DHA YURT BÜLTENİ-5

1)AYDIN VE İZMİR'DEKİ TERÖR OPERASYONUNDA 9 KİŞİ YAKALANDI AYDIN ve İzmir'de, polisin Hizb-ut Tahrir terör örgütüne yönelik düzenlediği eş zamanlı operasyonlarda, toplam 9 kişi gözaltına alındı. Kökten dinci Hizb-ut Tahrir terör örgütüne yönelik olarak Aydın ve İzmir'de, bugün sabah saatlerinde eş zamanlı operasyon düzenlendi.

1)AYDIN VE İZMİR'DEKİ TERÖR OPERASYONUNDA 9 KİŞİ YAKALANDI

AYDIN ve İzmir'de, polisin Hizb-ut Tahrir terör örgütüne yönelik düzenlediği eş zamanlı operasyonlarda, toplam 9 kişi gözaltına alındı. Kökten dinci Hizb-ut Tahrir terör örgütüne yönelik olarak Aydın ve İzmir'de, bugün sabah saatlerinde eş zamanlı operasyon düzenlendi. Aydın İl Emniyet Müdürlüğü koordinesindeki operasyonda, Aydın'ın Efeler ilçesinde 2, Didim ilçesinde 4, Nazilli ilçesinde 1 ve İzmir'de de 2 kişi gözaltna alındı. Şüphelilerin ev, işyeri ve otomobillerinde yapılan aramalarda ele geçirilen bazı dijital materyallere de incelenmek üzere el konuldu. İzmir'de yakalanan 2 şüphelinin de İzmir İl Emniyet Müdürlüğü'ndeki işlemlerinin ardından Aydın'a gönderileceği bildirildi.

Reklam
Reklam

Görühtü Dökümü
------------------:
-İzmir'de gözaltına alınan 2 şüphelinin sağlık kontrolüne götürülürken görüntüsü
-Genel ve detay görüntüler
Haber: Burhan CEYHAN - Kamera: Davut CAN / AYDIN - İZMİR, (DHA)

========================================================

2)FINDIĞA 'KAHVERENGİ KOKARCA' TEHDİTİ

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde, son yıllarda görülen farklı böcek türleri, tarım ürünlerine zarar veriyor. Çaya zarar veren ve yörede 'vampir' olarak bilinen 'ricania simulans' adlı kelebek türünün ardından, bu kez de fındık bahçelerine dadanan 'Kahverengi kokarca' adlı böcek türü tehdit oluşturmaya başladı. Gürcistan'dan Türkiye'ye geldiği belirlenen ve günde 30 kilometre yol kateden böcek türü yapraklarını yediği, suyunu emdiği fındık ağaçlarının kökünü kurutuyor. Bu yıl yeniden ortaya çıkan böcek türü için yayılışın başladığı Artvin'de mücadele yürütülüyor. Artvin'de, Karadeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü tarafından geliştirilen kitlesel yakalama amaçlı 450 feromen tuzak bahçelere kuruldu.

Reklam
Reklam

Türkiye'nin dünya ticaretinde lider olduğu fındıkta verim ve kaliteyi düşüren hastalık ve zararlılarla ilgili mücadele sürüyor. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde çay tarımına zarar veren ve yörede 'vampir' olarak bilinen 'ricania simulans' adlı kelebek türünün ardından fındık bahçelerinde dadanan 'Kahverengi kokarca' adlı böcek türü tehdit oluşturmaya başladı. Gürcistan'dan Türkiye'ye geldiği belirlenen ve günde 30 kilometre yol kateden böcek türü, suyunu emdiği fındık ağaçlarının kökünü kurutuyor. Bu yılda yeniden ortaya çıkan böcek türü için yayılışın başladığı Artvin'de mücadele yürütülüyor. Artvin'de, Karadeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü tarafından geliştirilen kitlesel yakalama amaçlı 450 feromen tuzak bahçelere kuruldu. Tuzaklar kurulduğu yerden 2 kilometrekarelik alanda bulunan kahverengi kokarca böceklerini çekerek yok edebiliyor. Kahverengi kokarca türü ile mücadele için ihbar hattı da kuruldu. Üreticilerden böcek türüne rastlanılması halinde '444 02 08' numaralı hatta ihbarda bulunmaları istendi.

Reklam
Reklam

'TEDBİR ALINMAZSA FINDIK YOK OLACAK'
Fındıkta tehlikenin boyutunun büyük olduğuna dikkat çeken Ulusal Fındık Konseyi Başkanı Sebahattin Arslantürk, kahverengi kokarca böceğinin 3 yıldır ürüne ciddi zararlar verdiğini söyledi. Artvin'de tarım ürünlerinde bu zararın büyük olduğuna dikkat çeken Arslantürk, "Bu dönem bazı tedbirler alındı. Bölgede feromen tuzaklarla mücadele başlatıldı. Bunun yanında kimyasal mücadele de önerildi. Bakanlıkta biyolojik mücadele anlamında çalışmalar devam ediyor. Bu zararlı ile mücadele Türk ekonomisi için çok önemli. Sadece fındığa zarar vermiyor. Fındık dışında meyve ve sebzelerede zarar verdiği tespit edildi. Verdiği zarara eğer gerekli tedbir alınmazsa fındığın tamamının yok olma olasılığı var. Bu çok ciddi bir durum. Fındık Türkiye açısından 2 milyar dolar civarında gelir elde ettiğimiz bir ürün. Bu konuda daha hızlı bir karar almak gerekiyor. Artvin'in Borçka ilçesinde bazı köylerde geçen yıl fındığın tamamı gitti. Özellikle temmuz aylarının başında en büyük zararı veriyor. Şu anda böceğin tam üreme dönemi. Mutlaka önüne geçilmeliö dedi.

Reklam
Reklam

'FEROMEN TUZAK BÖCEKLERİ ÇEKİYOR'
Kimyasal ilaçları çotanakların çıktığı dönemde tercih etmediklerini söyleyen Borçka Tarım ve Orman Müdürü Muhammet Fatih Cineviz de, "Bu tarz zararlılarla, ilaçla mücadeleye karşıyız. Fakat bu anlamda feromon tuzakları bizim için çok önemli, çünkü böceklerin sosyal davranış modelleri üzerinden geliştirilmiş olan feromen tuzak sistemleri bulundukları bölgede çekici olma özelliğine sahip. Biz belirli mesafelerde bu tuzakları koyduğumuz zaman herhangi bir kimyasal uygulama yapmadan böcekleri bu tuzağın içine çekebiliyoruz. Bu böceğin yumurtalarını enfekte etmek suretiyle böceğin gelişimini engelleyen bir arı türü var. Bu arının da bölgemize adaptasyon çalışmalarıyla ilgili bir ön çalışma programı yürütüyoruzö diye konuştu.

ÜRETİCİLER DERTLİ: EVLERİMİZDE OTURAMAZ OLDUK
Kahverengi kokarcanın sadece tarımsal alanları değil evlerini de istila ettiğini anlatan üreticiler, böcek türüne kaşrı önlem alınmasını istiyor. Böceğin evlerine girdiğini anlatan Mehmet Navdar, "Bu böcek sadece tarlada değil evlerin içerisinde, ambarlarda, ahırlarda da görülebiliyor. Böcek fındığı kurutmaya, verim ve kalitesinde düşüklüğe neden oluyor. Biz gördüğümüz yerde yok ediyoruz. Milyonlarca kahverengi kokarca var. Öldürerek yok edemiyoruz. Baş etmemiz mümkün değil. Evlerimizde de oturamaz olduk. Ciddi bir istila var burada. Böyle giderse buraları da terk etmek zorunda kalacağızö diyerek önlem alınmasını istedi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Fındık bahçesi drone detayları
-Böcek türü detayları
-Fındık bahçesi detayları
-UFK Başkanı Sebahattin Arslantürk açıklaması
-Tarım Müdürü Muhammet Fatih Cineviz açıklaması
-Üretici ile röp.

Haber-Kamera: Aleyna KESKİN ARTVİN-DHA

======================================================

3)ŞANLIURFA'DA BEBEKLER AHŞAP BEŞİKLERDE SALLANIYOR

HER yıl 70 bin bebeğin dünyaya geldiği Şanlıurfa'da el emeğiyle yapılan tahta beşikler, ucuz, kullanışlı ve doğal olması nedeniyle aileler tarafından tercih ediliyor.
Türkiye'de, doğum oranı yüksek iller arasında yer alan Şanlıurfa'da, Haşimiye Meydanı'ndaki tarihi Nacar Pazarı'nda imal edilen el emeği tahta beşikler ilgi görüyor. Kalitesine göre 100-250 liraya satılan beşikler, daha çok kırsal bölgelerde yaşayan çok çocuklu aileler tarafından kullanılıyor. Kentte marangozların yoğunlukta olduğu Nacar Pazarı’nda daha önceden kapı, pencere, mutfak gereçleri yapan marangozlar, bu taleplerin sona ermesi üzerine tahta beşik yapmaya başladılar. Nacar Pazarı’nda tahta beşik yapan marangoz Emin Gül, mesleğe babasının anında çırak olarak başladığını şimdi oğlunun da kendisinin yanında çıraklık ettiğini belirtti. Bir dönem gözde meslekler arasında yer alan marangozculuğun bitme noktasına geldiğini belirten Gül, "Daha önce doğramadan kapı, pencere, mutfak gereçleri yapıyorduk. Bunların yerini plastik ürünler alınca vatandaşların doğrama ürünlerine ilgilisi azaldı. Bizler de işlerimizin yürümesi için beşik yapımına başladık. Yaklaşık 30 yıldır el yapımı tahta beşik üretiyoruz. Bunları yapan birkaç kişi kaldı. Nacar Pazarı'nda usta sayısı her geçen gün azalıyor" diye konuştu.
Ustaların hünerli elleriyle yapılan el emeği göz nuru ahşap beşiklerde sallanarak büyüyen bebeklerin daha sağlıklı olduğunu belirten marangoz Yunus Cansu ise bebeklerin bu beşiklerde rahat ettiğini belirterek şöyle konuştu:
"Şanlıurfa'da, tahta beşiklere ilgi devam ediyor. Beşikleri genellikle kırsalda yaşayanlar çok tercih ediyor. Bunların taşınması hem kolay hem de fazla yer kaplamıyor. Bunun yanında beşikler diğer mobilya beşiklerden daha ekonomik ve ucuz. Yaptığımız beşikleri modeline ve malzemesine göre 100-250 liraya satıyoruz. Bazen malzemesine göre 60 liraya da sattığımız oluyor. Satışlar kötü değil şükür. Özel malzemeden de isteyenler oluyor. Onların fiyatları farklı oluyor. Örneğin cevizden isteyenler oluyor. Biz de onlara göre yapıyoruz."
Çocuklarını tahta beşikte sallayarak büyüten aileler de plastik ürünlerin yerine ahşap beşiklerin kullanılmasının daha sağlıklı olduğunu bu yüzden ahşap beşik tercih ettiklerini söyledi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
-----------------------------------
- Nacar Pazarı’nda alış-veriş yapanlar
- Tahta beşik yapan ustalar
- İşyerinde sergilenen tahta beşikler
- Marangoz ustalarıyla yapılan röp
- Genel ve detay görüntüler

Haber:Ali LEYLAK-Kamera: Ömer ŞULUL-ŞANLIURFA-DHA)
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 513MB

======================================================

4)MOTOSİKLETİN ÇARPTIĞI YAYA, YARALANDI

KÜTAHYA'nın Tavşanlı ilçesinde meydana gelen trafik kazasında 2 kişi yaralandı.
Kaza, Tavşanlı ilçesi Kavaklı Mahallesi Sağlık Caddesinde meydana geldi. İddiaya göre, yolun karşısına geçmek isteyen yaya M.A.'ya (61), E.T.'nin (17) kullandığı plakasız motosiklet çarptı. Kazada, yaralanan M.A. ilk müdahalesinin ardından ambulansla Tavşanlı Doç. Dr. Mustafa Kalemli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kazayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.

Görüntü Dökümü:
-----------------------------
-Yaralının ambulansa taşınması
-Kaza yeri ve kalabalık
-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Tuna İŞLEYEN/TAVŞANLI(Kütahya),(DHA)-

===================================================

5)YARIM KALAN İNŞAATLAR, TOPLUMSAL GÜVENLİĞİ TEHDİT EDİYOR

Reklam
Reklam

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Başkanı Mehmet Albayrak, ekonomik ve hukuksal sebeplerle yarım kalan inşaatların hem can güvenliğini hem de toplumsal güvenliği tehdit ettiğini belirtti. İMO Bursa Şubesi Başkanı Mehmet Albayrak, müteahhitlerin yapımına başladığı ancak ekonomik ya da hukuksal sebeplerle yarım kalan inşaatlar hakkında açıklamalarda bulundu. Albayrak, bu yapıların toplumsal güvenliği ve can güvenliğini tehdit ettiğini ve oluşturdukları görüntü kirliliğiyle kent estetiğine zarar verdiğini söyledi. İnşaat sektöründe sıklıkla bu durumla karşılaşıldığını belirten Albayrak çözümün mülk sahipleri ve belediyeler tarafından üretilmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu tarz yapıların içerisinde neler olup bittiğinin tespit edilemediğini söyleyen Albayrak, "Elbette planlı yapılaşmış bölgelerde bir kent estetiği var. Bu yarım kalan inşaatların bu bölgelerde kent estetiğine olumsuz etkileri vardır. Biz kaçak inşaatların hiçbir şekilde yapılmaması ve inşaatların yarım bırakılmaması taraftarıyız çünkü bunların birçok açıdan mahsurları vardır. Bunların başında da görüntü kirliliği gelir. Ayrıca bu inşaatlarda güvenlik tedbirleri alınmadıysa asayişi de tehdit eder. İçerisinde neler olup bittiği takip edilemiyor. Bu yapıların toplum güvenliği açısından da çok büyük mahsurları vardır. Öte yandan can güvenliği açısından da bu binalara girip çıkanlar ya da yakınlarda duranlar için bir tehlike söz konusudur" dedi.
'İLK SORUMLU MÜLK SAHİBİ'
İnşaatların yarım kalması durumunda ilk sorumluluğun bina sahibi şahısta olduğunu belirten Albayrak, "Sahiplerinin gerekli önlemleri alma zorunluluğu vardır. İnşaat aşamasında kalan binalarda da çevre ve iş güvenliği yönetmeliklerini uygulamak zorundadırlar. Ekonomik sebeplerden yarım kalan inşaatları sahipleri kendi hallerine bırakıyorlar. Güvenlik önlemleri de almıyorlar. Çevremizde bu şekilde iflas edip oraya bekçi tutacak ekonomik gücü olmayan kişiler de var. Ekonomik anlamda tükenmiş birisinin inşaatı devam ettirmesi çok zordur. Bu, ülkemizdeki inşaat sektörünün durumuyla da ilgilidir. Mahallelerinde böyle yarım kalan inşaatlar olup sorunlar yaşayan vatandaşların belediyeye müracaat etmeleri gerekmektedir. Belediyenin ya inşaatı yıkması ya da sahiplerini bulup tamamlatması gerekir. Ayrıca konu mahkemeye taşınırsa da mahkeme, yapının yıkımına karar verebilir" diye konuştu.
'YAPI 5 YILDA TAMAMLANMALI'
İnşaatı tamamlama süresinin ilgili yönetmeliğe göre 5 yıl olduğunu belirten Mehmet Albayrak, "Ruhsatlı yapıların inşaatı tamamlamak için süreleri 5 yıldır. 5 yıl içinde tamamlanıp kullanım izni alınması gerekir. Aksi bir durumla karşılaşıldığında gerekli başvuruları yapıp denetimlerden geçtikten sonra ruhsat sürelerini uzatabilir ya da yeniden ruhsat alabilirler. Ancak uzun süre yarım kalan inşaatların yapımına devam edilmesinde dayanıklılıkla ilgili sorunlar baş gösterebilir. Ülkemizde deprem yönetmeliği sık sık güncellenmektedir. Eski bir yönetmeliğe göre başlanılıp yarım kalmış inşaata devam edilebilmesi için yeni yönetmeliğin gerekliliklerini yerine getirmek gerekir" diye konuştu.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü:
------------------------
-Yarım kalmış inşaatlardan DRONE ve aktüel detaylar
-İMO Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak ile röportaj

Süre:4.10 Boyut:467 MB
Haber-Kamera: Enver Fatih TIKIR-Semih ŞAHİN

===================================================

6)EVLERİ ÇÖKEN AİLE, OKULUN LOJMANINA YERLEŞTİ

Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde aşırı yağış nedeniyle evleri kısmen çöken 9 nüfuslu Kaya ailesi, çaresiz kalınca geçici olarak köydeki okulun lojmanına yerleşti. Yıkılan evini onarmaya çalışan Cangir Kaya, yetkililerden destek istedi.

Yüksekova ilçe merkezine 22 kilometre uzaklıkta bulunan Bağdaş Köyü Ericik mezrasında, yaklaşık 2 hafta önce etkili olan aşırı yağışlar, Kaya ailesinin yaşadığı tek katlı toprak evin bir bölümünün çökmesine neden oldu. Kiralık boş evin bulunmadığı mezrada çaresiz kalan Kaya ailesi, Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri ile görüşerek bir süreliğine de olsa mezradaki 2 odalı lojmana yerleşti. 7 çocuğu ve eşi ile birlikte lojmanda yaşamaya başlayan Cangir Kaya, bir taraftan da tuvalet, banyo ve mutfak bölümü yıkılan evini onarmaya çalışıyor. Çifçilik yaparak geçimini sağlayan Kaya, yaz tatili bitmeden gerekli onarımları yapıp, evine taşınmak istediğini, ancak maddi imkanlarının buna yetmediğini söyledi. Eşi Kadriye Kaya ise yıkılmanın olduğu gün şans eseri kimsenin yaralanmadığını anlattı. Okullar açıldığında evsiz ve çaresiz kalacaklarını belirten Kaya, yetkililerden yardım beklediklerini söyledi.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Yıkılan evden detaylar
-Evlerine giden kaya ailesi
-Damdaki odunları toplayan Cangir Kaya
-Anne Kadriye Kaya ve Cangir Kaya ile kürtçe röp
-Mizgin Kaya ile rör
-Yerşetikleri okulun lojmanından detaylar
-Çevreden detaylar

HABER: Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari), (DHA)

===========

7)OTOMOTİVİN YOLCULUĞU BU MÜZEDE

Türkiye'nin ilk ve tek Anadolu Arabaları Müzesi, Bursa'da 2008'den beri ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Müzede, Anadolu'da tarih boyunca ortaya çıkmış olan araba kültürü ve motorsuz araçlardan otomotiv sanayisine uzanan yolculuk aktarılıyor.
Tofaş tarafından restore edilerek 2002 yılından bu yana tarih ve otomotiv meraklılarına kapılarını açan Türkiye'nin ilk ve tek Anadolu arabaları müzesi, Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi ile Tofaş Sanat Galerisi, araba ve tarih hayranlarını ağırlamaya devam ediyor. Bursa Umurbey Bilgi Parkı Kompleksi'nde yer alan ve 2018 yılında 70 binden fazla ziyaretçiyi ağırlayan, çocukların aileleriyle birlikte gezebileceği Tofaş Bursa Anadolu Arabaları Müzesi'nde, otomotiv sanayisinin gelişimi, bir tümülüsten yola çıkılarak aktarılıyor. Müzede, 2 bin 600 yıl önce yapılan bir arabanın, Bursalı ustaların elinden yeniden canlandırılmış halinin yanı sıra tekerlekler, geleneksel araba atölyeleri, motorsuz araçlar ve 50'nci yılını geride bırakan Tofaş tarafından üretilen modeller sergileniyor.

2 BİN 600 YIL ÖNCESİNDEN YOLCULUK
Tofaş Kurumsal İletişim Direktörü Arzu Çolakoğlu, "Müzemizde 2 bin 600 yıl öncesinden bu güne ulaşımın nasıl değiştiğini, arabalardan otomobillere nasıl bir sanayi yolculuğunun yaşandığını ve bunun aslında insanların, toplumların hayatını nasıl etkilediğini canlandırıyoruz. Müze eski bir ipek fabrikasıdır. 15. yüzyıldan kalan bir sanat galerisi ve hamamı restore ederek kurduk. Müzemizin ilk fikri aslında Bursa'nın arabacılık sanayisinde çok eski olmasından yola çıkıyor. Milattan önce 600 yılına ait Bursa yakınlarında içerisinde araç olan bir tümülüs bulunuyor. Bu nedenle de buradan da bir müze fikri doğuyor. Eski dönemde bir zanaat olan otomotivin aslında bugün de Bursa'da hatta Türkiye için önemli bir alan olduğunu görüyoruz" dedi.

BU KONSEPTE TEK MÜZE
Bugün otomobil üretiminin çok önemli bir bölümünün Bursa'da gerçekleştirildiğini kaydeden Çolakoğlu, "Müzemizde Bursa ve çevresinde farklı yerlerde bulunan Anadolu arabaları, saraçhane, araç tamirhaneleri ve otomotiv sanayi oluşumunun hikayesi anlatılıyor. Bu anlatılırken teknolojinin nasıl geliştiği, nasıl yüzyıllardan diğerine aktarıldığı bunun bir birikim ve girişim işi olduğuna da vurgu yapıyoruz. Sanat galerisi sergisinde de farklı koleksiyonlar sergiliyoruz. Müzemiz yapısı itibarı ile Türkiye'de Anadolu arabalarından bugünkü otomobillere kadar gelen yolculuğu anlatan otantik ve tek müzedir. Dolayısıyla hem Bursa'dan hem de farklı şehirlerden ziyaretçilerimizi bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü:
------------------------
- Müzeden görüntüler
- Eski araçlardan görüntüler
- Yeni arabalardan görüntüler
- Detaylar
- Röportaj

Haber:Muammer İRTEM Kamera: Halil ÖZÇOBAN/BURSA,(DHA)

============