DHA YURT BÜLTENİ - 3

  Artvin'de sel; dereler taştı, yollar kapandı Artvin'in Borçka ilçesinde sağanak yağış sel ve heyelanlara neden oldu.

Artvin'de sel; dereler taştı, yollar kapandı

Artvin'in Borçka ilçesinde sağanak yağış sel ve heyelanlara neden oldu. İlçede bazı ev ve işyerleri ile zemin ve bodrum katlarını su bastı. Hopa-Borçka karayolu da dere taşması sonucu ulaşıma kapandı.
Artvin'de sabah saatlerinde etkili olan şiddetli sağanak yağış hayatı olumsuz etkiledi. Borçka ilçesinde sağanak yağışın etkisiyle Borçka deresi taştı, bazı ev ve işyerlerinin zemin ve bodrum katlarını su bastı. İlçede bazı köy ve mahalle yolları da heyelan sonucu ulaşıma kapandı.
Hopa'da Sundura deresinin taşması sonucu Hopa-Borçka karayolu ulaşıma kapandı. Sürücüler, Borçka Tünel mevkiinde beklemeye başladı. Borçka ve Hopa ilçelerine AFAD ekipleri sevk edildi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
----------
Cep telefonu ile taşan dere detayları

Haber: Arzu ERBAŞ-Selçuk BAŞAR ARTVİN-DHA

====================

Gölköylü 'yüksek gerilim cambazları' dünyanın her yerinde

ORDU'nun Gölköy ilçesinde 68 yıl önce bir işçinin gittiği Avrupa'da öğrendiği yüksek gerilim hattı işçiliği dünyanın dört bir yanına yayıldı. Direkler arasında sirklerdeki 'ip cambazları' gibi korkusuzca hareket eden, metrelerce yükseklikte tel bisikletine binen Gölköylü işçiler, Türkiye'nin yanı sıra dünyanın bir çok ülkesinde çalışarak ekmek mücadelesi veriyor.
Ordu'nun Gölköy ilçesinden 68 yıl önce İtalya'ya giderek burada yüksek gerilim işçiliğini öğrenen İzzet Yiğit, memleketine dönünce bu işçiliği hemşerilerine öğretti. Yüksek gerilim hattı, baz istasyonları direklerini inşa etmeyi ve tel çekmeyi öğreten İzzet Yiğit, ilçedeki erkeklerin bir çoğunu meslek sahibi yaptı. Genç yaşlarda elektrik işçiliğini öğrenen Gölköylü işçilerin sayısı 5 bine ulaştı. Dünyanın dört bir yanında yüksek gerilim hatlarında çalışan işçiler, direkler arasında adeta sirklerdeki 'ip cambazları' gibi korkusuzca hareket ediyor. İşçiler, tel bisikletine binerek tellerin birbirine değmemesi için çalışma yürütüyor.
HER YIL 10'UN ÜZERİNDE İŞÇİ HAYATINI KAYBEDİYOR
Yerden metrelerce yükseklikte yıllardır ekmek mücadelesi veren işçiler, çoğu zaman iş kazalarıyla da karşı karşıya kalıyor. Türkiye'nin yanı sıra Orta Asya ülkeleri, Almanya, Rusya, Irak, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ermenistan'da milyon dolarlık projeleri hayata geçiren Gölköylü işadamları, dünyanın pek çok yerinde bu sektördeki başarısını da sürdürüyor. Sektörde çalışan işçilerden her yıl 10'u ise iş kazalarında hayatını kaybediyor.
'MİLYON DOLARLIK PROJELERDE İMZALARI VAR'
Gölköy Belediye Başkanı Fikri Uludağ, ilçede fındığın dışında herhangi bir gelir kaynağının olmadığını, ilçedeki erkeklerin inşaat ve elektrik sektöründe yoğun olarak çalıştığını, her yıl 10'un üzerinde elektrik işçisinin iş kazalarında hayatını kaybettiğini söyledi. Uludağ, "Gölköylü elektrik işçilerimiz Türkiye'de bu sektörün öncülerinden. Bunun yanı sıra yurt dışında çoğu ülkelerde milyon dolarlık projelerde imzaları var. İşadamlarımız milyon dolarlık firmalarla dünya çapında kıyasıya yarışarak ihale almaya çalışıyor. Yaptıkları başarılı projelerle her zaman dikkat çekiyorlar. Gençler özellikle bu sektörde çalışıyorlar. Bir çok kişi de yine bu sektörden emekli oldu. Elektrik işçiliğini Trabzon, Mersin, Kahramanmaraş, Tokatlılar'a da yine Gölköylü işçilerimiz öğrettiler. Artık bu sektörde sadece Türkiye'de değil dünyada da söz sahibi haline geldilerö dedi.
'ÜZÜCÜ KAZALARDA GELMEYE DEVAM EDİYOR'
Türkiye'yi aydınlatan elektrik işçilerinin çoğu zaman iş kazaları geçirdiğini, bunun ölümle bile sonuçlandığınıda anlatan Fikri Uludağ, "Maalesef iş kazaları bizleri derinden üzüyor. Teknolojik gelişme ve iş çalışma tedbirlerinin artmasına rağmen yine de kazalar meydana geliyor. Her yıl 10'un üzerinde Gölköylü hemşerimiz elektrik işinde iş kazasında hayatını kaybediyor. En son geçen hafta Artvin'de yüksek gerilim işinde çalışan 2 işçimizi iş kazası sonucu kaybettik. İlçemizin enerji sektöründeki işçilik Türkiye'de ve dünyada ün saldı. Gölköylü kardeşlerimiz gittikleri her ilde, ülkede başarıya imza attılar. Bu başarıları sürekli artarken üzücü kazalarda gelmeye devam ediyorö şeklinde konuştu.
'TEHLİKELİ AMA BİLE BİLE ÇALIŞMAYA GİDİYORUZ'
Elektrik işlerinde taşeronluk yapan Servet Yılmaz da, 1985 yılında Gölköy'den Tekirdağ'a gurbete çalışmaya gittiğini, uzun yıllar elektrik direklerinde usta olarak çalıştığını, şimdi ise ilçeden çalışmaya işçi götürdüğünü belirterek, "Kendi çapımıza göre iş yapmaya çalışıyoruz. Şuanda işçilerimizle Ağrı'da çalışmamız var. Bu işi yapmaya çalışıyoruz, yaparken çok sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Arazi ve iş çok tehlikeli. İş kazalarımızda oluyor, çok üzücü. Bizimde geçim kaynağımız bu enerji hatları. Gölköy'de fındık var, buda yetersiz. Bu işin tehlikeli olduğunu bile bile çalışmaya gidiyoruz. Herkesin çoluk çocuğu var, geçimimizi sağlamak için zorunlu gidiyoruz. Bu işin gurur verici tarafı ise Türkiye'nin enerji hattının yüzde 90'ını Gölköylü işçiler yapıyor. Üzüntümüz ise iş kazalarının olması. 1980-90'lı yıllara göre iş kazaları daha az. Önceden bu kadar teknolojik imkan yoktu, şimdi teknoloji gelişti. Hükümetin iş yasaları değişti. Şimdi emniyet kemeri olmadan direğe çıkamıyoruz. Bu iyi bir şeyö ifadelerini kullandı.
'BURDA İŞ İMKANI OLSA KİMSE GİTMEZ'
Uzun yıllar enerji sektöründe çalışarak emekli olan İsmet Çelik (55) ise "Sektör çoğaldıkça iş kazaları da çoğalıyor. Teknoloji gelişti ama iş kazaları yine oluyor. Kardeşlerim, yeğenlerim ve komşularım halen çalışıyorlar. Buralarda iş imkanı yok, iş imkanı olsa kimse gitmez. Orada 18-45 yaş arası herkes çalışıyor. Bende uzun yıllar bu sektörde çalıştım ardından devlet memurluğuna geçtim ve emekli oldum, sektör çok zor ama ekmek parası için herkes çalışıyorö dedi.
'RİSKE, TEHLİKEYE RAĞMEN ÇALIŞIYORUZ'
Yüksek gerilim ve baz istasyonlarında Gölköylü işçilerin dünyanın her yerinde çalıştığını, kendisinin de 20 yıldır bu sektörde çalışmaya devam ettiğini anlatan Olcay Yılmaz (44), "Okul yıllarımızda bu mesleği öğrendim. Bu sektörün merkezi zaten Gölköy. Küçüklükten çalışmaya başladım, halende çalışıyorum. Ölümün nereden nasıl geleceği belli değil. Şuanda risk aşaması bakımından en tehlikeli üç işten biri yüksek gerilim enerji hatları. Riske, tehlikeye rağmen çalışıyoruz. Yılların verdiği bir birikimle yağmur, çamur çalışıp ekmeğimizi kazanıyoruz. Sarp arazilerde, vadilerde çalışma olduğu için tehlike daha da artıyor. Herkes ekmeğinin derdinde, dünyanın her yerinde mecburen çalışıyorö şeklinde konuştu.
'HERKES EKMEK DAVASI PEŞİNDE'
30 yıl enerji sektöründe çalışan Dursun Ay (50), ise "Çırak olarak çalışmaya gittim, hepsi zor ve tehlikeli işler. Dikkat isteyen işler. Bizim yaşımız geldi daha çalışamıyoruz. Herkes ekmek davası peşinde, zorunluluktan gidiyor oralara. Bizim gelirimiz, kazancımız gurbet. Akrabalarım, arkadaşlarım halen çalışıyorlarö dedi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
---------
-Enerji nakil hatlarında çalışan işçilerden görüntü (drone arşiv)
-Gölköy ilçesinden görüntü
-Gölköy ilçesinde iş kazasında ölen işçilerin mezarlıklarından görüntü
-Ölen bir işçinin mezar taşında yazan yazıdan görüntü
-Fikri Uludağ ile röportaj
-İşçilerle röportaj; Servet Yılmaz, İsmet Çelik, Olcay Yılmaz, Dursun Ay.

Süre: 5.48 DK Boyut: 863 MB

Haber-Kamera: Nedim KOVAN-Mustafa KIRLAK-ORDU-DHA

==========================

Cüzdanını bulup getiren Suriyeli genci alnından öptü

Bursa'nın İnegöl ilçesinde Suriye uyruklu Muhammed Nur Musilli, yolda bulduğu içinde 2 bin lira ve kredi kartları olan cüzdanı, polise teslim etti. Gelip cüzdanını teslim alan emekli öğretmen Hasan Ateşoğlu, içindeki paranın emekli maaşı olduğunu belirterek, Musilli’yi alnından öpüp, teşekkür etti.
Süleymaniye Mahallesi'nde dün akşam saatlerinde, yaya olarak evine giden mobilya firması çalışanı Suriye uyruklu Muhammed Nur Musilli, kaldırımda cüzdan buldu. Musilli, içinde 2 bin lira ve kredi kartları olan cüzdanı, yaklaşık 10 kilometre yürüyerek, polis merkezine götürüp, polise teslim etti. Polis, içindeki kimlikten, cüzdanın sahibi emekli sınıf öğretmeni Hasan Ateşoğlu'na ulaştı. Polis merkezine gelip, cüzdanı teslim alan Hasan Ateşoğlu, Muhammet Nur Musilli'yi alnından öptü.
CEBİMDE PARA YOKTU
Olayı anlatan Muhammed Nur Musulli, "İşten eve gidiyordum. İngaz’ın orada yürürken cüzdanı buldum. Baktım içinde para vardı. Kapattım. Cebimde para yoktu. Yürüyerek karakola gelip, cüzdanı teslim ettim. Ondan sonra cüzdanın sahibini çağırdılar, gelip teslim aldı. İyi oldu, mutlu oldum. İlk önce cüzdanı gördüğümde almayayım dedim. Sonra polise götürüp dert almayayım dedim. Ama sonra ben almazsam biri alacak, içindeki paraları çalıp cüzdanı bir yere atacak diye düşündüm. Alıp karakola getirip teslim ettim" dedi.
Eve geldiğinde içinde emekli maaşı ve kredi kartlarının bulunduğu cüzdanın cebinde olmadığını fark ettiğini belirten Hasan Ateşoğlu ise, “Market alışverişi yaptık. Sonrasında cüzdanı düşürdüğümü fark ettim. Dönüşte kameralardan baktırdık. Arka cepten çıkıntılıydı. Herhalde araca binerken düşürdüm diye düşündüm. Market dönüşü hastaneye gitmiştim. Orada düşürmüşümdür diyerek oraya da baktım. Arkadaş da o bölgede bulmuş. Bankaları arayıp, kartları iptal ettireyim mi diye düşünürken, önce gidip emniyete bildirelim diye düşündük. O sırada aradılar. Teşekkür ediyorum, Allah razı olsun. Suriyeli vatandaşımıza teşekkür ediyorum. Allah onları vatanlarına kavuştursun inşallahö diye konuştu.
Hasan Ateşoğlu, cüzdanını bulan Muhammed Nur Musilli'ye teşekkür edip, bir miktar para verdi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
---------
-Polis merkezinden detaylar
-Röportajlar
-Dosya adı: 2809cuzdan
-Süre: 03.35 Boyut: 401 MB
Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL (Bursa), (DHA)

==================

Milli parktaki Bizans kalesi kalıntılarında inceleme yapıldı

Bartın-Kastamonu sınırları içerisinde yer alan Küre Dağları Milli Parkı'ndaki tarihi ve kültürel değerlerin ortaya çıkarılması için çalışmalara başlandı. Küre Dağları Milli Park Müdürlüğü ile Bartın Üniversitesi'nin ortaklaşa yürüttüğü çalışma kapsamında milli parkın içerisindeki Bizans dönemine ait kale kalıntılarında inceleme yapıldı.
Küre Dağları Milli Park Müdürlüğü ile Bartın Üniversitesi tarafından yürütülen 'Bartın ili ve ilçeleri yüzey araştırması, Bartın'ın taş çağlarından Osmanlı döneminin sonuna kadar olan dönemlere ait kültür varlıklarının tespiti ve belgelenmesi projesi' kapsamında çalışmalar başladı. Bartın'ın Turanlar köyünden Milli Parkın hassas koruma alanı içindeki Zoni Yaylası'na çıkışta Türbe mevkiinde daha önce defineciler tarafından bir kısmı kazılan yaklaşık 200 metrekarelik alanda Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü'nde görevli arkeologlar inceleme yaptı. Milli parkın hassas koruma alanında bulanan bölgede araştırma ve inceleme yapan ekipler, kale duvarlarının uzunluğunu, burçların kendi aralarındaki mesafelerini fotoğraflayarak, krokisini çıkartarak, raporladı. Yapılan ilk incelemenin ardından bölgede bulanan tarihi yapının 2 bin yıl önce Bizans İmparatorluğu'na ait olduğu ve toprak altında kalan 3 burç ile 300 metre uzunluğundaki surlar ile kale olduğu resmi kayıtlara geçti. İncelemeler sırasında surların bazı bölümlerinde kemik parçaları da bulundu.
Proje kapsamında Küre Dağları Milli Parkı'nın içerisindeki Odalaryanı, Uzunçarşı, Zoni Yaylası'ndaki kilise kalıntıları gibi alanlarda da çalışmalar yapılarak, uzun ve kısa vadeli turizm projelerinin hayata geçirilmesi planlanıyor.
Küre Dağları Milli Park Müdürü Ali Bozkurt, Küre Dağları Milli Parkı’nın Türkiye’deki milli parklar içerisinde gerek endemik türler gerekse yabani hayvan popülasyonu açısından önemli yere sahip olduğunu belirterek, "Milli parkımızın görülmesi ve gezilmesi gereken yerler çok fazla. Bizlerde buralara turistlerimizin ziyaretine açmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Mili parkımızın içerisinde bazı tarihi kalıntıların olduğunu biliyoruz. Bunların kültürel açısından turizme kazandırmak için de çalışmalarımız devam edecek." dedi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
-----------
-Defineciler tarafından kazılan alanlar
-Ekiplerin inceleme yapması
-Detay görüntüler
-Kemik parçalarının bulunması
-Kale burçlarından detay
-Toprak altında kalan kale surları
-Serkan Öztamur ile röp.

Süre: 6.01 Boyut: 185 MB

Haber-Kamera: Ayhan ACAR/BARTIN, (DHA)

====================

Tokat'tan 6 ülkeye 'kil' ihracı

Tokat'ın Reşadiye ilçesinde ocaktan çıkartılan kil, Niksar ilçesindeki fabrikada işlendikten sonra Türkiye'nin yanı sıra Filipinler, Romanya, İspanya, Almanya, İngiltere ve Nijerya'ya ihraç ediliyor.
Niksar ilçesinde yaşayan evli ve 1 çocuk babası Mehmet Orkun Yılmaz (31), 4 yıl önce tesis kurarak Reşadiye ilçesinde ocaktan çıkarılan kili kamyonlar ile Niksar ilçesine getirerek işlemeye başladı. Tesislerinde ilk olarak sondaj makinelerinde kullanılmak üzere kil üretimi yaptı. Daha sonra kil ile ilgili araştırma yapan Yılmaz, işleyerek yurt dışına satışını araştırdı. Yılmaz, kilin kedi kumu ve kozmetik ürünlerinde kullanıldığını öğrendikten sonra mail yolu ile yurt dışı firmaları ile bağlantı kurdu. Tesislerde yıllık ürettiği 2 bin 500 ton kilin yarısının fazlasını yurt dışına göndermeye başladı. Ham halde tonu 450 liradan satılan kil, işlendikten sonra daha yüksek rakamlara ihraç ediliyor.
'DÜNYA'NIN DA HOŞUNA GİTTİ, TALEP OLUŞTU!
Niksar'a 55 kilometre uzaklıkta bulunan Reşadiye'den kili getirdiklerini belirten Mehmet Orkun Yılmaz, "Burada dinlendirerek kurutuyoruz. Bazı işlemlerden geçirdikten sonra öğütüyoruz. Öğüttükten sonra satıyoruz. Araştırmalar yaptık. Bu kili alıyorlarmış. Yurt dışına direkt ham olarak yolluyorlarmış. Doğal olarak da katma değeri ülkemize kalmıyordu. Biz de bunu geliştirerek, üstüne bir şeyler katarak farklı ürünler yapmaya uygun hale getirdik. Dünya'nın da hoşuna gitti. Talep oluştu. Biz de bu talepler doğrultusunda kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Burada bentonit, kedi kumu, pelet, kozmetik sektöründe kullanılmak üzere kili işliyoruz. İhtiyaca göre değişiyor. Bize gelen talepleri değerlendirip, müşterinin istediğini vermeye çalışıyoruz" dedi.
'MAİL YOLUYLA ULAŞIYORUZ'
Yurt dışı ihracatına mail yoluyla başladıklarını ifade eden Yılmaz, "Ticaret Bakanlığı'ndan kille ilgili yurt dışında nerelere gidiyor, kimlerin ihtiyacı var diye bazı veriler aldık. Oralara mail yolu ile ulaşıyoruz. O şekilde dönüş oluyor. Yurt dışında pazar arıyoruz. Şu anda Filipinler, İngiltere, İspanya, Nijerya, Romanya, Almanya bu tür ülkelere gönderiyoruz. Bazı ülkelerle de görüşme içindeyiz. Bu ürün ülkemizde de sondajda kullanıyor. Ülkemizin dört bir yanına gönderiyoruz. Kullananlar da çok memnun. Yıllık üretimimiz 2 bin 500 ton. Bunun yarısından fazlasını yurt dışına gönderiyoruz. En önemli sıkıntımız gönderdiğimiz ürün kadar nakliye maliyeti olması. Bu konuda büyüklerimizden destek istiyoruz. İhracat için en azından gemiyle nakliyeler de destek olunmasını bekliyoruz" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü:
-------------
-Tesisden görüntüler
-Kilin işlenme aşamalarından görüntü
-İşletme sahibinin açıklamaları
-Genel detaylar

(597 mb)

Haber-Kamera: Fatih YILMAZ/NİKSAR, (Tokat) (DHA)

======================

Sürücüler 'yaşam tüneli' ile ilgili bilgilendiriliyor

Gümüşhane'de trafik polisleri, 'yaşam için kısa bir mola' sloganıyla başlatılan uygulama kapsamında, polis kontrol noktasına kurduğu 'yaşam tüneli' çadırında sürücülere uymaları gereken kuralları izletiyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün tüm illerde başlattığı yaşam tünelleri projesi Gümüşhane’de de uygulamaya sokuldu. Kentin İkisu mevkisindeki trafik denetleme alanına 'Yaşam Tünelleri' çadırı kuruldu. Araçlarıyla birlikte çadıra alınan sürücülere, emniyet kemeri kullanımının gerekliliği, alkolün sürücüler üzerindeki yakın ve uzak etkileri, cep telefonunun insan üzerindeki olumsuz etkileri, aşırı hız ve normal seyir hızının insan yaşamı üzerinde değiştirilmez etkisi gibi pek çok konuya ilişkin video izlettirildi.
‘SÜRÜCÜLERİ BİLİNÇLENDİRİYORUZ’
Gümüşhane Trafik Şube Komiser Yardımcısı Tacettin Eyi, projenin hedefinin trafik kazalarını en aza indirmek olduğunu söyleyerek “Yaşam tüneli olarak adlandırılan çadırlarımız, İçişleri bakanlığımız tarafından verilen talimat üzerine yapılan bir uygulama. Diğer illerde de uygulanıyor ancak bizim ilimizde ki farkı daha teknolojik olması. Yüksek ses sistemi ve görüntü kalitesi mevcut, yolcuları araçtan indirmeden tünel içerisinde videolar izletiyoruz. Çadırın girişi ve çıkışı elektronik kepenklerle donatılmış. Çadırın dışı bilinçlendirici reklamlarla kaplı. Yapılan uygulamayla, emniyet kemeri, telefonla konuşma, aşırı hız gibi ihlalleri yapan sürücüleri çadırlara alıp, konularla ilgili kısa videolar izleterek, sürücüleri bilinçlendiriyoruz. Oluşabilecek kazaları gösterip, önlem almalarını ve ihlalleri tekrarlamamalarını amaçlıyoruzö dedi.
‘EMNİYET KEMERİMİ BAĞLAYACAĞIM’
Trabzon’dan Erzincan’a yolculuk yapan sürücü Kemal İskifiyeli, uygulamayı faydalı bulduğunu dile getirerek, “Rahatsız etmemesi için arkaya atmıştım. Videoyu izledim. Çamdan çıkanlar, arabadan fırlayanlar oluyor. Çocuklar için emniyet kemerinin nemini de gördüm. Bundan sonra emniyet kemerimi kuralına uygun bağlayacağımö diye konuştu.
‘VİDEOYU HERKES İZLEMELİ’
Samsundan Gümüşhane’ye yolculuk yapan Mahmut Uzun ise, “Emniyet kemeri takıyorum. Çadırı merak ettiğim için görmek istedim. Videoyu izlediğim içinde mutluyum. Emniyet kemersizde yola çıkmıyorum. Ceza yemediğim halde merak ettiğim için izledim, herkesin de izlemesini tavsiye ediyorumö şeklinde konuştu. Ankara’dan Gümüşhane’ye yolculuk yapan Ahmet Kadıoğlu emniyet kemerini usulüne uygun takmadığı için ceza yediğini hatırlatarak, “Videoyu izledim ve gördüklerim hep doğru. Hata bizim, videoyu herkes izlemeliö ifadelerinde bulundu.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
--------------
-Araçların tünele alınması
-Uygulama detayları
-Sürücülere video izlettirilmesi
-Röp ve detaylar

Haber-Kamera:Sinan UÇAR/GÜMÜŞHANE,(DHA)-

===================

Çanakkale domatesinin kilosu 40 kuruşa düştü

Çanakkale'de domates üreticisi düşük fiyatlar nedeniyle dertli. İlk turfanda da 1-2 liradan satılan domatesin fiyatı, bollaştıkça 40 kuruşa kadar düştü. Üretici umudunu hasadı başlayan son turfanda domatese bağladı. Fiyat düşüşüne plansız dikimin neden olduğunu savunan Ziraat Odası Başkanı İsmail Kaya, üreticinin para kazanamadığı için gelecek yıl dikimin azalacağını belirtip, "Önümüzdeki yıl pahalı domates yemeye bugünden hazırlıklı olalım" uyarısı yaptı.
Çanakkale'de her yıl bir kısmı sofralık, bir kısmı da salçalık olmak üzere 80 ile 100 bin dönüm arasında domates dikimi yapılıyor. Buna karşın 500 ile 700 bin ton arasında domates üretiliyor. Kendine has kokusu ve lezzetiyle Türkiye'de meşhur olan Çanakkale domatesi, yüksek fiyatıyla geçen yıl üreticisini sevindirirken, bu yıl dibe vuran fiyatıyla üzdü. Çanakkale domatesinin yetiştiği merkezlerden birisi olan Kumkale Ovası'nda ilk turfanda domatesin kilo fiyatı 1-2 lira civarındaydı. Ancak bollaştıkça fiyatı 40 kuruşa kadar düşen domates, üreticisine hayal kırıklığı yarattı. Üretici umudunu hasadına başlanan son turfanda domatese bağladı. Beklenti ise, fiyatın 1-1.5 liraya yükselmesi.
'MALİYETİNE DOMATES SATILIYOR'
Orta ve son turfanda domatesin tarlada 50 kuruş ile 1 lira arasında değişen fiyatla satıldığını ifade eden Çanakkale Ziraat Odası Başkanı İsmail Kaya, “Şu anda maliyetine domates satılıyor. Buna rağmen üretici toplayama devam ediyor. Niye? Acaba ilerleyen günlerde fiyatlar yukarıya çıkar mı diye. Malını ayakta tutmak için hastalılarla mücadelesine de devam ediyor. Bir taraftan da domatesi yaşlanmasın diye topluyor. Salça fabrikasına gönderiyor, piyasaya satıyor. Hiçbir şey yapamazsa topluyor, döküyor, bundan sonraki dönemlerde hasadına devam edebilmek için" dedi. İlk turfanda domatesin 1 lira ile 2 lira arasında fiyatla alıcı bulduğunu belirten Kaya, "Biz 2 liradan domates sattığımızda hep 'memnunuz' dedik. Hiçbir zaman için de domatesimizi 10 liraya satmaya çalışmadık. Ama 1 liradan da satmak istemedik. Biz 2 lira civarında tarladan domatesimizi sattığımızda dün memnunduk, 2 liradan satabilirsek bugün de yarın da memnun olacağız. Ama şuanda ne yazık ki satamıyoruz. Bu da üreticiyi derinden yaralıyor. Taban ve tavan fiyatı uygulamasını bu yüzden istedik. Tarlamızdaki domatesimize 1.5 lira ile 2.5 lira arasında bir bant belirlense, pazarda da 5-6 lira olacak şekilde bir düzenleme getirilse hem tüketici, hem de üreticiyi memnun edecekö diye konuştu.
'PAHALI VE MEŞAKKATLI BİR İŞ'
Fiyatlardaki düşüşün plansız dikimden kaynaklandığını kaydeden Kaya, “Özellikle geçen yıl ciddi şekilde domates pahalı satıldı. Üretici ciddi paralar kazandı. Bu yıla baktığımızda, üretici geçen yıl kazandığı paraları harcıyor. Bir şeyler yapılması gerekiyor. En başta yapılması gerekenlerden birisi planlı dikim. Planlı dikimi nasıl yapabiliriz. Devletin üretici için var ettiği kurumların, dikim planlamalarının yapıldığı günlerden cebine parasını koyana kadarki süreçte üreticinin yanından ayrılmaması gerekiyor. Şuanda tüketici fiyatlardan memnundur. Ama ne yazık ki üretici hiç memnun değil. Çünkü üretici bu fiyatlarla para kazanamaz. Önümüzdeki yıl ciddi şekilde pahalı domates yemeye bugünlerden hazırlıklı olalım. Eğer ki bir planlı dikim yaptırma noktasında gerekli adımlar atılmazsa, önümüzdeki yıl bu üretimden birçok arkadaşımız çıkar. Çünkü domates üretimi zor, pahalı ve meşakkatli bir işö dedi.
Kumkale Köyü'nde domates üreten Remzi ve Nezahat Kansu çifti de, düşük fiyatlardan yakındı. Nezahat Kansu, sezon başında 80 kuruştan satmaya başladıkları domateslerini bugünlerde 40-50 kuruştan vermek zorunda kaldıklarını söyledi. Sezon başında iyi olan fiyatların dikimdeki artış ve domatesin bollaşması nedeniyle düştüğünü belirten Nezahat Kansu, "Son turfanda domatesten umutluyuz. Çanakkale domatesimiz marka ve kalitelidir. Çiftçinin maliyetini kurtarması için fiyatının en azından 1.5 lira olmasını istiyoruz. Geçen yıl domates fiyatları iyiydi. Fiyatlar 1.5 ile 2.5 lira arasına kadar çıktı. Üretici maliyetini karşıladı. Son turfanda da bu fiyatlara ulaşmayı umut ediyoruzö dedi. Son turfanda hasada başlamalarına rağmen fiyatların halen 40-50 kuruş arasında seyrettiğini belirten Remzi Kansu ise, şöyle konuştu:
"Fiyatların yükselmesini umut ediyoruz. Bütün hayallerimiz bu yönde. Yoksa bunun mücadelesini yapar mıyız? Biz 4 günde bir ilaç atıyoruz. Bu mücadeleyi yetiştiren bilir. Ümidimiz olmasa bu domates üretimini bırakacağız, heba olsun. Ama ümidimiz var. İnşallah ileride 1-1.5 lira arasında olacak fiyat. Bizim fiyatta da gözümüz yok. Zengin olalım derdinde de değiliz. Paçayı kurtaralım yeter."

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------
-Kumkale ovasında hasadı yapılan domates tarlasından drone ile genel ve detay görüntü.
-Kumkale ovasında domates hasadı yapan işçilerden genel ve detay görüntü.
-Tarlada dalındaki domateslerden detay görüntü.
-Hasadı yapılan domateslerin kasalarla traktör römorkörüne yüklenmesinden görüntü.
-Traktör kasasındaki domateslerden detay görüntü.
-Domates üreticisi Nezahat Kansu ile röp.
-Domates üreticisi Remzi Kansu ile röp.
-Ziraat Odası Başkanı İsmail Kaya ile röp.
-Burak Gezen anonslar.

Haber-Kamera: Burak GEZEN-Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE, (DHA)