DHA YURT BÜLTENİ -4

  NATO lojmanlarına ateş açan 2 kişi yakalandı (Ek bilgilerle) İZMİR'in Buca ilçesinde, pompalı tüfeklerle NATO lojmanlarına ateş açan 2 kişi, yakalanıp, gözaltına alındı.

NATO lojmanlarına ateş açan 2 kişi yakalandı (Ek bilgilerle)

İZMİR'in Buca ilçesinde, pompalı tüfeklerle NATO lojmanlarına ateş açan 2 kişi, yakalanıp, gözaltına alındı.
Olay, saat 03.00 sıralarında İnkılap Mahallesi 512 Sokak'ta meydana geldi. Taksi ile gelen yüzleri maskeli 2 kişi, NATO lojmanlarına pompalı tüfekle arka arkaya ateş açarak kaçtı. Silah sesleri üzerine bölgeye polis ekipleri sevk edildi. Ekipler, bölgede arama çalışması başlattı. Çalışmalar bir süre sonra sonuç verdi, şüpheliler S.K. ve D.K., Akdoğan Caddesi'nde kullandıkları pompalı tüfeklerle yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin üzerlerinde yapılan aramalarda 1 bıçak, 2 kar maskesi ve 25 fişek çıktı. Şüpheliler, sorgulanmak üzere Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Olay yerinde yapılan incelemede 12 boş fişek bulunurken, saçmaların NATO lojmanlarının bekçi kulübesi ile bahçe duvarına isabet ettiği belirlendi. Şüpheliler S.K. ile D.K.'nın Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki sorguları sürüyor. Yapılan ilk araştırmada şüphelilerinin uyuşturucu ve farklı asayiş suçlarından kayıtlarının olduğu belirtildi. İlk ifadelerinde herhangi bir örgüt bağlantısı hakkında bilgi vermeyen şüphelilerin olayı örgüt bağlantısı içerisinde gerçekleştirmiş olabilecekleri ihtimaline karşı, TEM şube ekipleri soruşturmayı çok yönlü olarak devam ettiriyor. Olayın yaşandığı bölgedeki güvenlik ve mobese kayıtları da detaylı incelenirken, şüphelilerin olay yerine geldiği taksi de araştırılıyor. Şüphelilerin sorgularının ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜLER GEÇİLMİŞTİ

Haber: Halil İbrahim KARABIYIK / İZMİR (DHA)-

=====================

Gölette görülen 36 'kuzey şeritli semenderi' için harekete geçildi

Rize'nin Hemşin ilçesinde, Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Liste'ye göre, küresel ölçekte tehlike altında olan 'kuzey şeritli semenderi'ler görüldü. Bir gölette sayıları 36 olduğu tespit edilen semenderilerinin yaşam alanının korunması için çalışma başlatıldı.
Hemşin ilçesinde yol kenarındaki su birikintisinde bazı canlılar olduğunu gören Nuri Yazıcı, durumu Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ile Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde (KTÜ) tanıdığı akademisyenlere bildirdi. Bölgede inceleme yapan heyet, su birikintisindeki canlıların Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Liste'ye göre, küresel ölçekte tehlike altında olan 'kuzey şeritli semenderi'ler olduğunu tespit etti. Sayılarının 36 olduğu belirlenen 'kuzey şeritli semenderleri'lerin yaşadığı su birikintisi koruma altına alınırken, canlı türünün hareketleri izleniyor.
'BU TÜR CANLIYA RASTLAMAMIŞTIM'
Semenderileri yörede ilk kez 3 yıl önce fark ettiğini anlatan Nuri Yazıcı, bir süre önce canlıları su birikintisinde çokca gördüğü söyledi. Yazıcı, "Bataklığı incelediğim zaman varlığını daha önce hissetmediğim bu canlıları gördüm. Bu tür bir hayvana daha önce rastlamamıştım, dikkatimi çekti, gözlem altına aldım. 3 senedir de bunları inceliyorum. Uzmanlar bu canlıların endemik olduğunu söylediği zaman biraz daha sevindim. Özel bir türü koruyarak doğru bir iş yaptığımı anladım. Yolun hemen kenarında yaşayan semenderler tehlike altında. İnsanların dikkatini çekmemek ve zarar vermelerini önlemek için buraya fazla gelmemeye ve saklamaya çalıştık" dedi.
'ZARAR GÖRMEMELERİ İÇİN TAKİP EDİYORUZ'
Çaykur Organik Hemşin Çay Fabrikası Müdürü Ömer Demirci de bölgede organik tarıma geçilmesi ile endemik canlı türlerinin görülmeye başladığını belirterek "2009 yılında bölgenin organik çay tarım havzası ilan edilmesi ile beraber doğa eski haline aşmaya başladı. Doğanın dengesinin oluşması ile bu tip endemik hayvanlarda yeniden gözükmeye başladı. Biz yolun kenarındaki birikintide yaşamaya başlayan kuzey şeritli semenderileri fark ederek, zarar görmemeleri için takip ediyoruzö diye konuştu.
'YAŞAM ALANLARI KORUNMALI'
Ziraat Yüksek Mühendisi Emel Babalık Sayın ise küçücük bir su birikintisinde endemik bir türün yaşadığını duyunca dikkatini çektiğini belirterek "Saadece bu coğrafyada yaşayan bu kadar değerli bir canlının böyle yolun kenarında tehlike ile iç içe olmaları beni endişelendiriyor. Fabrikanın yanında olması, yaz dönemlerinde kamyon giriş çıkışlarının artması nedeniyle ayrı bir tehlike oluşturuyor. Muhakkak burada hızlıca koruyucu önlem alınmalı, bu canlıların yaşam alanlarında korunmaları sağlanmalıö ifadelerini kullandı.
PROF. DR. BÜLBÜL: BU CANLININ KORUNMASI GEREKİYOR
Karadeniz Teknik Üniversitesi Zooloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bülbül ise, son yıllarda su kaynaklarının azalması ile 'amfibi' denilen hem suda hem karada yaşayan canlıların olumsuz etkilendiklerini söyledi. Bülbül, şunları dedi:
"Bu hayvanlar bağımlı olduğu suya yumurtalarını bırakıyor. Bu canlılar solungaç solunumu yaptıkları için larvaları da suda büyüyor. Bulundukları su ortamı da insanlar tarafından bir şekilde yok edilirse ya da tahrip edilirse yaşam şansları olmuyor. Erginlerin karaya kaçma ve kurtulma şansı olabilir belki ama yumurtaların ve larvaların böyle bir şansı yok. Bu bahsettiğimiz hayvan da tehdite yakın statüsünde. Bu canlının korunması gerekiyor. Çünkü bu tehdit artmaya devam ederse, bu canlıların yaşam alanı olan su kaynakları yok edilirse artık 'tehdit altında' aşamasına gelecek. Bu aşamaya gelmeden ülkemizin bu biyolojik çeşitliliğini oluşturan bu hayvanları doğal yaşam ortamlarında korumamız ve bilinçsiz bir şekilde yok olmalarını engellememiz gerekiyor. Bunun adına tür koruma eylem çalışma ve projeleri var. Devletimiz bu koruma çalışmalarını yaparken halkımızın da bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor"
'BU CANLILAR YURT DIŞINA KAÇIRILIYOR'
'Kuzey şeritli semenderi'lerin yurt dışına kaçırıldığını ve buna karşı önlem alınması gerektiğini de kaydeden Bülbül, "Kuzey Şeritli Semenderi, akvaryumda görüntü itibariyle güzel görünen bir canlıdır. Kaçakçılık yaparak bu canlıları yurt dışına götürüp orda akvaryum hayvanları olarak satabilen kişiler olabiliyor. Bu konuyla ilgili olarak geçen sene bir makale yayınlanmıştı. İspanya'nın normal doğal şartlarında yaşam alanı olmayan, en yakın olarak Türkiye, Gürcistan ve Rusya'da yaşam alanı bulan Kuzey Şeritli Semenderi'nin İspanya'da doğal yaşam alanında bireyleri bulunmuş. Bununla ilgili DNA çalışması yapıyorlar. Demek ki buradan bir şekilde bu hayvanlar götürülmüş ve bir süre sonra sıkılıp akvaryumdan doğal alana bırakılmış. Ülkemize ait bu hayvanlar orada yaşayabiliyor. Bunlar olumsuz örnekler teşkil etmektedir" dedi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
----------
Kuzey şeritli semenderi görüntüsü
Röpler
Gölet görüntüleri
Detaylar

BOYUT: 595 MB

Haber-Kamera: Arzu ERBAŞ-Mehmet Can PEÇE/HEMŞİN(Rize), (DHA) -

====================

Arabasını satıp süt birliği kurdu; 4 yılda günlük süt üretimini 50 tona çıkardı

Eskişehir’in Mahmudiye ilçesinde veteriner teknisyeni olan evli ve 2 çocuk babası Güner Özer (32), projelerinin görev yaptığı birliklerde kabul edilmemesi üzerine aracını 30 bin liraya satarak Mahmudiye Çifteler Han Süt Üreticileri Birliği’ni kurdu. Dört yılda günlük süt üretimini 50 ton kadar çıkaran Özer, çoğunluğu kadın olan 1500 kadar süt üreticisine de gelir kapısı sağladı. Özer, “İnsanlarımız yaşı genç görünce başaramayacağına inanıyor. Hem onu kırdık hem de başarılabileceğini göstermiş olduk. Biz bu işe eksi 35 bin lirayla başladık, imkan değil gönül ve cesaret meselesi" dedi.
Eskişehir’in Mahmudiye ilçesinde oturan Güner Özer, 2014 yılında İstanbul Selimiye Veteriner Sağlık Meslek Lisesi'nden mezun oldu. Memleketine dönen Özer, süt birliklerinde veteriner sağlık teknisyeni olarak çalıştı. Hazırladığı süt birliği projeleri birlik yönetimlerine kabul ettiremeyince kendi birliğini kurmaya karar verdi. Kendisine inanan 36 üyeyle birlikte 2015 yılında Mahmudiye Çifteler Han Süt Üreticileri Birliği’ni kuran Özer, masraflarını karşılamak için kendi arabasını 30 bin liraya sattı. Ailesi ve kendisi de üretici olan Özer, mahalle arasında satılan süt parasıyla okuyup mezun olduğunu ve kendi birliğini kurarak üreticilere destek olmayı hedeflediğini söyledi.
805 DÜVE DAĞITTI, ÜRETİM ARTTI
Kiralık evde oturan Güner Özer, birlik tabelasını astıktan sonra 150 lira kirası olan bir bürosu tuttuklarını anlatarak şunları söyledi:
“O kirayı dahil ödeyecek gücümüz yoktu. Acil olarak birlik için yaklaşık 30 bin liralık para gerekiyordu. Masraflar için kendi arabamı sattım. Arabamı tamamen gözden çıkararak sattım. Bu iş yürümeyebilirdi, aracım giderdi. Arabamı giderse memlekete ama iş olursa herkes kazanacak düşüncesiyle sattım. İnanın bütün kapılar açılmaya başladı. Aracın tüm parasını birlik için harcadık. Süt soğutma merkez için belediyeden eski bir bina devraldık. Süt toplayanlarla anlaştık. 2015 yılında bölgenin sütünü birlik çatısı altında pazarlamaya başladık. Bölgedeki sütün kalitesini arttırdık. Bölgeden toplanan günlük 27 ton sütte kaldık. Bankayla protokol yaptık, üreticilerin süt parasını birlik olarak temlik vermeği taahhüt ettik. Karşılığında da teminatsız üreticilerimize kredi vermesini talep ettik. Bankanın güvenip 1300 liralık kredi kartı vermediği üreticilere süt parasından taahhütle 78 bin lira kredi çıkardık. 105 üreticiye 805 tane gebe düve getirip dağıttık. Bu sayede günlük süt üretimimiz 43 tona ulaştı. Trakya’dan topladıklarımız ve annesinin karnında gelen buzağı doğurdu onlarda inek oldu. Günlük 46 ton günlük süt bandındayız."
SÜT İŞLEME TESİSİNİ KURDU
Mahmudiye Çifteler Han ilçeleri Süt Üreticileri Birliği Başkanı Güner Özer, Türkiye’de ilk kez birliğin kendisine ait süt işleme tesisini kurduklarını ifade ederek, “Türkiye’deki 302 tane süt birliği içerisinde kendine ait süt işleme tesisi olan ilk birliğiz. Aynı zamanda günlük pastörize süt üretimine başladık. Tamamen doğal, katkısız. Bize gelmeden önce herhangi bir su katılmışsa, bunları hemen eliyoruz. Çok dikkatli şekilde üretim yapıyoruz. Hayvancılık bölgesinin içine kurduğumuz için tesisi, biz bölgede üretilen sütü maksimumum 45 dakika içerisinde köylerden soğutma merkezlerine getiriyor. Kalitesine göre analizler yapıldıktan sonra hayvandan süt sağıldıktan maksimum 4 saat içinde paketlenir ve 24 saat olmadan Eskişehir’deki tüketicinin sofrasına ulaşır. Bunu büyük ölçekli sanayi kuruluşlarının zaten başarması imkansız. Biz yerelde bunu başardık. Yakın zamanda bir süt markamız çıkacak ve evlere servis yapacağız. Araç filosunu oluşturuyoruz. Mevcutta gıda mühendisleri, gıda teknikeri, ustalar, saha kalite çalışmaları yapan arkadaşlarımız var.ö dedi.
ÇOĞUNLUĞU KADIN, 1500 ÜRETİCİYE ULAŞTI
Eskişehir’de birliğin adını taşıyan üç ilçede 1500 kadar üreticiye ulaştıklarını kaydeden Özer, “Bölgemizde biz 1500 kadar üreticimizle hizmet veriyoruz. Üreticilerimizin yüzde 90’ı kadın. Çünkü hayvancılık tek başına yapılacak bir iş değildir. Kadınlar evde hayvancılığa destek vermezse yapılamaz. Kadınlar bu işin mimarıdır. Bebek dünyaya geldiğinde anne sütüyle büyüyüp hayata atılıyorsa, burada üretici kadınlarımız, annelerimiz hayvanlardan elde ettikleri sütü sağlıklı olarak bize ulaştırarak temel gıda olan sütün tüketicilere ulaşmasını sağlıyor. Ülkenin beslenmesine katkıda bulunuyorö şeklinde konuştu.
DAHA OLGUN GÖRÜNMEK İÇİN SAKAL, BIYIK BIRAKTI
Birliği kurduğunda henüz 27 yaşında olduğu için ‘çocuk’ olarak görüldüğünü anlatan Özer, daha olgun görünmek için sakal ve bıyık bıraktığını söyleyerek, “Birliği kurduğumuzda daha gençtim. Bıyık sakalım pek yoktu. O gün için bir üretimiz geldi. Üye olmak istediğini ve başkanla görüşmek istediğini söyledi. Benim dediğimde güldü. Oturduk çay içerken ‘gerçekten başkan nerede?’ diye sordu. Başkan benim dediğimde ‘çocuktan başkan mı olur?’ dedi. Kimliğimi gösterince ikna oldu ve ben onun gözleminden sonra daha olgun görünmek adına sakal bıyık bıraktım. İnsanlarımız yaşı genç görünce başaramayacağına inanıyor. Hem onu kırdık hem de başarılabileceğini göstermiş olduk. Biz bu işe eksi 35 bin lirayla başladık, imkan değil gönül ve cesaret meselesiö ifadelerini kullandı.
Özer, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin kent merkezindeki ‘Halk Süt’ projesi kapsamında sattığı sütlerinde üreticisi olduklarını sözlerine ekledi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
--------
-Süt birliği işletme tesisi
-Birlik tabelası
-Laboratuvarda süt analizi
-Analiz detay
-Özer ve işletme tesisi
-Güner Özer ile röp.
-Süt dolum detayları
-Özer’in açıklamaları
-Süt tesisleri
-Özer’in süt içmesi
-Süt doldurma işlemleri
-Plastik bidonların kapaklanması
-Tesislerden görüntüler
-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Engin ÖZMEN-Hakan TÜRKTAN/MAHMUDİYE(Eskişehir),(DHA)-

====================

Süt tankerine çarpan otomobil hurdaya döndü

Bursa’da, aynı yöne giden süt tankerine arkadan çarpan otomobil, kullanılamaz hale geldi. Kazada, otomobil sürücüsü Cumhur Caner Özdoku (35) yaralandı.
Kaza, merkez Nilüfer ilçesi İzmir Yolu Caddesi'nde meydana geldi. Cumhur Caner Özdoku yönetimindeki 16 JUU 87 plakalı otomobil, hatalı sollama yapınca önünde ilerleyen ve sürücüsü öğrenilemeyen 16 AN 527 plakalı süt tankerine çarptı. Kazanın ardından hurdaya dönen otomobil, motor kısmından alev aldı. Yoldan geçen diğer sürücüler, yangın tüpleriyle alevlere müdahale ederek söndürdü. Araçtan yaralı olarak çıkarılan Cumhur Caner Özdoku, çağırılan ambulansla Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Özdoku, müdahalesinin ardından da taburcu edildi.
Kaza yapan otomobilde içki şişelerinin olduğu belirlenirken, polis soruşturma başlattı.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
----------
- Olay yerinden detay
- Kazayapan otomobilden görüntüler
- Süt kamyonundan görüntüler
- Polis ekiplerinin çalışması
- Sürücülerin kazayı anlatması

Süre: 02.05 Boyut: 234 MB

Haber: İsmail Hakkı SEYMEN - Kamera: Serkan AKKUŞ/BURSA,(DHA)

=====================

Araçlarındaki hasarı incelerken otomobil çarptı: 3 yaralı

BURSA'da otomobilleri ile geçirdikleri kazadan yara almadan kurtulan 3 kişi, araçlarındaki hasarı incelerken başka bir otomobilin çarpması sonucu yaralandı.
Dursun K., idaresindeki 16 AT 395 plakalı otomobil, Mudanya-Bursa kara yolu Sanayi Caddesi'nde bariyerlere çarptı. Kazanın ardından otomobildeki hasarı incelemek için araçtan inen Dursun K., Hacı K. ve Murat I.'ya, Mert E.'nin kullandığı 16 R 0330 plakalı otomobil çarptı. Kazada yaralanan Dursun K., Hacı K., ve Murat I., olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından çevredeki hastanelere kaldırıldı. Kazanın ardından gözaltına alınan sürücü Mert E., ifadeleri alınmak üzere emniyet müdürlüğüne götürüldü.

Görüntü Dökümü:
--------
- Yaralılardan görüntü
- Yaralıların tedavi edilmesinden görüntüler
- Kaza yapan otomobillerden detaylar
- Olay yerinden görüntüler
- Polis ekiplerinin çalışmasından detaylar

Reklam
Reklam

Süre: 02.26 Boyut: 272 MB

Haber-Kamera: İsmail Hakkı SEYMEN-Serkan AKKUŞ/BURSA,(DHA)-

=================

Bıçaklanmış halde yolun kenarında bulundu

Konya'da Suriye uyruklu Abdülbani El Hüseyin (28), vücudunun 10 yerinden bıçaklanmış halde yolun kenarında bulundu. Ambulansla hastaneye kaldırılan Hüseyin'in hayati tehlikesinin devam ettiği belirtildi.
Olay, merkez Meram ilçesi Karahüyük Mahallesi Dutlu Caddesinde meydana geldi. Yoldan geçen bir kişi, yolun kenarında bir kişinin kanlar içinde hareketsiz halde yattığını fark etti. Bunun üzerine polis ve sağlık görevlilerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık görevlileri Suriye uyruklu olduğu belirlenen Abdülbani El Hüseyin'in vücudunun 10 yerinden bıçaklandığı saptadı. Ambulansla Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Hüseyin'in hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi. Polis, saldırgan ya da saldırganların kimliğini belirlemek için çalışma başlattı

Görüntü Dökümü
-----------
-Yaralının ambulanstan indirilmesi
- Acil servise alınması

Reklam
Reklam

Haber- Kamera: Mehmet IŞIK KONYA DHA))

===============

64 yaşında üniversite mezunu oldu

İZMİT’te yaşayan 73 yaşındaki ressam Şaziye Şahin, ilkokul mezunu olması nedeniyle duyduğu rahatsızlık üzerine 53 yaşında eğitimine devam ederek ortaokulu ve liseyi bitirdi. 60 yaşında Kocaeli Üniversitesi Seramik Cam ve Çini bölümünü kazanan Şaziye Şahin, bölümü 2'nci olarak bitirdi. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden 64 yaşında mezun olan Şaziye Şahin, ilkokul mezunu bir ressam olduğu için bazı sergilerinde eğitim durumunu söylemeye çekindiği için okumaya karar verdiğini ifade etti.
Ressam Şaziye Şahin atölyesinde yağlı boya tabloların yanı sıra tasarladığı cam ve takı ile seramik süs eşyaları yapıyor. Şaziye Şahin açtığı sergilere katılan sanatseverlerin eğitim durumunu sorması üzerine ilkokul mezunu olması nedeniyle rahatsızlık duydu. Eğitimine devam etme kararı alan Şahin, 53 yaşında açık öğretimle ortaokulu daha sonra liseyi bitirip üniversite sınavına hazırlandı. Şahin, 60 yaşında Kocaeli Üniversitesi Seramik Cam ve Çini bölümünü kazandı. Bölümü 2'nci olarak bitiren Şahin, daha sonra dikey geçiş sınavıyla aldığı iki yıllık eğitimi 4 yıla tamamlamaya karar verdi. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni kazanan Şahin, 64 yaşında üniversiteden mezun oldu.
'HAYATIMA ÜNİVERSİTE MEZUNU RESSAM OLARAK DEVAM EDİYORUM'
İlkokul mezunu bir ressam olduğu için bazı sergilerinde eğitim durumunu söylemeye çekindiği için okumaya karar verdiğini ifade eden Şaziye Şahin, “1995 yılında konservatuar bünyesinde plastik sanatlara başladım. Önce seramikle başladım ardından temel sanat eğitimi alırken desen dersleri, yağlı boya resim ve daha sonra da heykel ile ilgilendim. 15 yıl boyunca sanat üzerine eğitim aldım. Konservatuara bağlı olduğum için de her sene sergi açıyordum. Sergide benim eserlerim tanınıyordu, ben tanınıyordum ama beni kendi içimde rahatsız eden bir şey vardı. Ben bunları yaparken ilkokul mezunuydum, bu benim elimde olan bir şey değildi. Arkadaşlarım biliyordu ama başkaları eğitim durumumu sorduğunda geçiştiriyordum. Baktım ki sanat alanında baya ilerliyorum sonra kimseye söylemeden açık öğretimde ortaokulu bitirdim, liseyi bitirdim. Üniversite sınavına girdim ve Kocaeli Üniversitesi Seramik Cam Çini Bölümü'nü kazandım. Çok değerli bilgiler aldım, temel seramik dersleri aldım. Orası iki yıllıktı, 4 yıllık diploma almam gerekiyordu, yani ben onu istiyordum doymadım okumaya ve dikey geçişle Anadolu Üniversitesi'ne İşletme Fakültesi'ne gittim oradan mezun oldum. Ondan sonra durmadan sanata devam ettim. 64 yaşında mezun oldum. Hayatıma üniversite mezunu ressam olarak devam ediyorum.ö dedi.
‘DUYGULARIMI RESİMLERE YANSITIYORUM’
Yaklaşık 2 yıl da sulu boya dersi aldığını belirten Şahin, "Bana herkes Picasso, Dali gibi çalışıyorsun diyor. Ben eserlerimde hiçbir zaman kopya yapmadım. Çünkü benim içimde inanılmaz bir şekilde bir duygu yoğunluğu var. Hatta panik ataklar geçiriyorum bu yoğunluktan dolayı. Yaşamın her oluşumunda, havadan bile etkileniyorum benim içim dolu. O yüzden Picasso'dan esinlendin dedikleri zaman hayır diyorum. Benim elim boyaya, kaleme gittiği anda orada içimden dışarıya çıkıyor o eserler. O yüzden ben Picasso gibi diyemeyeceğim kendim için, alegorik diyebilirim belki o da sembolik bir şekilde duygularımı yansıtan bir dil olduğu için. Ben tamamen duygularımı yansıtıyorum resimlerime; yaşadıklarımı yansıtıyorum, yaşayamadıklarımı yansıtıyorum. Hayat bana çok güzel günler göstermedi. Ben hep mücadele ederek bu günlere geldim ve daha hala da mücadele ediyorum bir dakika bile durup zaman geçirmem. Aynı zamanda takı da tasarlıyorum. Seramik takılar yapıyorum, cam takılar yapıyorum, kağıt takılar yapıyorum şimdilerde ne modaysa onu yapıyorum. Zamanla her şey değişiyor, zaman neyi gerektiriyorsa ben onu yapmaya çalışıyorum. O yüzden yaratıcılık sıkıntısı çekmiyorum, her şeyi yapabiliyorum" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
-----------
-Şaziye Şahin ile röp
-Resim yaparken
-Seramik yaparken
-Atölyeden detaylar

Haber: Ergün AYAZ/Kamera: Alişan KOYUNCU/İZMİT,(DHA)

================

Liselilerden ray kaynaklı tren kazalarını önlemek için proje

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde geçen yıl meydana gelen 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasının ardından Bursa Veysel Karanı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Elektrik Elektronik bölümü öğrencileri, rayların altındaki toprağın boşalması halinde, ulaşım merkezine ve trene uyarı yazısı gönderen sistem geliştirdi.
Bursa'da Veysel Karani Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Elektrik Elektronik bölümü öğrencileri, geçen yıl 8 Temmuz'da Çorlu'da meydana gelen, 25 kişinin yaşamını yitirdiği, 300'den fazla kişinin yaralandığı tren kazası sonrası proje geliştirmeye karar verdi. Öğrenciler, bir araya gelerek, alınacak önlemler üzerine uzun süre tartıştı, proje geliştirdi. Öğrenciler, bölüm öğretmeni Ufuk Bengi ile rayların altındaki toprak kayması sonucu oluşacak kazaların önüne geçmek için, projenin çalışabilir bir örneğini yaptı. Sistem, tren raylarının altına yerleştirilen manyetik alan sensörü sayesinde rayın altının boşalması halinde ulaşım merkezine ve trene uyarı yazısı gönderiyor.
'GÖZLE GÖRÜLEMEYEN TOPRAK KAYMALARI BİLE SİSTEMDEN KAÇAMIYOR'
Veysel Karani Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Elektrik Elektronik Öğretmeni Ufuk Bengi, Çorlu'daki kazanın ardından projeyi gerçekleştirmeye karar verdiklerini belirterek, "Toprak kayması meydana gelen bölgelerde manyetik alan değişimini algılayan bir sitem üzerine kurulu. Anında hem makiniste, hem de merkeze haber veriliyor. Problem anında tespit ediliyor. Rayların altına yerleştirilen ve raylara montajlı olan manyetik alan sensörü sayesinde, topraktaki kayma sonucunda meydana gelen manyetik alan değişikliği anında tespit ediliyor ve merkeze bilgi veriliyor. Burada programlama ön planda. Bu sistemin çalışmasını program kartıyla algoritma şeklinde tasarlıyoruz. Merkeze anında kaçıncı kilometrede arıza olduğunu GPS üzerinden merkeze aktarıyor. Merkeze haber veren bu sistemin elektriğini güneş paneliyle sağlıyoruz. Hem tren raylarının çevresini aydınlatıyoruz, hem de sistemimizin enerjisini sağlamış oluyoruz. Gözle görülemeyen arızalar olabiliyor. Bu elektronik düzenek kesinlikle böyle bir kayma meydana geldiğinde gözle görülemeyen kaymaları da anında haber verebiliyor" dedi.
'İNSAN HAYATI BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ'
Projenin gerçek hayatta kısa bir sürede uygulanabileceğini belirten Bengi, "Projemizi gerçeğe uygun şekilde tasarladık. Burada bir prototip hazırladık. Gerçek hayatta kullanılması gereken sensörler, elektriğin nasıl sağlanacağı, kaç metre aralıklarla döşeneceğinin plan ve projesini hazırladık. Eğer destek alırsak, gerçek hayatta uygulanması mümkün. Devlet desteği geldiği takdirde projemizi bilirkişilere sunarak gerçek hayatta uygulanabilirliğine kendilerini ikna edebiliriz. Projemizin çıkış aşaması insan hayatı olduğu için, insan hayatı bizim için çok önemli" diye konuştu.
'DEVLETİMİZİN DESTEKLERİNİ BEKLİYORUZ'
Proje konusunda hedeflerine ulaştıklarını belirten Bengi, "Daha fazla can ve mal kaybı olsun istemiyoruz. Hem okulumuzun imkanları, hem de kendi isteğim doğrultusunda sonuna kadar seve seve bu proje üzerine çalışmalarımı devam ettireceğim. Bu konuda devletimizin de desteklerini bekliyoruz" diye konuştu.
'TÜRKİYE'DE YAYGINLAŞMASINI İSTİYORUZ'
Projenin her aşamasında katkı sağlayan 11'inci sınıf elektronik bölümü öğrencisi Adem Baydilli (17) ise, "Okulumuzda bu projeyi arkadaşlarımızla birlikte yaptık. Türkiye'de yaygınlaşmasını istiyoruz. Bu proje sayesinde Çorlu'da meydana gelen tren kazasının benzeri bir daha yaşanmayacak" dedi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
------
-Metro hattından detaylar
-Projeden detaylar
-Öğrencilerin proje üzerinde çalışmasından detaylar
-Okulun drone görüntüleri

-Süre: 05.41 Boyut: 636 MB

Haber: Semih ŞAHİN -Kamera: Muammer İRTEM/BURSA, (DHA)

====================

Urla Enginar Festivali 26 Nisan'da başlayacak

İzmir’in Urla ilçesinde 26-28 Nisan tarihleri arasında bu yıl 5'incisi düzenlenecek olan Uluslararası Urla Enginar Festivali’ne sayılı günler kala, festivalin heyecanı tüm Urla’yı sardı. Enginar üreticileri, çiftçiler ve esnaf hazırlıklarını tamamlarken, festivale özel programlar oluşturuldu. Bu yıl yağmur nedeniyle köklerde oluşan hasardan kaynaklı üretim yüzde 40 oranında düşse de üreticiler, sakız enginarları temizleyerek soğuk hava depolarında saklıyor, festival zamanı dolmasını, zeytinyağlısını, pirinçlisini yaparak, tezgaha koyuyor.
İzmir’in Urla ilçesinde, geçen yıllarda binlerce kişiyi ağırlayan ve 26- 28 Nisan tarihleri arasında bu yıl 5'incisi düzenlenecek olan Uluslararası Urla Enginar Festivali’ne sayılı günler kala, düzenlenecek festival için özel programlar hazırlandı. Her yıl renkli görüntülere ev sahipliği yapan festival için enginar üreticileri, çiftçiler ve esnaf hazırlıklarını tamamladı. Enginara dair her şeyin her aldığı festival kapsamında, Urla’nın meydanı ve sokakları 3 gün boyunca mutfak atölyeleri, yemek tadımları, sanat atölyeleri, söyleşiler ve müzik dinletilerine ev sahipliği yapacak. Festivale aylardır hazırlanan girişimciler de, enginar reçeli, enginar yemekleri, enginar temalı hediyelik ve tekstil ürünlerini konukların beğenisine sunacak. Uluslararası boyuta taşınan festival, yerli şeflerle birlikte yabancı şefleri ağırlamaya devam edecek. Öte yandan festivalin Urla ekonomisine yaptığı büyük katkının yanı sıra, üreticiler bu yıl aşırı yağışlı geçen kış ayları sebebiyle, festivale enginar yetiştirememekten yakınıyor.
'ENGİNAR FESTİVALİ BİZİ YILDIZLAŞTIRDI'
45 senedir Urla’da lokanta ileten İsmet Gecikmiş, festival için günde 200 engineri ayıklayarak, soğuk hava depolarında sakladıklarını belirtti ve şöyle dedi.
"Enginar Festivali’ni 5 yıl önce planlayan, düzenlenmesini sağlayan grubun içinde ben de varım. Yaklaşan Enginar Festivali'ni heyecanla bekliyoruz. İstanbul, Ankara’dan birçok ziyaretçi geliyor. 2 yıl önce İtalya’dan gelenler vardı. Kalabalıktan bütün esnaf faydalanıyor. Herkes evde bir şeyler yapıyor. Dolmasını, zeytinyağlısını, pirinçlisini yapıyorlar. Gelen misafirlerimize elimizden geldiği kadar güzellikleri sunmak istiyoruz. Eskiden tütün tarlaları şimdi enginar tarlası oldu. 1'inci Enginar Festivali’nde yaklaşık 1000 tane enginardan yemek yapıp satış yapmıştım, dördüncüde ise 10 bin taneden yaptık şimdiki hedefim 20 bin enginardan yemek yapmak. Birinciden beşe gelinceye kadar misafirlerimiz hep artıyor. Gelen misafirlere tarif veriyoruz, tadım yaptırıyoruz. Festival için büyük bir hazırlık içindeyiz. Günde 200 enginarı hazırlıyoruz, soğuk hava dolaplarında saklıyoruz. Urla her zaman gözdedir ama Enginar Festivali bizi yıldızlaştırdı."
'ÜRETİM YÜZDE 40 ORANINDA DÜŞTÜ'
'Enginarcı İbo Dayı' olarak tanınan 30 yıllık enginar üreticisi İbrahim Küçük, bu sezon yağmur nedeniyle köklerde asar olduştuğunu vurgulayarak, üretimin yüzde 40 oranında düştüğüne dikkat çekti. Küçük, şunları söyledi:
"Bahçemizden gelenlere dallarından kesip satış yapıyoruz. Bu sene fiyatları yüksek gibi görünse de gübre fiyatları ve işçi masraflarının arttığı düşünülünce normal. Urla’nın enginarı meşhur sakız enginarıdır. Bayrampaşa cinsi enginar da sakız enginarından gelmektedir. Bu tohum 3 yıl kadar sakız enginarı verdikten sonra Bayrampaşa enginarına dönüşür. Enginar festivali üretime göre değişiklik gösterir. Bu sene festivalin çok kıymetli olacağını düşünüyorum çünkü enginar az bulunuyor. Umarım yetiştirebiliriz diye kaygılanıyorum. Şimdiden hazırlıklarımız başladı."
'URLA’YA RENK, HAREKET, HEYECAN KATIYOR'
Urla Gastronomi Festivali’nde enginar satışı yapan Feral Konaray, enginarın 4 tanesini 10 TL’den sattığını dile getirerek, "Fiyatlar düşmez, bu şekilde devam eder çünkü bu yıl çok yağmur yağdı. Yağmur sebebiyle enginarın altından su kaynıyor. Su kaynayınca da enginarlar büyümüyor" dedi. Vatandaşlardan Bengi Hışır, "Enginar Festivali yaklaşıyor, heyecanı da başladı. Festivale yaklaşık bir hafta kaldı. Şimdiden hareketliliği gözlemliyoruz. Festival Urla’ya renk, hareket, heyecan katıyor. Enginarın bilinirliği üzerine de büyük katkı sağlıyor. Türkiye genelinde birçok insan Urla ve enginarı özdeşleştirmeye başladı" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Enginar tarlasından görüntüler
- Bengi Hışır ile röp.
- Feral Konaray ile röp.
- İsmet Gecikmiş röp.
-İbrahim Küçük ile röp.
- Enginar görüntüleri

Haber- Kamera: Hande NAYMAN / İZMİR, (DHA)