Şırnak'ta PKK'lı teröristlerle çatışma: 2 asker şehit (2)
YARALI ASKERLER ŞEHİT OLDU
Şırnak'ın Görmeç köyü kırsalında, güvenlik güçleri ile PKK'lı teröristler arasında çıkan çatışmada yaralanan 2 asker bölgeye sevk edilen askeri helikopterle hastaneye kaldırıldı. Askerler, müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Şehit 2 askerin naaşları morga konuldu.
Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Şırnak bölgesinde devam eden operasyonlar kapsamında teröristlerle çıkan çatışmada 2 askerin şehit olduğu belirtildi. Açıklama şöyle:
"Şırnak bölgesinde devam eden operasyonlar kapsamında teröristlerle çıkan çatışmada 2 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur. Bölgedeki hava harekatı ile desteklenen operasyonlar devam etmektedir. Bizleri derin ve acı bir üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz."
ŞIRNAK (DHA)
==================
İki kuzen gölette boğuldu
HAKKARİ'nin Yüksekova ilçesinde, kar sularından oluşan gölete giren iki kuzen, boğularak yaşamını yitirdi.
Yüksekova ilçesine Mezarlık Mahallesi'nde yaşayan Oğuz (12) ve Doğan Güzel (13) isimli iki kuzenden uzun süre haber alınamadı. Yakınlarının yaptığı ardamalarda kuzenlerin giysileri mahallenin arka tarafındaki kar sularından oluşan göletin kenarında bulundu. Ancak, kendilerini göremeyen yakınları durumu İtfaiye ve Afad ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen itfaiye ve Afad ekipleri, göletin çamurlu suyunda çalışma başlattı. Yaklaşık 1,5 saat süren arama çalışmalarında iki kuzenin cansız bedenlerine ulaşıldı. Ekipler tarafından çıkarılan kuzenlerin cesedi otopsi yapılmak üzere bölgede hazır bekletilen ambulansla Yüksekova Devlet Hastanesi Morguna kaldırıldı. Oğuz ve Doğan Güzel'in cenazelerinin, yapılacak otopsinin ardından defnedileceği belirtildi. Hastane'ye gelen iki kuzenin yakınları sinir krizleri geçirirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------------------
-Olay yerinde detaylar
-İtfaiye ekiplerinin gölette çocukları araması
-Sağlık ekiplerin olay yerine gelmesi
-Suda çıkarılan iki kuzenin cansız bedenlerinin sedye ile taşınması
-Sağlık ekiplerin olay yerindeki ilk müdahalesi
-Çocukların ambulansa konulması
-Olay yerine polis ekiplerin gelmesi
-Çevrenden detaylar
Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari)- (DHA)-
=========================
Topunu almak isterken suya düşen çocuk 1 kilometre uzakta bulundu
ADIYAMAN'ın Gölbaşı ilçesinde Göksun Çayı'na düşen topunu almak isteyen 9 yaşındaki Yusuf Topal, suya kapıldı. AFAD, jandarma ve dalgıçlar tarafından yapılan aramada yaklaşık 1 kilometre uzaklıkta bulunan Topal, hastaneye götürüldü.
Olay öğleden sonra Gölbaşı-Malatya kara yolunun 15'inci kilometresinde Göksu Çayı'nda meydana geldi. Ailesi ile beraber piknik yapan Yusuf Topal, oynarken topunu Göksu Çayı'na düşürdü. Topu almak isterken çaya düşen küçük çocuk akıntıya kapılarak kayboldu. Ailenin ihbarı üzerine olay yerine sağlık, jandarma ve AFAD ekipleri ile dalgıç polisler sevk edildi.
Topal'ın polis dalgıç ekipleri tarafından düştüğü yerden yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki dere yatağında bulundu. Sağlık ekiplerinin olay yerinde ilk müdahaleyi yaptığı Yusuf Topal, Gölbaşı Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Acil serviste tedaviye alınan Yusuf Topal'ın hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------
- Göksu ırmağı kenarındaki ailenin piknik sofrası
- Dalgıç polislerin ırmakta çocuğu araması
- Irmak kenarında çocuğun bulunması
- Sağlık görevlilerinin müdahalesi
- Acil servis önünde bekleyen kalabalık
- Genel ve detay görüntüler
Haber-Kamera: Ahmet KORKMAZ-ADIYAMAN-DHA)
======================
Otomobil traktöre çarptı: 1 ölü, 1 yaralı
GAZİANTEP’te otomobil aynı yönde ilerleyen traktöre çarptı. Kazada traktör sürücüsü Veli Kayhan (64) yaşamını yitirirken, otomobil sürücüsü yaralandı.
Kaza akşam saatlerinde Gaziantep-Kilis Karayolu 15’inci kilometresinde meydana geldi. İddiaya göre, sürücüsünün ismi öğrenilmeyen 50 BG 059 plakalı otomobil, aynı yönde ilerleyen Veli Kayhan'ın kullandığı 27 EU 398 plakalı traktöre arkadan çarptı. Kazayı görenlerin ihbarı ile olay yerine sağlık ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin Kilis Devlet Hastanesi'ne götürdüğü Veli Kayhan hayatını kaybetti. Otomobil sürücüsünün tedavisi ise devam ediyor.
Jandarma kaza ile ilgili soruşturma başlattı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------------------------------
- Ambulasın gelişi
- Kayhan'ın yakınlarının Acildeki görüntüsü
- Alınan tedbir
- Olay yeri
- Kaza yapan traktör
- Jandarma ekipleri
- Genel ve detay görüntüler
Haber: Kadir GÜNEŞ-Kamera: Kadir GÜNEŞ, Reşit ÇELEBİOĞLU-GAZİANTEP-DHA)
==================
Bülent Arınç: İmamoğlu'nun bile hak kazanmadığı popülariteyi biz kendi ellerimizle ona vermiş olduk
TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Yüksek Seçim Kurulu’nın sıkıntı içerisinde olduğunu gördüğünü belirterek, “Yüksek Seçim Kurulu zannediyorum ki adil bir karar verecektir. Sıkıntı içerisinde olduklarını görüyorum. Allah onlara kolaylık versin. Adaletten ayrılmasınlar. Adalet neyi emrediyorsa onu yapsınlar. Çünkü yanlış yaptığınız şeyi ileride düzeltmek mümkün olmuyor ve genelde halkın tepkisi farklı şekillerde tecelli ediyor. Ekrem İmamoğlu'nun bile hak kazanmadığı büyük bir popülariteyi biz kendi ellerimizle ona vermiş olduk” dedi.
TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 11. Kocaeli Kitap Fuarı'nda söyleşiye katıldı. Gazeteci Veyis Ateş'in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide 50 yılı aşan siyaset hayatını anlatan Bülent Arınç'ı dinlemek için Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın ile birlikte çok sayıda ziyaretçi salonu doldurdu.
Programın başında moderatör Veyis Ateş, Bülent Arınç'a, "Bizim son belki 5 yıl, 10 yıl boyunca bazen sosyal medya üzerinden, belki Sayın Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı da burada hatırlatmakta fayda var, bu dehşet kutuplaşmamız, sosyal medyada birbirimize bu kadar sert görünmemizin, bu kutuplaşmamızın doğal sonuçlarını halen aşabilmemiz mümkün mü? Biz tekrar normalleşebilir miyiz? Birbirimizi eleştirerek ama birbirimize hakaret etmeden, sosyal medyada birbirimize hakaret etmeden, cenaze namazlarında birbirimize saldırmadan tekrar normalleşebilir miyiz?" sorusunu yöneltti.
Soruyu cevaplayan Arınç, "Bütün bu gürültüler biter. Bütün bunlar biter, ama bunları genel başkanların istemesi lazım. Sırtını sıvazlayarak, 'Hadi şunlara bir hakaret et aslanım' diye kürsüye adam göndermek var. 'Sakın ha bir tartışma istemiyorum Bu meselenin güzelce konuşulmasını istiyorum' diyerek grup sözcülerini biz seçerdik. 'Sen şu maddede konuş, sen şu maddede konuş' diyerek. Genel başkanların ve grup başkan vekillerinin inisiyatif alması lazım. Siyasette bu çok kolay yapılabilir. Yeter ki istensin. Seçimden 1 gün önce, Ankara'da bir dergide haftalık konferanslar oluyor. Ben, bana konuşma düştüğü zaman dedim ki, 'Ben bunu bilmiyordum ama çok güzel öğrendim. Ahmet Yesevi Hazretleri diyorsa ki, şeriat, tatlı dil, yumuşak dil, güler yüz bu çok önemli. Bana arkadaşlar soruyordu, 'Yarın ki seçimlerin sonucu ne olacak?' diye. Bu konuşmayı 30 Mart'ta yapıyoruz. 31 Mart akşamının sonuçlarını benden soruyorlar. Dedim ki, 'Ben şimdi inandım ki, Ahmet Yesevi Hazretleri'nin bu nasihatine kim uyduysa, o seçimi kazanır. Allah beni mahcup etmedi. Kim sert olduysa, kim nefret dilini kullandıysa, kim tehdit ettiyse kaybetti. Ben 'Kim' diyorum, siz içine kimi koyarsanız koyun da beni bulaştırmayın. 82 milyonun bütün farklılıklarına müsamaha ile bakarak bizim onları kucaklamamız lazım. Bu mümkün, yeter ki istensin" dedi.
'MANSUR YAVAŞ'IN KAZANACAĞI O KADAR BELLİ Kİ'
Daha sonra Veyis Ateş'in, "İstanbul seçimleri iptal edilmeli mi, edilmemeli mi?" sorusunu cevaplayan Bülent Arınç, "Şimdi bu öyle bir soru ki bu, bu soruyu bana seçim akşamı sormuş olsaydınız cevabım çok kolay olurdu. Ama 1 gün sonra bu işin neticesi belli olacak, benim tek istediğim bir şey var. Geçen gün bir internet sitesinde röportaj verdim. Sonucun belli olmadığı her gün, Ekrem İmamoğlu'nun üzerine koyuyoruz. 1 kat, 2 kat, 3 kat, 5 kat, 6 kat. Siz bugün seçim kaybetmiş olsanız veya kaybettirilmiş olsa bile, şüphesiz YSK'nın kararıyla olacak, 5 sene sonrasının Cumhurbaşkanı adayına hazır olun. Bir işi kokutmamak lazım. Bir seçimin sonucu en geç 2 gün içinde alınır. Ama araya, 'Şu da vardı, bu da vardı, şu da böyleydi' diyerek işin doğasını bozmamak lazım. Ben Ankara'da Ak Parti'nin bütün seçim çalışmaların katıldım. Özhaseki'nin gösterdiği her işi yaptım. Bu benim borcum, ben Ak Partiliyim. Ama Mansur Yavaş'ın kazanacağı o kadar belli ki. 2 sebepten belliydi. Birincisi, adam bundan önceki seçimi kazandığına ama Melih Gökçek'in hilesiyle kaybettirildiğine inanıyor. İşin kötüsü, Ankaralı da buna inanmış. O yüzden afişlerde ne yazıyor? 'Hak yerini bulacak, Mansur Yavaş kazanacak'. Ankaralı buna karar vermiş. Kimi aday gösterseniz, kazanacağı az çok belli gibi. Şahsi kanaatimi söylüyorum. İkincisi, bu adamın çek, senet işi varmış da birisine şöyle bir imza atmış da, o da şöyle yapmış, böyle yapmış. Hangi tarihte bu? 2009'da, 2010'da, 2011'de. Sen yeni mi uyandın? Seçimden 1 hafta önce mi aklına geldi bu? Yapmayacaktınız bunu. Yapmayacaktınız. Bunlarla artık Türkiye'de hiçbir şey kaybedilmez. Kazanacağınız belli. Burada bizim yapacağımız şey, bu dedikoduyla, şu dedikoduyla değil. Özhaseki gibi bir adayımız var. Efsane bir belediye başkanımız var. Bakanlık yapmış bir insan, 'Ben Ankara'da bu seçimi kazanmak için her şeyimi ortaya koydum' diyor. Onun çevresinde kenetlenmemiz lazımdı."
‘YSK ZANNEDİYORUM Kİ ADİL BİR KARAR VERECEKTİR’
Bülent Arınç, ittifak ortağı Milliyetçi Hareket Partisi ile ilgili de değerlendirmede bulunarak, "Bir de tabii ittifak yaptığımız bir parti var. Bu ittifakın ne sonuç getireceğini Pazar günü değil, Pazartesi günü görecektik. O yüzden, 'Mezara kadar' sözünü en azından 'Pazartesi'ye kadar' diye değiştirmek lazım. Bunlar siyasetin bize öğrettikleri. Yanlış şeyler de öğretmiş olabilir. Ama ne yapalım adımız Arınç, elimizden başka bir şey gelmez. Şimdi son itibariyle, netice ne olursa olsun. Çok fazla gitmeden bu işten el çekmek lazım. Özellikle siyasetçilerin el çekmesi lazım. Yüksek Seçim Kurulu zannediyorum ki adil bir karar verecektir. Sıkıntı içerisinde olduklarını görüyorum. Allah onlara kolaylık versin. Adaletten ayrılmasınlar. Adalet neyi emrediyorsa onu yapsınlar. Çünkü yanlış yaptığınız şeyi ileride düzeltmek mümkün olmuyor ve genelde halkın tepkisi farklı şekillerde tecelli ediyor. Ekrem İmamoğlu'nun bile hak kazanmadığı büyük bir popülariteyi biz kendi ellerimizle ona vermiş olduk." dedi.
'TÜRKİYE NORMALLEŞECEK'
Türkiye'nin normalleşmesi gerektiğine vurgu yapan Bülent Arınç, "Her şey normalinde gitse, işler normal giderse, zorlama olmazsa tadından yenmez arkadaşlar. Normalleşeceğiz, Türkiye normalleşecek. Şiddet dilini terk edeceğiz. Kucaklayacağız. 2002'deki şuur yerine gelecek. Aynı hedeflere koşacağız. Reform yapacağız. Teşebbüs özgürlüğü konusunda, inanç özgürlüğü konusunda, fikir özgürlüğü konusunda hiçbir sınır tanımayacağız. İnsanlar ne kadar özgür olursa Türkiye o kadar uçacak Allah'ın izniyle. Bunu yapacak insan da liderimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan. Allah ona yardım etsin. Allah ona kolaylık versin" diye konuştu.
‘ONUNLU BERABER OLMAK BENİM İÇİN ÇOK ŞEREFLİ BİR GÖREV’
Veyis Ateş'in, "Sayın Davutoğlu ve Sayın Ali Babacan tarafından kurulması muhtemel Yeni Parti çalışmaları için kanaatinizi merak ederiz. Böyle bir ihtiyaç var mıdır ve kanaatiniz nedir?" sorusunu Arınç şöyle cevapladı:
'MUHALİF OLABİLİRSİNİZ, AMA BUNU AK PARTİ'YE KARŞI ÇIKARAK YAPAMAZSINIZ'
"Bunlar hepsi beraber siyaset yaptığımız insanlar. Geçmişte birlikte olduğumuz. Benim hiç unutamadığım bir fotoğraf vardır. Meclis Başkanıyım, 2005'te İslam Konferansı Örgütü'nün Mekke'de yapılan İslam Zirvesi'ne gitmek durumunda kaldım. Allah öyle diledi, çünkü Sezer'in gitmesi lazımdı. Sezer de laiklik incinir diye gitmedi. Ben gittim. O fotoğraf şu, ben öndeyim, delegasyon başkanıyım. Benim bir arkamdaki sırada o zamanki Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül bey, onun bir arkadaki sırasında Başbakanlık Danışmanı Ahmet Davutoğlu bey var. Sıraya bakın, Bülent Arınç, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu. Bu kardeşlik bize 17 senedir iktidar olmayı nasip etti. Hepimiz birbirimizin yükünü aldık. Ben o sıradaki konumum itibarıyla öndeydim. Arkamdaki 2 sene sonra, 3 sonra önümüze geçti Cumhurbaşkanı oldu. En arkadaki Başbakan oldu. Ben onun yanında yardımcılık yaptım ve hükümet sözcülüğü yaptım. Biz kendi nefsimizle bütünleşmiş insanlardık AK Parti'de. Çok şükür, kendi nefsimizi kardeşimizin nefsine tercih eden insanlardık. Yani o daha önemliydi. Birimizin evet dediğine, öbürümüz hayır demezdi. Sonra bir şeyler oldu. Şimdi düzelecek inşallah. Bu arkadaşların isimleri geçiyor. Hatta daha önce, biliyorsunuz Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanımıza karşı aday olması söz konusu oldu. Ben hemen gittim, ziyaretimi yaptım ve çıkışta gazetecilere dedim ki, 'Böyle bir şeye asla müsaade etmiyorum. Bu çok yanlış olur. Siz Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Saadet Partisi'nin, onun, bunun adayı olamazsınız. Tayyip Bey'in aday olacağı yerde, siz ona rakip olamazsınız. Bu bizim kardeşlik hukukumuza aykırı. Buna izin vermem' dedim. Hatırlayacaksınız, seçimler oldu. Allah'a hamd olsun, kazandık. Şimdi parti kurmalarından bahsediliyor. Yine bir vesile ile, ben bu partiden ayrılıp da parti kuranları, bu sonuncuları da çok kast etmemiştim ama, mesela İdris Naim Şahin kendine göre bir parti kurdu. İdris Bal diye birisi vardı, Kütahya milletvekiliydi. O kendine bir parti kurdu. Abdüllatif bey ayrıldı, bir parti kurdu. 'Muhalif olabilirsiniz, partiden de ayrılabilirsiniz. Ama bunu AK Parti'ye karşı çıkarak asla yapamazsınız. Köşenize çekilirsiniz, 'Allaha ısmarladık' dersiniz. Oturduğunuz yerden siyaset yapmaya devam edersiniz ama AK Parti'ye rakip olacak, AK Parti'yi zayıflatacak hiçbir hareketin içerisinde olamazsınız. Bunu affetmem' dedim. Ben bu işlerin dışındayım. Benim partim var, AK Parti. Hepinizin siyasi kanaatlerine saygı duyuyorum. Ben kendimi tarif ediyorum. Benim bir genel başkanım, bir liderim var. O da Recep Tayyip Erdoğan. Yanlışları var mı? Var. Benim yanlışım daha fazla. O insanı, ben bir örnek insan olarak görüyorum, hatalarıyla birlikte. Ama Türkiye için yaptıklarına bakıyorum ki, onunla beraber olmak benim için çok şerefli bir görev.”
Bülent Arınç düşecek bir çınar yaprağına tahammüllerinin olmadığını, gövdeyi güçlendirmek gerektiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“O yüzden biz bu düşüncelerimizi arkadaşlarımıza da ilettik. Şimdi benim tek bir arzum var. Ben bunlarla hiç ilgilenmiyorum. Ama okudukça da endişe ediyorum. Parti kurabilirler mi? Gelişmelere bakarsanız kuracaklar gibi. Keşke toparlamak bize düşer. Bunu şuradan hatırlayın. Hepiniz internete sorun, Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye vasiyeti. Bunu bizim genel başkanımız da çok okurdu eskiden. Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye hitap ediyor; 'Bundan sonra güceniklik bana, onları bütünlemek sana, nefret bana, sevgi duymak sana'. Yani bey olmak, Cumhurbaşkanı olmak, lider olmak Osman Gazi'nin Şeyh Edebali'den aldığı vasiyeti yerine getirmekle mümkün. Biz bir zaman bunları cebimizden, elimizden düşürmüyorduk. Şimdi biraz unuttuk gibi. Başımızdakilere duyurulur. Yumuşak dil kullanın. Hepsini kucaklayın. Bizim düşecek bir çınar yaprağına tahammülümüz yok AK Parti'den. Gövdeyi güçlendirelim.”
‘BAHÇELİ BİZİ YÜZDE 35’LERE DÜŞÜRDÜ’
Arınç, Davutoğlu, Babacan ve Gül’ün kolay yetişmediğini ve bir arada tutulması gerektiğini söyleyerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Önümüzdeki seçimleri çok daha güçlü olarak kazanalım. Türkiye'nin 40 tane sorunu var. Bunları bölük pörçük aşamayız. Birbirimize dayanarak aşacağız. O yüzden hepimiz çobansak, Hadis-i Şerif öyle, hepimiz sürümüzden sorumluysak, aile reisi ailesinden, belediye başkanı belediyesinden, Cumhurbaşkanı da madem bütün milletin birliğini temsil ediyor, bir taraftan da AK Parti'nin Genel Başkanı, hem milletin birliğini temsil edecek, ona zillet, buna illet demeyecek, hem de partisini ayakta tutacak. Bir Davutoğlu kolay yetişmiyor, bir Ali Babacan kolay yetişmiyor, bir Abdullah Bey kolay yetişmiyor. Bunlar bizim insanımız, bunları bir arada tutmamız lazım. Gene liderlik sende olsun, ama şu partinin ayrılıklara tahammülü yok. Bahçeli bizi yüzde 35'lere düşürdü. Yüzde 35'lere düştüysek biz, kendi ifadesine göre söylüyorum, parti olarak, seçimde aldığımız sonuç olarak değil, biz yüzde 19'uz dediği zaman bize kalan yüzde 32. Bu doğruysa bir alarm zili çalması lazım. Tekrar ayağa kalkacağız, kucaklaşacağız. Bu iş çok kolay."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Salondan görüntüler
- Bülent Arınç'ın konuşması
- Detay
HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/İZMİT(Kocaeli),(DHA)
====================
Edirne'de Kakava, yağmur altında coşkuyla kutlandı
EDİRNE Belediyesi tarafından her yıl 5- 6 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi'ndeki Kakava ve Hıdırellez Şenlikleri, yağmur altında coşkuyla kutlandı.
Edirne'de Kakava ve Hıdrellez Şenlikleri, Sarayiçi'nde binlerce kişinin katılmıyla coşku içinde kutlandı. Şenliklerin başlangıcında iyi olan hava ilerleyen saatlerde yerine yağmura bıraktı. Şenliğe katılanlar yağmura aldırış etmeden dans edip eğlenirken, ekiplerin gösterileri de ilgiyle izlendi. Kakava Ateşi'nin yakıldığı Sarayiçi Er Meydanı'na akın ederken yoğun katılım nedeniyle araç ve yaya trafiği uzun süre aksadı. Bayram yerini aratmayan Sarayiçi'nde sabahtan akşama rengarenk görüntüler oluşurken, baharın gelişi bir kez daha coşkuyla kutlandı.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da renkli görüntülere sahne olan Kakava ve Hıdrellez Şenlikleri, CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Vali Ekrem Canalp, Belediye Başkanı Recep Gürkan'ın da yer aldığı kortejin Edirne Belediyesi Bando Takımı eşliğinde Kanuni Köprüsü'nden geçmesiyle başladı. Yine Belediye Bandosu eşliğinde İstiklal Marşı'nın okunmasıyla devam eden etkinliklerde Belediye Başkanı Recep Gürkan konuşma yaptı. Gürkan, festivalin başlangıcında yağmurun Kakava'ya daha da bereket kattığını söyleyerek, "Tam bolluğun ve bereketin ateşi kakava ateşini yakacakken yağmur bereketi başladı. Edirne, UNESCO Kültür Mirası listesini her geçen gün arttırıyor. Mimar Koca Sinan'ın eseri Selimiye, 658 yıldır devam eden Kırkpınar Yağlı Güreşleri. En güzel süsleme sanatlarımızdan biri olan Ebru Sanatı ve Aralık 2017'den bu yana Kakava ve Hıdrellez. UNESCO Edirne'ye ve Edirnelilerimize gerçekten çok yakışıyor. UNESCO listesindeki eser sayımız arttıkça turizm potansiyelimiz de artıyor. Ama Edirne'ye en çok benim hemşerilerim yakışıyor, Edirneliler yakışıyor" dedi.
KAKAVA ATEŞİ'NİN YANMASIYLA ÇOŞKU DORUĞA ÇIKTI
Gürkan'ın konuşmasının ardından çeşitli dans ve müzik gösterileriyle devam eden coşku, Kakava ateşinin yakılmasıyla doruğa çıktı. Edirne Belediyesi tarafından düzenlenen Kakava Şenlikleri için yaklaşık 5 ton odundan hazırlanan dev ateşi, Edirne Valisi Ekrem Canalp, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, meclis üyeleri, İl Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt ve protokol üyeleri hep birlikte yaktı. Yanan ateşin çökmesiyle dilek tutanlar ateşin üzerinden atladı. Ateşin üzerinden atlama sırasında zaman zaman küçük çaplı kazalar da yaşandı.
Festivali ateşinin yanmasıyla başlayan yoğun yağmur ve şiddetli rüzgar tehlikeli anlar yaşattı. Şiddetli rüzgar alevi izleyenlerin üzerine getirince protokol ve katılımcılar ateşten kaçmak zorunda kaldı. Tehlike herhangi bir kaza yaşanmadan atlatılırken katılımcılar sönen ateşin üzerinden atlamayı eksik etmedi. Festival şiddetli yağmur altında kutlanmaya devam etti.
ON BİNLER SARAYİÇİ'NE AKTI
Katılımcılara etli pilav ve ayran ikramı yapılan şenlikler nedeniyle yurtiçinden ve yurtdışından binlerce ziyaretçi kente akın etti. Sarayiçi'ne gerek araçlarıyla gerekse yaya olarak ulaşmaya çalışan ziyaretçiler, yoğun kalabalık nedeniyle şenlik alanına ulaşmada güçlükler çekerken kentteki tüm otel ve pansiyonların tam doluluk oranına ulaştığı kaydedildi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------------------
Şenlikte eğlenenler
Yağmur yağışı
Yağmurdan korunmaya çalışanlar
Protokolün ıslanması
Ateşin yakılması
Yağmur yağışı
Ateşten korunmaya çalışanlar
Ateş önünde eğlenenler
Gürkan'ın konuşması
Ateş üstünden atlayanlar
Eğlenenlerden detaylar
Haber-Kamera: Gurbet GÖKÇE- Ali Can ZERAY- Olgay GÜLER/EDİRNE,(DHA)-
=================================