Trafik ışığı olmayan kentteki kavşakta 10 yıldır görevde
Sinop'ta görevli trafik polisi Halis Arslan (45), ulaşımda aksamalara neden olduğu gerekçesiyle trafik ışıklarının kaldırıldığı kent merkezinde görev yapıyor. Valilik Meydan Kavşağı’nda aynı noktada 10 yıldır sürücülere ve yayalara yol gösteren Arslan, hem mesleğine olan sevgisi hem de çalışma azmiyle tanınıyor.
Valilik Meydan Kavşağı’nda görev yapan 20 yıllık polis memuru Arslan, hem mesleğine olan sevgisi hem de çalışma azmiyle çevresinden ilgi görüyor, övgü topluyor. Görev yaptığı kavşakta yayalara ve sürücülere trafikte yol gösteren Arslan, mesleğini çok sevdiğini ve elinden geldiğince en güzel şekilde yapmak için büyük çaba harcadığını söyledi. Evli ve 2 çocuk babası olan Arslan, 10 yıldır görev yaptığı kavşağın, kent merkezinin trafiğinin en yoğun olduğu bölgelerden biri olduğunu belirterek, "Sinop özellikle yazın çok kabalalık oluyor. Görevimizi ifa etmeye çalışıyoruz. Sinop merkezde kalan vatandaşlarımız nerede duracaklarını biliyorlar ama dışarıdan gelen vatandaşlarımız da uyumlu bir şekilde devam ediyor. Trafik ışığımız yok ama ciddi anlamda bir trafik kazası yaşamadık. Trafik ışığı yok ama sürücüler trafikte hep birbirlerine karşı saygılıdır. Kurallara uyuyorlar bu nedenle problem yaşamıyoruz" dedi.
'BENİ GÖRMEDİKLERİNDE ARIYORLAR'
Sürücü ve vatandaşlarla arasında güzel bir diyalog olduğunu anlatan Arslan, "Meslek hayatım boyunca hiçbir sıkıntı yaşamadım. Güzel anılarımız oluyor. Kent merkezinde insanlar beni tanıyorlar. Sinop küçük bir yer, herkes birbirini tanır. Burada görev yaptığını biliyorlar, görmedikleri zaman arıyorlar. Tabii ki mutlu oluyorum. İşimi çok seviyorum. Sevince her şey güzel oluyor, zaman da güzel geçiyor. Mühim olan insanın isteyerek, severek işine gelmesi ve yapması. Önemli olan önce işini sevmek. Sevince zorlukları görmüyorsunuz. Zorluklar kolay gibi geliyor. İnsana zor gelen gözünde çok büyümesi. İnsanlara yardımcı olmaya çalıyorum" diye konuştu.
SÜRÜCÜLERİ UYARDI
Sürücülere, trafik kurallarıyla ilgili uyarılarda da bulunan Arslan, "Bizim sürücülere mesajımız acele etmemeleri, hızlı sürmemelerini rica ediyoruz. Dikkatli bir şekilde araç kullanmaları ve gerektiği yerlerde mola vermelerini istiyoruz. Araç içinde tartışma yapılması doğru değil. Sürücünün dikkatini dağıtmamak için ne gerekiyorsa yapmalıyız" dedi.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Polis memuru Halis Arslan'dan görev yaptığı kavşakta detaylar
-Drone ile detaylar
-Kavşaktan detaylar
-Röportaj
-Detaylar
-Muhabir anonsu
Yaprak KOÇER- Hüseyin KALAY/SİNOP, (DHA)
===============================
3 aylık Suriyeli bebek, beşiğinde ölü bulundu
Adana'da annesinin emzirdikten sonra beşiğine koyduğu 3 aylık Suriyeli Muhammet Yusuf Amaya, ölü bulundu.
Olay, Yüreğir ilçesi Yeşilbağlar Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, ülkelerindeki iç savaştan kaçan Atmaya ailesi Adana'da yaşamaya başladı. Sabaha karşı anne Fatma Amaya (18) 3 aylık bebeği Muhammet Yusuf Amaya'yı emzirdirkten sonra beşiğine yatırdı. Bir süre sonra baba Mahmut Amaya (22) bebeğinin kontrol ettiğinde nefes almadığını fark etti. Olay yerine çağırılan sağlık ekibi bebeğin öldüğünü saptadı. Çocuklarının yaşamını yitirdiğini öğrenen aile gözyaşlarına boğuldu. Ambulansa alınan bebek, ölüm nedeninin belirlenmesi için Adana Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Görüntü Dökümü
-----------------------
- Ölen bebeğin aile fertleri tarafından taşınması
- Genel ve detay görüntüler
Haber:Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: ADANA,(DHA)
===============================
Sahildeki doğal havuzlara yoğun ilgi
Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde sahil kıyısında kendiliğinden oluşan 'doğal havuzlar' doğal güzelliğiyle büyülüyor.
Muz üretiminde önemli merkezlerden biri olan ve son yıllarda tropikal meyve üretimiyle 'Tropikal meyve üssü' olarak anılmaya başlanan Gazipaşa, doğal güzellikleriyle de dikkat çekiyor. Antalya'nın en doğusunda bulunan, kent merkezinden 180 kilometre uzaklıktaki ilçe, sakin ve gürültüden uzak olması nedeniyle 'sessiz cennet' olarak da anılıyor. Keşfedilmemiş koylarıyla dikkati çeken ilçedeki Koru sahilinde kendiliğinde oluşan doğal havuzlar ise görenleri büyülüyor.
TATİLCİLER GÖRMEDEN GİTMİYOR
Doğal havuzları tepeden kuş bakışı görebilme imkanı sunan terasa çıkan yerli ve yabancı çok sayıda tatilci ile ilçe halkı, buradan çektikleri fotoğrafları sosyal medya hesaplarından paylaşıyor. Boyutlarına ve derinliklerine göre 3 bölümden oluşan havuzlar ise doğal yollarla sürekli filtre olan turkuaz deniz suyu ve kayaçlarıyla unutulmaz bir tatil deneyimi sunuyor.
Ankara'dan tatil için Alanya'ya gelen ancak doğal havuzların ününü duyunca gelerek yüzdüğünü anlatan Arzu Yılmaz (39), "Balıkları gördüm, burayı çok beğendim. Burada denize girince özgür olduğumu hissettim. Kent merkezinde kalabalık içerisinde denize girmektense burayı tercih ederim" dedi. Çok keyifli ve eğlenceli vakit geçirdiğini anlatan Dilan Ceren Yılmaz (21) da "Çok bilinen bir yer değil. İnsanlar buraya daha çok kafa dinlemeye geliyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
----------------------------
Sahil DRONE görüntü
DHA Muhabiri Alparslan Çınar ANONS
Sahilde havuzlarda yüzenlerden görüntü
Sahilde yürüyenlerden görüntü
RÖP 1: Arzu Yılmaz
RÖP 2: Dilan Ceren Yılmaz
RÖP 3: Esme Özbek
Detaylar
Haber: Alparslan ÇINAR-Yücel Bulut-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)
===============================
Çukuru kapatmak için yapılan kazıdan tarih fışkırdı
Erzurum'un Tortum ilçesine bağlı Kireçli Mahallesi arazisinde bulunan hayvanların telef olmasına sebep olan çukurun kapatılması için vatandaşlar bölgede çalışma yapan Erzurum Su ve Kanalizasyon İşleri (ESKİ) Genel Müdürlüğü ekiplerinden yardım istedi. Çukuru kapatmak için yakın bir alanı kazan iş makinesi yeraltından taş çıkardı. Müzü Müdürü Hüsnü Genç, yaptıkları ilk incelemede eserlerin Milattan Önce 600'lü yıllarda yaşayan İskit Türklerine ait olabileceğini bildirdi.
Tortum İlçesine bağlı Kireçli Mahallesinde yaşayanlar arazide bulunan çukurların kapatılması için bölgede su tahliye kanalı açan ESKİ Genel Müdürlüğü ekiplerinden yardım istedi. İş makinesinin çukuru kapatmak için toprak aldığı alandan tarihi eser oldukları belirlenen taşlar çıktı. 10 adet koçbaşı ve bir adet üzerinde yazılar bulunan taşları gören vatandaşlar durumu bölgede tarih üzerine araştırmalar yapan Ömer Faruk Kızılkaya'ya bildirdi. Köylülerin gönderdiği görüntüleri inceleyen Kızılkaya, Müze Müdürlüğü'ne bilgi vererek bölgede inceleme yapılmasını talep etti.
Kireçli Mahallesi Muhtarı Köksal Sarıaslan, bölgede iş makinelerinin çalıştığını gördüklerini aktararak, "O bölgede çukur vardı. Hayvan düşüp telef olmaması için çukuru kapatmaya çalışıyorduk. Yan taraftan toprak alınırrken koç başları çıktı. Biz de gereken yerlere haber verdik, geldi ilgilendiler" dedi.
Yanında iki uzmanla birlikte bölgeye gelen Müze Müdürü Hüsnü Genç, 10 adet koç başlı mezar taşı ile bir adet yazılı taş tespit ettiklerini söyledi. Koç başlı mezar taşlarının en kısa sürede müze müdürlüğü depolarına götürüleceğini belirten Genç, "Bu koç başlı mezar taşlarının bir tanesinde Anadolu'nun en eski Türk izlerini barındıran ve gösteren damgalar bulundu. Bunlar daha sonra incelenerek bilim dünyasıyla paylaşılacaktır. Burada, 10 adet koç başlı mezar taşı, bir adet ise yalak denilen su taşı bulundu. Şu an itibariyle hepsi korunaklı. İlk incelemelerimize göre bunların yaklaşık M.Ö. 600'lü yıllardaki İskit Türklerine ait olduğunu düşünüyoruz. Ancak detaylı incelemelerimiz sonucunda kesinleşecektir" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Kazı yapılan alandan detay
-İş makinasından detay
-Kazıda bulunan koç başı mezar taşlarından detay
-Müze yetkililerinin bulunan koçbaşı mezar taşlarını incelemesi
-Müze Müdürü Hüsnü Genç ile röp
-Araştırmacı Ömer Faruk Kızılkaya'nın bulunan koçbaşı mezar taşlarını anlatması
-Muhtar Köksal Sarıaslan ile röp
-Kazılan çukurdan detay
Haber-Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,(DHA)
===============================
Parkta kurduğu parkurda çalıştı, bekçilik sınavını kazandı
Antalya'da, maddi imkansızlıklar nedeniyle spor salonuna gidemediği için parkta kurduğu spor parkurunda bekçilik sınavına hazırlanan bir sitede kapıcılık yapan Mahmut Doğan (26), fiziksel yeterlilik sınavını geçti. Doğan, şimdi mülakat için gün sayıyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun '8 bin bekçi alınacak' açıklamasının ardından bekçilik hayali kuran adaylardan bir sitede kapıcılık yapan 3 çocuk babası Mahmut Doğan, bütçesi spor salonuna gitmeye yetmeyince, evinin yakınındaki bir parka, fiziksel dayanıklılık sınavındaki parkurun benzerini kendi imkanlarıyla yaptı. Parkurda, 15 kiloluk 3 plastik bidon üzerine yerleştirdiği çıtadan 'engelli zıplama geçişi', lastik tamircisi bir arkadaşından aldığı 6 eski otomobil lastiğini kullanarak 'lastikli engel geçişi' ve şeker çuvalı içine doldurduğu tuğlalardan oluşturduğu '30 kilogramlık kum torbası' taşıyan mahmut Doğan, parkuru kargılardan yaptığı 'labirent hızlı koşu' etabıyla tamamlayarak sıkı bir şekilde hazırlandı.
PARKURU 48 SANİYEDE TAMAMLADI
Servise çıkmadığı saatlerde zorlu parkurda saatlerce çalışan Mahmut Doğan, 26 Ağustos Pazartesi Karaman'da düzenlenen fiziksel yeterlilik sınavına girdi. Sınavı başarıyla geçen Doğan, hayaline bir adım daha yaklaştı. Parkuru 48 saniyede tamamlayan Mahmut Doğan, şimdi mülakat için gün sayıyor.
Sınavın ardından günlerce antrenman yaptığı parkuru toplayarak parkı eski haline getiren Mahmut Doğan, çocukların daha geniş bir alanda oyun oynayabilmesi için temizlik yaptığını söyledi. Mutluluğunu ailesiyle paylaşan Doğan, "Amacıma ulaştım, artık parkura ihtiyacım kalmadı" dedi.
TESTİ GEÇMEMİN ANAHTARI BU PARKUR OLDU
Fiziksel testi başarmasındaki en büyük faktörün hazırladığı parkur olduğunu anlatan Doğan, "Testi geçmemin anahtarı bu parkur oldu. Saatlerce burada antrenman yaptım. Fiziğimi güçlendirdim, kondisyonumu artırdım. Sınav günü parkurda acemilik çekmedim. Ayağım burkuldu, sakatlandığımı düşündüm. Fakat yine de parkura girdim. Zemin ıslak olmasına rağmen, 48 saniyede parkuru tamamladım. Çok mutluyum. Şimdi sırada mülakat var. Onu da geçersem bekçi olabileceğim" dedi. Mahmut Doğan, mülakat tarihinin gelecek hafta açıklanacağını kaydetti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------
-Kapıcılık yaptığı bınayı temizlerken görnütüleri
-Kurduğu parkuru toplarken görüntüler
-Mahmut Doğan ile röp
Haber:İbrahim LALELİ- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA-DHA)
===============================
Karadenizli balıkçılar av sezonuna hazırlanıyor
Karadenizli balıkçılar, yırtılan ağlarını onarıp teknelerinin bakımını yaparak 1 Eylül'de başlayacak av sezonuna hazırlanıyor.
Sinop Limanı'na demir atan balıkçılar, 1 Eylül'de başlayacak yeni sezonun hazırlıklarını yoğun şekilde sürdürüyor. Balıkçı Burhan Sağlam av sezonuna günler kala yoğun çalışma içinde olduklarını belirterek; “Şuan da teknelerimiz hazırlık aşamasında. Allah nasip ederse 1 Eylül sabahı denize açılacağız. Komple balıkçılar olaraktan. Av yasağı 1 Eylül’de bitiyor. Bizde onu bekliyoruz. Hazırlıklarımızı yapıp denize açılacağız. Şuan da ağların kurşunu ve mantarı var. Bunları birbirine dikiyoruz. O kurşun ve mantar olmadan balık yakalanmıyor. Hazırlayıp teknelerimizin üzerine istif edip ondan sonra denize açılıp devam edeceğiz. Yeni sezondan şuan da umutluyuz. Palamut zayıf görünüyor ama istavrit görünüyor gibi. Hamsi şuan da belli olmaz. 1 buçuk 2 ay sonra belli olur. Palamut zayıf görünüyor" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Havadan çekilmiş balıkçı tekneleri
-Balıkçıların çalışmaları
-Detaylar
-Açıklama
-Detaylar
Çinli öğrencilerin yamaç paraşütü keyfi
Türk Hava Kurumu ve Uluslararası Hava Öğrenci Mübadelesi Teşkilatı (IACE) işbirliği ile Eskişehir’e gelen 17-22 yaşlarındaki 8 Çinli öğrenci, bir haftalık teorik eğitimin ardından 250 metrelik yükseklikten ilk yamaç paraşütü atlayışlarını yaparak uçuş yapmanın keyfini yaşadı. Çinli öğrencilerin grup lideri Zhu Xiujie yamaç paraşütünün çok heyecan verici olduğunu ifade ederek, “Uçuş sırasında hissettiklerimiz tarif edilebilenin ötesinde. Çok güzel, ilginç ve heyecan vericiydi. Böyle uçuşlar için şansım olsaydı, Çin'e döndüğümde de buna devam etmek isterdimö dedi.
Türk Hava Kurumu (THK) ve Uluslararası Hava Öğrenci Mübadelesi Teşkilatı (IACE) işbirliği ile Çin’in farklı şehirlerinde yaşayan 17-22 yaşlarında 8 öğrenci, yamaç paraşütü eğitimleri almak için Eskişehir’e geldi. THK’nın İnönü ilçesinde bulunan Türkkuşu Havacılık Merkezi’nde 1 hafta süreyle teorik yamaç paraşütü eğitimi alan Çinli öğrenciler, hava kontrolü, yamaç paraşütü katlama, toplama ve kontrol, güvenli iniş teknikleri öğrendi. Pratik eğitimlerini ise yaklaşık 250 metre yüksekliğindeki tepelerden atlayış yaparak tamamladı. Eğitmenler eşliğinde sorunsuz bir atlayış gerçekleştiren öğrenciler, İnönü ilçe manzarası eşliğinde yamaç paraşütüyle uçuşun keyfini ilk kez yaşadı. Havada büyük heyecan yaşayan öğrencilerin uçuş anları da aksiyon kamerasıyla kaydedildi.
THK eğitmeni Mevlüt Hoyraz, Çinli öğrencilerin yamaç paraşütü eğitimi almasının pilot uygulama olduğunu söyledi. Öğrencilerin 1 haftalık eğitimlerinin ardından atlayış yaptığını kaydeden Hoyraz, “Çinli öğrenciler eğitimlerinin ardından atlayış yapacak duruma geldi. Bugün itibariyle uçuşlarını başlattık. İlk kez böyle bir faaliyet yapıyoruz. Oldukça başarılı görünüyor. Çok istekli ve başarılılar. Bu program kapsamında hava öğrencilerinin yurt dışına göndererek dışarıdan bilgi edinmelerini, yabancı öğrencilerin ise ülkemize gelip Türk havacılığını tanımalarını sağlamaya çalışıyoruz. Çinli öğrencilerin Türkiye’ye gelişleri ve eğitimleri pilot bir uygulama. İlerleyen yıllarda inşallah geliştirerek uygulamaya devam edeceğiz. Ülkemizin gerek coğrafi koşulları gerekse eğitim potansiyeli yamaç paraşütü alanında çok başarılı. Bu durum Uluslararası Havacılık Federasyonuna gönderdiğimiz pilot kayıtlarında da zaten çok net bir şekilde görülüyor. Federasyonun vazgeçilmez bir üyesiyiz. Oldukça iyi gidiyor. İlişkilerimiz çok güzel. Bu kapsamda Çin'in talebini doğal buluyorumö dedi.
Eğitmenlerden Arif Kemal Buhara da öğrencilerin kendi dillerinde ve görsel olarak çeşitli simülatörlerle eğitim aldıklarını ifade ederek, “Yamaç paraşütü başlangıç eğitim programımıza tabi oldular. Eğitimde yöntem zenginliğine giderek gerek görsel gerekse kendi dillerinde videolar ve eğitim simülatörlerimizle çalışmalarımızı sürdürdük. Kendileriyle iletişim kurmak için Çince temel terimleri de öğrendik. ‘Koş, hızlı koş, sağ freni çek’ gibi terimleri hem Türkçe hem İngilizce hem de Çince iletişim kurabiliyoruz. Beklediğimizin üzerinde başarı gösterdiler. Öğrendiğimiz kadarıyla kendileri zaten Çin'de seçilmiş öğrencilerö şeklinde konuştu.
‘TÜRKİYE’DE OLMAK BÜYÜK FIRSAT’
Çinli öğrencilerin grup lideri Zhu Xiujie (28), Türkiye’de bulunmalarının kendileri için büyük bir fırsat olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Türkiye'yi çok sevdim. Çok güzel ve ilgi çekici bir ülke. Benim dışımda diğer öğrenciler de Türkiye'yi çok sevdiler. Yaklaşık 2 hafta buradayız. Uçuşumuz çok güzeldi. Pek çok Çinli böyle bir fırsatı yakalayamaz. Çin'deki öğretmenlerimiz de bizim bu noktaya gelmemiz için çok çaba harcadı. Uçuş sırasında hissettiklerimiz tarif edilebilenin ötesinde. Çok güzel, ilginç ve heyecan vericiydi. Böyle uçuşlar için şansım olsaydı, Çin'e döndüğümde de buna devam etmek istiyorum.ö
Eskişehir’in İnönü ilçesindeki havacılık merkezinde Çinli öğrenciler için yapılan pilot uygulamanın başarılı olması halinde, çok sayıda öğrencinin Türkiye’ye gelerek yamaç paraşütü eğitimi alması bekleniyor.
Görüntü Dökümü
----------------------
-Çinli öğrencilerin uçuşa hazırlanışı
-Öğrenciler paraşütleri açarken görüntü
-Paraşütle uçuş esnasından görüntü
-Paraşütlüler havadayken görüntü
-Muhabir Oğuzhan DEMİR’in anonsu
-Mevlüt Hoyraz ile röportaj
-Çinli öğrencilerin yamaçtaki görüntüleri
-Öğrencilerin düzlüğe iniş görüntüleri
-Zhu Xiujie ile röportaj
-Çinli öğrencilerden genel görüntü
-Arif Kemal Buhara ile röportaj
-Arif Kemal Buhara’nın eğitimden görüntüleri
-Yerde eğitimden görüntü
-Muhabir Oğuzhan DEMİR’in anonsu
-Eğitim merkezi kapı görüntüsü
-Aksiyon kamerası ile paraşütçüden görüntüler
Haber-Kamera: Oğuzhan DEMİR-Abdullah GÜÇLÜ/ESKİŞEHİR,(DHA)-
================================
Hayalinin peşinden gitti, Nepal'de öğretmenlik yaptı
Antalya'da Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Başak Yücetin (20), hayali olan öğretmenlik için Nepal'in başkenti Katmandu'ya gitti. 10 kişilik bir ailenin yanında kalan Başak, kendisine abla anlamına gelen 'Didi' diyen okul öncesi 4-5 yaş grubundaki çocuklara kara tahta başında İngilizce ve matematik öğretti.
Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Başak Yücetin, hayali olan öğretmenlik için 7 saatlik bir uçak yolculuğuyla Nepal'in başkenti Katmandu'ya gitti. Oradan 8 saat süren zorlu kara yolculuğuyla Pokhara şehrine ulaşan Başak Yücetin, buradan da iki hafta öğretmenlik yapacağı küçük köye ulaştı.
Türkiye'den Uluslararası Gönüllü Eğitim Programı'na (IVHQ) katılan tek öğrenci olan Yücetin, köyde 10 kişilik bir ailenin yanına yerleşti. Türkiye'deki alışkanlıklarının çok dışında bir yaşamla karşılaşan Yücetin, yanında kaldığı aileyle aynı sofraya oturup iki hafta boyunca 3 öğün pilav yedi. Temiz içme suyu bile bulunmayan köyde sıcak suyla banyo yapmaya da hasret kalan Başak Yücetin, her şeye rağmen hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadı. Her sabah köy okuluna gidip kara tahta başına geçen Başak Yücetin, okul öncesi 4-5 yaş grubundaki çocuklara İngilizce ve matematik öğretti.
ÇOCUKLARIN 'DİDİ'Sİ
Kendisine yerli dilde abla anlamına gelen 'Didi' diye seslenen miniklerle ders dışında oyunlar da oynayan Başak Yücetin, Nepal'den hayatı boyunca unutamayacağı anılarla döndüğünü söyledi. O çocukların bir gün birer yetişkin olduklarında kendisini hatırlamalarının tek dileği olduğunu anlatan Başak Yücetin, elektrik bile olmayan, hijyen şartlarından uzak bir köy okulunda kendisini en çok etkileyen şeyin tüm olumsuzluklara rağmen çocuklarının yüzlerinde hiç eksik olamayan gülümsemeleri olduğunu kaydetti.
PROGRAMLA NEPAL'E GİDEN TEK TÜRK
Gönüllülük programı olan IVHQ'ya katılıp Nepal'e giden tek Türk öğrenci olduğunu belirten Yücetin, "Çocukluğumdan bu yana istediğim bir şeydi. Tanımadığım bir ülkede çocuklara elimden geldiğince yardımda bulunmak en büyük hayalimdi. Bunu gerçekleştirmiş oldum. Nepal'in küçük bir köyünde geçen 2 haftada, alıştığım şartlardan çok farklı koşullarla karşılaştım. Benimle bu programa katılan Singapurlu üniversite öğrencisi bir kız daha vardı. 91 yaşında bir dedenin reisi olduğu 10 kişilik bir ailenin yanında kaldık. Böyle bir aileyle yaşamak farklı bir duyguydu. Onlarla üç öğün pilav yedim. Ama zaman içinde alıştım. Çok misafirperverlerdi. Bizim günlük hayatta alışık olduğumuz şartların hiç biri yoktu. Banyo yapmak için sıcak su bile yoktu. Soğuk su kullandık. Ev dışında yemek yiyebileceğiniz bir yer de yoktu. Köyde bakkal gibi yerler vardı. Bazı ihtiyaçlarımı oralardan karşıladım. Ama her şeye rağmen güzel deneyimdi" diye konuştu.
OKULDA ELEKTRİK YOK
Ders verdiği köy okulunun sınıfında elektrik olmadığını söyleyen Yücetin, şöyle konuştu: "Okulda temel ihtiyaçları karşılamak için şartlar kötüydü. Mesela sınıfta ışık yoktu. Tuvalet vardı, su da koymuşlardı ama hijyen şartlardan çok uzaktı. 16-18 kişilik sınıfta 4-5 yaş grubundaki çocuklara İngilizce öğrettim. Sayılar, kelimeler, hayvan isimleri gibi. Bazen de matematik çalıştırdım. Başta biraz uzak durdular. Birkaç günün sonunda alıştılar. Bu beni çok mutlu etti. Aramızda bir sevgi bağı oluştu. Bana 'didi' yani abla diye sesleniyorlardı." Çocukların en çok bulundukları ortamlarından etkilendiğini anlatan Başak Yücetin, "Çocuklar hijyenden çok uzak şartlar altında, bu kavramdan çok uzak bir ortamda yaşıyorlar. Giyim kuşamları da çok kötü ama sonuçta çocuklar. Onun için hepsi çok mutluydu ve gülümsemeleri yüzlerinden hiçbir zaman eksik olmuyordu. Bu beni çok etkiledi" dedi.
ELİMDEKİLERLE MUTLU OLMAYI ÖĞRENDİM
Bir psikoloji öğrencisi olarak 2 haftalık deneyim sonunda elindekilerle mutlu olmayı çok iyi öğrendiğini vurgulayan Yücetin, "Bu, benim adeta tüm hücrelerime işledi. Tabi en büyük kazanım, küçücük bile olsa çocuklara bir yardımım dokundu. Bundan dolayı mutluydum" diye konuştu.
BUGÜNE KADAR 28 ÜLKEYİ ZİYARET ETTİ
Bugüne kadar Avrupa, Afrika ve Asya kıtalarında 28 ülkeyi ziyaret eden, son olarak 1 ay önce ailesiyle Etiyopya'ya giden Başak Yücetin, "Orada da çocuklarla iletişim şansım oldu. Dans ettik, ip oyunları oynadık, şarkılar söyledik. Bundan sonra da yine çocuklar için gönüllük programlarına katılmaya devam edeceğim" dedi.
ORGAN NAKLİNE DİKKAT ÇEKMEK İÇİN 10 BİN KİLOMETRE YOK KAT ETMİŞTİ
Başak Yücetin, iki yıl önce de çocukluk arkadaşı Irmak Sancar ile organ nakil listesinde umut bekleyen 15 bin gence dikkat çekmek için 15 gün boyunca ellerinde pankart ve tişörtleriyle 4 ülkede 6 şehir dolaştıklarını, 10 bin kilometre yol kat ederek farkındalık yaratmak için de Amsterdam'da 3 bin metreden paraşütle atlayış yaptıklarını söyledi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------
Öğrencilerin sabah sporu yaparken görüntüleri
Başak Yücetin öğrencilere ders verirken görüntüsü
Öğrencilerin sınıf içinde görüntüleri
Başak Yücetin DHA Muhabirine bilgi verirken görüntüsü
Öğrencilerin verdiği bileklikten görüntü
RÖP: Başak Yücetin
Haber: Selma KUNAR-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA, (DHA)