DHA YURT BÜLTENİ -17

Bakan Pakdemirli: Bin tonun üzerinde bakliyatımız satışa hazır (2) 'BULUNDUĞUMUZ NOKTA FEVKALADE İYİ' Tarım ve Orman Bakanı Ekrem Pakdemirli, Karabük'te bir restoranda tarım ve orman sektörü ile ilgili yapılan toplantıda yaptığı konuşmada, "Toprağın ve tarımın bana göre siyaseti olmaması lazım ama toprak ve tarım bugün Türkiye'de en kolay siyasete alet edilecek olan konudur.

Bakan Pakdemirli: Bin tonun üzerinde bakliyatımız satışa hazır (2)
'BULUNDUĞUMUZ NOKTA FEVKALADE İYİ'

Tarım ve Orman Bakanı Ekrem Pakdemirli, Karabük'te bir restoranda tarım ve orman sektörü ile ilgili yapılan toplantıda yaptığı konuşmada, "Toprağın ve tarımın bana göre siyaseti olmaması lazım ama toprak ve tarım bugün Türkiye'de en kolay siyasete alet edilecek olan konudur. Şimdi ben bakıyorum. Muhalif kanalların çoğunda her gün tarımı yerin dibine vuruyorlar. Aslında Türkiye'nin durumu da böyle değil. Bakıyorum ve çoğu entelektüel dediğimiz eski bakanlık yapmış insanlar bile telefon edip bana 'Sen kafana takma, ne var ki ya. Saman ithal etmiş Türkiye' diyorlar. Bize diyorlar ki 'samana muhtaç ettiniz' Rakamlara bakıyorum; Türkiye'nin saman ithalatı 150 bin dolar veya 9 bin ton. Ama Türkiye'nin kaba yem ihtiyacı 66 milyon ton. Bu kadar ucuz siyasetle üzerimize geliyorlar. Tabii ki bulunduğumuz yeri de beğenmeyeceğiz. Daha iyiye doğru mutlaka gitmemiz lazım. Ama daha iyiye gitmeden öncede bulunduğumuz yerle ilgilide fotoğrafı iyi çekmemiz lazım. Türkiye tarımsal hasılada Avrupa'da birinci sırada. Dünyada da 7'nci sıradadır. Toprak kaynağı olarak aslında 17'nci sırada olmamıza rağmen. Bunun anlamı ne demek? Dünya kendine her alanda ilk 10'a girme hedefi koydu. Biz, tarım alanında ilk 10'a hatta ilk 7’ye girmişiz. Küçükbaş hayvan varlığında Türkiye, Avrupa'da 1'nci sırada. Süt sığırı varlığında Avrupa'da yine 1'nci sırada. Büyükbaş hayvan varlığında da Fransa'dan sonra 2'nci sırada. Bütün bu rakamlara baktığımız zaman bulunduğumuz nokta fevkalade iyi. Tavuk ihracatında 400 milyon dolar ihracatımız var. Balık ihracatında 1 milyar dolar ihracatımız var. Henüz et ihracatımız yok ama 2022 yılı itibarıyla da tekrar et ihraç eden ülke haline mutlaka geleceğiz." dedi.
Bugünün özel bir gün olduğuna işaret eden Pakdemirli, şöyle konuştu:
"Postmodern darbe. Yani biz hakikaten millet olarak her şeyi çabuk unutuyoruz. Her konuşmamda bu lafı söylüyorum. Toplum hafızası unutmaya meyilli. İnanın bizde darbe oluyor ve ertesi gün hayat normale dönüyor. Başka bir ülkede, herhangi bir batılı ülkede böyle bir şey olmaz. Bunun iyi tarafları var, hayat akıyor ama kötü tarafları da var, çabuk unutuyoruz. İnanın Türkiye'nin karşı karşıya olduğu istikrarsızlıkla ilgili tehlikeleri hep beraber düşünsek, iki elimizi kafamızın arasına alsak ben iddia ediyorum Ak Parti'nin oy oranı Türkiye'de yüzde 100'e çıkar. Herkesin gönlünde bir parti olabilir, herkesin sevdiği bir tarafı olabilir. Gönlünüz sosyal demokrasiye kayıyor olabilir, başka yerlere, milliyetçi akımlara kayıyor olabilir ama bugün itibarıyla Türkiye'nin sistematik olarak istikrarsızlaştırıldığıyla ilgili bir tespitimiz var. Bu tespitte hemfikiriz. 28 Şubat’ı saydık. Ondan önce 12 Eylül darbesi, ondan önce 60 darbesi. Koalisyonlar, ülke paramparça. İşte aralarda Karabük'e fabrika yapılmış, Karabük bir şehir olmuş. Hakikaten zamanla ilgili bir yarışımız var. Türkiye olarak bir endüstri devrimini kaçırmışız. Bizim mutlaka Avrupa'yı yakalamamız lazım. Bunu yakalamak içinde başkaları bir çalışıyorken bizim 2 çalışıyor olmamız lazım. Ayağımızın taşa asla takılmaması lazım. Takılmaması içinde siyasi istikrar lazım. Allah'a şükür bir sistem geldi. 2023’e kadar Ak Parti'nin devam etmesi lazım. Ondan sonra kimi beğeniyorsanız verin. Bu seçimde Ak Parti'nin oylarında olacak olan bir düşüşte muhalefet başımızda boza pişirecek. Diyecekler ki; 2023'e kadar sen gitme, seçime gidelim, seçime gidelim. Bu seçim aynı zamanda Ak Parti'nin bir tasdiki, Ak Parti'nin devamıyla ilgili vatandaşın desteğinin bir göstergesi olacak."

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Ekrem Pakdemirli’nin konuşması

Haber-Kamera:Bülent DİKTEPE/KARABÜK,(DHA)

===========

Eğirdir Gölü kıyısında inşaata tepki

ISPARTA'nın Eğirdir ilçesinde koruma altındaki Eğirdir Gölü kıyısında yapımına başlanan otel ve cami inşaatı tepkiye neden oldu. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Isparta Temsilcisi Erol Kesici, "Göl koruma hükümlerine göre buraya yapı yapılması hangi nedenle olursa olsun yasaktır" dedi.

Türkiye'nin ikinci en büyük tatlı su gölü olma özelliği taşıyan, stratejik önemli birinci derecede içme suyu kaynağı Eğirdir Gölü'nün kıyısındaki İstasyon Mahallesi Göl Plajı kıyısına inşaata başlandı. Toprak kazılarak temeli atılan ve otel yapılacağı belirtilen inşaat tepkiye neden oldu. Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi'nden emekli öğretim üyesi ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Isparta Temsilcisi Erol Kesici, "Burası devletimizin çıkarmış olduğu Eğirdir Gölü özel hükümlerine göre koruma altında olan kıyıdır. Sadece günübirlik kullanıma izin verilebilir ve göl koruma sahası içerisinde olmasının yanı sıra kıyı kanununa da aykırıdır. Buraya yapı yapılması için kim izin verdiyse yanlış yapmıştır. Bu karar tekrar gözden geçirilmelidir. Bu kıyıya Eğirdir Gölü Özel Hükümleri (EGÖH) göz ardı edilerek verilmiş olan yapı izni iptal edilerek düzeltilmelidir. Çünkü burası 8 yıldır koruma altındadır. Yapı izni ise EGÖH çıkarıldıktan sonra verilmiştir. Eğirdir'in en büyük ve en gözde iki mahallesinin altyapı sorunu varken, çözümlenememiş ve zaman zaman göle verilmişken, gölün bu kesiminin plajın her yıl artan oranda kirlilikle karşı karşıya olması durumu çözümlenemezken, devlet 'kıyıları koru' derken, göl koruma hükümlerine göre buraya yapı yapılması hangi nedenle olursa olsun yasaktır. EGÖH'e göre suçtur. Başka yer mi yok?" diye konuştu.

Reklam
Reklam

'BİRİNCİ DERECEDE İÇME SUYU KAYNAĞIDIR'

Göle 300 metre ilerideki insanların arazilerine yapı izni verilmezken, göle sıfır olan yere neden ve kimin izin verdiğini soran Kesici, "Bu bölgenin zemini kumdur. Göreme gibi yerlerde bu tür uygulamalar engellenmiştir. Burası da doğa, tarihi yapının korunması açısından da aynı değere sahiptir. Göl kıyıları da devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar herkesin eşit ve serbest yararlanmasına açıktır. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Göl stratejik önemi olan birinci derecede içme suyu kaynağıdır. Korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması için havzadaki her türlü faaliyetin düzenlenmesi amacıyla gerekli hukuki ve teknik esasları oluşturan gölün adına has, 'mutlaka koruyun' der yasada. Yasak ve yasa olmasına rağmen Eğirdir Gölü çevresinde buna uyuluyor mu?" dedi.

'GÖLE UZAK OLAN ARSALARIN SAHİPLERİ İSYANDA'

Eğirdir Gölü'nün kıyısına uzak olan arsaların sahiplerinin de şikayetçi olduğunu kaydeden Erol Kesici, şöyle dedi:

Reklam
Reklam

"Bu yerin çok daha uzağında göle engel teşkil etmeyen yerlerde arsaları olanlar da isyanda. 'Gölün kumuna yapı izni veriliyor. Bizim arsalarımız gölden 200-300 metre uzaktaydı. Yapı izni vermediler, burası koruma alanı, yeşil alan dediler ve yok pahasına belediyeye, devlete verdik arsalarımızı çok cüzi bir para karşılığında, şimdi güneş banyosu yapılan yerlere, gölün kıyısına ruhsat verilmiş. Bu hak mı, adalet mi?' diye isyan etmektedir. Eğirdir Gölü'nü korumak bizim görevimizdir."

'MAHALLEDE CAMİ YAPILACAK YER VARKEN'

Gölün Menderes Mahallesi'ndeki kıyısına cami inşaatına başlandığını da söyleyen Erol Kesici, "Cami yapılmasına karşı olmak mümkün değil. Bunu başka hiçbir şeye çekmemek gerek. Burası yeri mi? Başka yer mi yok? Burası ne belediyenin ne de şahsın alanıdır, gölün alanıdır ve koruma altındadır. Mahallede cami yapılacak yer varken, hangi amaçla olursa olsun yasak olan bu gibi yerlere cami gibi kutsal mekanlarımız yapılır mı? Mahalleli 'Burası otoyolun kenarı burada cami olmaz, tehlikeli' derken, Karayolları Kanunu ve Eğirdir Gölü Özel Hükümleri buna izin vermezken, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü 'Bizim yapıdan haberimiz yok' derken, bu kışta kıyamette aceleniz ne? Yapı izni tabelası ve kimin yaptırdığı da bir gizem" dedi.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------------
- Gölden ve otel inşaatından detay görüntü

Haber- Kamera: Ali ÇEVİKBAŞ/ISPARTA- DHA

===================
Sürücüsü ehliyetsiz hafif ticari araç, otomobile çarptı: 2 ölü, 3 yaralı

GAZİANTEP'in Nurdağı ilçesinde, ehliyetsiz sürücünün kullandığı hafif ticari aracın arkadan çarptığı otomobildeki 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı.

Kaza, öğleden sonra Nurdağı-İslahiye karayolunun 5'inci kilometresinde meydana geldi. İddiaya göre, ehliyeti bulunmayan Mehmet Ali Demir yönetimindeki 27 BSH 53 plakalı hafif ticari araç, önünde ilerleyen Süleyman Ağca'nın kullandığı 80 GK 191 plakalı otomobile arkadan çarptı. Çarpmanın şiddetiyle kontrolden çıkan hafif ticari araç alev almaya başladı. Alev alarak yanan hafif ticari aracın sürücüsü kazanın ardında araçtan çıkarak kaçtı. Kazayı görenlerin ihbarı ile olay yerine sağlık, itfaiye ve polis ekibi sevk edildi. Hurdaya dönen otomobilin arka koltuğunda sıkışan İbrahim Saçlıçoban ile Ayşe Ağca, itfaiye ekiplerinin çalışması ile kurtarıldı. Sağlık ekipleri yaptıkları kontrollerde İbrahim Saçlıçoban ile Ayşe Ağca'nın yaşamını yitirdiğini belirledi. Kazada yaralanan otomobil sürücüsü Süleyman Ağca ile yanındaki Hakkı Ağca ve Hidayet Ağca ambulanslarla Nurdağı Devlet Hastanesi'ne götürülerek acil serviste tedaviye alındı. Sürücüsünün terk ederek kaçtığı yanan araç ise itfaiyenin müdahalesi ile söndürüldü.
ORMANLIK ALANDA YAKALANDI
Kaza sonrası kaçan hafif ticari aracın ehliyetsiz sürücüsü Mehmet Ali Demir, polisin araması sonucu bölgedeki ormanlık alanda yakalanarak gözaltına alındı. Otomobilde yaşamını yitiren ve İbrahim Saçlıçoban ile Ayşe Ağca'nın cesedi olay yerinde yapılan incelemenin ardından otopsi için Gaziantep Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü.
Polisin kaza ile ilgili soruşturması sürüyor.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------
- Kazanın meydana geldiği yer
- Olay yerindeki sağlık ve polis ekipleri
- Sağlık ekiplerinin yerdeki yaralıya kalp masajı yapması
- Yanan araç
- Ambulansların hareket etmesi
- Yolda bekleyen araçlar
- Genel ve detay görüntüler

Haber- Kamera: Ramazan TUNCER- NURDAĞI- GAZİANTEP -DHA)

================

CHP'li Torun: Tanzim satışı ilk olarak 70’li yıllarda CHP’li belediyeler gerçekleştirdi

RİZE'de bulunan CHP Yerel Yönetim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, "Tanzim satış mağazaları açılmaktan söz ediliyor ama bunu ilk olarak 70'li yıllarda CHP'li belediyeler gerçekleştirdi" dedi.

Rize'de bulunan CHP Yerel Yönetim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP İl Başkanlığı'nı ziyaret etti. Torun, burada partililerle biraraya gelerek sohbet etti. Siyaret sırasında açıklamalarda bulunan Torun, "Şu anda yaşadığımız ekonomik sorunun geçici bir çözümle bir algı yaratılmaya çalışılıyor ve tanzim satış mağazaları açılmaktan söz ediliyor ama bunu ilk olarak 70’li yıllarda CHP'li belediyeler gerçekleştirdi" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

'BİZİM AKLIMIZLA ALAY EDİYORLAR'
CHP’li birçok belediyenin tanzim satışa benzer uygulamaları olduğunu söyleyen Torun, "Şu anda da bunu belirli CHP’li belediyeler yapıyor. Burdur’a bakın, Aydın’a bakın, Eskişehir’e bakın, Denizli Bozkurt ilçe belediyemize bakın. Birçok belediyemizde buna benzer uygulamalar var. Biz halkımızın hangi sorunu varsa çözümü de mutlaka ürettik ve çözümü de mutlaka ortaya koyduk. Bazıları sebze kuyruğunun, domates ve salatalık kuyruğunun varlık kuyruğu olduğunu ifade ediyor ama o kuyruktaki insanlara şöyle bir baktığınızda çaresizlikten o kuyruklarda olduğunu görüyoruz. Bizim aklımızla alay ediyorlar, bizim içerisinde bulunduğumuz ekonomik süreci maalesef görmezden geliyorlar. Bu seçim, bu anlayışa 'Dur' diyeceğimiz bir seçimö şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü:
--------------------
- CHP Yerel Yönetim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun'un açıklamaları

Haber-Kamera: RİZE,(DHA)

=============

Kullanılmayan sulama kanalı menfezinden 182 kilo esrar çıktı

Reklam
Reklam

ESKİŞEHİR'de uyuşturucu satıcılarına yönelik düzenlenen operasyonda 6 şüpheli gözaltına alınırken, kullanılmayan sulama kanalı menfezlerinde 181 kilo 944 gram esrar ele geçirildi.

Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, uyuşturucu satıcılarının esrar maddesini kırsal alanlarında yetiştirdiklerini ve piyasaya sürmek istediklerini tespit etti. Polis ve jandarma ekipleri kent merkezi, Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerinde 9 ayrı noktada düzenlediği operasyonda, 6 şüpheliyi yakalandı. Operasyon kapsamında DSİ tarafından kullanılmayan sulama kanalı menfezlerine gizlenmiş 181 kilo 944 gram esrar, 1 adet tabanca ve 45 adet mermi, 2 adet av tüfeği ve 14 adet fişek, 2 adet kuru sıkı tabanca, suç geliri olduğu değerlendirilen 52 bin 400 lira ile 50 Euro ile 2 adet terazi ele geçirildi. Yakalanan 6 şüpheliden 2'si ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakılırken, 4 şüpheli ise 'uyuşturucu madde ticareti yapmak' suçundan gözaltına alındı. Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler ifadeleri için Eskişehir Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Soruşturma sürüyor.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü:
-Kırsalda uyuşturucu yetiştirilen bölge
-Polis ve jandarmanın operasyonu
-Sulama kanalındaki arama
-Ele geçirilen uyuşturucu
-Genel görüntüler

Haber-Kamera: ESKİŞEHİR,(DHA)-

========================

5 bin evin ihtiyacını karşılayacak elektriği güneşten üretiyorlar

İZMİR'in Torbalı ilçesinde 300 dekarlık alana kurulan güneş enerjisi tarlasından günde 5 bin evin ihtiyacını karşılayacak kadar elektrik üretiliyor.

Tesis, saatte ürettiği 12 megawatt elektriği, bir elektrik dağıtım şirketine satılıyor.

Torbalı'nın kırsal Göllüce ile Bülbüldere mahalleleri arasında kalan 300 dekarlık alana bir yıl önce, bir enerji firması (Sepiciler Enerji) ve bir inşaat şirketi (İven İnşaat) tarafından 80 milyon lira harcanarak güneş enerjisi tarlası kuruldu. 8 yılda maliyetini karşılaması beklenen, doğu-batı ve kuzey-güney yönlerinde toplam 40 bin güneş paneli bulunan tesiste üretilen elektrik, doğrudan ana akıma transfer edilerek kullanıma sunuluyor. Tesiste üretilen saatte 12 megawatlık elektrik bir dağıtım şirketine (Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş.) satılıyor. Tesiste, doğaya zarar vermeyen en büyük yenilenebilir enerji kaynaklarının başında gelen güneş enerjisi ile üretilen elektrik ile dışa bağımlılık da azaltılırken, günde 5 bin konutun enerji ihtiyacı karşılanmış oluyor.

Tesisin kurulum, bakım ve kontrol sorumlusu Ramazan Sarı, "Doğa için en uygun üretim yöntemi olan güneş enerjisi ile elektrik üretiyoruz. İlk kurulumda maliyetli olan ancak kısa sürede kar edilebilen bu sistemden minimum 30-35 yıl yararlanılabiliyor. Bu süreden sonra paneller kullanılamaz hale gelmiyor, sadece veriminde ufak düşüşler yaşanıyor. Bu tesisleri genellikle bu saha gibi tarıma elverişli olmayan arazilere kuruyoruz. İzmir'in en büyük güneş tarlası sahalarından biri Torbalı'daki bu tesisimiz. Hem doğaya zarar vermeden üretim yaptığımız hem de dışa bağımlılığı azalttığımız için mutluyuz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Güneş enerji santramlinin Kurulum, Bakım ve Kontrol Sorumlusu Ramazan Sarı'nın açıklamaları
-Güneş panelerinden görüntü
-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera: İbrahim DANIŞ / TORBALI (İzmir), (DHA)

======================

Rektör Yıldız'dan 'motif' açıklaması

SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi(CÜ) Rektörü Prof.Dr. Alim Yıldız, üniversitede kullanılan motiflerin Selçuklu dönemine ait olduğunu ve günümüzde de bir çok yerde kullanıldığını belirterek, farklı bir algı oluşturulmaya çalışıldığını söyledi.

CÜ Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, bir internet sitesinde Cumhuriyet Üniversitesinin yenilediği giriş kapısı için kullanılan motiflerin benzerinin, FETÖ lideri Fethullah Gülen'in ABD'deki evinde de bulunduğu yönünde yapılan haberle ilgili basın toplantısı düzenledi.

İslam medeniyetinin ulaştığı noktalarda çeşitli şekillerde medeniyetin unsurlarının işlendiğini ve bunların bu gün hala yaşadığını ifade eden CÜ Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız, "Anadolu’nun kapılarının İslam’a açılmasından sonra bizim yaptığımız eserler var; camiler, medreseler, köprüler, hanlar, kervansaraylar. Ecdadımız fethetmiş olduğu bu topraklarda mühürlerini vurmuşlardır. Bazen bir taşa, bazen bir ahşaba, bazen de tezhip motiflerle bunu kullanmışlardır. Selçuklu motifleri 8’li, 10’lu, 12’li yıldızlar şeklindedir. Bunların her birinin farklı farklı anlamları vardır" dedi.
Selçuklu şehri Sivas’ta ve Üniversitede de Selçuklu Yıldızı'nın önemli bir simge olduğunu ifade eden Prof. Dr. Alim Yıldız, "Emeviler Döneminden itibaren görülmeye başlayan eserlerde gördüğümüz bu motifler Türklerde daha çok kullanılmıştır. Bizim habere konu olan kapımız Recep Tayyip Erdoğan Kapısı. Orada bizim kullandığımız simge 'Hayat Ağacı' motifi, Üniversitemizin duvarında da asılıdır. Sivas tarih boyunca Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyetin önemli bir şehri. Cumhuriyetin 50'nci yılı münasebetiyle kurulmuş bir üniversiteyiz. Logomuzda her 10 yılı temsil eden 5 tane hilal konulmuş ve içinde de yıldız vardı. Biz de üzerine Selçuklu yıldızını getirdik. Ayrıca Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyeti temsil eden 3 tane kapı yaptık. Bizim kullandığımız motif Selçuklu motifi. Bir diğer şey duvarlarda kullandığımız motifler. Divriği Ulu Cami’de kullanılan motif birebir aynıdır. Bursa Ulu Cami’sinin minberi, Konya Karatay Medresesi’nin çinileri Selçuklu eseri birebir aynıdır. Konya Alâeddin Camisi’nin minberi ahşaba işlenmiştir. Yine Konya’da taş minberine işlenmiş şekil. Divriği Ulu Cami ile ilgili biliyorsunuz bir çalışma yapılmıştı, orada da renklendirilmiş hali vardır. Biraz daha günümüze gelelim Kayseri Ticaret Odası’nın kullandığı logo, Bursa Uludağ Üniversitesinin kullandığı logo, son olarak Sivas’ta 15 Temmuz Şehitleri Meydanında kullanılan motifler aynıdır" diye konuştu.

'HUKUKİ İŞLEM BAŞLATTIK'
Üniversite hakkında olumsuz algı oluşturmak amacıyla bu tür haberlerin yapıldığını belirten Prof. Dr. Yıldız, "Ecdadımızın tarih boyunca eserlere işlemiş olduğu bu motifler maalesef birine mal edilmeye çalışılıyor. Şöyle düşünün, FETÖ'nün yanında Kuran-ı Kerim de var, o zaman Kuran okumayacak mıyız. Mantıkta bir şey vardır, kıyas metodu. Kıyas metotlarından bir tanesine de safsata denilir. Bu haberi yapanlar FETÖ’nün propagandasını yapıyorlar. Bir şekilde gündeme getiriyorlar. Tarihi bir motifi bu şekilde gündeme getirmelerini de ben anlamıyorum. Acaba hangi millette tarihini, kültürünü bilmeyen gazeteci vardır diye de şaşırıyorum. Bu haberle ilgili bugün itibariyle de hukuki işleme başladık" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:
-Basın toplantısı
-Rektör Yıldız'ın açıklamaları

Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)