DHA YURT BÜLTENİ -3

  Binadaki çatlama sesinden, önce uykuları sonra kendileri kaçtı Antalya'da, arka tarafı görünecek kadar çatlak duvarların bulunduğu binada oturanlar, uykularını kaçıran çatlama sesi nedeniyle evlerinin yıkılacağı korkusu yaşıyor.

Binadaki çatlama sesinden, önce uykuları sonra kendileri kaçtı

Antalya'da, arka tarafı görünecek kadar çatlak duvarların bulunduğu binada oturanlar, uykularını kaçıran çatlama sesi nedeniyle evlerinin yıkılacağı korkusu yaşıyor. Zemininde toprakla duvar arasında 4 santimetre açık oluşan apartmanda yaşayanlardan bazıları evlerini terk etti.
Konyaaltı ilçesinde 2005 yılında inşa edilen 3 katlı 12 daireli apartmanda oturanlar, 2014 yılında binalarında mantolama işlemi yaptırmak istedi. Mantolama yapmaya gelen şirket yetkilileri, binada ciddi çatlaklar olduğunu, işlemi yapmaları durumunda bu çatlakların daha büyük risklere neden olabileceğini belirterek işlemi uygulamadı. Bina sakinleri de apartmanın 10'uncu yılında sesler duymaya başladı. Özellikle gecenin sessizliğinde çıkan sesleri hırsızlara yorumlayan binada yaşayanlar, aynı sesleri başka komşuların duyduğunu anlayınca sesin duvarlarda meydana gelen çatlaklardan geldiğini anladı. Çatlaklar kısa sürede binanın iç ve dışını sardı, zemininde duvar ile toprak arasında 4 santimetre açık oluştu. Bazı apartman sakinlerinin taşındığı 12 daireli binada, halen 9 dairede yaşam devam ediyor.
MÜTEAHHİDE DAVA AÇTILAR
Ev sahipleri, binayı yapan müteahhide gizli ayıplı mal sattığı gerekçesiyle dava açtı. Dava görülürken bilirkişi raporlarında, binanın can ve mal kaybına yol açabileceğine yönelik görüş bildirildi. Davanın dördüncü yılında hakim, konunun tüketici mahkemesini ilgilendirdiği gerekçesiyle dosyayı tüketici mahkemesine yönlendirdi. Bu kararın ardından büyük şok yaşayan mülk sahiplerinden bazıları, binanın her an yıkılacağı düşüncesiyle başka yerlere taşındı.
DUVARDAKİ ÇATLAKTAN ARKASI GÖRÜNÜYOR
Özellikle apartmanın giriş katındaki bir dairede büyük çatlaklar oluştu. Bu dairede duvardaki çatlağın arasından karşı taraf rahatlıkla görülebiliyor. Bilirkişi raporunda binadaki bu durumun nedeni şöyle açıklanıyor:
"Zemin emniyet gerilmesindeki bölgesel farklılıklar, yer altı su seviyesindeki değişkenlikler gibi hususlar dikkate alındığında farklı oturma ve gerilme oluşumlarının gelişmesi yapıyı olumsuz yönde etkilemekte olup, binada oluşan çatlakların sebebi budur. Özellikle dış etkenler nedeni ile yapıdaki mevcut hasarın daha da artabileceği dikkate alınarak gerekli önlemlerin ivedi alınması can ve mal kaybı yaşanmasını önleyecektir."
TEMEL TİPİ YANLIŞ SEÇİLMİŞ İDDİASI
Apartmanda ailesiyle korku içinde yaşamaya devam eden Ender Mülazim, çatlakların ardından mahkemeye tespit davası açtıklarını söyledi. Davada binanın yapımında eksikler bulunduğuna yönelik tespitlerin ortaya çıktığını belirten Mülazim, “Ana eksiklik, temel tipinin yanlış seçilmesi gösterildi. Binamızın altından traverten ve killi bir yapı var. Bu yapıya uygun temel tipi seçilmemiş, klasik temel atılmış. Bu nedenle apartmanımız kilin üzerinde yavaş yavaş kayıyor. Bu davalar uzun sürüyor, bilirkişi acilen tedbir alınmasına yönelik rapor verdi. Ancak mahkeme henüz devam ediyor" dedi.
MÜTEAHHİT: ALLAH'IN İŞİ
Risk altında yaşamaya devam ettiklerini belirten Mülazim, yaşananlar nedeniyle apartmanı terk edenler olduğunu söyledi. Mülazim, “Bir an önce mahkeme karar versin de her şey hallolsun diye beklerken davanın dördüncü yılında hakim bu konunun yetki alanı dışında olduğunu belirterek, dosyayı tüketici mahkemesine yönlendirdi. 4 yıldır bunun bilinmemesi bize komik geldi. Müteahhit ilk davada 'Biz problemsiz yaptık, bu Allah'ın işi, Allah böyle takdir etti' dedi. Türkiye'de kötü sonuçlar çıktıktan sonra mı insanların cezalandırılması gerekiyor, öncesinden tedbir alsak, can kaybı olmadan yaptırımlar hayata geçse daha iyi olmaz mı" diye konuştu.
'İLK ZAMANLAR SESLERİ HIRSIZ ZANNETTİK'
Satın aldığı daireden korkuları sonrası kiraya çıkan Meral Aksu da apartmana girerken moralinin bozulduğunu söyledi. Aksu, "Bilirkişi raporunda, ivedilikle burayı boşaltmamız gerektiği söyledi. En ufak depremde bile risk altındayız. Üst katımda oturan hamile kadın psikolojisinin bozulduğunu belirterek 4 yıl önce taşındı. Zaman ilerledikçe çatlamalar arttı. İlk zamanlar hırsız olduğunu düşünerek uyanıyorduk, sonra sesleri diğer komşuların da duyduğunu öğrenince çatlaklardan ses geldiğini anladık. Burada oturmamın mümkün olmadığını görünce ben de evimden taşındım. 4 yıldır mahkeme süreci devam ediyor. Evi ne satabiliyorum ne oturabiliyorum. İstanbul- Kartal'da yıkılan binanın ardından iyice korkar hale geldik. İnsanların yaşam kalitesi bozuldu" dedi.
'CANSIZ BEDENLERE ULAŞTIKTAN SONRA MI SONUÇ ALINACAK'
Apartman sakini Hasan Hüseyin Mercan da 2005 yılında bankadan kredi çekerek evi aldıklarını, borcunu bitirdikleri dönemde de bu sıkıntıların ortaya çıktığını söyledi. Mercan, "Kendime ait bir evim var ama oturamıyorum, kiraya çıktım. Çünkü apartman yıkılacak diye korkuyorum. Adım attığımız zaman ses çıkıyor, geceleri sesler duyuyoruz. Bunun bir çözümü olması lazım, büyük tehlike var. Olayın sonuçlanması için mutlaka AKUT'un gelip cansız bedenleri mi çıkarması lazım" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
-----------
-Binadaki çatlak içinden röp
-Binadaki çatlaklardan görüntü
-Daire sahiplerinin görüntüsü
-Binanan DRONE görüntüsü
-Daire içersindeki çatlakların görüntüleri
- DHA Muhaberini Aslı Duran'ın anonsu
-Röp 1-Ender MÜLAZİM
-Röp 2- Meral AKSU
-Röp 3 -Hasan hüseyin MERCAN
-Detaylar

634 MB// 5.20 SN HD

Haber:Hasan DEMİRBAŞ- Kamera:Emrah GÜL ANTALYA-(DHA)

=========================

Düz Dünya Derneği Başkanı'ndan 350 kişiye, 'hakaret'ten suç duyurusu

Adana'da, Düz Dünya Derneği Başkanı Doğukan Özkan, 'düz dünya' teorisi nedeniyle sosyal medyadan kendisine küfür ve hakaret ettiğini öne sürdüğü 350 kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Düz Dünya Derneği Başkanı Özkan, sosyal medya platformlarında kendisine hakaret ettiğini ileri sürdüğü yaklaşık 350 kişinin paylaşımlarını içeren ekran görüntülerini dosyalayıp, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na sundu. Suç duyurusunda bulunduğunu kaydeden Özkan, 'düz dünya' teorisine karşı sosyal medyada linç kampanyası başlatıldığını savundu. Hukuk mücadelesini sürdüreceğini dile getiren Doğukan Özkan, "Biz doğru düzgün fikirlerimizi savunuyoruz; ancak bizimle savaş içerisindeler. Bu neyin savaşı? Düzgün tartışacak olan varsa derneğimizin adresi belli. Madem bu kadar zekisiniz çıkın, teori üzerinde tartışalım. 1 yıldır bunu söylüyorum. Dünyanın küre olduğunu ispatlayana 50 bin TL para ödülü vereceğimi söylemiştim. 'Cahil' diyorlar, okuduğumuz okula kadar sövüyorlar. Mahkemeye vereceğimi defalarca söyledim. 'Versen ne olacak ki?' dediler, hukukla bile dalga geçtiler. Bu kadar agresif olmaya ne gerek var? 1 senedir gayet bilimsel olarak 'düz dünya' teorisini anlatıyoruz; ancak ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerle karşılaşıyoruz" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
---------
- Düz Dünya Derneği Başkanı Doğukan Özkan'ın konuşması
- Doğukan Özkan'dan detay görüntüler

SÜRE: 03'38" BOYUT:402 MB

Haber:Nuri PİR-Kamera:Can ÇELİK/ADANA,(DHA)

==================

Adıyaman'da mahallede trafo yandı

Adıyaman'da patlayan trafoda çıkan yangını itfaiye ekipleri söndürdü. Aşırı yüklenme sonucu patladığı belirlenen trafo 3 saatlik çalışmayla onarılarak mahalleye elektrik verildi.
Olay, geç saatlerde İmamağa Mahallesi'nde meydana geldi. Mahalleye elektrik veren trafoda patlama meydana gelerek yanmaya başladı. Aşırı yüklenmeden dolayı patladığı belirlenen trafoyu yangını görenlerin haber verdiği itfaiye ekipleri söndürdü. Alevlerin söndürülmesinin ardından elektrik dağıtım şirketi çalışanları yaklaşık 3 saat süren çalışma ile mahalleye yeniden elektrik verdi.

Görüntü Dökümü
---------
- Trafo
- Alevler çıkması
- Ekiplerin önlem alması
- Yangın söndürülmesi
- Ekipler trafoya müdahale etmesi
- Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 140 MB

Haber-Kamera: Mahir ALAN-ADIYAMAN-DHA)

Reklam
Reklam

===================

Trabzon'dan gemilerle Gürcistan'a taş taşınacak

Gürcistan'da yapımı süren ve tamamlandığında 18 metre derinliği ile Karadeniz'e kıyı ülkeler arasında en derin liman olacak Anaklia Derin Deniz Liman dolgu projesine, Türkiye'den bazalt taş taşınacak. Trabzon'dan alınacak bazalt taşlar, gemilerle yaklaşık 300 kilometre mesafedeki Anaklia kentine götürülecek. Gürcistan'ın Trabzon Başkonsolosu Avtandil Mikatsadze, Trabzon'dan gemilerle Anaklia'ya bazalt taş taşınması için Türk firmalarla görüşmelerin sürdüğünü belirterek "Proje için çok fazla taşa ihtiyacımız var. Türkiye'den henüz belli olmamakla birlikte çok fazla taş alınacak" dedi.
Gürcistan'da Avrupa ve Çin'i bağlayan tarihi İpek Yolu'nun restore edilmesine yardımcı olması amacıyla planlanan Anaklia Derin Deniz Limanı inşaatı sürüyor. Tamamlandığında 18 metre derinliği ile Karadeniz'e kıyı ülkeler arasında en derin liman olacak Anaklia Derin Deniz Liman dolgu projesine Türkiye'den bazalt taş taşınacak. 2.5 milyar dolara mal olması planlanan proje için Trabzon'dan alınacak bazalt taşlar, gemilerle yaklaşık 300 kilometre mesafedeki Anaklia kentine götürülecek. Proje için Trabzon'da bazalt taş ocağı sahibi firmalarla görüşmelere başlandı. Derin deniz limanı tamamlandığında, yılda 100 milyon tona kadar kargo işleme kapasitesine sahip olacak. 10 bin ve daha fazla konteyner taşıyan ve İstanbul Boğazı'ndan geçebilecek tüm gemilerin yanaşabileceği liman, Çin ve Avrupa arasında yeni bir deniz koridoru oluşturacak.
BAŞKONSOLOS: ÇOK FAZLA TAŞA İHTİYACIMIZ VAR
Gürcistan'ın Trabzon Başkonsolosu Avtandil Mikatsadze, Trabzon'dan gemilerle Anaklia'ya bazalt taş taşınacağını belirterek Trabzon'da ilgili firmaların temsilcileri ile görüşmelerin sürdüğünü söyledi. Mikatsadze, "Anaklia bizim için ekonomik ve siyasi açıdan çok önemli. Bu liman inşaatı bittiğinde Karadeniz'de, 18 metre ile en büyük derinliğe sahip liman olacak. Ciddi büyük yük gemilerini kabul edecek. Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan olarak ciddi ortak projelerimiz mevcut. Bakü Tiflis-Ceyhan demiryolu projesi var. Bu sayede yük taşımacılığı yapacağız. Bu limanda yük taşımacılığına hizmet verecek. Trabzon'dan Anaklia'ya gemilerle bazalt taş taşınacak.Limana, en kolay şekilde deniz yoluyla taş getirilmesi kanaatine varıldı.Bu süreç devam ediyor. Bu coğrafyada, Türkiye'ye taş konusunda rekabet edecek başka ülke yok. Trabzon'daki bazalt taş çıkaran firmalarla görüşmeler sürüyor. Projede çok fazla taşa ihtiyacımız var" dedi.
PROF. DR. BEKTAŞ: BAZALT TAŞ ÇOK DİRENÇLİ VE DAYANAKLI
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) eski öğretim üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, bazalt taşın yaklaşık 5 milyon yıl önce yeryüzüne akan magmanın ani soğumasıyla oluştuğunu belirterek diğer kayaçlara göre çok daha dirençli ve dayanıklı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bektaş, "Bloklar halinde kullanıldığı zaman, tahkimat olarak kullanılabilir. Gürcistan'da tercih edilme nedeni güncel, genç ve sağlam kayaçlar olmasıdır. Sadece bir taş değil endüstriyel ham maddedir. Bu taş süs ve sanatsal alanlarda da kullanılır. Trabzon’da bulunan bu taşın özelliği çok dayanıklı ve genç bir bazalt taşı olmasıdır. Türkiye’de bu tür bazalt taşlar yaygın. Gürcistan’ın Trabzon’u tercih etmesinin sebebi kente yakın olmasıdır" diye konuştu.
BAZALT TAŞ OCAĞI İŞLETMECİSİ: TAŞ VERMEYİ TERCİH ETMİYORUZ
Bazalt taş ocağı işletmecisi İbrahim Bekar da Trabzon’daki bazalt taşların analizlerinin daha iyi çıktığı için tercih edildiğini belirterek "Bu taş doğal sanat yapılarında yani kalelerde özellikle bölgemizin önemli turizm mekânlarından olan Sümela Manastırı restorasyonunda kullanılan bir taş. Müşterilerimizin talebine göre 15-20 çeşit taş çıkarabiliyoruz. Gürcistan’da yapılacak olan dolgu liman projesi için de bizden talepte bulundular. Bizden 2 milyon ton kadar bir rezerv istiyorlar. Biz çok fazla taş vermeyi tercih etmiyoruz. Çünkü sanatsal yapılarda ve endüstriyel olarak da kullanıma açık bir yapıda taş olduğu için burada bulunan taşlar dolgu alanlarında kullanıp değerini düşürmek istemiyoruz. Özellikle bu taşın Trabzon’dan istenilmesinin sebebi analizlerinin iyi çıkması ve suya karşı dayanıklılık gücünün daha fazla olması" ifadelerini kullandı.
BAZALT TAŞ
Bazalt, volkanik kaya kütlelerinden birisidir. Siyah renkli ve çok sert bir kayaçtır. Sert ve dayanıklı bir taş olduğu için geçmişten beri kaldırım taşı, yapı taşı, köprü malzemesi olarak kullanılagelmektedir. Bugün ise yeni kullanım alanları olarak demiryolu balast malzemesi, asfalt agregası gibi alt yapıda kullanımının yanı sıra; özellikle bünyesinde serbest silis bulunmaması nedeniyle, granül ve toz olarak; geçmişte silis ve kuvars kumu kullanılan bir çok başka iş kolunda alternatif ve sağlıklı bir hammadde olarak kullanılmaktadır. Doğa koşullarından etkilenmeyen, sert, neredeyse hiç su emmeyen, ince taneli, yoğun yapılı, ağırlıklara karşı oldukça dayanıklı bir taş olan Bazalt taşı, doğada siyah, gri ve füme renklerinde yer alır. Yüksek basınca direnci kullanım tercihlerini artırıyor. Kimyasal yapısı oldukça dirençli olmasına karşın ince işçilik için de uygun bir yüzeye sahip.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
---------
Trabzon Drone detayları
Liman sahası detayları
Bazalt taş ocağı detayları
Prof. Dr. Osman Bektaş açıklaması
Bazalt taş ocağı işletmecisi İbrahim Bekar açıklaması
Trabzon Başkonsolosu Avtandil Mikatsadze açıklaması

Haber: Muhammet KAÇAR - Kamera: Aleyna KESKİN-Selçuk BAŞAR TRABZON,(DHA)

=================

Alerjik astım hastaları eve gelince duş almalı

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Ekinci, ilkbahara geçiş döneminde en sık rastlanan göğüs hastalığının alerjik astım olduğunu belirtti. Polenlerin yoğun olduğu sabahın geç saatleri ve akşamüstü saatlerinde mümkün olduğunca dışarıda kalınmaması gerektiğini kaydeden Dr. Ekinci, polenin ev ortamına taşınmaması içinse eve gelince mutlaka duş alınması ve kıyafetlerin hemen değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
OFM Antalya Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Ekinci, mevsim geçişlerinde en sık rastlanan göğüs hastalıklarıyla ilgili bilgi verdi. Dr. Ekinci, ilkbahardan sonbahara ve sonbahardan kışa geçiş dönemlerinde rastlanan göğüs hastalıkları arasında ilk sırada alerjik astımın yer aldığını kaydetti. Alerjik astımın daha çok polenlerden kaynaklandığını vurgulayan Dr. Ekinci, "Özellikle ağaçların çiçek açmasıyla ortalığa yayılan polenler, mevcut astımı artırarak ataklara neden oluyor" dedi. Alerjik astım belirtilerinin öksürük, nefes darlığı, hırıltılı soluk alma, bazı hastaların ifade ettiği gibi kedi miyavlaması şeklinde solunum ve nefes alırken yaşanan göğüs ağrısı olduğunu kaydeden Dr. Ekinci, bu durumda mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğini söyledi. Yapılacak tetkiklerden sonra gerekli tedavinin uygulandığını ifade eden Dr. Ekinci, ilaçların yanı sıra hastanın bireysel önlemler almasının önemine de dikkat çekti.
DIŞARDAN EVE TAŞINAN POLENLERİ ÖNLEMEK İÇİN DUŞ
Alerjik astım hastalarının polenlerden uzak durması gerektiğini vurgulayan Dr. Ali Ekinci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Polenlerin aktif olarak uçuştuğu dönemlerde, özellikle sabahın geç saatlerinde ve akşam üzeri çok dışarı çıkmamaları gerekiyor. Polenle temas dışarıda olduğu için eve gelindiğinde en azından ev ortamını polenlerden arındırmak adına bahar döneminde mutlaka saçlarını yıkamalarını ya da duş almalarını, dışarıda giyilen giysilerin hemen değiştirilmesini öneriyoruz. Böylece hasta dışarıdan taşınan polenlerden ev ortamında kurtulmuş oluyor."
MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİ
Dr. Ekinci, hastanın bireysel önlemlerinde beslenmeye de dikkat çekerek, şubat sonu, nisan ortalarına kadar polenlerin yoğun olduğu bu dönemde vücut direncinin artması açısından sebze ve meyve ağırlıklı beslenmenin önemli olduğunu söyledi. Dr. Ekinci, alerjik astım hastalarının ilaçlarını düzenli kullanması gerektiğini belirterek, "Çünkü tedavi edilmezse zaman içerisinde akciğerdeki mikropsu iltihap giderek ilerliyor ve uzun dönemde kronik bronşit gibi hastalıklara neden olabiliyor" diye konuştu.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------
- Dr. Ali Ekinci odasında çalışırken detay görüntü
- Dr.Ali Ekinci ile röportaj
- Dr. Ali Ekinci bir hastayı muayene ederken görüntü
- Detay görüntüler

Haber: Selma KUNAR- Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA-DHA)

===================

Körfez'deki yüzey çöpleri azaldı

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Körfez'de gerçekleştirdiği yüzey temizlik çalışmalarında 2015 yılında 2 bin 250 ton olan toplanan çöp miktarı, 2016 yılında 1638 tona, 2017 yılında 1199 tona, 2018 yılında ise 641 tona geriledi. Bu düşüşte, Büyükşehir Belediyesi'nin derelerde gerçekleştiği temizlik çalışmalarıyla birlikte İzmirliler'in duyarlılığı da etkili oldu.
Büyükşehir Belediyesi, İzmir Körfezi'ndeki yüzeysel atıkları haftanın 7 günü, 2 deniz süpürgesi, bir adet tekne ve kara çöp toplama ekipleri ile temizliyor. Her yıl Körfez'den çıkan çöp miktarını raporlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı'nın son verileri sevindirdi. Bir zamanlar çöp kovası gibi kullanılan İzmir Körfezi'nden toplanan çöp miktarı, son dört yılda büyük oranda düştü. 2015 yılında Körfez'den toplanan yüzer çöp miktarı 2 bin 250 ton iken, 2018 yılında bu rakam 641 tona düştü. İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkilileri bu düşüşte Körfez çıkışlarına konulan bariyerler, derelerde yürütülen temizlik çalışmaları ve İzmirliler'in Körfez'i temiz tutma çabası olduğunu söyledi. 2015 yılında Körfez'den 2 bin 250 ton çöp toplanırken, 2016 yılında 1638 ton, 2017 yılında 1199 ton, 2018 yılında ise 641 ton çöp toplandı.
KÖRFEZ'İN TEMİZLİK FİLOSU
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 'Mavi Körfez' filosu, her gün rutin olarak körfez temizliği yapıyor. Yüksek teknolojiyle donatılmış deniz süpürgesi gemileriyle körfez yüzeyini temizleyen Büyükşehir Belediyesi ekipleri, çok sığ alanlarda ve kıyıda bu işi 'Çevre 1' çöp toplama teknesi, karadan ise el kepçeleri yardımı kara çöp toplama ekibi ile yürütüyor. Toplanan yüzer katı atıklar, çöp kamyonuna konveyör bant sistemi ile el değmeden transfer ediliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin körfez temizleme filosunda 3 su ürünleri mühendisi, 1 kimya mühendisi, 1 kimya teknikeri, 2 kaptan, 3 çarkçıbaşı, 4 usta gemici, 2 şoför, ve 16 kara çöp toplama personeli görev yapıyor.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
----------
- Temizlik çalışmalarından ve çöplerden görüntü
- Temizlik yapan deniz süpürgesi gemisi
- Kıyıdan elle kepçelerle yapılan temizlik çalışmaları

Haber-Kamera: İZMİR, (DHA)

===================

Şanlıurfa müziği UNESCO yolunda (ÖZEL)

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, kentin müziğinin kurumsal yapı çerçevesinde gelecek nesillere taşınması ve korunması için Konservatuar Şube Müdürlüğü açıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, "Şu anda müzik şehri olmanın altyapılarını oluşturuyoruz. Elde ettiğimiz kaynaklarla UNESCO Daimi Temsilciği'ne müracaatlarda bulunduk" dedi.
Dünyanın en eski kentlerinden olan, önemli sanatçıların yetiştiği Şanlıurfa'da, Büyükşehir Belediyesi'nce eski Reji Kilisesi olarak bilinen Kemalettin Gazezoğlu Kültür Merkezi'nde Konservatuar Şube Müdürlüğü'nün açılışı gerçekleştirildi. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Konservatuar Şube Müdürlüğü açılışına Başkan Nihat Çiftçi, sanatçılar Mehmet Özbek, Zekeriya Ünlü, Halil Altıngöz ile Şanlıurfalı sanatçılar, sanatseverler ve çok sayıda kişi katıldı.
Müdürlük bünyesinde kurulan konservatuvarda, yerel sanatçıların ve sanata gönül veren gençlerin akademik anlamda müzik eğitimi alması sağlanacak. Büyükşehir Belediye Başkanı Çiftçi, "Artık çocuklarımız ve gençlerimiz müzik ile kültür anlamındaki yeteneklerini geliştirmek istiyorlarsa Büyükşehir Belediye Başkanlığı'mızın Konservatuar Şube Müdürlüğü'müzün kapıları herkese adil bir şekilde açık. Şehirleri şehir yapan farklılıklarıdır; kültürü, sanatı ve müziğidir. Şanlıurfa'da yaşayan insanlar olarak da bir bakış açısına ihtiyacımız var. Şanlıurfa'nın sokakları, ahengi ve sıra geceleri Şanlıurfa'da kendi değerlerini yetiştirdi. İbrahim Tatlıses'leri, Kazancı Bedih'leri, Mukım Tahir'leri, Tenekeci Mahmut'ları, Mehmet Özbek hocamı, Zekeriya Ünlü ve Halil Altıngöz'ü yetiştirdi; fakat herkes onlar kadar Şanlıurfa'nın dışında bu işin mücadelesini veremiyor olabilirler. Onun için bizim daha bilimsel bir şekilde yaklaşmamız lazım" dedi.
'UNESCO DAİMİ TEMSİLCİĞİ'NE MÜRACAATLARDA BULUNDUK'
'Müzik şehri' olma yolunda UNESCO'ya başvurduklarını kaydeden Başkan Çiftçi, "Şu anda 'müzik şehri' olmanın altyapılarını oluşturuyoruz. Bu da bilimsel kaynaklarla olacak ve gerek müzik sempozyumu gerek ise müzik çalıştayları ulusal ve uluslararası ölçekte Şanlıurfa'da farklı müzik kültürlerinin olduğunu ortaya çıkaracaktır. Elde ettiğimiz kaynaklarla UNESCO Daimi Temsilciği'ne müracaatlarda bulunduk. Şimdi de Şube Müdürlüğü'müzün resmi açılışını gerçekleştiriyoruz" diye konuştu.
Konservatuar açılışına katılan sanatçı Mehmet Özbek ise şunları söyledi:
"Bu işin eğlence anlamında değil, kültür çerçevesinde yapılması gerekiyor. Bugün müziğimize bizler eğlence çerçevesinde bakıyorduk. Sayın başkanımızın faaliyetleri ile geçtiğimiz aylarda yerli ve yabancı birçok bilim adamının katılımı ile bir sempozyum düzenlendi. Burada Şanlıurfa'mızın müziğini masaya yatırarak, neler yapılması gerektiğini birer bildiri ile sundular. Bu da Şanlıurfa'mızdaki ilk atılımdı. Bundan böyle akademik bir yuvamız var. Çocuklarımız artık müziği sokaktan ve medyadan değil, burada güzel bir şekilde, hocalarımızın nezaretinde öğrenecekler. Bu türküleri öğrenirken de bir kültür edinmiş olacaklar. Bu bakımdan bu konservatuarın çok hayırlı olduğuna ve bu hayra da imza attığından dolayı sayın başkanımı ve kadrosunu yürekten kutluyorum."

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
----------
- Konservatuvar açılışının yapılması
- Reji Kilisesinden verilen konser
- Merkez açılışıyla ilgili bilgi veren Belediye Başkanı Nihat Çiftçi
- Sınıflarda gazel eğitimi alanlar
- Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 841MB

Haber:-Kamera: Ali LEYLAK-ŞANLIURFA - DHA)