1)BİTMEYEN İNŞAAT KORKU SAÇIYOR
Bursa’da kentsel dönüşüm için 1 buçuk yıl önce başlayan inşaat yarım kaldı. Yaklaşık 10 metre derinliğinde temel kazıldıktan sonra yarım bırakılan inşaat; çevresindeki kaldırım, yol, elektrik direklerinin yıkılmasına, yan binanın zeminindeki toprağın kaymasına ve binada çatlaklara sebep oldu. Yan apartmanda ikamet eden Taner Sönmezocak, “Binamızın altı boş. Yıkılır diye korkuyla yaşıyoruzö dedi.
Merkez Nilüfer ilçesi Beşevler Mahallesi Bahriyeli Sokak’ta bulunan 2 apartmanın toplamda 20 ev sahibi, 1 buçuk yıl önce kentsel dönüşüm için özel bir inşaat firmasıyla anlaştı. 2 ay için apartman sakinlerinin evlerini boşaltmalarının ardından bina yıkıldı. Yıkılan binanın yerine projedeki evleri yapmak için çalışmalara başlayan inşaat şirketi, binaların temelini kazdıktan sonra zemine bir sıra demir ördü. İnşaat şirketi bu aşamadan sonra binaların yapımını bilinmeyen bir sebeple durdurdu. İnşaatına devam edilmeyen projenin arsası, çevresine istinat duvarı örülmeden yaklaşık 10 metre derinliğinde kazılı halde öylece bırakıldı. Arsayı çevreleyen kaldırım ve yollar zaman içinde çöktü. Aynı zamanda arsanın yan binasında bulunan apartmanın zeminindeki toprak boşluğa doğru kayarken duvarlarının çatlamasına sebep oldu. Eğer müdahale edilmezse evlerinin yıkılacağından korkan mahalle sakinleri, yetkililerden bu durumu çözmeleri için yardım istedi. İnşaat şirketinin yıkım esnasında kendi apartmanlarının bahçe duvarını dahi yıktığını söyleyen komşu apartman sakini Taner Sönmezocak, "İnşaat sahibi firma aileleri binadan çıkardı, yıkımı yaptı. İnşaatı bir anda yıktılar. Toz toprak havadan yağdı. Bu yıkımı yaparken bizim binamızın bahçe duvarını da yıktılar. Bize 'merak etmeyin, bir istinat duvarı yapacağız' dediler. Ancak istinat duvarı çok maliyetli olduğu için köşeye çok az inşa edildi. O an için bir sorun yoktu. İlerleyen günlerde havalar soğuyup yağışlar başlayınca bizim binamızın altındaki toprak, yıkılan binanın arazisine doğru kaydı. Yetkililere dilekçeler verdik, noterden inşaat firmasına protesto çektik. Bir sonuç alamayınca duvarı biz yapalım dedik. 'Burası bizim arazimiz' diyerek kabul etmediler. 'Siz yapın' dedik, 'bende yapamam' dediö dedi.
‘BURADA KORKUYLA YAŞIYORUZ’
Kendi oturdukları apartmana bir şey olması ihtimalinden dolayı korkuyla yaşadıklarını belirten Sönmezocak, “Apartmanda kiracılar var, günün birinde yıkılır korkusuyla çıkmak için ev arıyorlar. Son günlerde sık sık deprem belirtileri oluyor, bizim binamızın altı boş. Yaklaşık 5 - 6 metre boşluk var. Ne yapacağız bilmiyoruzö dedi.
KANALİZASYON BORULARI ORTAYA ÇIKTI, SOKAĞI PİS KOKU SARDI
Sokaktaki elektrik direklerinin dahi yıkıldığını belirten Sönmezocak, “Müteahhit çok üzülüyor, çok sıkılıyormuş. Devamlı stres haplarıyla yaşıyormuş. Herhalde inşaatı görmek de istemiyormuş. Buna benzer 4 inşaatı olduğunu, dördüne de belediyenin ruhsat vermediğini duyduk ama neden vermediğini bilmiyoruz. Buradaki inşaat gittikçe tıpkı bir yangın gibi çevresini usul usul kemirmeye başladı. Daha önce bir elektrik direği devrildi. Şimdi bir direk daha eğrildi. Açıkta kalan bir su borusu da eğrildi. Alandaki kanalizasyon borularının her yerinde ek var. Sürekli bu borulardan pis sular akıyorö dedi.
Görüntü Dökümü:
--------------------------------
-İnşaat alanından detaylar
-Yıkılan kaldırım, tabela ve asfaltlar
-Yan binanın altındaki boşluk
-Vatandaşların tepkileri
-Zarar gören borular
- Apartman sakini Taner Sönmezocak ile röportaj
Süre:4.55 Boyut: 550 MB
Haber: Muammer İRTEM - Kamera: Enver Fatih TIKIR/BURSA, (DHA)
==================================================
2)4 YIL ELİNDE TELEFONLA HABER BEKLEDİ, NAKİLLE SAĞLIĞINA KAVUŞTU
ÇANAKKALE'de, böbrek rahatsızlığıyla dünyaya gelen, 58 yıl boyunca ilaç tedavileri ve doktor kontrolleriyle hayatını sürdüren Doğan Volkan Suda'nın (62) böbrekleri 4 yıl önce iflas etti. Diyalize girdiği 4 yıl boyunca elinde cep telefonuyla müjdeli haber bekleyen Suda, 11 gün önce gerçekleştirilen nakil sonrası sağlığına kavuşmanın ve kana kana su içmenin mutluluğunu yaşadı.
Çanakkale'de polikistik böbrek hastası olarak dünyaya gelen, evli ve iki çocuk babası, işadamı Doğan Volkan Suda, 58 yıl boyunca hayatını doktor ve ilaç tedavileriyle devam ettirdi. Doğan Volkan Suda'nın böbrekleri 4 yıl önce işlevini yitirerek, iflas etti. Haftanın 3 günü diyalize girmek zorunda kalarak hayatı günden güne zorlaşmaya başladı. Böbrek nakli olmaya karar veren Doğan Volkan Suda, 1.5 yıl önce Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Merkezi'ne başvurdu. Nakil için sıra beklemeye başladı.
4 YIL BOYUNCA ELİNDE CEP TELEFONU İLE NAKİL HABERİ BEKLEDİ
Doğuştan böbrek rahatsızlığı nedeniyle 62 yıldır hayatında büyük zorluklar yaşayan Doğan Volkan Suda, diyaliz süresince elinden telefonunu hiç bir zaman bırakmadı. 4 yıl boyunca kendisine gelecek böbrek nakli sırası için cep telefonunu elinden bir an olsun bırakmayan Doğan Volkan Suda'ya, 7 kez böbrek nakli çıktı. Ama sıra kendisine gelmediği için nakil işlemi gerçekleşmedi. Böbrek nakli olma inancını yitirmeyen Doğan Volkan Suda'ya beklediği haber bir hafta önce Balıkesir'den geldi. Beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin ailesi tarafından organları bağışlandı. ÇOMÜ Organ Nakil Merkezi ekibi tarafından alınan böbrek, 19 Aralık'ta Doğan Volkan Suda'ya başarılı bir şekilde nakledildi. Suda, nakil sonrası kana kana su içmenin yanı sıra sağlığına kavuşmanın da mutluluğunu yaşadı.
'HASTAMIZIN DURUMU HAYET İYİ'
Doğan Volkan Suda'nın anadan doğma böbrek rahatsızlığı olduğunu belirten ÇOMÜ Organ Nakil Merkezi Müdürü Doç. Dr. Cabir Alan, "Polikistik böbrek rahatsızlığı, böbrekte kistlerle başlayan, zaman içinde bu kistlerin böbreği hasarlaması sonucu böbrek yetmezliğiyle sonuçlanan bir hastalıktır. Doğan Bey bu böbrek hastalığı ile yıllarca mücadele etti. 4 yıl önce böbrekler artık tamamen iflas etti ve diyalize girmeye başladı. Bundan bir an önce kurtulmak istedi. Makineye bağlı yaşamak istemedi ve merkezimize 1.5 yıl önce kayıt oldu. 7 kez böbrek çıkmasına rağmen kendisinden önce başka hastalar olmasına nedeniyle o böbrekler başka insanlara takıldı. En son 2 hafta önce tekrar bir böbrek çıktı. 2'nci sırada olmasına rağmen yine kendisine takamadık. Hatta, 'Hocam sıra bana doğru yaklaştı, herhalde artık. İkiyim, bir sonrakinde bana çıkar herhalde, hissediyorum' gibi bir cümle sarf etti. Bu konuşmadan 1 hafta sonra Balıkesir'de beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın yakınları organları bağışladı ve böbrekler bizim merkezimize sunuldu. Biz de bakanlıktan hasta listesi istedik ve ilk sırada Doğan bey vardı. Doku ve kan grubu uyum testleri yapıldıktan sonra uyum olduğu saptanınca kendisini 19 Aralık gecesi ameliyata aldık. 3 saatlik bir operasyonla sol böbreği naklettik. Hastamız gayet iyi durumda" dedi.
'ELİMDE TELEFON 24 SAAT HA ŞİMDİ HABER GELECEK DİYE BEKLEDİM'
Organ nakliyle sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Doğan Volkan Suda ise "Bir şekilde özgürlüğünüz kısıtlanıyor. Gün aşırı bir yere gitmek mecburiyetindesiniz. Diyalizden çıktıktan sonra da insanda hal kalmıyor. Bitkin düşüyor. O günden hiç hayır gelmiyor. Yıllardır bunun özlemiyle yattım, kalktım, bekledim. Elimde telefon 24 saat 'ha şimdi haber gelecek' diye bekledim. Bu arada hocama çok teşekkür ederim. Çanakkale'de ben 71'inci vakasıymışım. 71 kişiyi hayata döndürmek çok müthiş bir rakam. Allah'tan başarılarının devamını diliyorum. Su içmek çok büyük bir mutluluk. Hep kısıtlandık. Şu kadar içeceksin, bu kadar içeceksin, içemezsin, yapamazsın, edemezsin, tamamen esaret bitti" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
------------------------
-ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesinden görüntü.
-Böbrek nakli ameliyatı arşiv görüntüsü.
-Böbrek nakli olan Doğan Volkan Suda ve Orgna Nakil Merkezi ekibinden görüntü.
-Organ Nakil Merkezi Müdürü Doç. Dr. Cabir Alan'ın açıklama görüntüsü.
-Böbrek nakli olan Doğan Volkan Suda'nın açıklama görüntüsü.
-Doğan Volkan Suda'nın cep telefonuyla ve kana su içmesinden görüntü.
Haber-Kamera: Mustafa SUİÇMEZ/ÇANAKKALE, (DHA)
======================================================
3)KANUNU ÇALAMAYINCA, KANUN YAPMAYA BAŞLADI
KONYA'da yaşayan astsubay emeklisi İbrahim Bakım (71), Ağrı'da görev yaptığı sırada telli çalgı olan kanunu çok istemesine rağmen çalmayı başaramayınca, kanunu yapmaya karar verdi. Yaklaşık 40 yıldır sipariş üzerine kanun üreten Bakım, bir kanunu ortalama olarak 3,5 ay gibi bir sürede tamamladığını belirterek, "Bendeki kanun aşkı, Ağrı'da görev yaparken başladı. Çalmayı pek başaramayınca kanun yapmaya başladım. 40 yıldır da kanun yapıyorum" dedi
Çocukluk yıllarında ud, keman ve bağlama gibi enstrüman çalan İbrahim Bakım, 1973 yılında atandığı Ağrı'da, meslektaşlarından birinin kanun çaldığını görünce, kendisinde de çalma hissi uyandı. Ancak çalmak için o dönem girişimde bulunmayan Bakım, 3 yıl sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne tayin olduktan sonra kanuna karşı sevdası azalmayınca, satın alıp çalmaya karar verdi.
USTANIN VERDİĞİ ÖLÇÜLERLE KANUN YAPTIM
Satın almak istediği kanunun 1 yıl sonra anca yapılabileceğini öğrenen Bakım, bu kez kendi kanun üretmeye başladı. Bakım, yaşadıklarını şöyle anlattı: " Çarşıda bir arkadaşın kanun çaldığını gördüm. Onun nerede yapıldığını öğrendim. O tarihlerde İzmir'de meşhur Ejder usta diye birinin kanun yaptığını öğrendim. Ustanın yanına gittim ve ondan kanun talebinde bulundum. 'Tamam yapalım, fakat 1 yıl sonra yaparım' dedi. Bende müzik aletsiz 1 yıl boyunca bekleyemem, dedim. Ölçülerini verirsen kendim yapayım, dedim. Sağ olsun ölçülerini verdi. 3 ayda kanunu yapıp yanına gittim. Usta, yaptığım kanunu çok beğendi ve kanun yapmaya devam etmemi istedi. Ben de,kendim çalmak için yaptım bunu, dedim. Onun özverisi benim sevgimle birleşti ve bende kanun yapma sevdası başladı."
NE KANUNUM OLDU NEDE KANUN ÇALABİLDİM
İlk yaptığı kanunu kendi çalabilmek için yaptığını, ancak bir arkadaşının ısrarı üzerine yaptığı kanunu ona verdiğini belirten İbrahim Bakım, " Yaptığım kanunu çalmaya çabaladığımda, çok sevdiğim bir dostumun ısrarına dayanamadım o kanunu ona verdim. Ondan sonrada devamlı kanun yaptım. Benim ne kanunum oldu, nede kanun çalabildim. O kanunu yapma amacım kanun çalmaktı ama çalamadım, çaldırmadılar. 1978'den beridir kanun yaparım ve bugüne kadar 400'ün üzerinde kanun yaptım. Kendime ait kanunum olmadı benim. Hiç çalamıyorum diyebilirim. Kanun çalabilmek için çok iyi çalışmak gerekir. Günde 16 saat çalışan var, 8 saat çalışan var. Elini çalıştırıp iyi kullanmak gerekir. Ben 8 saatte kanun mu yapayım kanun mu çalayım?" dedi.
KANUN ÇALMAK İSTERKEN USTA OLDUM
Kanun çalmayı öğrenmek isterken kanun ustası olduğunu belirten İbrahim Bakım, "Kanunda ağaç çok önemlidir. Ağacı çok iyi tanımak gerekir. Ağaç bilinmiyorsa hiç kimse kanun yapmaya yada müzik aleti yapmaya kalkmasın, mümkün değil yapamaz. Ağaç yıllar önce seçilir. 3,5 ayda bir kanunu tamamlayabilirim. Kanun çalmayı öğrenmek isterken kanun ustası oldum. Kanun yapmak çok zor ve meşakkatli bir iş." şeklinde konuştu.
4)KARACADAĞ'DA KAYAK SEZONU AÇILDI
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde 1919 rakımlı bölgenin tek kayak merkezi Karacadağ'da kayak sezonu açıldı. Yöresel kıyafetleriyle ve leğenlerle kaymaya gelenler ilginç görüntüler oluşturdu.
İçe merkezine 60 kilometre uzaklıkta bulunan merkez, hafta içinde etkili olan kar yağışının ardından beyaza büründü. Kar kalınlığının 60 santimetreye ulaşan merkez Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa ve çevre ilçelerden gelenlerle dolup taştı. Karacadağ Kayak Merkezi'nde ziyaretçiler karda mangal keyfini yaşarken, birçok kişi ise kızak ve plastik leğenlerle kaymaya çalışarak eğlendi. Bölge halkı ise yöresel kıyafetleri olan şalvarları ile profesyonel kayakçıları aratmadı. Merkeze kayak yapmaya gelen Celal Altay, "Bu yıl kayak sezonunu açtık. Kar yeterli seviyeye ulaştı. Bizler de kaymaya geliyoruz, buraya çevre illerden çok sayıda vatandaş geliyor. Şalvarla kaymak çok keyifli özellikle kayma esnasında kuyruk kısmı rüzgar aldığı için durmamızı sağlıyor" dedi.
Günübirlik kayak yapılabilen Karacadağ Kayak Merkezi'nde nisan ayına kadar kayak yapılabileceği belirtildi.
Görüntü Dökümü
-------------------
- Kayak merkezi
- Kayak yapan şalvarlılar
- Düşen acemi kayakçılar
- Naylon leğen ile kayanlar
- Kızaklarla kayan çocuklar
- Mangal yapan ziyaretçiler
- Kar topu oynayan ziyaretçiler
- Drone ile havadan görüntü
- Kaymaya gelen Celal Altay’ın konuşması
- Ziyaretçilerin konuşması logolu
- Genel ve detay görüntüler
(Haber-Kamera: Mehmet SEZGİN-ŞANLIURFA-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 637 MB
=======================================
5)'ORMAN ASKERİ' 94 YAŞINDA HALA ORMANLARI KORUYOR
KIRKLARELİ'nin Vize ilçesinde yaşayan ve 1943 yılında başladığı vatani görevini 'orman askeri' olarak yapan Hüseyin Salık(94), hala ormanları korumak için mücadele veriyor. Her gün köyün çevresindeki ormanlara elindeki baltasıyla gidip, ağaçları budayan Salık, "Şu an ağaçlar yeterince korunmuyor. Cezalar eskisi gibi caydırıcı olmadığından, insanlar ağaçlara daha fazla zarar veriyor. Ben bu yaşımda hala elimde balta ormanı koruyorum" dedi.
Bulgaristan'ın Şumnu kentinde dünyaya gelen Hüseyin Salık, 10 yaşındayken ailesi ile birlikte Vize'nin Pazarlı köyüne göç etti. Köyde ailesi ile birlikte çiftçilik ve çobanlık yapan Salık, 1943 yılında vatani görevine İstanbul Selimiye kışlasında başladı. Daha sonra Balıkesir'e gönderilen Salık, burada 3 yıllık askerliği boyunca, çeşitli ilçelerinde ormanları talan edilmesinden korumak için oluşturulan timde 'orman askeri' olarak vatani görevini yerine getirdi. Ormanları korumak için vatani görevi sırasında 7 ay eğitim aldığını anlatan Salık, şunları söyledi:
"Askerde ormanları koruma görevini biz yapıyorduk. Ormana zarar verenlere çok büyük cezalar veriliyordu. Bir yaş ağaç kesenin onu neyle taşıyorsa o araca el koyuyorduk. Öküzle taşıyorsa öküzüne, atla taşıyorsa atına, kamyonla taşıyorsa ise kamyonuna. Bunlar daha sonra ihaleyle satışa çıkarılıyordu. Ormana zarar vermenin cezası çok büyüktü. Ben 1947'de terhis olduğum yıl ormancılar sivilleşiyordu. Biz son orman askerleriydik. Hatta ormancılara biz eğitim verdik. Bizden sonra orman askerin elinden alınarak sivilleşti."
'AĞAÇLAR İYİ KORUNMUYOR'
Askerliğini bitirdikten sonra yeniden köyüne dönen Hüseyin Salık, çiftçilik ve çobanlık yapmayı sürdürdü. Bugüne kadar yaptığı 3 evlilikte eşleri vefat eden Salık, Pazarlı köyünde dönem dönem yalnız yaşarken, bugün kızı ile birlikte yaşamını sürdürüyor. Sağlık, 95 yaşında olmasına rağmen ağaç sevgisinden vazgeçmiyor. Köyünde küçük bir cevizlik oluşturan Salık, buradan topladığı cevizleri her gün cebine koyup, köy kahvesinde yolda karşılaştığı kişilere veriyor. Hemen her gün eline aldığı baltası ile köyün çevresindeki ormanları gezen 'son orman askeri' Sağlık, ağaçları budayıp, atılan çöpleri topluyor.
Salık, 10 yaşından beri çobanlık yaptığı için ormanları çok iyi bildiğini belirterek, "Ağaçları biz çok iyi korurduk. Şu an ağaçlar yeterince korunmuyor. Cezalar eskisi gibi caydırıcı olmadığından, insanlar ağaçlara daha fazla zarar veriyor. Ben bu yaşımda hala elimde balta ormanı koruyorum. Baltayı ormandaki hayvanların bana saldırmasını engellemek birde ağaçları budamak için kullanıyorum. Her gün ormana gider dolaşırım. Ektiğim ceviz ağaçlarım var, kendime ait. Onlardan topladığım cevizleri köylüye dağıtıyorum" dedi.
Sağlıklı olmasının doğal beslenmeden kaynaklandığını anlatan Salık, "Ben bu yaşıma kadar hep doğal olanı yedim. Çay içmem, asitli içeceklerden uzak durdum. İçki, sigara gibi kötü alışkanlıklarım hiç olmadı. Temiz hava beni hala zinde tutuyor. Yıllarca çobanlık yaptığım için bu yaşımda sağlıklı olmamı temiz havaya borçluyum. Kendimi hala dinç hissediyorum" dedi.
MUHTAR: HER GÜN ORMANA GİDİYOR
Pazarlı köyü muhtarı Mustafa Özdil, Hüseyin Salık'ın ağaçları çok sevdiğini belirterek, "Her sabah bahçesi var oraya gidiyor. Daha sonra eline baltayı alıp, ormana gidiyor. Ormanda gezdikten sonra evine geliyor. Ve halen dinçtir. Kendisi çobanlık yaptığı için ormanda gezince eski hatıralar gözlerinde canlanıyor sanırım. Çok fazla bir şey yaptığı yok, sadece ormanda geziyor. Bahçesinde çalışıyor, arılar var biraz, arılarıyla ilgileniyor" dedi.
Görüntü Dökümü
------------------------
Hüseyin Salık'ın köy kahvesine gelmesi
Kahveden detay
Salık'ın ceviz dağıtması
Salık ile röportaj
Detay görüntüler
Kahveden çıkması
Salık'ın ormana gitmesi
Drone ile yukardan orman detaylar
Salık'ın ağaçları budaması
Farklı açılardan detay
Köy muhtarı ile röp
Haber-Kamera: Gurbet GÖKÇE-Ali Can ZERAY/KIRKLARELİ, (DHA)
=======================================
6)SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ ANMA BİSİKLET TURU ORDU'DA START ALDI
BİSİKLET camiasının önde gelen isimlerinden Atilla Atay, Sarıkamış Şehitlerini Anma Bisiklet turunun startını Ordu'dan verdi.
AKSA sponsorluğunda bu yıl 4'üncüsü gerçekleştirilen Sarıkamış Şehitlerini Anma bisiklet turu Ordu'nun Altınordu ilçesinden başladı. Bisiklet camiasının önde gelen isimlerinden Atilla Atay, 12 sporcudan oluşan Atilla bisiklet takımı ile Ordu'dan yola çıktı. Atilla Atay, turun ilkini 2009 yılında düzenlediklerini belirterek, "Projenin amacı; Çanakkale Şehitlerini anmak için binlerce kişinin Çanakkale’ ye akın etmesi gibi, Sarıkamış şehitlerini anmak adına da insanların Sarıkamış’ a akmasını sağlamak. Bu dev proje sayesinde, bin 500 kilometre civarında karlı buzlu yollardan bisikletlerle geçerek, bisiklet farkındalığı konusunda da örnek teşkil edecek büyük adımlar atıp, yeni bisiklet oluşumlarına da ön ayak olmaktı. Tarihte örneği görülmemiş bir 'emre itaat' ile tek kurşun atamadan hakka yürüyen şehitlerimizi anmak içingerçekleştirilen bu proje, gerçek amacına en doğru şekilde hizmet etmiştir. Halkın vicdanında, zihinlerde ve yüreklerde de yerini almıştır" dedi.
Bisikletçiler Ordu-Trabzon, Trabzon-Rize, Rize-Hopa, Hopa-Artvin, Artvin-Ardahan, Ardahan-Kars etaplarıyla 5 Ocak'ta Sarıkamış'a ulaşarak, etaplarda toplayacakları toprakları da şehitliğe götürecek.
Görüntü Dökümü
------------------------
-Atilla Atay ile röportaj
-Bisiklet sporcuları ile röportaj
-Etkinlikten detay görüntü
Süre: 3.43 Dk Boyut: 553 MB
Haber-Kamera: Nedim KOVAN/ORDU-DHA
==================================================
7)ALANYA OTELLERİNDE YILBAŞI BEREKETİ
ANTALYA'nın Alanya ilçesinde turistik tesisler yılbaşı öncesinde yüzde 90 doluluk oranını yakaladı. Rezervasyonlarda doluluk yaşadıklarını belirten Alanya Tanıtım ve Turizm Vakfı (ALTAV) Başkan Yardımcısı Mehmet Dahaoğlu, liste başını Alman tatilcilerin çektiğini söyledi.
Türkiye'nin gözde turizm merkezlerinden Alanya'da yılbaşı bereketi yaşanıyor. Aralık ayı gelmesine karşın yılbaşı tatiliyle birlikte turizm sezonunu uzatan Alanya'daki turistik tesisler Alman tatilciler başta olmak üzere Batı Avrupalı ve Rus tatilcilerin gözdesi konumuna geldi. Kışın faaliyet gösteren tesislerde yüzde 90'lara varan doluluk oranının yakalandığını belirten ALTAV Başkan Yardımcısı Mehmet Dahaoğlu, "Geçen yılı baz alarak kıyaslama yaparsak bu yıl rezervasyonlar çok iyi durumda. Alanya'daki tesislerin çoğunluğu kış olunca kapanıyor. Şu an 40- 50 tesis açık. Bunların da rezervasyonları yüzde 90'lara varan dolulukları yakalamış durumda" dedi.
'TATİL İÇİN İLK TERCİH TÜRKİYE'
Avrupa ve Rusya topluluklarının Noel tatilinden doğan 2 haftalık tatil sürecini değerlendirme noktasında ilk tercihlerinin Türkiye ve özelinde Antalya olduğunu aktaran Dahaoğlu, "Akdeniz çanağındaki otellerde yılbaşı nedeniyle oldukça fazla organizasyon var. Hristiyan aleminin de Noel nedeniyle bir tatil süreci var. İnsanlar da bu iki haftalık tatilde Türkiye'ye geliyor. Hem daha uygun fiyata konaklıyorlar hem de dolu dolu bir yılbaşı geçiriyorlar. Doluluklar oldukça yüksek. Yüzde 90'ları yakalamış durumdayız. En çok Almanya pazarında, Batı Avrupa ve Rusya pazarından ciddi talep görüyoruz. Talebin yüzde 70'ini Almanlar oluşturuyor. Özellikle 'senior' dediğimiz ikinci yaş emekli grubunun ilgisi oldukça yüksek" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-------------------
- Turistlerden genel görüntü
- Mehmet Dahaoğlu röportajı
HABER- KAMERA: Engin ANAK/ALANYA (Antalya), (DHA)
======================================================
8)SİLİKOZİS HASTALARI İÇİN TEDAVİ UMUDU
ERZURUM Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Akgün, ölümü bekleyen silikozis hastaları için ümit verici bir çalışma başlattı. Fareler üzerinde yaptıkları çalışmada başarıya ulaşan Fransız bilim adamlarının geliştirdiği mekanizmayı Türkiye'de uygulayarak hastalığa ilaç üretmeyi amaçlayan Akgün, ilaç firmalarıyla görüşerek bir klinik çalışması yapmayı planladıklarını söyledi. İlaç konusunda gerekli izin için müracaatta bulunduklarını vurgulayan Akgün, bölgede 200'e yakın hastayı takip ettiklerini açıkladı.
Türk Toraks Derneği Bilimsel Komite Başkanı ve Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Metin Akgün, Türkiye'de 2000'li yıllarda kot kumlama sektöründe çalışan işçilerle ilgili 2007'de çalışma başlattı. Yaptıkları ilk incelemede işçilerin yüzde 50'sinin silikozis hastalığına yakalandığını gözlemleyen Akgün, 2011'de yaptığı ikinci araştırmada bu kez işçilerin yüzde 96'sının hasta olduğunu tespit etti. İşçilerin sağlık durumuyla ilgili son çalışmasını geçtiğimiz aylarda bitiren Akgün, kot kumlama sektöründe çalışan işçilerin tamamının hasta olduğunu belirledi. 'Kot kumlamacılığına bağlı silikozis' konusunda yaptığı çalışmalarla konuyu gündeme getiren Prof. Dr. Metin Akgün'ün başkanlığını yaptığı ekibin silikozis hastalığı için tedavi geliştirmeye yönelik yaptığı çalışma, bilim camiasının en önemli dergilerinden biri olan Nature Communications'un Aralık sayısında yayımlandı.
Silika olarak bilinen mineralin, akciğerlerde bağ dokusu gelişimi ve sonrasında solunum yetmezliğine yol açan ve tedavisi olmayan silikozis hastalığı için araştırmalarını sürdüren Prof. Dr. Akgün'e sevindirici haber Fransa'dan geldi. Fransa'da fareler üzerinde çalışma yapan Le Centre National de la Recherche Scientifique (CNRS) merkezi uzmanları, Prof.Dr. Metin Akgün'le ortak çalışma teklifinde bulundu. Akgün ve ekibinin yanısıra Avusturya ve İsviçleri bilim insanlarının da yeraldığı ekip ilk çalışmasını Fransa'da gerçekleştirdi.
Silikoza maruz kalmış fareler üzerinde çalışma yapan Fransızların keşfettikleri mekanizmanın insanlarda da olup olmadığını merak ettikleri için kendileriyle temas kurduğunu belirten Prof. Dr. Metin Akgün, "Biz de uzun süredir kot kumlamacılığına bağlı hastaları takip ettiğimiz için ortak bir çalışma yapmayı planladık. Farelerde silikoz tedavisi için uygulanan ilacın hastalığı önlediği gözlendi. Biz de benzer bir mekanizma ile hastaları tedavi edebilirsek hem de hastalığı da durdurabiliriz diye düşünüyoruz" dedi.
Silikozis hastaları için organ nakli dışında tedavi seçeneği olmadığını vurgulayan Akgün, "Sadece son dönem ilerlemiş hastalarda akciğer nakli seçeneği var. Şimdiye kadar ilaç da olmadığı için bu konuda çalışma yapılması gerekiyordu. Aslına bakılacak olursa dünyada bu konu üzerinde fazla çalışma yok. Eğer bizim bulduğumuz mekanizme işe yararsa silikozis hastaları için umut olabilir. Şu an için kesin tedavi edilebilir demek için erken. Bunun için klinik yapıp etkinliğin insanlarda da gösterilmesi gerekiyor" diye konuştu.
Akgün, Fransa'da bulunan mekanizma ve ilacın uygun hastalarda denenmesi için gerekli izinleri almak için girişimleri başlattıklarını bildirdi.
Görüntü Dökümü
-------------------
-Metin Akgün'ün bilgisayar üzerinde çalışması
-Akgün'le yapılan röp
-Akgün'ün hastalıkla ilgili bilgisayarda bilgi vermesi
Haber: Salih TEKİN -Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM, (DHA)
================================================
9)GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI YAPAN 9 ŞÜPHELİDEN 5'İ TUTUKLANDI
AYDIN'ın Didim ve Söke ilçelerinde, göçmen kaçakçılığı yapan şüphelilere yönelik düzenlenen operasyonda, jandarma tarafından gözaltına alınıp, adliyeye sevk edilen 9 kişiden 5'i sevk edildikleri adliyede tutuklandı. Diğer 4 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Aydın İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla (KOM) Şube Müdürlüğü ve Didim İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin, istihbarat çalışmasıyla göçmen kaçakçılığı yaptığını belirledikleri 9 şüpheliyi bir süre teknik ve fiziki takibe aldı. Takibin ardından harekete geçen jandarma, şüphelilere yönelik, geçen 27 Aralık'ta Didim ve Söke'deki toplam 9 ayrı adrese eş zamanlı operasyon düzenledi. Özel eğitimli narkotik köpeği 'Mark' ile evler didik didik arandı. Aramalarda toplam 974 gram esrar ve insan kaçakçılığı organizasyonunda kullanıldığı belirlenen 7 cep telefonu, 1 zodyak bot, 4 yedek yakıt deposu, 1 diz üstü bilgisayar ve 3 can yeleği ele geçirildi. 9 göçmen kaçakçılığı şüphelisi gözaltına alındı. Yakalanan 9 şüpheli Didim İlçe Jandarma Komutanlığı'ndaki işlemlerinin ardından dün (Cumartesi) adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden B.E., O.Y., T.P. ve N.K. ve İran uruklu O.A. tutuklandı. diğer 4 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Görüntü Dökümü
-------------------
-Operasyondan görüntü
-Ele geçirilenlerin malzemelerin görüntüsü
(Görüntüler jandarma tarafından çekilmiştidr)
10)ÇOCUKLARIN KAR SEVİNCİ
AFYONKARAHİSAR'ın Sandıklı ilçesinde yağan kar çocukları sevindirdi. Cadde ve sokaklarda kar topu oynayan çocuklar doyasıya eğlendi. Sandıklı merkez ve köylerinde birkaç gündür hava sıcaklığı sıfırın altında seyrederken, dün saat 15.00 sularında kar yağışı başladı. Kısa sürede yerlerde biriken, araç ve caddeleri kaplayan kar 10 santime ulaştı. Kar yağışının hafta sonuna denk gelmesini fırsat bilen çocuklar ise mahalle ve cadde aralarına koşarak doyasıya kar topu oynayıp eğlendi.
6'ncı sınıf öğrencisi 12 yaşındaki Ahmet Kahraman, "Kar yağdı. Çok mutluyuz. Arkadaşlarımızla kar topu oynuyoruz" dedi.
Emine Rümeysa Şener (12), "Bugün kar yağdı. Tatile de denk gelmesi güzel oldu. Kar topu oynuyor eğleniyoruz" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
-------------------
- Kar topu oynayan çocuklar görüntü
- RÖP 1: Ahmet Kahraman
- Kar topu oynayan çocuklar görüntüsü
- RÖP 2: Emine Rümeysa Şener
155 MB /// 01.24"
Haber-Kamera: Ahmet DAĞLI/SANDIKLI, (DHA)
======================================================
11)ELLERİNİN HAMURUYLA PİDE USTALIĞINA TALİP OLDULAR
SAMSUN'da 'Mesleki Eğitim Mutfağımdan Geçiyor' projesi kapsamında, 2016 yılında açılan pidecilik kursuna katılan kadın kursiyer sayısı 2 yılda 4 kat arttı. Kursa, 2016'da 3 olan kadın katılım sayısı bu yıl 12'ye ulaşırken, kadınlar erkek kursiyerle birlikte pide yapmayı öğreniyor. Samsun Lokantacılar, Tatlıcılar ve Pastacılar Odası Başkanı İsmail Balcı, kentte 2 bini aşkın pide salonu olduğunu hatırlatarak, "Bir söz var, 'Elinin hamuruyla erkek işine karışma' diye demek ki hamur işi kadın işi. Biz bunu göstermiş olduk. Samsun'da yakında pide salonu işleten fırınlarda, pide ustası olarak artık kadınları sıkça göreceksiniz" dedi.
Samsun Lokantacılar, Tatlıcılar ve Pastacılar Odası tarafından 2016 yılında 'Mesleki Eğitim Mutfağımdan Geçiyor' (MEMGE) projesi başlatıldı. Proje kapsamında aşçılık, pastacılık, pidecilik ve servis elemanları kursları açıldı. İlk yıl yapılan pidecilik kursuna 12 erkek, 3 kadın kursiyer katıldı. Kurs sonunda 3 kadın belgelerini alarak Samsun'un ilk kadın pide ustaları oldu. Ardından düzenlenen pide kurslarına katılmayı talep eden kadın sayısı artış gösterdi. Bir sonraki yıl, 6 kadın kursa katılırken, şuan devam eden 3'üncü kursta ise 12 kadın ve 5 erkek kursiyer, pide yapmayı öğreniyor. Kadınlar, pide ustası olabilmek için kursa yoğun talep de gösteriyor.
'ERKEKLER KADAR İDDİALILAR'
Samsun Lokantacılar, Tatlıcılar ve Pastacılar Odası Başkanı İsmail Balcı, kentte lokantalarda, otellerde, pide salonlarında 2 binin üzerinde pide fırını bulunduğunu belirterek "Samsun'da yakın gelecekte pide salonu işleten fırınlarda pide ustası olarak kadınları sıkça göreceksiniz. Kadınlarımızın elinden leziz Samsun pidesi yiyeceğiz, onlara güvenimiz tam. Kadın pidecilerimiz de en az erkekler kadar iddialı ve başarılı. Kadınlar, bu işi yapabileceklerini gördüler. Bir söz var, 'Elinin hamuruyla erkek işine karışma' diye demek ki hamur işi kadın işi demek. Biz bunu göstermiş olduk. Yaradılışları gereği kadınların hamura elleri yatkındır, daha titiz ve hassastırlar" dedi.
'SÜREKLİ PERSONEL İHTİYACI VAR'
Bölgede özellikle hafta sonları pide yeme geleneği olduğunu kaydeden Balcı, mesleğin altın değerinde olduğunu söyledi. Balcı, "Karadeniz Bölgesi'nde hafta sonu mutlaka pide yenir. Her mahallede bir kaç tane pide salonu vardır. Kentimizde sürekli personel ihtiyacının olduğu bir iş alanı pidecilik. Samsun pidesi meşhur olduğu için il dışından hatta yurt dışından bile pide ustası istihdamı için bize talepte bulunuluyor. Bu meslek altın değerinde. Kadın kursiyerlerin bu mesleği öğrenmelerine büyük önem veriyoruz" diye konuştu.
'KENDİ PİDE SALONUMU AÇMAK İSTİYORUM'
Daha önce bir firmada müşteri temsilcisi olarak çalışan, ardından pide ustası olabilmek için eğitim alan kursiyer Nurgül Yamanoğlu (24) da, "İşsiz kalınca iş ilanlarına bakıyordum özellikle pide ustası sıkça aranıyordu. Hamur işi yapmayı da seviyorum. Bu kursu duyunca hemen kayıt yaptırdım. Şimdi pide yapmayı öğreniyorum. İnşallah kendi pide salonumu açmak istiyorum" ifadesinde bulundu.
'HAMUR İŞİ KADINLARIN İŞİ'
Kursiyerlerden Burçin Kesimoğlu (19) ise "Pidecilik kursundan arkadaşım sayesinde haberim oldu. Sonra sosyal medya üzerinden araştırma yapıp pide yapımının zor mu kolay mı olduğunu anlama çalıştım. Önü çok açık bir meslek. Hamur işi zaten kadınların işi. Bence bu alanda erkeklerden çok kadınların daha fazla ön planda olması gerekiyor. Pide yapımı biraz zor ama öğrendikten sonra kolay geliyor insana" dedi.
Görüntü Dökümü
-------------------
-Kursiyerler pide yaparken
-Pide yapım aşamaları
-Röportajlar
-Detaylar
(SÜRE: 4.08 Dk) (BOYUT: 464.28 MB)
Haber-Kamera:Yaprak KOÇER, Hüseyin KALAY/SAMSUN, (DHA)
=====================================================
12)ANADOLU'NUN UNUTULAN LEZZETLERİ ISLAH EDİLİYOR
ANTALYA'da, köy domates çeşitleri 'kuzey' ve 'pembe' köy domatesini ıslah edip piyasaya sunan Nadide Tohum Genel Müdürü Hüsnü Ekiz, Anadolu'da 250 sebze çeşidinin ıslaha muhtaç olduğunu belirterek, "Kısa dönemde tüketiciyi Anadolu'nun unutulmaya yüz tutan lezzetlerinden Midyat'ın acuru, Kırıkkale'nin patlıcanı, Karabük'ün hıyarı ile tanıştıracağız" dedi.
Serik ilçesinde 50 bin metrekare ar-ge istasyonu kuran Nadide Tohum, Anadolu'da yetişen 250 sebze çeşidinden 50'sinin ıslahı için çalışma yürütüyor. 2012 yılında 'kuzey' ve 'pembe' köy domatesini ıslah ederek piyasaya sunan firma, yeni türlerin ıslahı için ar- ge çalışmalarını Akdeniz Üniversitesi Teknokent'teki ofisinde yürütüyor. Gen bankalarından domateste 14 bin, biberde ise 36 binden fazla farklı genetik materyal bulunduran firma, kısa dönemde tüketiciyi Anadolu'nun unutulmaya yüz tutan lezzetlerinden Midyat'ın acuru, Kırıkkale'nin patlıcanı, Karabük'ün hıyarı ile tanıştırmayı hedefliyor.
DÜNYA SEBZECİLİK MERKEZİ GEN BANKASI'NDAKİ MATERYALDEN DAHA ÇOK
Firmanın Genel Müdürü Hüsnü Ekiz, Nadide Tohum'un 2005 yılında kurulan ve araştırmacı kuruluş belgesine sahip olduğunu belirtti. Birçok ülkenin gen bankasından daha fazla genetik materyale sahip bir gen bankasına sahip olduklarını kaydeden Ekiz, "Tayvan'daki Dünya Sebzecilik Merkezi'nin gen bankasındakinden daha fazla genetik materyal var. Özellikle domateste 3 kat, biberde ise 5 katı daha fazla genetik materyale sahibiz" dedi.
İLK KEZ KÖY DOMATESİ ÇEŞİTLERİ ISLAH EDİLDİ
Türkiye'de son 30 yıldır üretilen toplam domatesin yüzde 5'ini ihraç etmek uğruna tüketicinin lezzetsiz domates yemek zorunda kaldığını vurgulayan Ekiz, "Oysa ki Anadolu'nun yerli çeşitleri, mesela basık dilimli Anadolu tipi dediğimiz domates mükemmel lezzete sahip. Ama bu domates kasaba dışına çıkamıyordu. Türkiye'de ilk defa yerel domates çeşitlerini ıslah edip Tarım Bakanlığı'ndan 2012 yılında tescillerini aldık. 'Kuzey' ve 'pembe' köy domates çeşitlerini çiftçilerimizin hizmetine sunduk. Sadece Türkiye değil özellikle Avrupa pazarında da büyük ilgi gördü" diye konuştu.
ANADOLU'NUN UNUTULAN LEZZETLERİ
Hüsnü Ekiz, domates ve biberin yanı sıra ar-ge çalışmalarını yürüttükleri sebzeler arasında hıyar, kavun, kabak, karpuz ve patlıcanın da bulunduğunu belirtti. Anadolu'da yetiştirilen 250 sebze çeşidinin ıslaha muhtaç olduğunu belirten Ekiz, bunlardan 50'ye yakınını firma olarak kendi ıslah programlarına aldıklarını vurguladı.
Midyat'ın acuru, Gaziantep'in biberi, Urfa'nın biberi, Karabük'ün hıyarı, Kırıkkale'nin patlıcanı gibi orijinal yerel çeşitleri de ıslah programlarına aldıklarına değinen Ekiz, "Birkaç yıl içerisinde hem Türkiye hem dünya pazarına sunulmak üzere ar-ge faaliyetleri sonuçlanacak" dedi. Anadolu'nun unutulan tatlarının yeniden ortaya konacağını vurgulayan Ekiz, tüketicinin damak tadına uygun leziz aromada ve besin içeriği fazla olan sebze çeşitlerini geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi.
ÜRDÜN'E İHRACAT YAPILDI
Firmanın Türkiye distribütörü Tuğrul Sertçelik ise ar-ge çalışmaları sonucunda çıkan ürünleri çiftçinin deneyimine sunduklarını kaydetti. Hibrit tohumda ciddi anlamda ithalat olduğunu belirten Sertçelik, şunları kaydetti:
"Son 10 yılda milyarlarca dolarlık ithalat yapıldı. Biraz milliyetçilik yanımızla kendimizi bu işe adadık. Şu anda Türkiye'de köy domatesinde en çok satan firmaların başında yer alıyoruz. Ürdün'e tohum ihraç ediyoruz. İtalya, İsrail, Hollanda ve Almanya'ya deneme tohum verdik. Sonuçlarımız başarılı. 2019'da bu ülkelere de tohum ihracatına başlayacağız."
Görüntü Dökümü
-----------------------
- Domateslerden detay
- Biberlerden detay
- Seradan detay
- Domates ve biber tohumundan detay
- Röportajlar
- Genel detaylar
HABER: Selma KUNAR- KAMERA: Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA)