DHA YURT BÜLTENİ 3

1 - İğne yapıldıktan sonra ölen kuaförün eşi, hastaneyi suçladı KONYA'da boğaz enfeksiyonu nedeniyle gittiği özel hastanede iğne yaptırdıktan sonra evinde ölü bulunan kuaför Mustafa Can'ın eşi Burcu Can, hastane çalışanlarını suçlayıp, ihmal olduğunu ileri sürdü.

1 - İğne yapıldıktan sonra ölen kuaförün eşi, hastaneyi suçladı

KONYA'da boğaz enfeksiyonu nedeniyle gittiği özel hastanede iğne yaptırdıktan sonra evinde ölü bulunan kuaför Mustafa Can'ın eşi Burcu Can, hastane çalışanlarını suçlayıp, ihmal olduğunu ileri sürdü. Eşinin, sağlık ocağında reçetesine yazılan iğneyi yaptırmak için hastaneye gittiğini ifade eden Can, " Sağlık ocağı iğne yapmadığı için Özel Büyükşehir Hastanesi'ne gidip iğneyi yaptırdı. Eşimin önceden bir rahatsızlığı yoktu. Eşimin ölümünde ihmal olduğunu düşünüyorum." dedi. Özel Büyükşehir Hastanesi Başhekimi Mehmet Ali Yazar da, Mustafa Can'ın ölümüyle ilgili hastane çalışanlarının herhangi bir ihmali olmadığını belirtti.
Olay, geçen pazartesi günü akşam saatlerinde merkez Selçuklu ilçesi Nişantaşı Mahallesi Mehmetçik Sokak'ta meydana geldi. Boğaz enfeksiyonu rahatsızlığı bulunan 2 çocuk babası Mustafa Can, Konya Büyükşehir Belediyesi'ne ait özel hastaneye gidip iğne yaptırdı. Daha sonra eve gelen Can, telefonda konuştuğu eşine iğne olup eve geldiğini söyledi. Bir süre sonra Mustafa Can'ın evde bulunan oğlu Buğra, dinlenen babasının yanına gitti. Babasını hareketsiz halde yatarken bulan küçük Buğra, cep telefonundan annesine, 'Anne babam dondu' diye sesli mesaj gönderdi.
Çocuğunun mesajı üzerine eve gelen Burcu Can'ın ihbarıyla olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Mustafa Can'ın yaşamını yitirdiği belirlendi.
Mustafa Can'ın cenazesi, Beyhekim Devlet Hastanesi'ne kaldırılırken, kesin ölüm nedeninin belirlenebilmesi için vücudundan alınan doku parçaları İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Reklam
Reklam

EŞİMİN HİÇBİR RAHATSIZLIĞI YOKTU
9 yıllık evli olan Burcu Can, eşinin olaydan üç gün önce boğaz enfeksiyonu rahatsızlığı nedeniyle ilk olarak Konya Numune Hastanesi'ni acil servise gittiğini belirtti. Burada reçetesine yazılan antibiyotik ilacı kullandığını ifade eden Can, "Acile gitti, antibiyotik vermişlerdi. Onları kullanıyordu. 3 gün sonra 'Boğazım geçmedi. Sağlık ocağına gideyim ben' dedi. Tamam, dedim. Sağlık ocağından reçetesine iğne yazmışlar. Sağlık ocağı iğne yapmadığı için Özel Büyükşehir Hastanesi'ne gidip iğneyi yaptırdı. Sonra beni arayıp durumu anlatıp, eve geldiğini söyledi. Ondan sonra görüşmedik bir daha. Eşimin önceden bir rahatsızlığı yoktu. Eşimin ölümünde ihmal olduğunu düşünüyorum. İğnenin onu sıkıştırdığını, kalbini etkilediğini düşünüyorum." diye konuştu.

'ANNE, BABAM DONDU'
5 yaşındaki oğlu Buğra'nın kendisine sesli mesaj gönderdiğini ve bunun üzerine eve gittiğini belirten Burcu Can, " En son saat 12.30'da görüştük. Ondan sonra bir daha görüşmedik. Oğlum babasıyla kalmıştı. Saat 16.00 gibi oğlum sesli mesaj atmış bana. 'Anne, babam dondu' diye. Apar topar aradım oğlumu, babanı çağır, dedim. 'Babamdan ses gelmiyor anne' dedi. Koşa koşa eve gittim. Yerde sırtüstü, boğazı şişmiş, morarmış halde yatıyordu. Sağlık ekiplerini çağırdım. Öleli 2 saat olmuş, dediler. Ben tamamen ihmal olduğunu düşünüyorum." dedi.
Burcu Can, Adli Tıp'tan gelecek ölüm raporunun ardından gerekli yerlere sorumlular hakkında şikayette bulunacağını söyledi.

Reklam
Reklam

SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ SORUŞTURMA BAŞLATTI
Olayın ardından harekete geçen İl Sağlık Müdürlüğü, Mustafa Can'ın ölümünde hastane görevlilerinin ihmali olup olmadığını belirlemek için soruşturma başlattı.

HASTANE: İHMAL SÖZ KONUSU DEĞİL
Özel Büyükşehir Hastanesi Başhekimi Mehmet Ali Yazar, Mustafa Can'ın ölümüyle ilgili hastane çalışanlarının herhan bir ihmali olmadığını belirtti. Yazar, "Reçetesi ve elinde ilacıyla gelen bir hastadır. Bizim burada tedavisini yaptığımız bir hasta değil. Başka bir merkezde tedavisi düzenlenmiş. Enjeksiyonu aptırmak için bize gelmiş. Burada enjeksiyon konusunda hasta bilgilendirilip, onay formu imzalatılmış. Hasta enjeksiyon yapıldıktan sonra herhangi bir komplikasyon olmamış. Hasta çocuğu ile birlikte sağlıklı bir şekilde hastanemizden ayrılmış. Konu ile ilgili hastanede yaptığımız incelemede herhangi bir arkadaşımızın ihmali olmadığı görüldü."dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------
- Burcu Can ve çocuklarından detay
- Burca Can röp.
- Buğra Can'ın, annesine gönderdiği sesli mesaj
- Ölen Mustafa Can'ın fotoğrafı
- Genel ve detay
Haber- kamera: Tolga YANIK KONYA (DHA)

Reklam
Reklam

=================

2 - Cani koca: Eşimi bıçakladım, doğum yapmaya başladı

Hümeyra PARDELİ/KARS, (DHA)- KARS'ın Sarıkamış ilçesinde 8 aylık hamile eşi Sezen Alkan'ı (23) bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Barış Alkan'ın (30) ifadesi ortaya çıktı. Alkan, "Elimdeki bıçağı eşimin sırtına bir defa soktum, çıkardım. Sonrasında eşim anneme 'Anne ben doğum yapıyorum' diye bağırdı. İyice kendimi kaybederek eşimi boynundan, diğer hatırlamadığım yerlerinden defalarca bıçakladım" dedi.
Olay, 30 Mayıs Çarşamba günü öğle saatlerinde, Sarıkamış ilçesi Şehitler Mahallesi'nde meydana geldi. İnşaatlarda çalışan Barış Alkan, 3'üncü çocuğuna 8 aylık hamile olan eşi Sezen Alkan'ın ağzını, burnunu, kulağını kestikten sonra defalarca bıçakladı. Eve gelen sağlık ekipleri, yaptığı kontrolde Sezen Alkan'ın yaşamını yitirdiğini belirledi. Cansız bedeni ambulansla Sarıkamış Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Alkan'ın karnındaki bebeğinin kurtarılması için doktorlar yoğun çaba sarf etti. Sezaryenle alınan 33 haftalık erkek bebek, Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi.
BEBEK HAYATA TUTUNDU
Güvenlik güçlerince ilçeye 8 kilometre uzaklıktaki Kızılçubuk mevkisinde, ormanda ağaç kovuğunda saklanırken yakalanıp, gözaltına alınan Barış Alkan, tutuklandı. Erzurum Adli Tıp Kurumu'nda otopsisi tamamlanan Sezen Alkan'ın cenazesi ise ailesinin yaşadığı Sarıkamış ilçesine bağlı Armutlu köyünde toprağa verildi. Yakutiye Araştırma Hastanesi Yeni Doğan Yoğun Bakım ünitesindeki tedaviye alınan bebek ise yaşam savaşını kazandı.
BEBEĞİN DURUMU İYİ
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Tekgündüz, 31 Mayıs'tan itibaren Alkan bebeğin kontrolleri altında olduğunu belirterek, "Bebek yaşam savaşını kazandı. Aile ve Sosyal Politikalar'a sahiplenmeleri için haber verdik. Gelen sosyal hizmetliye mama ile beslenme şeklini öğreteceğiz. Bebeğe nöbet önleyici ilaç başladık, bunu kullanacak" dedi.
'UZUN SÜRE KADIN SIĞINMA EVİNDE KALMIŞ'
Eşini katleden Barış Alkan'ın ifadesi ortaya çıktı. Sezen Alkan ile 2013 yılında evlendikten sonra daha önce başka biriyle nişanlı olduğunu öğrendiğini belirten Alkan, "Eşimi kaçırarak evlendiğim için o dönem İstanbul'da yaşıyorduk. Karımı ailesiyle barışması için Armutlu köyüne gönderdim. Eşimin annesi beni arayarak kızını hapsettiğimi iddia ederek İstanbul'a göndermeyeceğini söyledi. Böyle olunca köye döndüm, eşimi almak istedim. Ailesi bırakmayınca eşim iki çocuğumuzla bir süre Kars Kadın Sığınma Evi'nde kaldı. Daha sonra İstanbul'a döndük. Burada da tartışmalarımız nedeniyle kadın sığınma evinde uzun süre kaldı. Eşimin ailesinin araya girmesiyle barışarak Kars'a dönmeye karar verdik. Annem ve babamla aynı evde yaşıyorduk. Eşimin beni aldattığından şüphelenmiştim. Aramızda tartışma çıktı, eşim yine sığınma evine gitti. Yine eşimi ikna ettikten sonra evimize döndük. Bir süre sonra eşim ile psikiyatri polikliniğine gidip tedavi olmak istediğimizi söyledik. Bu tedavinin bize faydaları oldu, eski mutlu günlerimize döndük" diye konuştu.
EŞİNİ BIÇAKLADIĞINDA DOĞUM BAŞLAMIŞ
Eşinin üçüncü çocuklarına hamileyken kendisinin Çanakkale'ye çalışmaya gittiğini belirten Barış Alkan, 7-8 ay sonra Sezen Alkan'ın telefonda kendisini sevmediğini söylediğini anlattı. Eşinin bu şekilde konuşmasını aldatıldığına yorduğunu ifade eden Alkan, ifadesinde şunları söyledi:
"Eşimin cep telefonu hattı benim adıma kayıtlı olduğu için hattı kendi telefonuma yönlendirdim. Eşimi gizli numaraların aradığını gördüm. Çanakkale'de her yaptığımdan haberdar olmasının sebebinin benim iş arkadaşım M.D. olduğunu sanıyorum. Çünkü bu şahıs ben çay içerken bana telefonumu getirmişti, bu sırada telefonumdan eşimin numarasını alarak Sezen ile görüştüğünü düşünüyorum. Eşim sürekli beni sevmediğini, kadın sığınma evine gideceğini ya da o... olacağını söylüyordu. Ben de eşime haber vermeden 30 Mayıs'ta öğlen saatlerine doğru Sarıkamış'a geldim. Eve gittiğimde eşim, annem ve komşular bahçede oturuyorlardı. Eşimi konuşmak için eve çağırdım. Arkamızdan annem ve komşularda girdi. Bana sürekli 'bırak, günahtır, yazıktır' şeklinde sözler söylüyorlardı. Eşim bir anda panik yaparak evden kaçmak istedi. Eşimi tutunca babam eve girdi. Bana bir anda vurmaya başlayarak 'bırak kızı, yazıktır' diyorlardı. Fakat ben bu ana kadar eşime hiçbir şey yapmamıştım. Bu sözlere ve bana diğer şahısların vurmalarına sinirlenerek cebimde bulunan açılır kapanır çakıyı çıkardım. Olay anında eşim bana kesinlikle vurmadı. Çakıyı çıkarır çıkarmaz annem bıçağı almaya çalışırken eli kesildi. Annemi bu halde görünce bunun sebebinin eşim olduğunu düşünerek elimdeki bıçağı eşimin sırtına bir defa soktum, çıkardım. Sonrasında eşim anneme 'Anne ben doğum yapıyorum' diye bağırdı. Bunun üzerine annem bayıldı. Ben bu ortam sebebiyle iyice kendimi kaybederek eşimi boynundan ve diğer hatırlamadığım yerlerinden defalarca bıçakladım. Bu sırada diğer 2 kadın korkarak dışarı kaçtılar. Eşimi öldürdükten sonra bıçağı yanıma alarak kaçtım, pişmanım."

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
//////////////ARŞİV
-Erzurum Adli Tıp Kurumu'ndan Sezen Alkan'ın cenazesinin çıkarılması
-Tedavi gören Alkan bebek

Haber:Hümeyra PARDELİ/KARS, (DHA)

=================

3 - Adana'da balıkçının 'aracı' isyanı

ADANA'nın Karataş ilçesinde liman içerisindeki balıkçılar, düşük fiyatlarla tüccara verdikleri ürünlerin, aracılar tarafından yüksek fiyatlarla satıldığını söyledi.
Türkiye'de balıkçılık sektöründe önemli bir yeri olan Adana'nın Karataş ilçesinde, av yasağıyla birlikte trollerini limana çeken balıkçılar, küçük teknelerle avlanmaya çıkıyor. İlçede 12 yaşından bu yana balıkçılıkla uğraşan Şadi Özyurteri (52), tüccara düşük fiyatlarla verdikleri balıkların, aracılar tarafından yüksek fiyatlara satıldığını, bunda en düşük kazancı kendilerinin kazandığını söyledi.

TUTAN DA, ZARAR EDEN DE BİZİZ
Karataş ilçesinin balıkçılık sektöründe büyük öneme sahip olduğunu belirten Özyurteri, "Balıkçılık sektörü çok ucuz gidiyor. Balık gittikçe ucuzluyor. Balığı biz tutuyoruz birileri kar ediyor ama biz zarar ediyoruz. Bizim balık verdiğimiz tüccarlar sandıklayıp İzmir, Antalya, İstanbul, Ankara gibi bölgelere gönderiyor. Tuttuğumuz balıkları her gün veriyoruz. Adana'nın tüccarı biraz kazanıyorsa, gittiği yerler 5 misli kazanıyor. Herkes balık pahalı diyor. Halbuki bizde çok ucuza gidiyor. Balık el değiştirdikçe iyi fiyat yapıyor, tutan biziz kazanmayan da biziz" dedi.

Reklam
Reklam

KARİDES DENİZDE 35 LİRA TEZGAHTA 120
40 yıldır balık tuttuğunu söyleyen Özyurteri, "Ben 40 yıldır bu işin içerisindeyim. Çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum. Bir çıkar yolumuz yok. Ağların tanesi 390 lira. Bunların uzun ömrü bir ay. Biz kendi masrafımızı dahi çıkaramıyoruz. Her balığın kendisine göre ağı var. Karidesin birinci kalitesini 65 lira, ikinci kalitesi 35, üçüncü kalitesini ise 20 liradan tüccara veriyoruz. Tezgahta bakıyoruz 35 liraya verdiğimiz ikinci kalite karides 100, 120 lira. Birinci kalitesi tezgahta dahi yok. Çok yüksek fiyatlarla büyük lokantalara gidiyor."

Görüntü Dökümü
-----------------------
- Genel görüntüler
- Balıktan detaylar
- Balıkçının konuşması
- Ağ toplayan balıkçılardan genel ve detay
- Karideslerden detay
- Balık tezgahı
- Balık temizlenmesi
- Drone görüntüleri

Haber:Akif ÖZDEMİR-Kamera: Eser PAZARBAŞI/ KARATAŞ (Adana), (DHA)
SÜRE:05'34" BOYUT:340 MB

============

4 - Engelli bireyler dokuma tezgahında el sanatlarını geliştiriyor

SAMSUN Engelli Kadınlar Derneği'nde (SAKDER) açılan çarpana-kilim dokuma kursunda engelli kadınlar, üretime katkı yaparak topluma kazandırılıyor.
İlkadım ilçesi Hürriyet Mahallesi'nde faaliyet gösteren ve 140 engelli üyesi bulunan SAKDER'in açtığı çarpana-kilim dokuma kursuna engelli bireyler ilgi gösterdi. Kursiyerler, dokuma tezgahlarında yöresel şallar yaparak marka ve tescil aldı. Engelli bireyler, burada el hünerlerini geliştirip üretime katkı sağlayarak topluma kazandırıldı.
SAKDER Yönetim Kurulu Başkanı Selma Gündoğdu, Samsun’da 1930’lu yıllarda kullanılan dokunmuş kemerleri modernize edip, şal haline getirdiklerini söyledi. Gündoğdu, "Biz yöresel çalışmalarda Samsun’da kilim dokuma tezgahlarında şallar yapıyoruz. Çarpana dokumalar yaptık. Bunların marka ve tescillerini aldık. Bunun üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmalar çok rağbet görüyor. Öğrencilerimiz burada hem aile bütçelerine katkı sağladı, hem bir şeyler öğrenmiş oldular. Kendilerini her sene biraz daha katlayarak geliştirdiler. Burada farklı engel gruplarıyla çalışıyoruz. Bir aile ortamı var. Uyum içerisinde birçok ürün ortaya çıkarttık. Amacımız buraya gelen üyelerimizin iş sahibi olabilmeleriö dedi.
Samsun'da 175 bin engelli nüfusu olduğunu, bunun yüzde 56'sının kadın olduğunu ifade eden Gündoğdu, "Biliyoruz ki bunların çoğu evinden çıkmamış. Aileler çocuklarını nereye götüreceğinin bilincinde değil. Birçok zihinsel genç kızımız var. Rehabilite edilenlerle burada çalışmalar yapıyoruz. Giriş katında daha büyük bir yere çok acil ihtiyacımız var. Bedensel engelli arkadaşlarımızı ikinci kata çıkartamıyoruz" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü-HD
---------------------------
-Engelli kadınların çalışmaları
-Engelli kadınların yaptıklarından detay görüntü
-Spastik bedensel engelli Ayşe Akduman ile röportaj
-İki engelli çocuk annesi Hatice Erdem ile röportaj
-SAKDER Yönetim Kurulu Başkanı Selma Gündoğdu ile röportaj

Haber-Kamera: Gökhan İÇKİLLİ/SAMSUN, (DHA)
(SÜRE: 05.45 DK.)-(BOYUT: 645 MB)

===========================

5 - Karadeniz’de dalgalardan elektrik üretilecek

DENİZDEKİ dalgalardan elektrik enerjisi elde etmeyi başaran ve bu alanda uluslararası patent alan ilk Türk olan inşaat mühendisi Metin Çokan, Karadeniz’de dalgalardan elektrik enerjisi üretmek için çalışma başlattı. Trabzon'da özel Avrasya Üniversitesi koordinesinde yürütülecek çalışmayla deniz yüzeyinde oluşturulacak yüzer bir yapı, dalgaların enerjisini alacak. 4 yılda tamamlanması planlanan sistemle saatte 100 megawaat elektrik enerjisi üretimi planlanıyor.

Trabzon'da özel Avrasya Üniversitesi bünyesinde, Karadeniz'de dalgalardan elektrik enerjisi üretimi için çalışma başlatıldı. Üniversite bünyesinde dalgaları enerjiye dönüştürmek için hazırlanan projeyi yürüten öğretim üyesi Dr. Ferudun Keskin, denizdeki dalgalardan elektrik enerjisi elde etmeyi başaran ve bu alanda uluslararası patent alan ilk Türk olan inşaat mühendisi Metin Çokan ile temasa geçti. Trabzon'a gelen Çokan'ın da yer aldığı ekip, Karadeniz’de dalgalardan elektrik enerjisi üretmek işe koyuldu. Çalışma ile deniz yüzeyinde oluşturulacak yüzer bir yapı, dalgaların enerjisini alacak. 4 yılda tamamlanması planlanan sistemle saatte 100 megawaat elektrik enerjisi üretimi planlanıyor.

Reklam
Reklam

'KÜÇÜK DALGALARDAN 80 BAR BASINÇ ÜRETTİK'

İnşaat Mühendisi Metin Çokan, dalgalardan enerji üretimi konusunda çalışma yürüttüğünü belirterek kütle enerjisinin kendisini büyülediğini söyledi. Çokan, " Her hareket bir enerji formudur. İlk 17 yaşındayken dalgayla karşılaştım, üzerime gelen dalganın kütlesinin enerjisi beni büyüledi. Bu enerjiyi nasıl alırım, ülkemize nasıl kazandırırım diye yüzlerce proje yaptım. Bilim ilerledikçe benim bilgim arttıkça belli bir süreye geldik. TÜBİTAK bizi destekledi. Karadeniz Ereğli’de bir model denize indirip çalışma yaptık. Bu modelle ortaya çıkan küçük dalgalarla dahi 80 bar bir basınç üretince çok ümitlendim, çok hoşuma gittiö dedi.

'ÜNİVERSİTENİN ELEKTRİĞİ DALGADAN KARŞILANACAK'

Dalgalardan kazanılacak enerjinin çok yüksek olacağını kaydeden Çokan, "800 metre yüksekliğinde bir barajın basıncına eş değer bir basınç elde ediyorum. Bu basıncı alan bizim sensörlerimizle çoğaltırsak debiyi ve akımı elde ediyoruz. Bu basıncıda büyütebilirsek ortaya çok ciddi bir enerji çıkıyor. Biz fazla büyük dalgalarla çalışmayı düşünmüyoruz. Küçücük dalgaların verdiği enerji o kadar büyük ki, neyi almak istiyorsanız ne kadar almak istiyorsanız daldırın kepçenizi o kadar alın. Nasip olursa biz bu çalışmanın sonunda Avrasya Üniversitesi'nin enerjisini deniz dalgasından vermeyi düşünüyoruz. Bu ilk olsun istiyoruz. Ticari hayata geçeceği zaman ülkemin malı olsun istiyorumö ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

‘SAHİLLERİMİZİ KAMU YARARI İÇİN KULLANALIM’

Dalgalardan enerji üretme projesini başlatan Avrasya Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ferudun Keskin de, sahil şeritlerinin kamu yararı gözetilerek kullanılmasının önemli olduğunu belirterek şunları dedi:

"Şu anda dünyadaki her kurum, bu konuda çalışan kişilerle aynı safta. Adımını uzun atan öne geçecek. Bizim üniversitemiz denizin yanında neden dalga enerjisini kullanmayalım? Neden Türkiye’nin bilgi birikimini kullanmayalım? Yapmış olduğumuz çalıştayımızda bu konudaki herkesi davet ettik. 60 yıllık bir deneyime sahip olan Metin Çokan beyi davet ettik. Kendisinin 2005 yılında yapmış olduğu bir çalışma var. O boyutta ve büyüklükteki tek çalışma. ARGE çalışmasından sonra 2 yıl içinde denize indirme aşamasına gelebiliriz. 4 yıl içerisinde gerçek modelin 20 kat küçüğü olan bir modeli denize indirebiliriz. Ülkemizin böyle bir şeye ihtiyacı varö

'100 MEGAWAAT BİR ENERJİ'

Proje danışmanı Cüneyt Maltepeli ise güneş ve rüzgârdan sonra dalga enerjisi üzerinde karar verildiğini belirterek "Karadeniz’in dalgaları bizi bekliyor. Bütün sahil kentlerimiz için çok avantajlı bir enerji türü. Bu konuda ilgi bekliyoruz. Devlet destek verirse bunu kısa zamanda yapacak güce sahibiz. Şu anda Metin Çokan’ın ideali olan saatte 100 megavat üreten bir santral. 100 megavatlık bir enerji son derece büyük bir enerji kaynağıdır. Büyük enerjidir bu ve denizden, deniz bizi bekliyorö diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

DRONE ile Karadeniz detayı

2005'de denizde kurulan santral detayı

Denizden dalga detayları

Avrasya Üniversitesinden detaylar

Metin Çokan

Feridun Keskin

Cüneyt Maltepeli

HABER: SELÇUK BAŞAR KAMERA: ALEYNA BAYRAM/DHA

======================

6 - Eşinden mesleği öğrendi iş yerini açtı

İZMİT(Kocaeli), (DHA) - İZMİT'te, 3 çocuk annesi Neşe Aytekin (46) eşinin araç yağ ve filtre değişim iş yerini kapatması üzerine işi kendisi yapmaya karar vererek yeni bir iş yeri açtı. Eşinden işi öğrenen Neşe Aytekin, araçların yağlarını ve filtrelerini değiştirerek, ailesinin geçimini sağlıyor.

Bekirpaşa Mahallesi'nde 2006 yılında araç yağ ve filtre değişim iş yeri açan Aytekin çifti 2014 yılında işleri kötü gitmesi nedeniyle dükkanı kapatmak zorunda kaldı. Eşine zaman zaman yardımda bulunan ve işleri öğrenen Neşe Aytekin, 2015 yılında dükkanını kendisi açmaya karar verdi. Aynı mahallede iş yerini açıp, tulumu giyip yağ ve filtre değiştiren Neşe Aytekin çevrede kısa sürede tanınan biri haline geldi. Kadın olması nedeniyle de destek olmak amacıyla bir çok sürücü araç yağ ve filtre değişimini bu iş yerinde yaptırınca Neşe Aytekin'in işleri arttı.

Eşinin bıraktığı işi kendinin devam ettirdiğini söyleyen Neşe Aytekin, "Biz 2006 yılında madeni yağlarla başladık bu işe. Eşim yapıyordu daha önce, ben de ona hep yardım edip destekliyordum. Daha sonra eşim ekonomik bir kriz yaşadı. Ekonomik kriz sonrasında eşimin şevki, hevesi, her şeyi kırıldı. Dükkanı kapattı. 3 çocuğumuz var. Üçü de okuyor. Geçim kaynağımız da bu dükkan. O yüzden mecburen bir yerden tekrar başlamamız gerekiyordu. Ben eşime destek olmak istedim. Bu işi benim yapacağımı söyledim. O şekilde başladım." dedi.

Müşterilerin karşılarında üzerinde tulum giyen bir kadını görünce şaşırdıklarını belirten Neşe Aytekin, "Kendi imkanlarımızla, sağdan, soldan, akrabalardan borç aldık. Elimizde olan ufak tefek altınlarımızı, bileziklerimizi bozdurarak bu işi başlattık. Burada motor yağı değişimi, filtre değişimi yapıyoruz. Arıza tespit cihazı ile arızaları tespit ediyoruz. Kışın antifrizleri değiştiriyoruz. Her türlü bakımı yapıyoruz. Müşteriler ilk önce şaşırıyorlar. Bir bayanın böyle bir işte çalışmasına çok şaşırıyorlar. Daha sonra müşterilerimize karşı olan güler yüzümüz, onları hoş bir şekilde karşılamamızdan ötürü memnun kalıyorlar. Yaptığımız işten memnuniyetlerini bildiriyorlar. Hoş oluyor yani. Ev işleri yeri geldiği zaman aksıyor. Bunları genelde akşamları yapmaya çalışıyorum. Ev işleri aksadığında da eşim ve çocuklarım devreye giriyor. Her türlü yardım ve destekte bulunuyor." diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Neşe Aytekin röp
-Oto yağı değiştirirken
-Kutu yağları taşırken
-Araç altında görüntüsü
-Tamirhaneden detaylar
HABER: Ergün AYAZ-KAMERA: Dinçer AKBİR-İZMİT-DHA

======================

7 - 12 kişiyi istihdam ettiği dükkanında şimdi kendi çalışıyor

ZONGULDAK,(DHA)- ZONGULDAK'ın Kozlu ilçesinin en yaşlı otomobil freni ve lastiği tamircisi Zeki Olgan(72), yıllar önce 12 kişiyi istihdam ettiği dükkanında şimdi çırak bulamıyor. 40 yıldır aynı dükkanda çalışan ve çalışkanlığıyla sanayi esnafının takdirini kazanan Zeki Olgan, "İşler durgun olduğu ve çırakta bulunamadığı için kendim çalışıyorum. Buradan emekli ettiğim işçilerim var. Gelip elimi öpüyorlar sayende emekli olduk diye." dedi.

Kozlu Sanayi Sitesi'nde otomobil freni ve lastik tamirciliği yapan Zeki Olgan, 40 yıl önce başladığı mesleğini ilk günkü aşkla devam ediyor. Her gün sabah erken saatte iş yerini açan ve temizleyen Zeki Olgan, yılların verdiği tecrübeyle eski yıllarda 12 kişiyi istihdam ettiği iş yerinde şimdi tek başına çalışıyor. Sanayi sitesinin en sevilen ve en yaşlı ustası olan Zeki Olgan, gelen araçların fren sistemi bakımları ile lastiklerini tamir ederek geçimini sağlıyor. Zeki Olgan, eski işleri olmadığı için dükkanını küçülttüğünü söyledi.

İş yerinin ilçenin en eski otomobil tamir dükkanlarından biri olduğunu ifade eden Zeki Olgan, şöyle dedi:
"Eskiden 12 kişi istihdam ediyordum ama şimdi işler durgun olduğu ve elemanda bulamadığımız için emekli işi olarak kendimiz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Buradan emekli ettiğim işçilerim var. Gelip elimi öpüyorlar sayende emekli olduk diye. Eski ustalarda çıraklarda bu vardı. Bir örf ve adet vardı. Şimdiki işçilerde bu yok maalesef. Çırakta yetişmiyor artık. Liseden sonra gelen çıraklara laf anlatamıyorsun. Çalışmakta güçlük çekiyorlar. İşlerde durgun. Eski işler nerede. Ben eski günleri daha tercih ederim bugüne karşı. O günler para kazanıyorduk. Bugün para kazanamıyoruz."

GENÇLER ÖĞRENSİNLER, ÇALIŞSINLAR
Esnaf ile müşteri arasında eskiden bir bağ olduğunu onunda bozulduğunu ifade eden Olgan, "Bir müşteri parasını sonra vereceğim dediğinde o tarih geldiğinde sabah kapında beklerdi parayı vermek için. Ustaya bir hürmet vardı. Emeğinin karşılığını zamanında vermek için kapıda beklerlerdi. Şimdi o yok. Ben sağlığım elverdikçe çalışmaya devam edeceğim. Gençler öğrensinler, çalışsınlar. Gençlikte ihtiyarlık için çalışsınlar. Şimdi bakıyorum gençler günlük yaşıyor. Meslek öğrensinler." dedi.
FOTOĞRAFLI
Görüntü Dökümü
-Zeki Olgan'ın çalışması
-Lastik tamir etmesi
-Fren tamir etmesi
-Zeki Olgan ile röp.
-Dükkandan detaylar

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Cüneyt ÖZFİDAN/ZONGULDAK,(DHA)
Süre: (7.42) Boyut: (862 MB)

-------------------------------