DHA YURT BÜLTENİ -4

  8 defa kalbi duran mucize çocuk hayata tutundu İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören doğuştan kalp hastası 2.5 yaşındaki Ahmet Ayaz Uçkun'un, geçirdiği ameliyat sonrasında 8 kez kalbi durdu.

8 defa kalbi duran mucize çocuk hayata tutundu

İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören doğuştan kalp hastası 2.5 yaşındaki Ahmet Ayaz Uçkun'un, geçirdiği ameliyat sonrasında 8 kez kalbi durdu. Ölümle yaşam arasında gidip gelen minik çocuk, hastanede bulunan extracorporeal membrane oxygenation (ECMO) cihazı sayesinde hayata tutundu. Sağlığına tekrar kavuşarak taburcu edilen çocuğun annesi Sultan Uçkun gözyaşları içinde, "Ümidimizi tamamen yitirmiştik, nefes aldığına, yanımda olduğuna inanamıyorum. Şükürler olsun ki Allah oğlumuzu bize bağışladı" dedi.
İzmir'de yaşayan Sultan Uçkun (23) ve Gökhan Uçkun (30) çiftinin doğuştan kalp hastası oğulları Ahmet Ayaz Uçkun, daha önce özel bir merkezde kalp ameliyatı geçirdi. Daha sonra Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirilen Uçkun, geçen 28 Ocak'ta, Doç. Dr. Onur Işık ve Doç. Dr. Muhammet Akyüz ile ekibi tarafından kalp kapak yapısında problem olduğu için ameliyat edildi. Ameliyat sonrası yoğun bakıma alınan küçük çocukta ritim düzensizliği oluştu ve kalp yetmezliği tablosu gelişti. 8 defa kalbi duran Ahmet, Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. Ayşe Berna Anıl ve ekibi tarafından alınan kararla, ECMO cihazına bağlandı. Yapay kalp cihazıyla birlikte yaşama tutunan minik Ahmet, tekrar sağlığına kavuştu.
İyileşmesinin ardından hastaneden taburcu edilen çocuğun annesi Sultan Uçkun gözyaşları içinde, "Ümidimizi tamamen yitirmiştik, nefes aldığına, yanımda olduğuna inanamıyorum. Yoğun bakımdayken çok zor günler yaşadık, ancak ECMO cihazı bizim için umut oldu. Allah bütün doktorlarımızdan razı olsun. Bu hastane bizim için bir umut oldu belki başka bir çocuk için de umut olabilir. Ayşe hocama, cerrahlarımıza, herkese teşekkür ediyorum. Şükürler olsun ki Allah oğlumuzu bize bağışladı" dedi.
ÖLÜM RİSKİ ÇOK YÜKSEKTİ
Prof. Dr. Ayşe Berna Anıl, "Ahmet daha önce başka bir merkezde ameliyat olmuş fakat ana akciğerine giden kapak yapısında bir problem olduğu için merkezimize ikinci bir ameliyat için geldi. Ameliyat sonrası kalpte ritim düzensizliği oldu ve kalp yetmezliği tablosu gelişti. Çocuğa solunum cihazı desteği verildi, ancak yapılan müdahaleler yeterli gelmedi. Tekrarlayan kalp durmaları oluştu ve 8 defa kısa süreli kalbi durdu. Bu şekilde kurtulabilmesinin mümkün olmadığı için ekip olarak extracorporeal membrane oxygenation adı verilen ECMO cihazına bağlanmasına karar verdik. Cihaz, hastanın kanını alıp dışarıda temizleyip hastaya geri vermeye yarıyor, bu arada akciğer ve kalbi dinlendirmiş oluyoruz. Hasta 8 gün ECMO cihazında kaldı, toplam 16 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra servis izlenimine gönderildi. Bugün de taburcu edildi. Şu anda sağlığına kavuştu ve izlemleri devam edecek. ECMO yoğun bakımda en üst seviyede yapılan bir işlem ve yöntemin uygulandığı hastaların ölüm riski çok yüksek, kurtulmaları büyük ve önemli bir başarı. Eğer aile ECMO cihazına sahip olmayan bir hastaneyi tercih etmiş olsaydı, Ahmet şu an aramızda olmayabilirdi" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
-----------
-Sorumlusu Prof. Dr. Ayşe Berna Anıl ile röp.
-Anne Sultan Uçkun ile röp.
-Hastaneden genel ve detay görüntüler
-Küçük Ahmet'in ECMO cihazına bağlı görüntüleri

Haber: Hande NAYMAN - Kamera: Mücahit BEKTAŞ / İZMİR, (DHA)

=================

Seyhan Nehri'nde, suya atladığı öne sürülen kız aranıyor

Adana'da, lise öğrencisi olduğu iddia edilen bir kız okul çantasını bırakarak Seyhan Nehri'ne atladı. Genç kızı arama çalışması başlatıldı.
Olay, Seyhan ilçesi Tarihi Taş Köprü üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, lise öğrencisi olduğu iddia edilen kız, bir süre köprü üzerinde bekledi. Daha sonra okul çantasını yere bırakan öğrenci, Seyhan Nehri'ne atladı. Genç kız suda bir süre sürülendikten sonra gözden kayboldu. O anları ise çevredekiler cep telefonuyla görüntüledi. İhbar üzerine olay yerine su altı polisleri ve CANKUR ekipleri sevk edildi. Ekipler kayıp kızı arama çalışması başlattı. Genç kızın çantasını arayan polis de çantada ders kitapları ile 'Züleyha Kölge' adına düzenlenmiş paso buldu. Polis, genç kızın ailesine ulaşmaya çalıştı. Nehirde kaybolduğu öne sürülen kızı arama çalışmaları devam ediyor.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
-------------
- Bir vatandaş tarafından çekilen nehirde boğulan birinin görüntüsü
- Köprü üzerindeki kalabalık
- Bir vatandaşın konuşması
- Okul çantasının görüntüsü
- Polislerden detay
- Genel görüntüler

SÜRE: 02'13" BOYUT:246 MB

Haber:Çağlar ÖZTÜRK-Kamera: Eser PAZARBAŞI/ADANA,(DHA)

===================

Eski eşinin kızını kaçırdığı iddiası

Adana'da Cem Kulaklıoğlu (36), 9 yıl önce boşandığı P.Ç.'nin (30), velayeti kendisinde olan kızı F.K.'yi (13) 2 günlüğüne görmek için aldığını, ancak geri getirmediğini belirtti. Kızının kaçırıldığı iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunan Kulaklıoğlu, "Kızımı eski eşim, yeni eşiyle birlikte kaçırdı. Bir kez telefonla görüştüm ve evi onların üstüne yaparsam kızımı vereceklerini söylediler" dedi.
Merkez Yüreğir ilçesi Ulubatlı Hasan Mahallesi'nde oturan belediye işçisi Cem Kulaklıoğlu, 2010 yılında boşandığı P.Ç.'nin, velayeti kendisinde olan kızını kaçırdığını iddia etti. 28 Ocak günü eski eşinin kendisini aradığını, kızını özlediğini ve 2 günlüğüne görmek istediğini söylediğini belirten Kulaklıoğlu, "Velayeti bende olan çocuğumu özlediğini söyleyerek 2 günlüğüne aldı. Daha sonra bir daha geri getirmedi. Çocuğum 2 haftadır okuluna dahi gidemiyor. Eğitiminden geri kaldı. Çocuğumun bulunması için savcılığa suç duyurusunda bulundum" diye konuştu.
P.Ç. ve yeni eşinin kızını kaçırdığını öne süren Cem Kulaklıoğlu, çocuğunu 20 gündür görmediğini belirtti, Bu süre içinde sadece bir kez eski eşine telefonla ulaşabildiğini belirten Kulakoğlu, aralarında geçen konuşmada ise P.Ç.’nin çocuğu geri vermek için evi üstüne yapmasını istediğini öne sürerek şöyle konuştu:
"Çocuğunu almak istiyorsan evi üstüme yapacaksın dediler. Yeni eşiyle birlikte hareket ediyorlar. 2010'da boşandık. Mahkeme ilk önce velayeti annesine verdi, ama daha sonra velayeti bana geçirdi. 28 Ocak günü çocuğumu aldı ve o günden beri ortada yoklar. Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde olabileceklerine dair bilgiler aldım. Yetkililere sesleniyorum, çocuğumu bana teslim etsinler, onu bulsunlar."

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
---------------
- Cem Kulaklıoğlu ile röp.
- Elinde kızının fotoğrafı ile görüntüleri

SÜRE:02'16" BOYUT:252 mb

Haber-Kamera: Can ÇELİK/ADANA, (DHA)

=================

Dere yatağına düşen otomobilin sürücüsü yaralandı

Muğla'nın Bodrum ilçesinde, 10 metre yükseklikten kuru dere yatağına ters düşen otomobilin sürücüsü 52 yaşındaki İlhan Özçelik yaralandı.
Dün akşam saatlerinde, Çırkan Mahallesi Başaran ile Turan sokakların arasındaki kalan boş araziye gelen İlhan Özçelik, 35 HVF 53 plakalı otomobilini dere yatağının kenarına park edip, manzarayı izlemeye başladı. Bu sırada otomobil, 10 metre yükseklikten kurumuş dere yatağına, düştü. Ters devrilen otomobildeki sürücü Özçelik yaralandı. Kazayı fark eden çevredeki vatandaşlar, durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Kaza yerine sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Muğla 911 Arama ve Kurtarma Derneği gönüllülerin de desteğiyle dere yatağından çıkarılan Özçelik, ambulansla, Bodrum Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan Özçelik'in hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Dere yatağına düşen otomobil, vinçle bulunduğu yerden çıkarılarak trafik otoparkına götürüldü.
Polis, kazayla ilgili soruşturma başlattı.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
----------
- Kaza sonrası yaralının otomobilden çıkarılması cep telefonu görüntüsü
- Kaza yerinden görüntü
- Otomobilin vinç ile çıkarılmasından görüntü

Haber- Kamera: Mehmet Can MERAL / BODRUM (Muğla), (DHA)

==================

Berberler, pazar günü çalışabilecek

Konya'da 20 yıllık berber Ramazan Karatopal, hukuk mücadelesi sayesinde, Berberler ve Kuaförler Odası'nın kararıyla pazar günleri kapalı olan berberlerin artık çalışabilmesini sağladı. Mahkeme kararıyla berber ve kuaförlerin isteğe bağlı olarak iş yerlerini açabileceğini ifade eden Kartopal, “Yargı bizi haklı buldu. Bana devlete karşı gelme dediler ama ben hakkımı aradım ve buldum. İsteyen çalışır isteyen çalışmaz. Maddi durumu iyi olan çalışmasınö dedi. Karatopal ayrıca zabıtanın yazdığı bin 253 liralık para cezasını da dava ederek iptal ettirdi.
2017 yılında Konya Berberler ve Kuaförler Odası’nın dilekçesiyle, Konya Valiliği tarafından Pazar günleri erkek berberler, Salı günleri ise kadın kuaförlerinin tatil yapmasına yönelik alınan kararı yargıya taşıyan erkek berberi Ramazan Karatopal, hukuk mücadelesini kazandı. Karatay ilçesinde berber salonu çalıştıran Ramazan Karatopal, Karatay Belediyesi zabıta ekiplerinin, iş yerini Pazar günü çalıştırdığı gerekçesiyle kendisine yazdığı bin 253 lira tutarındaki cezanın ardından yargıya başvurdu. Konya 2’inci İdare Mahkemesi’ne Pazar günleri erkek berber salonlarının çalıştırılabilmesi için dava açtı. Mahkeme, 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun yalnızca çalışma saatlerinin belirlenmesi yönünde Valilere yetki tanındığını, sadece gün içerisinde çalışma saatlerinin belirlenmesine yönelik olduğu dikkate alındığından, erkek berberlerin Pazar günleri çalışmasını engelleyen düzenlemenin hukuka uygun bulunmadığı sonucuna vardı. Mahkeme, Pazar günleri erkek berberlerin çalıştırmama kararının iptaline hükmetti.
‘MUHATAP BULAMADIM, YARGIYA GİTTİM’
Mahkeme kararıyla berber ve kuaförlerin isteğe bağlı olarak iş yerlerini açabileceğini ifade eden Ramazan Kartopal şöyle dedi: “Pazar günü iş yerimi açtığım için bana ceza yazdılar. Etrafımda yıllardır ruhsatsız çalışan varken bana ruhsattan ceza yazıldı. Bu baskılardan dolayı, Pazar günleri berber salonu açmama meselesini yargıya taşıdım. Bununu üzerine beni sosyal medyada linç etmeye çalışıyorlar. Kimsenin tatil günü ya da yaşantısıyla uğraşmak gibi bir derdim yok. Benim bir esnaf dükkanım var ve rızkımın peşine düşmüşüm. Benim mantığıma haftada 1, ayda 4 gün, 2-3 gün de işlerin durgun olduğunu varsaysak, bu beni zor durumda bıraktığı için bu yola başvurdum. Mahkemeye gitmeden önce tüm yetkili kişilerle görüşmek istedim. Fakat berber olduğum için hep geri çevrildim muhatap bulamadım. Bu benim çok zoruma gitti ve yargıya gittim. Allah’a şükürler olsun ki bunun gururunu yaşıyorum. Berber arkadaşlar beni arıyorlar, Pazar günleri iş yeri açmaktan çekiniyorlar. Ben de onlara mahkemeyi kazandığımı Pazar günleri çalışmalarının hiçbir sorun oluşturmadığını söylüyorum. Bazı meslektaşlarım da bana tepki gösteriyor. Ama bu karar da berber salonunu zorunlu açık tutacaksın diye bir ibare yok, rahat olsunlar. Durumu iyi olan arkadaşlarımız açmasınlar. Durumu kötü olan arkadaşlarımız açsın. Ben özgürce çalışmak istiyorum. Meslektaşlarıma yazılan cezaların da haksız olduğunu kanıtlamışım, bana teşekkür etmeleri gerekirken yanlışı savunuyorlar. Mutluyum, yargıya çok teşekkür ediyorum. Annemi ve babamı bu dönemde çok üzdüm. Bana devlet kurumuna karşı gelme dediler. Ama ben adaleti aradım ve buldum.ö
Karatopal ayrıca, zabıta ekiplerinin Pazar günü iş yeri açtığı gerekçesiyle kestiği bin 253 liralık para cezasını da, 2018 yılının Temmuz ayında Konya 3’üncü Sulh Ceza Hakimliği’ne açtığı davayla iptal ettirdi.

Reklam
Reklam

Görüntü dökümü:
----------
-Berber Ramazan Karatopal müşterileri traş etmesi
-Detaylar
-Röportaj

Haber-Kamera:Hasan DÖNMEZ/KONYA,DHA))

==================

Atlı kızaklar geçim kaynağı oldu

Ardahan'ın Çıldır İlçesi'nde atlı kızaklar yöredeki gençlerin geçim kaynağı haline geldi. Dedelerin ulaşım aracı olarak kullandığı kızakların bugün turizm sektörünün hizmetinde olduğunu belirten 22 yaşındaki Ozan Karataş, ailesinin geçimini bu yolla sağladığını söyledi.
123 kilometrekarelik yüzeyi yaklaşık 50 santimetre kalınlığında buz tabakası kaplayan Çıldır Gölü, kış aylarında atlı kızaklara ev sahipliği yapıyor. Yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiği gölde turlar düzenleyen 12 atlı kızak, özellikle gençlerin de geçim kapısı haline geldi. Belirli bir ücret karşılığında yerli ve yabancı turistleri gezdiren atlı kızakçılardan biri olan Ozan Karataş, hobi olarak başladığı işi meslek haline getirdiğini belirtti. Geçmişte atalarının ulaşım aracı olarak kullandıkları atlı kızakların artık turizm sektörünün hizmetinde olduğunu ifade eden Ozan Karataş, ailesinin geçimini bu yolla sağladığını anlattı. Atlarını çok sevdiğini söyleyen Karataş, "Atlarımı ve yaptığım işi çok seviyorum. Atlarıma bir çocuk gibi bakıyorum. Buz üstünde atlarımla birlikte para kazanıyorum, eğer genç arkadaşlar bu işi yapmak istiyorsa önce iyi at alsınlar, gelen insanlara güzel hizmet versinler. Atlı kızak işini layıkıyla yapasınlar. Böylelikle bu aktiviteyi hem çoğaltsınlar, hem de para kazansınlar" dedi.
Ozan Karataş, bu yıl 6'ncısı düzenlenen Uluslararası Çıldır Kristal Göl Atlı Kış Şöleni'ne katıldığı 'atlı kızak' yaşırmasında birinci olarak altın madalya kazandı.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
----------
-Atlı kızaklar ile vatandaşların gezdirilmesi
-Atlı kızaklardan detay
-Ozan Karataş'ın atlı kızak ile turistleri gezdirmesi
-Ozan Karataş ile röp

SÜRE: 05.09 BOYUT: 577 MB

Haber-Kamera: Suat İNCEDERE / ÇILDIR, (ARDAHAN)

=================

İlayda Acun Palandöken'de enerji depoluyor

Türkiye'deki dizi ve filmlerde alışılmış yüzlerin dışında ekranda bu sezon yeni yüzler arasına girmeyi başaran İzmirli İlayda Acun hedefine emin adımlarla ilerliyor. Tatil için geldiği Palandöken'de gün boyu kayak yapan Acun, karla kaplı ormanlık alanda gezerek enerji depoluyor.
Oyunculuk kariyerinin başında olan ve şimdiden adından bahsettirmeyi başaran İlayda Acun, tiyatro sanatçısı, sinema oyuncusu ve şarkıcı olan Ayla Algan'dan oyunculuk eğitimi aldı. Yüzde yüz yetenek bursu ile özel bir ünivresitede oyunculuk bölümü öğrencisi olan Acun, ilk projesi Kertenkele dizisinde Büşra, Elimi Bırakma dizisinde ise Zeynep karakteri ile hayranlarının beğenisini topladı. Çocukluğundan beri hayali oyunculuk olan Acun, şu an gelen bazı teklifleri değerlendiriyor. İlk kez geldiği Palandöken'de hem stres attığını hem de gelen teklifleri değerlendirdiğini söyleyen Ayla Algan, hedefinin sinama üzerinde ilerlemek ve yurt dışına gitmek olduğunu belirtti. Kendi yazdığı filmde oynamayı da çok istediğini vurgulayan Acun şunları söyledi:
"İstabul çok yordu. Palandöken'e dinlenmek için geldim. Kayak yapmayı da öğrendim. Gün boyu kayıp ve ormanlık alanda gezerek stres attım. Gelen bazı teklifler var. Şimdi daha iyi düşünebiliyorum. Hayallarim ve hedeflerim çok. Bunlara tek tek ulaşacağıma inanıyorum. Sürekli yazdığım bir hayal ise Çetin Tekin Dora ile aynı sahneyi paylaşmak. Filmde onun kızını oynamayı çok istiyorum. Böyle bir şey olursa çok ama çok mutlu olurum. Film ve dizilerde bizim gibi yeni yüz ve yeteneklere ağırlık verilmesi sevindirici. Ayrıca Türkiye'de son yıllarda yaygınlaşan müzikal yapmayı da istiyorum."

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------
-İlayda Acun'un kayak dersi alması
-İlayda Acun'un kayak yapması
-Palandökende karlar üzerinde güneşlenmesindne detay
-İlayda Acun ile röp

SÜRE: 04.30 BOYUT: 503 MB

Haber: Turgay İPEK - Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,(DHA)

=================

Avukatlar korosu örnek oldu

Antalya'da avukat ve çeşitli meslek gruplarından insanların yer aldığı Antalya Barosu Türk Sanat Müziği Korosu, Türk Eğitim Vakfı (TEV) ile yürüttüğü 'Meslektaşımı Okutuyorum' projesi ile örnek oldu.
Antalya Barosu Türk Sanat Müziği Korosu, özellikle üniversite öğrencilerinin eğitimine katkı koymak için TEV ile protokol imzaladı. Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenim gören başarılı ve maddi imkandan yoksun öğrencilere verilecek bursun önemine dikkati çeken Baro Başkanı Polat Balkan, "Sosyal sorumluluk projelerinde aktif olarak sorumluluk üstleniyorlar. En son bir güzelliğe daha imza attılar. Antalya Barosu olarak özellikle hukuk eğitimini çok önemsiyoruz. Benzer ilke ve değerlere sahip olduğumuz Türk Eğitim Vakfı'nın Antalya Şubesi ile 'Meslektaşımı Okutuyorum' projesi başlattık" dedi.
Farkındalık ve duyarlılığı yüksek bir baro olduklarını belirten Polat Balkan, “Yaşama dair her alan bizi de ilgilendirir. Bu anlamda sanatsal etkinlikler, önceliklerimizden biri. Bizim nefes aldığımız alanlardan biri. Antalya Barosu Türk Sanat Müziği Korosu, hem Antalya'nın hem Türkiye'nin en eski amatör korolarından birisidir. Yaklaşık 25 yıllık köklü bir geçmişe sahip. Koro ağırlıklı olarak meslektaşlarımızdan oluşuyor. Ancak çeşitli meslek gruplarından arkadaşlarımız koro içerisinde yer almaktadır. Yıl boyunca çalışmalarını yapıyorlar. Çeşitli etkinliklerde sahne alıyorlar" diye konuştu.
'SAVCI VE YARGIÇLAR DA KORODA YER ALMAK İSTİYOR'
Avukatlığın, yorucu tempolu, zorlu bir meslek olduğuna dikkati çeken Balkan, şöyle konuştu:
"Psikolojik olarak yıpratıcı bir meslek. Sanatsal, sportif ve kültürel etkinlikler, bu yoğun, yorucu tempoda nefes alma olanağı sağlıyor. Türk Sanat Müziği'den Türk Halk Müziği'ne, rock gruplarına varıncaya kadar çeşitli korolarımız var. Spor takımlarımız var. Kültürel etkinlikleri çok sık yapan bir baroyuz. Bunlar bizim bir anlamda yaşam alanlarımız. Her gün adliyede karşılaştığımız, birlikte iş yaptığımız savcılarımız da yargıçlarımız da sağ olsunlar her zaman bizim etkinliklerimize ilgi gösteriyor. Koroda görev almak isteyen emekli savcı, yargıç ve noterler ile icra memurları da var."
'MESLEKTAŞIMI OKUTUYORUM' PROJESİ
Koro şefi avukat Cengizhan Gököz, Antalya Barosu Korosu'nun, baronun yönetmeliğinde yer alan bir kültür sanat etkinliği olduğunu söyledi. Koronun 50 korist ve 11 kişilik saz heyetinden oluştuğunu kaydeden avukat Gököz, “Yargının bu kadar çok sıkıntı yaşadığı bir dönemde, yaşamımıza çok güzel bir köşe ayırıyoruz. Antalya Barosu her alanda olduğu gibi, kültür ve sanatta da hem Antalya'ya, hem Türkiye'ye güzel bir ışık veriyor. 'Meslektaşımı Okutuyorum' projesi ile Akdeniz Hukuk Fakültesi'nde okuyan öğrencilerimize burs verilmesi için farkındalık konseri verdik. Geleceğin avukat, savcı ve hakimlerin yetişmesine bir nebze de olsa katkı vermenin önemini anlatmaya çalışıyoruz" dedi.
TEV Antalya Şube Başkanı Arzu Aslan Kartal ise bu projenin kendileri için çok büyük anlamı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Bu proje ilk defa yapıldı. Buradaki amaç maddi imkanı olmayan, fakat başarılı gençlerimizin desteklenmesi. BİZ TEV olarak her yıl yaklaşık 40- 50 arası başvuru alıyoruz. Bu da bize 20 gençten birine burs verme imkanı sağlıyor. Bu tür sosyal sorumluluk projeleri ile 20'de bir olan burs sayısını ikiye, üçe çıkartmak istiyoruz. Bu proje diğer kurumlarla yapılacak olan sosyal sorumluluk projelerine örnek olması açısından çok önemli."
Her yıl 7 bin öğrenciye eğitim bursu verdiklerini hatırlatan Arzu Aslan Kartal, “51 yıldır, 230 binden fazla gencimize eğitim bursu sağladık. Antalya olarak da şu ana kadar verdiğimiz burs sayısı 5 bin 500. 275'ten fazla burs alan öğrencimiz var" diye konuştu.
Koroda görev alan avukat Yasemin Sönmez de 16 yıldır avukat olduğunu belirterek, "6 yıldır Türk Sanat Müziği koromuzda yer alıyorum. Bizler müziğin önemini biliyoruz. Uygarlığın sembolü olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, bazen cezaevinden, bazen ağır ceza duruşmasından veya karakoldan koşturarak buraya geliyoruz. Böyle anlamlı bir projede yer almaktan dolayı da çok mutluyuz. Müziğin iyileştirici etkisi ile bir araya geldiğimizde güzel sonuçlar çıkacağına inanıyoruz" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
----
Müzik aletlerine akord yapılırken görüntü
Koro üyelerinin görüntüsü
Koro şarkı söylerken görüntüsü
RÖP 1: Av. Gököz
RÖP 2: Av. Polat Balkan ( Baro Başkanı )
RÖP 3: Arzu Aslan ( TEV Antalya şube başkanı )
RÖP 4: Av. Yasemin Sönmez

606 MB -- 05.28 // HD

Haber: Süleyman EKİN-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)

==============

Kar altında tarih gezisi

Burdur'un Ağlasun ilçesinde, aşkların ve imparatorların şehri olarak bilinen Sagalassos Antik Kenti, yaz aylarında olduğu gibi kış mevsiminde de doğa, tarih ve fotoğraf tutkunlarının gözdesi.
UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde yer alan antik kent, Antoninler Çeşmesi, agoraları, Roma hamamları, Macellum yapısı, Heroon yapısı, kütüphanesi ve yaklaşık 9 bin kişilik tiyatrosuyla göz kamaştırıyor. Antik kentin karla kaplı görüntüsü ise ziyaretçi çekmeye devam ediyor. Denizden 1700 metre yükseklikteki antik kent, Antalya'ya yakınlığı nedeniyle de Antalyalı hafta sonları doğa, tarih ve fotoğraf tutkunlarının tercihi oluyor.
12 AY TURİZME AÇIK
Profesyonel rehber ve dağcı Cuma Gök, kış aylarında Sagalassos Antik Kenti'ne yapılan günübirlik gezilere çok fazla ilgi gösterildiğini belirterek, "Ziyaretçilerimizi yaklaşık 80 kişiyle sınırlıyoruz. 12 ay turizme açık bir bölge ama ziyaretçilerimiz özellikle kış aylarını tercih ediyor. Bunun nedeni ise kentin kar altındaki halinin büyüleyici oluşu" dedi.
İKİ YÜRÜYÜŞ PARKURU
Cuma Gök, antik kentte biri 10, diğeri 12 kilometre olan iki yürüyüş parkuru bulunduğuna da dikkat çekerek, "10 km olan parkur hemen her yaşta ziyaretçinin yürüyebileceği bir parkur. 12 km'lik parkur biraz daha tırmanış isteyen, iniş, çıkışı fazla olan bir parkur" diye konuştu. Gök, antik kentin Antalya'ya 110 km uzaklıkta bulunduğunu da belirterek, "Bu da Antalyalılar için bir avantaj. Dolayısıyla Sagalassos turlarımıza büyük ilgi var" dedi.

Görüntü Dökümü
---------
-Kentten görüntüler
-Ziyaretçilerden görüntüler
-Detay görüntüler

Haber: Selma KUNAR- Kamera: ANTALYA, (DHA)

==================

Dedesinin İstiklal Madalyasını 99 yıl sonra alıp mezarına götürdü

Zonguldak'ın Devrek ilçesinde gazeteci ve yazar İbrahim Tığ, 1909 yılında askere giden ve 13 yıl 11 ay 6 gün askerde kalarak Çanakkale Savaşı dahil birçok savaşta yer alan ve son olarak Kurtuluş Savaşı'nın ardından köyüne geri dönen dedesi gazi Kamil Tığ'a ait İstiklal Madalyası'nı 15 yıl süren yazışma ve mahkeme sürecinin ardından almanın mutluluğunu yaşıyor. İstiklal Madalyasını, dedesinin mezarına götüren İbrahim Tığ, "En büyük gururumuzu yaşıyoruz" dedi.
Devrek ilçesinde yerel gazete sahibi ve yazar İbrahim Tığ, 20 yaşındayken askere giden ve 13 yıl 11 ay 6 gün er olarak görev yapan ve 1945 yılında 56 yaşındayken hayatını kaybeden dedesi Kamil Tığ'ın İstiklal Madalyasını alabilmek için 15 yıl önce babasıyla mücadele başlattı. 9 yıl önce babasını kaybeden İbrahim Tığ, 5 yıl önce ilk olarak dedesinin Çanakkale Savaşı'na da katıldığını, Kurtuluş Savaşı sırasında aldığı 'gazilik' unvanını belgeledi. İbrahim Tığ, Ankara İdare Mahkemesi'ne dava açarak dedesinin gazi, kendisinin de mirasçısı olduğu gibi madalya için gerekli tüm belgeleri toplayarak Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'na gönderdi. Yapılan araştırmalar sonucunda, İbrahim Tığ'ın Kurtuluş Savaşı gazisi, 17'inci Tümen Nakliye Taburu askeri Kamil Tığ'ın torunu olduğu ve İstiklal Madalyası'nın da en kısa sürede gönderileceği ifade edildi.
ASKERLİK ŞUBESİNDEN DEDESİNİ MADALYASINI ALDI
Dün Devrek Askerlik Şubesi Başkanlığı'ndan aranan İbrahim Tığ'a yıllardır beklediği haber geldi. Annesi Hatice Tığ(73) ile birlikte askerlik şubesine giden İbrahim Tığ, Türk Bayrağı önünde milli mücadelede hizmet eden dedesi gazi Kamil Tığ'ın İstiklal Madalyası'nı 99 yıl sonra Devrek Askerlik Şubesi Başkanı Astsubay Batıkan Alkan'dan aldı. Astubay Alkan'ın göğsüne taktığı madalyayı görünce duygulanan İbrahim Tığ, "Dedem Kamil Tığ aralıksız 13 yıl 11 ay 6 gün askerde savaşmış. Bu ülkenin kurtarılmasında görev alan bir asker. Onun torunu olmaktan bende son derece mutluyum." dedi.
Astsubay Alkan da, İstiklal Madalyası'nı kahraman bir gazinin torununa takdim etmekten mutluluk duyduğunu söyleyerek, "Dedenizin kayıtları bulundu. Çok şükür bu şekilde sonuçlandırdık. Bizde çok mutlu olduk sizin adınıza. Tebrik ediyorum. Bu gururu taşıyor olabilmeniz bizim için çok büyük mutluluk vesilesi. İnşallah sizden çocuklarınıza, torunlarınıza güzel bir miras olur. Anlamı, maneviyatı çok büyük bir madalya dedi." diye konuştu.
MADALYAYI DEDESİNE GÖTÜRDÜ
İbrahim Tığ, ardından halası 94 yaşındaki Dursun Gedik ile birlikte dedesi Kamil Tığ'ın mezarını ziyaret ederek İstiklal Madalyası'nı götürdü. Madalyayı dedesinin mezar taşına koyan İbrahim Tığ ve Dursun Gedik duygu dolu anlar yaşadı. Dedesinin ellerinde bir fotoğrafı bile olmadığını söyleyen İbrahim Tığ, duygularını şöyle anlattı:
"Aslında dedeme 1932 yılında İstiklal Madalyası vesikası gönderilmiş. Ancak dedem okuma-yazma bilmediği için vesikanın gelmesine rağmen madalyasına almaya gitmemiş. Hiçbir yere başvurmamış. Vesikayı sandığa kaldırmışlar. Aradan geçen 99 yıl sonra bu madalyayı almamız bize ayrıca anlam kattı. Babam öleli 9 yıl oldu. Rahmetli babam, babasının gazi olduğunu çok iyi biliyordu. Bunun madalyasını almak çok istemişti fakat mevcut yasalar buna elvermedi. Yasalarla boğuştu. Babamı kaybettikten sonra ben bunu takip etmeye devam ettim. 5 yılda ben yargı süreci, dedemin gazi olduğunu ispat etme, yargı süreci sürdü. Sonuçta biz haklı çıktık. Dedemiz gerçekten bir gazi. Bu madalyayı da bugün askerlik şubesi başkanlığında bize takdim ettiler. En büyük gururumuzu yaşıyoruz. Bunun bir ölçütü yok. Bu bambaşka bir şey. Bunun ekonomik ölçüsü de yok. Bambaşka duygu. Bugün halamla, akrabalarımla dedemi yaşadık. Ben edebiyatçı ve yazar olarak birçok ödül aldım ama bu benim için en büyük ödül bu oldu."
94 YAŞINDAKİ KIZI MADALYAYI GÖRÜNCE DUYGULANDI
Askerden geldikten sonra evlenen ve köyde çiftçilik yapan Kamil Tığ'ın 6 çocuğundan hayatta olan tek kızı Dursun Gedik(94) de madalyayı gördüğünde duygulandığını anlatarak, "Biz o öldüğünde çocuktuk. Çok savaşmış babam. Çok mutlu olduk. Kardeşim çok uğraştı ama alamadı. İbrahim sonunda başardı." dedi. Torunu Makbule Tığ (74) da, "Dedem 13 yıl savaşta kalmış. Dedemi görmüş kadar olduk. Çok büyük mutluluk bizim için. Torunlarımıza güzel bir miras bırakacağız." diye konuştu.

Görüntü Dökümü
------------
-İbrahim Tığ'ın annesiyle askerlik şubesine gitmesi
-İstiklal Madalyasını alması
-Astsubay Batıkan Alan'ın konuşması
-İbrahim Tığ'ın konuşması
-Dedesinin mezarına gitmesi
-Halası Dursun Gedik ile dedesinin mezarını ziyaret etmesi
-Madaylayı mezar taşına koyması
-İbrahim Tığ ile röp.
-Halası Dursun Gedik ile röp.

Süre: (8.09) Boyut: (911 MB)

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,(DHA)