DHA YURT BÜLTENİ-3

1)SİVAS KÖFTESİ, YÖRE HALKININ 1 NUMARALI YİYECEĞİ SİVAS'ta yöreyle özdeşleyen ve içerisinde yağ ve tuzdan başka hiç bir katkı maddesi bulundurmayan tescilli 'Sivas Köftesi' kent sakinlerinin 1 numaralı yiyeceği konumunda bulunuyor. Sivas'ın önemli yiyeceklerinden olan ve 2010 yılında Türk Patent Enstitüsü tarafından tescillenen, içerisinde yağ ve tuzdan başka hiç bir katkı maddesi bulundurmayan tescilli 'Sivas Köftesi' kent sakinlerinin yemek tercihlerinde ilk sırada geliyor.

1)SİVAS KÖFTESİ, YÖRE HALKININ 1 NUMARALI YİYECEĞİ

SİVAS'ta yöreyle özdeşleyen ve içerisinde yağ ve tuzdan başka hiç bir katkı maddesi bulundurmayan tescilli 'Sivas Köftesi' kent sakinlerinin 1 numaralı yiyeceği konumunda bulunuyor. Sivas'ın önemli yiyeceklerinden olan ve 2010 yılında Türk Patent Enstitüsü tarafından tescillenen, içerisinde yağ ve tuzdan başka hiç bir katkı maddesi bulundurmayan tescilli 'Sivas Köftesi' kent sakinlerinin yemek tercihlerinde ilk sırada geliyor. Lokantalarda en çok tercih edilen ürün olan köfte, pikniklerde de sıklıkla tüketiliyor. Marketlerde ve kasaplarda hazırlanmış halde satılan köfteler, normal et ürünlerinden daha çok rağbet görüyor. Kente dışarıdan gelen misafirlere de mutlaka Sivas köftesi tattırılıyor. Sivas'tan ve şehir dışından gelen vatandaşlar ise Sivas köftesini tatmadan kentten ayrılmıyor. Şehir dışına gönderilenler ile birlikte günde ortalama 3-4 ton arasında Sivas köftesi satışı yapılıyor.

Reklam
Reklam

'TADILMASI GEREKEN BİR LEZZET'
Kentte 4 nesildir Sivas köftesi üretimi yapan ve Türkiye genelinde de ün kazanan işletme sahibi İshak Kaan Usta, lezzetinin etin kalitesinden geldiğini belirterek "Sivas Köftesini duyurmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Sivas Köftesi sadece et ve tuzdan ibarettir. Lezzeti etinin kalitesinden geliyor. Sivas'ın yaylalarında bulunan çiçeklerin, kekiğinin harmanı ve hayvanların bunları yemesiyle ete sirayet etmesinden dolayı, yağ mozaiğinin güzel oluşundan dolayı etin bir güzelliği var. Biz de onu hiç bozmadan sadece üzerine tuz atarak lezzetlendiriyoruz. Bu şekilde Sivas köftesi oluyor. Tatmayanlar için tadılması gereken bir lezzettir. Tadanlar zaten şu an biz anlattığımızda da damakları sulandı. Sivas köftesi hoş bir lezzete sahiptir. Sivas köftesi tescillendi ve Sivas'ın öz lezzeti oldu. Ama şehir dışındaki insanlarında bu tescile uyup aynı lezzeti oraya taşımaları lazım ki her tarafta bu lezzet tadılmış olsun" dedi.

'KÖFTE OLMAZSA NE KARINLARI DOYUYOR, NE DE MUTLU OLABİLİYORLAR'
Sivaslıların köfteyi çok sevdiğini belirten Usta, "Sivaslıların Sivas'la olan ilişkisi neredeyse köfte olmazsa ne karınları doyuyor ne de mutlu olabiliyorlar. Düğünde, cenazede bile köftesiz olmuyor. 7-24 köfte yiyerek hemhal oluyorlar. Çok sevdikleri bir lezzet. Biz de bu lezzeti bozmadan 4 nesildir getirmişiz Sivas köftesiyle ilgili bütün gayret ve özverimizi yansıtıyoruz. En güzel haliyle bu lezzeti onlara ulaştırmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

Reklam
Reklam

'HERKESE TAVSİYE EDERİZ'
Van Erciş'ten Sivas'a köfte yemeye gelen Fatih Öztürk, "Sivaslı arkadaşlarım Sivas'a gelindiğinde yapılması gerekenler noktasında bu lezzetli köftenin tadını almamı istediler. Ben de bu sebeple bugün buradayım. Dedikleri gibi de çok memnun kaldım. Buradan herkese tavsiye ediyorum. Sivas'a mutlaka gelsinler, köftenin tadına bakmadan ayrılmasınlar" dedi.
Sivas köftesinin damak tadına uygun olduğunu söyleyen Ümit Kul ise, "Sivas köftesini denemek için dışarıdan geldik. Bir hayli lezzetli bir köfte. Etin lezzeti daha iyi anlaşılıyor. Et yediğimiz anlaşılıyor. Et yediğimizi hissediyoruz. Memnunuz" diye konuştu.
Ankara'dan memleketi Sivas'a gelen Nuriye Kul ise, "Çok lezzetli, herkese tavsiye ederiz. Sivas'ta yediğimiz köftenin tadını hiçbir yerde alamıyoruz. Sadece et tadı geliyor. Sivas köftesini seviyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü:
-------------------------
-Köftenin hazırlık aşaması
-Tek tek hazırlanan köftelerin görüntüsü
-Izgarada pişirilmesi
-İşletme sahibinin konuşmaları
-Müşterilerin köfte yemeleri
-Konuşmaları

Reklam
Reklam

Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS (DHA)

(525 mb)

============================================

2)İKİ DİNİ AYNI AVLUDA BULUŞTURAN TARİHİ ALAN, DÜNYA MİRASI'NIN KIYISINDA

MARDİN'in Nusaybin ilçesinde, Müslümanlık ve Hıristiyanlık için büyük önem taşıyan ve iki kutsal mekânı aynı avluda buluşturan alanın “UNESCO Dünya Mirası Listesiöne alınması amacıyla başlatılan çalışmalarda son aşamaya gelindi.

Nusaybin’de bulunan “Dünyanın ayakta kalan en eski vaftizhanesiö kabul edilen Ortodoks Mor Yakup Kilisesi ile bitişiğindeki Hz. Muhammed'in 13'üncü kuşaktan torunu Zeynel Abidin'in adını taşıyan türbe ve caminin bulunduğu alan, 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alındı. İlçede 2016 yılında çıkan olaylar nedeniyle ilan edilen sokağa çıkma yasağının 14 ay sonra kaldırılmasının ardından, aynı avluda iki büyük din için önem taşıyan iki kutsal mekâna ev sahipliği yapan alanın “Dünya Mirası Asıl Listesiöne alınması amacıyla çalışmalar hızlandırıldı.

Mardin Müzesi Müdürü Nihat Erdoğan, sağ tarafında Hz. Muhammed’in 13'üncü kuşaktan torunu Zeynel Abidin'in makamı olan cami, yanında ise Mor Yakup Kilisesi ve bir katedral alanı bulunan bölgede Nusaybin Kültür İnanç Parkı Projesi'nin son aşamasına gelindiğini aktardı. Erdoğan, taş işçiliği ve mimari özellikleri ile ünik (tek, eşi olmayan) olan vaftizhane, katedral ve iki dinin ibadethanelerinin kompleks biçimde bir avlu içerisinde bulunmasının çok anlamlı olduğunu ve “Geçmişte bir arada yaşayabilmişiz. Bundan sonra da neden yaşamayalım? Farklı düşünüp, farklı inanabiliriz ama birlikte yaşanabilir bir dünya herkese yeterö mesajını verdiğini söyledi. Mardin Müzesi Müdürü Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

“Bu yapılar, kalıntıları ile birlikte 'Nusaybin Okulu' olarak bilinen tarihteki ilk üniversitenin bulunduğu, aslında kültür medeniyetlerinin beşiği olan bir arada yaşama kültürünün izlerini, hafızasını bugüne taşıyan en önemli iki yapı. 4 yüzyıl başlarında yapılan ve vafizhane olarak yapıldığına ilşkin yazıtı bulunan Mor Yakup Kilisesi, ayakta kalmış dünyanın en eski vaftizhanesi. 8'inci yüzyılda kiliseye çevrilmiş. Bu alan, 15 Nisan 2014'te alınan kararla 'UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde. Dicle Kalkınma Ajansı'ndan alınan proje ile yapı restore edilmeye başlandı. Vakıflar Bölge Müdürlüğü cami kısmında restorasyonu tamamladı. Çevre düzeni ile ilgili bu yıl başlatılan kazı ve restorasyon çalışmaları tamamlandığında ise Nusaybin de UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girecek."

Müze Müdürü Nihat Erdoğan, farklı din ve inançlardaki insanların bir arada, hoşgörü ve tahammül içerisinde yaşadığı alanın, somut olmayan değerleri ile birlikte UNESCO değerlerini taşıdığını kaydetti.

NELER YAPILIYOR?

Reklam
Reklam

Mor Yakup Kilisesi ve yanındaki Zeynel Abidin Cami Kompleksi’nin birlikteliğinden yola çıkılarak iki dini kapsayan 'Kültür ve İnanç Parkı' tasarlandı. 2000 yılında Nusaybin Belediyesi ve Diyarbakır Müzesi ortaklığı, ÇEKÜL Vakfı, Süryani Vakıfları’nın desteği ile kilise yapısının etrafında temizlik ve kazı çalışmalarına başlandı. 2006 yılından bu yana Mardin Müzesi’nin üstlendiği çalışmalar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile büyüdü. 2007 yılında kilise ve cami arasına yapılan betonarme evler kamulaştırılıp yıkılırken iki alanın bütünlüğü sağlandı. 2017 yılına kadar 5 bin metrekarelik alanda yapılan kazı çalışmaları sonucunda, Mezopotamya’nın en büyük kiliselerinden biri olan ve Metropolit Mor Yakup’un çabalarıyla MS. 313-320 yılları arasında inşa edilen ünlü Nusaybin Katedrali’nin kalıntılarına ve Ortaçağ’da bu alana yerleşen Müslüman topluluklara ait sivil mimari yapılar ile birçok tarihi esere ulaşıldı.

Mardin Müzesi’nin başvurusu ile bu alan, 5 yıl önce “UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesiöne girdi. Asıl listeye girebilmek için Mor Yakup Kilisesi ve Zeynel Abidin Cami Kompleksi alanının, bütünsel olarak turizme kazandırılması amaçlanırken kilise yapısının restore edilmesi, açığa çıkan kalıntıların konservasyonun yenilenmesi ve ortak gezi güzergahı için gereken çevre düzenlemesinin yapılması hedeflendi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü:
----------------------
Ikı din için kutsal kabul edilen alanın görüntüleri
Mor Yakup Kilisesi harabe ve içinden görüntüler
Zeynel Abidin Camii ve çevresinden görüntüler
Müze Müdürü ve Kılıse Bekçisi ile röportaj

(Haber-kamera:İhsan Dörtkardeş/Mardin-DHA)

================================================

3)TUZ GÖLÜ, DOĞAL FOTOĞRAF STÜDYOSU

TÜRKİYE'nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, özellikle gün batımında doğal fotoğraf stüdyosu haline dönüşüyor. Gölü gezmeye gelenler, gün batımının eşsiz görüntüsünü fotoğraflayarak o anı ölümsüzleştiriyor.
Konya, Ankara ve Aksaray sınırları içinde bulunan ve kapalı havza özelliği taşıyan Tuz Gölü, Türkiye'nin tuz ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılamanın yanında doğal güzellikleriyle de renk katıyor. İlkbahar ve yaz aylarında göçmen kuşlara ev sahipliği yapan göl, çoğunlukta flamingoların konaklayıp kuluçkaladığı yer olması nedeniyle de halk tarafından flamingo cenneti olarak biliniyor.
Gölün Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesi sınırlarındaki bölümü ise yerli ve yabancı turistlere ziyaret olanağı sağlıyor. Ziyaretçiler gölün sığ olması nedeniyle çıplak ayakla suyun içinde gezme olanağı buluyor. Gün batımında ise adeta doğal fotoğraf stüdyosu haline dönüşüyor. Gölü gezmeye gelenler gün batımının eşsiz görüntüleriyle birlikte fotoğraf çekinerek, o anı ölümsüzleştiriyor.
(Görüntü Dökümü
-----------------
-Gün batımınında fotoğraf çekinenler
- Gölü gezenler
- Gölden detay
- Flamingolardan detay

Reklam
Reklam

(Haber- Kamera: İsmail AKKAYA- Hasan DÖNMEZ KONYA DHA))
=====================================