmen sağladılar; ama biz Türkiye’yi yeniden inşa etmeye kararlıyız. Dolayısıyla hepimize görev düşüyor" dedi.
Görüntü Dökümü:
--------------------------
-Kılıçdaroğlunun salona gelişi
-Kılıçdaroğlu açıklamalar
-Detaylar
(SÜRE: 3 Dk) - (BOYUT: 120 MB)
=======================================================
3)ALPEREN SAKİN DAVASINDA AVUKATIN SÖZLERİ TEPKİ ÇEKTİ
İZMİR'in Çiğli ilçesinde, kreş servisinde unutulan 3 yaşındaki Alperen Sakin'in ölümüne neden olmakla suçlanan ve olayın ardından tutuklanan servis şoförü Tamer İ. ve eşi okul sahibi Yurdagül İ.'nin de aralarında bulunduğu, 4'ü tutuksuz 6 sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmada tutuklu sanıkların avukatının "Alkollü araç kullanıp 8-9 kişinin ölümüne neden olan insanlar bile 10 ay yatıp çıkarken, müvekkillerimin bu kadar uzun süre tutuklu kalması adil değildir"demesi salonda tepkilere neden oldu.
Çiğli'nin Köyiçi Mahallesi'nde, 15 Ağustos 2017 tarihinde meydana gelen olayda, Buket- Serkan Sakin çiftinin oğulları Alperen, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Çiğli Özel Sevgi Yumağı Anaokulu'na götürülmek üzere servis sürücüsü Tamer İ. (47) ile rehber personel D.K.'ye (17) teslim edildi. Öğrenciler indirildiği sırada D.K., ağlayan bir öğrenciyi alarak, okula girdi. Serviste uyuyan Alperen'i fark etmeyen sürücü, aracı okulun yanında bulunan ve otopark olarak kullanılan boş arsaya çekti. Alperen'in kreşte olmadığını saatler sonra fark eden öğretmenler ile görevliler, okul ve bahçesini aramaya başladı. Aramadan sonuç alınamayınca, okulun güvenlik kamerası kayıtları incelendi ve Alperen'in okula girmediği görüldü. Bunun üzerine okul servisine bakan görevliler, minik Alperen'in, sabah oturduğu koltukta cansız bedenini buldu. Okul yöneticileri, polise verdikleri ilk ifadelerinde gerçeği saklayarak, Alperen'in uyku saatinde uyutulduğunu ve bir daha uyanmaması üzerine hastaneye götürüldüğünü söyledi. Bu durumdan şüphelenen polis, bir görevlinin ifadesinden yola çıkarak, olayı aydınlattı. Alperen'in kreş servisinde unutulduğu için öldüğü ortaya çıkarıldı. Soruşturma kapsamında, servis sürücüsü Tamer İ. ile eşi okul işletmecisi Yurdagül İ., tutuklandı. Kamuoyunun tepkisine neden olan olayın ardından cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar servis sürücüsü Tamer İ. ile eşi Yurdagül İ., tutuksuz sanıklardan servis görevlisi D.K. ve sorumlu müdür B.G. hakkında 'bilinçli taksirle ölüme neden olmak' ile 'suç delillerini yok etmek' suçlarından toplam 14'er yıl hapis cezası istendi. Öğretmen A.G. hakkında, 'taksirle ölüme sebebiyet vermek'ten 6 yıla kadar hapis cezası, okul çalışanı A.S. hakkında ise 'suç delillerini yok etmek'ten 5 yıla kadara hapis cezası talep edildi.
BİLİRKİŞİ RAPORU OKUNDU
Karşıyaka 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki davanın bugünkü duruşmasına, minik Alperen'in babası Serkan Sakin ile annesi Buket Sakin, tutuklu sanıklar Yurdagül İ. ve eşi Tamer İ., tutuksuz sanıklar D.K. ile A.G. katılırken, sorumlu müdür B.G. ve A.S. gelmedi. Davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın avukatı ile İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün avukatı da duruşmada hazır bulundu. Duruşmada Alperen Sakin'in ölümünde ihmali olduğu ileri sürülen sanıkların kusur oranına ilişkin 3 iş güvenliği uzmanınca hazırlanan 17 sayfalık bilirkişi raporu okundu. Raporda, olayın meydana gelmesinde tutuklu sanık servis şoförü Tamer İ., servis görevlisi D.K. ile öğretmen A.G.'nin birinci derece asli kusurlu, anaokulu sahibi tutuklu sanık Yurdagül İ. ve anaokulu müdürü tutuksuz sanık B.G.'nin ikinci derece asli kusurlu, sanıklar arasında bulunmayan öğretmen N.A.'nın da tali kusurlu olduğu belirtildi. Sakin ailesinin avukatları bilirkişi raporunu celse öncesi aldıklarını belirterek, incelemek üzere ek süre talebinde bulundu.
TUTUKSUZ İKİ SANIK İÇİN TUTUKLAMA TALEBİ
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın avukatı Müjgan Bilgen Özen, bilirkişi raporuna kısmen katıldıklarını belirterek, sanık Yurdagül İ.’nin ikinci dereceden asli kusurlu olmasını kabul etmediklerini, aksine birinci dereceden kusurlu olduğunu düşündüklerini belirterek, bu yüzden yeni bir heyet tarafından bilirkişi raporu hazırlanmasını talep etti. Özen ayrıca, bilirkişi raporuna göre servis görevlisi D.K. ile öğretmen A.G.'nin birinci derece asli kusurlu olmasından dolayı tutuklanmalarını istedi.
AVUKATIN SÖZLERİ TEPKİYE NEDEN OLDU
Sanıklardan Yurdagül İ. ve eşi Tamer İ.’nin avukatı Yasin Yiğit, bilirkişi raporunda Tamer İ.’nin birinci dereceden asli kusurlu sayılmasına katılmadıklarını ifade ederek, "Dinlenen tanıkların ifadelerine göre Tamer İ.’nin sadece şoför olarak görevli olmasına ve çocukların indirilip bindirilmesine, emniyet kemerinin bağlanması gibi görevlerinin olmamasına rağmen birinci dereceden asli kusurlu olmasını kabul etmiyoruz. Bilirkişiler bu konuda uzman kişiler değildir. Yurdagül İ. ise ilk raporda asli kusurlu, ikinci raporda ise ikince dereceden asli kusurlu gösterilmiştir. Mahkemenin nasıl karar vereceğini bilmiyorum. Daha önceki raporda asli kusurlu olarak gösterilen sanıklar dışarıdayken, benim müvekkillerimin tali kusurluyken içeride kalması kabul edilemez. Bilirkişi heyetinde kimya mühendisi, inşaat mühendisi ve makine mühendisi yer almaktadır. Bilirkişi heyeti, olayı raporlama hususunda yeterli ve yetkin değildir. Bilirkişinin bu olayı iş kazası olarak değerlendirmelerinin ortaya koyduğu bir şeydir. Alkollü araç kullanıp 8-9 kişinin ölümüne neden olan insanlar bile 10 ay yatıp çıkarken, müvekkillerimin bu kadar uzun süre tutuklu kalması adil değildir" dedi. Bu sözler üzerine, davayı takip eden seyirciler avukata tepki gösterdi. Tepki gösterenlerin kendi aralarında söylenmesi üzerine, hakim duruşmayı izleyenleri sessiz olmaları konusunda uyardı.
Sanıklardan A.G.’nin avukatı Musa Taş ise bilirkişi raporuna katılmadıklarını belirterek, "Alperen 2.5 yaşında gösterilerek, müvekkilim 2.5 yaş çocuklardan sorumluymuş gibi bir rapor düzenlenmiştir. Bilirkişi raporunda çelişkiler vardır. Müvekkillim için tutuklanma talebi var bunu asla kabul etmiyoruz" dedi.
BİRBİRLERİNİN TAHLİYESİ İSTEDİLER
Sanık Tamer İ., olaydan dolayı aileden özür dilerken, eşinin ya da kendisinin tahliye edilmesini isteyerek "Böyle olmasını hiç istemezdim. Bu olaydan dolayı derin üzüntü içindeyim. Keşke böyle bir olay yaşanmasıydı. Aileye tekrar başsağlığı ve sabır diliyorum. Yaklaşık 10 aydır tutukluyuz. Her ikimizin ya da sadece eşimin dağılan aile birliğimizi toplaması için tahliyesini istiyorum" dedi.
Diğer tutuklu sanık Yurdagül İ. de eşinin talebine katıldığını ifade ederek, "Aileye başsağlığı diliyorum. Ama ben şunu da belirtmek istiyorum. Bende bir anneyim. Dışarıda 17 yaşında bir oğlum var. Üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Yaşlı annem ve babamın yanında kalıyor. 17 yaşındaki çocuk kuşak çatışması yaşıyor. Geleceğinin etkilenmesi bakımından eşimin de dediği gibi ikimizden birinin en ağır şartlarda dahi olsa tahliye edilmesini istiyorum" diye konuştu.
"BENİM OĞLUM İLKOKULA GİDEMEDİ"
Baba Serkan Sakin ise sanıkların samimi olmadığını belirterek, "17 yaşında çocuklarının olduğunu ve zor durumda kaldığını söylediler. Benim ve eşimin yaşadığı yıkımın tabiri yoktur. Oğlum 3 yaşında ve mezarda yatıyor. Üniversiteyi bırakın, ilkokula gidemedi. Oğlum için 112 dahi aranmadan özel bir hastaneye götürülmek için bekletilirken, acil yardım yapmayı bilmeyenler bu okulda görev yapmaktadır. Oğlumun üzerine bir kova su dökülmüştür. En yakın devlet hastanesi seçilmemiş, trafiğin yoğun olduğu özel bir hastane seçilmiştir. Sanıkların samimiyetine inanmıyor, tutuklanmalarını istiyorum" dedi.
Mahkeme başkanı, verilen aranın ardından tutuksuz sanıkların tutuklanmalarına ilişkin taleplerinin reddine, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve bilirkişi raporunun incelenmesi için ek süre verilmesine karar vererek duruşmayı erteledi.
"ADALETE GÜVENMEK İSİTİYORUZ"
Duruşma öncesi açıklama yapan minik Alperen’in acılı babası Serkan Sakin, bilirkişi raporuna göre olayın bir ihmaller zincirinden meydana geldiğini belirterek, "Bilirkişi raporunu ben de okudum. Bu kadar eksikler, tedbirsizlikler varken bizim hala 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bulunmamız gerçekten bizi çok üzüyor. Bu kadar ihmal varken bu kreşin bu zamana kadar ayakta kalması Alperen'in ölümüne kadar çok düşündürücü. Birinci dereceden asli ve tali kusurlu gibi kelimeler gerçekten onur kırıcı. Çünkü burada skandal bir zincir var. Bu işin talisi, aslisi yok. Suçlu varsa suçludur. Ve suçlu cezasını çekmek durumundadır. Bugüne kadar adalete güveniyoruz, adalete güvenimiz tamdır dedik, bugün son kez söylemek istiyorum. Adalete güvenmek istiyoruz" dedi.
Sakin ailesine destek vermek amacıyla duruşmayı takip eden ve kamuoyunda ‘Saadet öğretmen’ olarak bilinen Saadet Özkan da şunları söyledi:
"Minik Alperen'in ailesinin acısını hafifletebilmek için Adaletin yerini bulması için buradayız. Bu ülkeyi anneler kurtaracak. Ev hanımları çocuklarıyla buraya geldiler. Çocuklar yalnız değil, çocuklar ihmal edilmesin, ihmal zincirinden ölmesin. Ailenin acısı hafiflesin. Her çocuk için birlik olup kenetleneceğiz, adaletin yerini bulması için mücadele edeceğiz."
Görüntü Dökümü
----------------------
- Baba Serkan Sakin ile röportaj
- Saadet Özkan ile röportaj
- Genel ve detay görüntüler
Haber: Mehmet CANDAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)
==================================================
4)İLAÇLAMA ARACI ALEV ALEV YANDI
ŞANLIURFA'da merkez Karaköprü Belediyesine ait haşere ve sivrisineklerin ilaçlanmasında kullanılan kamyonet alev alev yandı. Su tankeriyle söndürülen yangında kimse yaralanmazken, araçta hasar oluştu.
Yangın, dün gece Karşıyaka Mahallesi'nde meydana geldi. Karaköprü Belediyesi'ne araç ilaçlama aracı, püskürtme sistemiyle haşere ve sivrisineklere yönelik ilaçlama yaptığı sırada henüz bilinmeyen nedenle alev aldı. Kısa sürede büyüyen yangını fark eden sürücü, aracını yol kenarına çekip itfaiye ekiplerinden yardım istedi. Bir anda alev topuna dönen ve zaman zaman küçük çaplı patlamanın yaşandığı ilaçlama aracını söndürmek için çevredeki vatandaşlar yangın tüplüyle müdahale etmeye çalıştı. Yangın, ihbarla olay yerine gelen bir sulama tankerince söndürdü. Alev topuna dönen ilaçlama aracındaki yangını ise bir vatandaş cep telefonuyla kaydetti. Şans eseri kimsenin yaralanmadığı yangın nedeniyle araçta hasar meydana geldi.
Görüntü Dökümü
----------------------
- Alev topuna dönen ilaçlama aracı
- Sürücü ve vatandaşlara itfaiyeyi araması
- Yangın nedeniyle zaman zaman patlama seslerinin duyulması
- Genel ve detay görüntüler
( Haber:Ali LEYLAK-Kamera: ŞANLIURFA-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 15 MB
====================================================
SİVEREK'TE ARPA YÜKLÜ KAMYON YANDI
ŞANLIURFA’nın Siverek ilçesinde tarlada bilinmeyen nedenle alev alan hareket halindeki arpa yüklü kamyon, yanarak demir yığınına döndü.
Olay, öğle saatlerinde ilçeye 15 kilometre uzaklıkta bulunan Gözelek Mahallesi kırsalında meydana geldi. Tarlada çalışan biçerdöverin doldurduğu arpayı, ilçe merkezinde getirmeye çalışan Vedat Akbacı yönetimindeki 06 BT 1683 plakalı kamyon, hareket halindeyken bilinmeyen nedenle alev alarak yanmaya başladı. Duman ve alevleri fark eden sürücünün durumu bildirmesi üzerine olay yerine itfaiye ve jandarma ekipleri sevk edildi. İtfaiye kiplerinin yaklaşık 1 saatlik çalışmasının ardından yangını kontrol altına aldı. Ön kısmı tamamen yanan kamyon kullanılamaz hale geldi. Jandarma ekipleri yangının çıkış nedenini belirlemek için çalışma başlattı.
Görüntü Dökümü
----------------------
- Alev alan kamyon
- Söndürme çalışmaları
- İtfaiye ekibi
- Kamyon ve yangın
- Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Mehmet SEZGİN-ŞANLIURFA-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 64 MB
===================================================
BAKAN EROĞLU YATIRIMLARI SAYDI MUHALEFETE YÜKLENDİ
ORMAN ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, İzmir’de partisinin il başkanlığını ziyaret etti. Burada açıklama yapan Bakan Eroğlu, hükümetin yatırımlarını anlattı. Muhalefete yüklenerek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İzmir’deki ilçelerin isimlerini bilmediğini ileri sürdü. İzmir’e para gönderdiklerini ama paraların nereye gittiğini bilmediklerini iddia eden Bakan Eroğlu, Gördes Barajı için “Gördes Barajı’nda 2017 yılında suyu tuttum. İzmir susuz kalacak diye. Orada karstik boşluk vardı. Bir miktar su kaçarsa kaçsın dedik. Öyle bir fedakarlık yaptım. Gördes Barajı’nda sorun yok" diye konuştu.
AK Parti İzmir İl Başkanlığı’nı ziyaret eden Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, sözlerine teşkilatı özlediğini söyleyerek başladı. İzmir’in bütün ilçelerini dolaştığını, kentin her yerinde izinin olduğunu belirten Eroğlu, "Ben de bu bölgenin evladıyım. Akrabalarımız burada, askerliğimi burada yaptım. İzmir’e karşı ayrı bir sevgimiz vardır. En çok sevdiğim türkü İzmir’in kavaklarıdır" diye konuştu. Türkiye’nin 2003 yılından önce durumunun kötü olduğunu savunan Bakan Eroğlu, "O zamanki Türkiye neydi, şimdiki Türkiye ne? AK Parti hükümetinden önce Türkiye’nin hali yürekler acısıydı. Ben o zaman İSKİ genel müdürüydüm. Enflasyon canavarı vardı. Toplanan vergilerin yüzde 86’sı faiz lobisi tarafından hortumlanıyordu. 70 sente muhtaç olduğumuz günler vardı. IMF’ye borcumuzdan dolayı her zaman IMF memuru gelir, kırmızı halılar serilirdi. Türkiye’ye yön vermeye çalışılırdı. Farkında değildik, onlar idare ediyordu. Sanayi, üretim durmuştu. Tarlalar sulanmıyordu. Barajların hepsi temel safhasında bekliyordu" diye konuştu. Daha sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın geldiğini ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını ileri süren Veysel Eroğlu, "6 sıfırlı bir para vardı. Çok utandığımız para. Düşünebiliyor musunuz? Bir milyon şimdi bir lira. 'Bu hükümet altı sıfırı atamaz' dediler. 'Ben Taksim’de çıkıp anıracağım' diyenler oldu. Ama attık. Ve o gün onu söyleyenler hiç bir şey yapmadı" dedi.
'AK PARTİ HÜKÜMETİ'NDEN ÖNCE ANTİBİYOTİK İLACINI 63 MİLYONA ALDIĞIMI BİLİYORUM'
Türkiye’nin IMF’ye 23,5 milyar dolar borcunun bulunduğunu, iktidarın o borcu ödediğini söyleyen Veysel Eroğlu, şunları dile getirdi:
"Allah’a şükür tüm borçlarımızı tıkır tıkır ödedik. IMF bizden 5 milyar dolar borç istemişti. Biz de bakanlar kurulu olarak verelim dedik. Protokol kuruldu. Nereden nereye? 70 sente muhtaç olan Türkiye’den IMF’ye borç verecek Türkiye’ye geldik. Gezi olayları döneminden önce Türkiye’de faizler 4.65’e düştü. O dönem ilaç lobisi diye bir şey vardı. AK Parti Hükümeti’nden önce antibiyotik ilacını 63 milyona aldığımı biliyorum. Şimdi de biz olmasaydık 400 milyona satılırdı. Şimdi 9 liraya satılıyor. Bu paralar milletin cebinden gidiyordu. Eskiden paralar faiz lobisi tarafından hortumlandığı için yatırıma bir şey kalmıyordu. Bir de ihale lobisi vardı. Ben göreve geldiğimde bir işin yapım süresi 41 yıldı. Ben Beydağ Barajı için sorduğumda 76 yılda biter dediler. Ben Türkiye de 7 bin 500 tesis açtım. Önceden de 600 tane açmıştım. Dünyada en çok tesis açan bakanım. 533 tane baraj, bin tane gölet açtık. 60 milyon dekar alanı sulamaya açtık. Türkiye’de çoğu şehirde su yoktu. Ben sadece İstanbul’da yok sanıyordum. İstanbul Recep Tayyip Erdoğan’dan önce bir Kerbela idi. 76 şehirde su yoktu. Bütün Türkiye’yi suya kavuşturduk. 81 ile suyu götüren biziz. Kıbrıs’a su götüren biziz. Bizden önce ormanlara gidilmiyordu. Eğitim yok, fidancılık yok. Şu an Türkiye’de 400 milyon fidan üretiliyor. Son 15 yılda 4 milyar 50 milyon adet fidanı toprakla buluşturduk. Biz Türkiye’nin coğrafyasını değiştirdik. Şu an Türkiye yeşilleniyor. En çok yeşili seven hükümet bizim hükümetimiz. Artık havaalanlarını millet bahçesi yapmaya karar verdik. Bunu kimse yapmaz. Pek çok yerde stadyumlar millet bahçesi oluyor. Mesirelik alanlar yapıyoruz. Hatta iki tane terapi ormanı kurduk."
'İSKİ SOYULMUŞTU'
Türkiye’nin ekonomisinin çok güzel geliştiğini aktaran Veysel Eroğlu, "Dün bir partinin sözcüsü ekonomiden bahsediyor, berbat olduğunu söylüyor. 2011’de dünyada kriz varken cumhurbaşkanımız 'teğet bile geçmeyecek' dedi. Türkiye’yi AK Parti Hükümeti 3,3 kat büyüttü. Fakir fukaranın en büyük destekçisi AK Parti hükümetidir. Sosyal devlet anlayışını biz getirdik. Eskiden sosyal yardımlar 1 milyar TL idi. Sadece bu sene 38 milyar. Bu paralar bize havadan yağmıyor. Ekonomisi düzgün bir ülkeyiz. Mali disiplin var. Milletten topladıklarımızı hizmet olarak aktarıyoruz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını en iyi koruyan hükümet AK Parti’dir" dedi.
İSKİ’yi devraldıklarında, kurumun borç içerisinde olduğunu iddia eden Bakan Eroğlu, "Soyulmuştu. 2,5 milyar borç bırakmışlardı. Bu zihniyet hep soymuştur. 4,5 milyar dolar zarar uğratmıştır" dedi.
'İZMİR'DE NE YAPILIYORSA TAMAMINI BİZ YAPIYORUZ'
İzmir’e para gönderdiklerini fakat paraların nereye gittiğinin belli olmadığını savunan Bakan Veysel Eroğlu, şunları söyledi:
"Büyükşehir’in köprü yapması lazım yapamıyor, biz yapıyoruz. Çevre yolu yapamıyor biz yapıyoruz. İzmir’de ne yapılıyorsa tamamını biz yapıyoruz. Türkiye çok gelişti. Son dönemdeki büyüme yüzde 7’dir. Atma hanımefendi atma! Mühendis iddia etmez ispat eder. Rakamlara bakın, biz nereden nereye geldik? Türkiye çağ atladı. Yola devam diyoruz. Hedefimiz Türkiye’yi dünyadaki en büyük 10 ekonomi arasına sokmak. Ey muhalefet sen ne yapacağını söyle. Biz söyledik. AK Parti Hükümeti sözünün eri bir hükümettir. Onlar konuşur AK Parti yapar."
Cumhuriyet tarihinde İzmir’e en büyük yatırımları yapan hükümetin AK Parti olduğunu belirten Veysel Eroğlu, "Hesap oradaysa arşın burada. İzmir İzmir olalı böyle yatırım, hizmet görmedi. Onlar ne yapıyor? 'Sizin hayat tarzınıza karışacak' diyorlar. Kimin hayat tarzına karıştık? 80 milyon bizim kardeşimiz. AK Parti’nin geleneğinde herkesi sevme vardır. Biz herkesi kucaklamadık mı? Herkese hizmet götürmedik mi? Kimseye nereye oy verdin diye sormadık" dedi.
İZMİR YATIRIMLARINI AÇIKLADI
İzmir’e 77 milyar TL yatırım yaptıklarını ileri süren Eroğlu, şöyle konuştu:
"İzmir’in başbakanı kim? Binali Yıldırım. Muhteşem bir başbakan. Çok zeki, çalışkan, büyük düşünen, herkesi seven bir yapısı olan kişi. İzmir’e böyle insan gerekir. Tüm çevre yollarını yaptı mı? Konak Tüneli'ni yaptı mı? İZBAN’ı yaptık. Şu anda Ankara hızlı treni geliyor. Bir baraj var mıydı? Küçük Menderes Havzası’nda bir tane baraj ya da gölet söyleyin? Yok. ‘Belediye arsenikli su içiriyor’ diye İzmir’de polemik oldu. Gördes Barajı'nı derhal inşa ettik. Kuraklık vardı. İzmir susuz kalacaktı. Çok hızlı bir şekilde tamamladık. 115 kilometre dev bir boru hattıyla İzmir’e suyu getirdik. Buca Tüneli'ni onlar yapacaktı, yapamadılar. Biz yaptık. Bu yetmedi. Yiğitler Barajı’nı yapın dediler. Kendileri yapacaktı, yapamadılar. Yaptık. Şu anda bu barajdan hem sulama hem de organize sanayiye su vereceğiz. Ödemiş’te Rahmanlar Barajı’nı bitiriyoruz. Ödemiş’e yılda 10 milyon metreküp su vereceğiz. Çeşme’de su yoktu. Şu ana kadar 28 baraj inşa ettik. 8 tane büyük gölet. Yetmedi. 49 baraj ve göletle İzmir’deki tüm yatırımları yaparak, içme, sanayi, kullanma ve sulama suyu ihtiyacını karşılayacağız. Taşkınları önleyeceğiz. Bu barajlar olmasaydı İzmir’de yer yerinden oynardı. Her yıl çiftçimizin cebine 301 milyon ilave para giriyor.
Ege Gelişim Projesi (EGEGEP) hazır. İzmir ve Ege'deki arazilerde ne gerekiyorsa yapılacak. Bitiş tarihi 31 Aralık 2019. Bu yüzden yola devam diyoruz. Bu proje kapsamında 49 olan proje sayısını 59'a çıkaracağız. Türkiye'de bir rekora imza atacağız. 37 sulama tesisi bitirdik. 93 dere ıslah ettik. Başbakanımızın da size müjdeleri olacak. İzmir muhteşem olacak. Heybemiz dolu."
EROĞLU’NDAN KUŞ CENNETİ İDDİASI
Bakan Eroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile bakanlık arasında krize dönüşen Kuş Cenneti ile ilgili de önemli bir iddia ortaya attı. Belediyenin Kuş Cenneti’ni kendilerinden istediğini ve yatırım yapacakları yönünde söz verdiklerini fakat yatırım yapmadıklarını, hatta buranın susuz bırakıldığını belirten Eroğlu, "Kuş Cenneti’ni susuz bıraktılar, kuşlar ölüyordu. Orada sözleşmenin süresi bitince otomatikman bize geçti. Şimdi oraya bir iletim kanalı yapıyoruz. Her zaman can suyu ihtiyacını karşılayacağız. Kuş Cenneti’ne su temin edilecek. Bakanlık aldı rant yapacak dediler. Ne rantı ya? Biz orayı koruyoruz" dedi.
BAKAN EROĞLU’NDAN GÖRDES AÇIKLAMASI
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Gördes Barajı’ndan su alamadıklarını, burada yaşanan sorunun giderilemediğine ilişkin açıklamalarının sorulduğu Eroğlu, Gördes Barajı'nda sorun olmadığını ileri sürerek, şöyle konuştu:
"Tahtalı’da yeteri kadar su var. Biz Gördes’i niye yaptık? Gördes’i orada İzmir’in sigortası olarak planladık. Allah’a şükür Tahtalı Barajı'nda yeteri kadar su var. 2017 yılında kuraklık oldu. Tahtalı’da su bitiyordu Gördes’ten verdik. Tahtalı Barajı'nda yeteri kadar suyumuz var. Sıkıntımız yok. Gördes’le ilgili bir problemimiz yok. Büyük ovaları suluyoruz. Gördes Barajı’nda 2017 yılında suyu tuttum. İzmir susuz kalacak diye. Orada karstik boşluk vardı. Bir miktar su kaçarsa kaçsın dedik. Öyle bir fedakarlık yaptım. İzmirli bunu bilmez ama mühendisler bilir. Sonradan o problemi giderdik."
İzmir’e yatırım yapılmadığı yönündeki iddiaları da hatırlatan Eroğlu, şunları söyledi:
"Eskiden hükümet parayı kendi partisinden olanlara gönderirdi. Biz adaletten ayrılmadık. Biz bütçeden mahalli idarelere ayrılan parayı tıkır tıkır gönderiyoruz. Hiçbir kesintiye uğramadan İzmir’e gerekli olan parayı gönderiyoruz. Hodri meydan! İzmir’e hakkı olan tüm parayı gönderiyoruz. Hiçbir ayrım yapmıyoruz. Devletin kayıtları var. Bize hükümetten para gelmiyor. Bu kuyruklu yalan. İzmir’e hatta pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Belediyenin yapması gerekenleri biz yapıyoruz."
Eroğlu, ayrıca İzmir’den milletvekili aday olmayı arzu ettiğini de söyledi. Eroğlu, buradaki basın toplantısının ardından İzmir’den Manisa’ya gitmek için kentten ayrıldı.
Görüntü Dökümü
--------------------
-Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun açıklaması
-Salondan detay ve genel görüntü
Haber: Umut KARAKOYUN-Kamera: Mücahit BEKTAŞ/ İZMİR, (DHA)
===============================================================
İNCE, GÜMÜLCİNE'DE KONUŞTU: İLKEMİZ TÜRKİYE'DE BARIŞ, BÖLGEDE BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Yunanistan'ın Gümülcine kentinde Batı Trakyalı Türkler'le bir araya geldi. İnce, "24 Haziran'da Türkiye'de bir seçim yaşayacağız. Bu önemli bir seçim. Ben Allah'ın izni milletin isteğiyle kazanacağıma inanıyorum. Görüntü öyle. Türkiye'de yaptığımız konuşmalarda söylediğimiz şu; İlkemiz yurtta barış, dünyada barış. Türkiye'de barış, bölgede barış, dünyada barış" dedi.
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, bugün Batı Trakya'da Türk azınlığın yoğunlukla yaşadığı Yunanistan'ın Gümülcine kenti ile soydaşların yaşadığı Bulgaristan'ın Kırcaali kentlerini ziyaret etti. İnce, sabah saatlerinde beraberinde CHP milletvekilleri Engin Altay, Erdin Bircan, Mustafa Akaydın, Yaşar Tüzün, Emre Köprülü, Kamil Okyay Sındır, Namık Havutçu, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, CHP'li Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli'nin bazı ilçe belediye başkanları ile İpsala Sınır Kapısı'ndan karayolu ile Yunanistan'a geçti. İnce beraberindeki heyet ülkeye girdikten sonra Yunan polisi tarafından sıkı güvenlik önlemleri alındı ve polis eskortları eşliğinde Gümülcine'ye ulaşıldı.
Muharrem İnce, Batı Trakyalı Türklerin yoğun olarak yaşadığı Gümülcine'de önce Türklerin sahibi olduğu bir eczaneye girerek, "Çok konuşuyorum, sesim kısılıyor. Sesime uygun bir ilaç var mı?" diyerek ilaç istedi. Eczacının, olmadığını söylemesi üzerine İnce, eczaneden ayrıldı.
İnce, kentte ilk ziyaretini Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu'na yaparak, basına kapalı bir süre görüştü. İnce, daha sonra yine Yunan polisinin sıkı güvenlik önlemleri altında Gümülcine Türk Gençler Birliği'ni ziyaret etti. Burada bulunan Türkler tarafından yoğun ilgiyle karşılanan İnce'ye, Gümülcine Türk Gençler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Taha Hüseyinoğlu, filografi sanatıyla yapılmış, birliği sembolize eden 'Elif' harfinin bulunduğu bir hediye verdi.
Batı Trakyalı Türklerle sohbet eden İnce, önce bir sandalyenin üzerine çıkarak, "Türkiye'den gelenler arka tarafa geçsin. Ben soydaşlarımla konuşacağım" dedi. Sandalyeden inen İnce, konuşmasında şöyle dedi:
"24 Haziran'da Türkiye'de bir seçim yaşayacağız. Bu önemli bir seçim. Ben Allah'ın izni milletin isteğiyle kazanacağıma inanıyorum. Görüntü öyle. Türkiye'de yaptığımız konuşmalarda söylediğimiz şu; İlkemiz yurtta barış, dünyada barış. Türkiye'de barış, bölgede barış, dünyada barış. Zaten Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti kurarken dış politikasının temel prensibi oydu. Yani diyoruz ki, Türkiye kendi içerisinde barışsın, Türkiye komşularıyla barışsın, bölgesinde barışsın. Dünyada barış olsun. 1923'te Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan hemen sonra Sadabat Paktı imzalandı, Balkan Paktı imzalandı. Bölgeyi bir barış denizine dönüştürmek istediler. Unutmayın 1934'de Atatürk, Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi. Türkiye'nin ve bölgenin buna yeniden ihtiyacı var. Türkiye'nin kendi içinde de barışmaya, ekonomisini büyütmeye ve adil bölüşmeye ihtiyacı var. Sen niye buraya geldin diye bana soranlara sesleniyorum. Ben ailesi mübadeleyle Drama'dan Türkiye'ye gelen, kökeni Tanrı Dağı yörüklerinden olan bir ailenin çocuğuyum. Gönül bağımız var. Dertleşmek istedik, başka bir niyetimiz yok. Siz başka bir ülkenin vatandaşısınız, siz bu ülkeye vergi veriyorsunuz, kalkınması için çalışıyorsunuz. Hiçbir itirazımız yok buna. Kimliklerini korumak, savunmak hakkınız. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Sizlerin en büyük sorunlarından birinin Türkiye'de okuyan çocuklarınızın barınma sorunu olduğunu biliyorum. Ama benim Türkiye'de verdiğim bir söz var. İki yıl içerisinde Türkiye'de okuyan hiçbir çocuğun tarikat yurtlarına ihtiyacı kalmayacak. Türkiye Cumhuriyeti çocuklarını barındıracak güce sahiptir. Asla o çocuklar ortalıkta bırakılmayacak, asla öğrencilerimizi ne idüğü belirsiz insanların eline düşürmeyeceğiz."
'YUNANİSTAN'LA HER ŞEY KARŞILIKLI'
Yunanlı gazetecilerin Türkiye'de 2 Yunan askerinin tutuklanmasıyla ilgili sorusu üzerine İnce, "Türkiye'nin bir hukuk devleti olması için uğraşıyorum. Konuyu takip ederim ancak yargıya talimat verme noktasında birisi de değilim" yanıtını verdi. Ardından "Askerler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özel isteğiyle mi tutuklu" şeklindeki soru üzerine İnce, "Öyle bir şey olduğuna inanmıyorum. İki ülke arasında bu gibi problemler var. Türkiye de kendi askerlerinin iadesini istiyor, Yunanistan iade etmiyor. Karşılıklı olarak bunlar yaşanıyor" dedi. İnce, adalarda yaşanan sorunlar ile sorulan soruya da, "Ege'nin iki yakası bir araya gelmeden, iki ülkenin iki yakası bir araya gelmez. Oturacağız, konuşacağız" karşılığını verdi.
İnce, Gümülcine'de Türk Öğretmenler Birliği, Çukurkahve, Batı Trakya Türk liderlerinden Sadık Ahmet'in mezarını da ziyaret etti.
GAZETECİLER YUNANİSTAN'A ALINMADI
Bu arada CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin Yunanistan'ın Gümülcine kentindeki temaslarını takip edecek gazetecilerden bazıları ülkeye sokulmadı. İpsala Sınır Kapısı'ndan Yunanistan'ın Kipi Sınır Kapısı'na geçen gazetecilere, Yunan polisi, İnce'nin heyetinde geleceklerin Dışişleri Bakanlığı'na bildirilmesi gerektiğini, ancak bildirilmediğini belirterek, giriş izni vermedi. Sınır kapısında 2 saat bekleyen gazeteciler daha sonra İpsala Sınır Kapısı'na dönmek zorunda kaldı. Yunanistan'a giremeyen gazeteciler, Kapıkule Sınır Kapısı üzerinden, Bulgaristan'a geçerek, İnce'nin Kırcaali kentinde katılacağı iftar programına izlemek üzere bu ülkeye gitti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Konsolosluk Binası
-İncelenin gelmesi
-Polislerin sokakta önlem alması
-İncenin yürümesi
-Vatandaşlar ile konuşması
-Eczaneden ilaç istemesi
-Gümülcine Gençler Birliğine geliş
-Sandalyeye çıkıp uyarı yapması
-Açıklama yapması
-Dinleyenler
Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/GÜMÜLCİNE(Yunanistan),(DHA)-
================================================================