DHA YURT BÜLTENİ-6

1)BARAJIN SU SEVİYESİ 65 METRE ÇEKİLDİ, ESKİ YERLEŞİMLER ORTAYA ÇIKTI ARTVİN'de, azalan yağışlar nedeniyle daha önce 37 metreye kadar çekilen su seviyesi, kış aylarında sarfiyatın artması ile tam kapasite elektrik üretimine geçen Deriner Barajı'nın su seviyesini 65 metreye kadar düşürdü.

1)BARAJIN SU SEVİYESİ 65 METRE ÇEKİLDİ, ESKİ YERLEŞİMLER ORTAYA ÇIKTI

ARTVİN'de, azalan yağışlar nedeniyle daha önce 37 metreye kadar çekilen su seviyesi, kış aylarında sarfiyatın artması ile tam kapasite elektrik üretimine geçen Deriner Barajı'nın su seviyesini 65 metreye kadar düşürdü. Baraj gölü nedeniyle su altında kalan Yusufeli ilçesindeki eski yerleşim yerleri de 6 yıl sonra tamamen günyüzüne çıktı. Cami, okul ve evlerin görünür hale geldiği baraj gölü kıyısına gelenler, eski köylerinin yerleşim yerini seyrederek hasret gideriyor.
Çoruh Nehri üzerinde, 249 metre gövde yüksekliğiyle Türkiye'nin en yüksek, dünyanın ise 6'ncı yüksek gövdeli barajı olan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, 2012 yılında hizmete açılan Deriner Barajı’nın su seviyesi, bölgede azalan yağışlar nedeniyle 2 ay önce daha önce 37 metreye kadar çekilmişti. Baraj gölü nedeniyle daha önce su altında kalan Yusufeli ilçesindeki eski yerleşim yerleri de 6 yıl sonra kısmen görünür hale geldi. Bölgede yağışların azalması, kış aylarında kullanımın artması ile tam kapasite elektrik üreten barajın su seviyesi 65 metreye kadar geriledi. Daha önce kısmen görünen baraj gölü nedeniyle su altında kalan eski yerleşim yerleri de tamamen günyüzüne çıktı.
DUYAN GELİYOR
Cami, okul ve evlerin görünür hale geldiği baraj gölü kıyısına gelenler, eski köylerinin yerleşim yerini seyrederek hasret gideriyor. Eski evlerini yeniden gören Yusufeli ilçesi sakinleri, duygusal anlar yaşıyor. Karayolundan geçen sürücüler de araçlarını durdurarak, ortaya çıkan su içindeki eski köylere bakıyor. Doğup, büyüdükleri köylerini 6 yıl sonra yeniden görenler, duygulandıklarını belirterek, eski günleri yad ettiklerini söyledi.
PROF. DR. TÜFEKÇİOĞLU: SUYUN GÜCÜNDEN FAYDALANMALIYIZ
Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Tüfekçioğlu, Çoruh Vadisi’ndeki barajların ekonomiye katkılarını değerlendirdi. Çoruh Vadisi üzerine barajların gerekli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tüfekçioğlu, "Artvin’deki özellikle bu vadi dar olması nedeniyle baraj yapımına oldukça uygun bir yapıda. Ayrıca ülkemizin de enerji anlamında ciddi bir sıkıntısı var, bu açığın büyük bir kısmı enerjiden geliyor. Enerji açığımızı kapatmak için suyun enerji üretme gücünden faydalanmamız gerekiyor. Bu anlamda da bu vadilerde baraj inşaatı maliyetleri açısından oldukça uygun" dedi.
'9 MİLYON TON TOPRAK KARADENİZ'E GİDİYORDU'
Yağışların kar şeklinde gerçekleşmesinden dolayı barajların kot seviyesinin düşük olduğunu belirten Prof. Dr. Tüfekçioğlu, "Barajlardaki su seviyesinin düşük olması normal, barajda su depolama olayı olmuyor. Gelen su enerji üretmek için kullanılıyor. Bahar aylarında karların erimesiyle birlikte yüklü miktarda su geleceği için kot seviyesi eski seviyesine gelecektir. Çoruh Vadisi’ne yapılan barajların tamamlanmasıyla yılda 3 milyar TL gibi bir katkı sağlaması söz konusu. Bu vadi aynı zamanda ciddi anlamda erozyon üreten bir vadi, yıllık yaklaşık 9 milyon ton civarında bir toprak akıp, Karadeniz’e gidiyordu. Barajlar sayesinde bu durum engellenmiş olduö diye konuştu.

Reklam
Reklam

24 YILDA TAMAMLANDI

Deriner Barajı ile hidroelektrik santralinin (HES) temeli, Mescit Dağları'nda doğup, Gürcistan'ın Acara Özerk Cumhuriyeti başkenti Batum'dan Karadeniz'e dökülen, 431 kilometre uzunluğundaki Çoruh Nehri üzerindeki Artvin'in Sümbüllü köyünde, 1988 yılında, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından atıldı. 2005 yılında tamamlanması planlanan; ancak ödenek yetersizliği nedeniyle bitirilemeyen baraj ve HES projesi, 24 yılda tamamlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, 2012 yılında, hizmete açılan Deriner Barajı, 1 milyar 387 milyon 190 dolara mal oldu. Deriner Barajı ve HES projesi, dünyaca ünlü belgesel kanalı 'Discovery Channel' tarafından 'mühendislik harikası' olarak değerlendirildi.

Görüntü Dökümü
--------------------
Baraj gölü detayları
Yerleşim yerleri detayları
Vatandaşlarla röp.
Prof. Dr. Aydın Tüfekçioğlu açıklaması
Detaylar

BOYUT: 641 MB
Haber-Kamera: Nusret DURUR ARTVİN-DHA

===================================================

'KUM MUCİT' AKLINA NE GELİRSE İCAT EDİYOR

Reklam
Reklam

DÜZCE’de, 'Kum Mucit' olarak tanınan 61 yaşındaki Hasan Kum, yaptığı birbirinden ilginç icatlarla ilgi çekiyor. Hasan Kum aklına geleni, ihtiyacını hissettiği birçok aracı icat ederken, 80'e yakın icadı bulunuyor.
Gölyaka Yeşilova Köyü’nde oturan ve evinin bahçesinde oluşturduğu atölyede icatlar yapan Hasan Kum, 24 yıldır her türlü malzemeden icatlar yaparak bunlara hem patent alıyor hem satılması için pazar oluşturmaya çalışıyor. Hasan Kum'un fındık toplama makinesi, fındık dal kesme, fındık kırma, kar küreme, çayır biçme, ısı tutucu, 4 çeker tarım aracı, rüzgar türbini, nohut sayma makinesi gibi 80'e yakın yaptığı icadı var. Mucit Hasan Kum, ilk yerli otomobil denemeleri yaptığını ifade ederek, "İlk yerli otomobilin ilk doğuşu diyebiliriz. Nasıl çıktı ortaya? Biz tarım aletleri yaptık. Tarım aletlerinde bir diferansiyel sistemi düşündüm, bu diferansiyel sistemi tarım aletlerini üst seviyeye çıkardı. Bunlarda kullandığım diferansiyel neden arabalarda olmasın dedim. Diferansiyeli tekerlerin arkasından aldım, bir kutu haline soktum. Kutu halindeki diferansiyeli arabaya monte ettim. İlk denemeyi yaptık ve sonuç aldık. Bizim 4 çeker dediğimiz arabalardan daha üstün bir araba ortaya çıktı. 4 çeker arabalarda çift diferansiyel vardır. Biz bu icatla çift diferansiyeli çöpe atmış olduk. Daha ucuz, daha kullanışlı ve tek diferansiyelle 4 çeker hale dönüştürdük." dedi.

Reklam
Reklam

"ISI TUTUCU YÜZDE 50 TASARRUF SAĞLIYOR"
İcat ettiği ısı tutucu soba borusu sayesinde ısıda yüzde 50 tasarruf sağladığını anlatan Kum, "Bacadan çıkan zehirli gazı tekrar yakıyor. Odun yandıktan sonra o acı gazı fırının içinden gitmiş oluyor. Yaptığım alet fırın görevi yapıyor. Isı çıkamıyor, ısı çıkamayınca yeni yanan odun yada kömürün dumanı tekrar ateşin içinden geçtiği için aşırı ısınmayla toz halinde tekrar yanıyor. Bu sayede de atmosfere yayılan sera gazı dediğimiz kötü gazlardan en azından yarısı kadarı tekrar yandığı için temizlenmiş oluyor." diye konuştu.

“İCATLARI OLMAYAN ÜLKELER İCATLARI OLAN ÜLKERE MAHKUM OLUYORö
Hasan Kum, 18 yıl yurt dışında yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönüş yaptığını ve icat yapmanın önemini anladığını belirterek, şöyle konuştu: "Ben 18 yıl yurt dışında kaldım. Oraya biz işçi olarak gittik. Meğer bizi oraya götüren bizim ülkemizde yerli icatlarımızın olmayışıymış. Biz onların icatlarının üretimhanesine gittik. Yani fabrikalarına gittik. Çalıştık, iş gördük, para gördük. Yani biz Türkiye’de 1 liraya çalışırken, oraya gittik 10 lira kazandık. Dünyada icatları olmayan ülkeler, icatları olan ülkelere mahkum oluyorlar. İcadı olan ülkeler ihracat yapıyor ama icadı olmayan ülkeler ihracat yapamadığı gibi halkına yeterli şekilde bakamıyor. O yüzden ben orada 18 yıl çalıştım ve ülkeme gideceğim, üreteceğim. Bende icat ediyorum. Benim ülkem artık gelişmiş ülkelere muhtaç olmasın dedim. Bu gayeyle geldim, 24 yıl oldu. Çok zorluk gördüm ama başardım. Şu anda ülkemizde 7 tane marka olacak ürün üretmekteyiz. Fındık toplama makinesi, dal kesme, fındık kırma, kar küreme, çayır biçme, ısı tutucu ve son olarak yerli araba. Yerli arabaya elimizi attık. İnşallah 1 yıl sonra bütçemizin el verdiği sürece tahminen 1 yıl sonra yerli arabayı ortaya çıkaracağızö

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
---------------------
Hasan Kum’un ürettiği yerli otomobilden görüntü
Hasan Kum’un yerli otomobili anlatırken görüntüsü
Hasan Kum’un icat ettiği ısı tutucudan görüntü
Hasan Kum’un ısı tutucuyu anlatırken görüntüsü
Hasan Kum’un icatlarından genel görüntü
Hasan Kum ile röp ve detaylar
Dosya adı dzcmucit

Haber-Kamera: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE, (DHA)

===========================================================

USLANMASI İÇİN GÖNDERİLDİĞİ TEKVANDODA DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU HEDEFLİYOR

AİLESİNİN evde ve okulda yaptığı yaramazlıktan dolayı uslanması için gönderdiği tekvandoda şampiyonluklar kazanan milli sporcu Emre Kutalmış (18), "İlk kez büyükler dünya şampiyonasına katılacağım. Kendimden yaşça büyük ve tecrübeli insanlarla dövüşeceğim. Fakat bu benim gözümü korkutmuyor. Dünya şampiyonasında altın madalya kazanmak istiyorum" dedi.
Milli tekvandocu Emre Kutalmış, yaramaz ve hiperaktif çocuk olmasından dolayı ailesinin kendisini 4 yaşında spora başlattığını anlattı. Başarıyla dolu 14 yılda tekvandoda Avrupa ve dünya şampiyonluğu elde eden Emre Kutalmış, mayıs ayında İngiltere'de düzenlenecek Dünya Şampiyonası hazırlıklarına devam ediyor. Antalya kampında Tekvando Milli Takımlar Teknik Direktörü Ali Şahin gözetiminde antrenman yapan Emre Kutalmış, uluslararası müsabakalarda Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmek istediğini söyledi.
Tekvandoya başlama hikayesini anlatan milli sporcu Emre Kutalmış, şöyle konuştu:
"Tekvandoya 4 yaşında başladım. Almanya'da yaşıyorduk. Ağabeyimle hiperaktif, şımarık, yaramaz, rahat durmayan çocukmuşuz. Evde sürekli kavga, gürültü. Bir nevi evde tekvando yapıyormuşuz. Ailem, ağabeyimi öğretmenlerinin tavsiyesiyle spora başlattı. Ben de ağabeyimi kıskanarak tekvandoya başladım. 14 yıldır tekvando yapıyorum. Bu süreçte gençler dünya ve Avrupa şampiyonluğu kazandım. Ümitlerde de Avrupa şampiyonluğu kazandım, Akdeniz Oyunları'nda üçüncülük elde ettim."
Dünya şampiyonasına katılmayı hedeflediğini vurgulayan Emre Kutalmış, "Ülkemi en iyi şekilde temsil etmek ve dünya şampiyonluğunu kazanmak istiyorum. İlk kez büyükler dünya şampiyonasına katılacağım. Kendimden yaşça büyük ve tecrübeli insanlarla dövüşeceğim. Fakat bu benim gözümü korkutmuyor. Biz de çok güzel çalışıyoruz. Dünya şampiyonasında final oynamayı hedefliyorum. Altın madalya kazanmak istiyorum. En büyük hedefim 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda ülkemi en iyi şekilde temsil etmek. Bu benim için en büyük onur" dedi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
-------------
- Sporcudan detay görüntüler
- Sporcu antrenman yaparken görüntü
- Sporcuyla röportaj

347 MB /// 02.56
Haber: Tolga YILDIRIM- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA, (DHA)

======================================================

KAYITLARA GEÇEN İLK 'BİTCOİN' CİNAYETİ SANIKLARINA CEZA YAĞDI

ANTALYA'da geçen yıl Şükrü Mert Ersoy'u (23) hesabındaki sanal para olan bitcoini almak için boğarak öldürdükleri suçlamasıyla yargılanan 5 sanık hakkında karar verildi. 'Türkiye'nin ilk bitcoin cinayeti' olarak kayıtlara geçen olayda tutuklu sanıklar Moray Akça, Mehmet Yeşilkaya, Fırat Burun ve Sergen Yasak'a ayrı ayrı 'kasten öldürme' suçundan ömür boyu ve 'gece vakti nitelikli yağma' suçundan 7 yıl 6 ay hapis; sanık Seydo Salacak'a da toplam 16 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

Antalya'da annesiyle yaşayan Şükrü Mert Ersoy, Serik'e bağlı Kadriye Mahallesi'nde geçen yılın eylül ayında, otomobilinde boğularak öldürüldü. Olayla ilgili soruşturma başlatan polis, Ersoy'u öldürdüğü suçlamasıyla Moray Akça, Fırat Burun, Sergen Yasak, Seydo Salacak ve Mehmet Yeşilkaya'yı Serik ve kent merkezinde düzenlediği operasyonlarla yakaladı. Serik sulh ceza hakimliğine çıkarılan 5 kişi 'kasten öldürme' suçundan tutuklandı.

Reklam
Reklam

SANIKLAR SEGBİS İLE BAĞLANDI

Manavgat 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde sanıklar hakkında 'kasten öldürme' ve 'yağmaya teşebbüs' suçlamasıyla açılan davanın karar duruşması yapıldı. Duruşmaya Moray Akça, Fırat Burun, Sergen Yasak, Seydo Salacak ve Mehmet Yeşilkaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile tutuklu bulundukları Alanya Cezaevi'nden katılırken, öldürülen Şükrü Mert Ersoy'un babası Turgut Ersoy'la avukatlar ve sanık yakınları duruşma salonunda hazır bulundu.

SAVCI ESAS HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜNÜ AÇIKLADI

Duruşmada savcı esas hakkındaki görüşünde, sanıkların 14 Eylül 2017'de öldürülen Şükrü Mert Ersoy'u Kadriye Mahallesi'ne gelmeye ikna ettiklerini ve konuşma bahanesiyle maktulün otomobiliyle ıssız bir bölge olan olay yerine gittiklerini anlatarak, "Daha sonra olay yerine yakın bir noktaya Moray Akça ile Seydo Salacak'ın geldiği, bu sırada maktulü etkisiz hale getirmek için sanık Mehmet Yeşilkaya'nın Şükrü Mert Ersoy'un boynuna baskı uyguladığı, bu sırada Fırat Burun ve Sergen Yasak'ın darp ettiği, Şükrü Mert Ersoy'un kendinden geçmesi üzerine, gelişmeleri uzaktan izleyen Moray Akça ile Seydo Salacak'ın olay yerine geldiği, Şükrü Mert Ersoy'un hesabında bulunan parayı kendi hesabına aktarmak için önce cep telefonu ardından bilgisayarıyla denediği, başarılı olamadıkları, bulundukları yerin riskli olduğu gerekçesiyle Şükrü Mert Ersoy'un otomobiliyle başka bir yere gittikleri, burada da parayı almaya çalıştıkları, yine başarılı olamayınca yeniden ilk olay yerine gelerek maktulü bıraktıkları tespit edildi. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu'ndan gelen raporda Şükrü Mert Ersoy'un ölüm sebebinin, 'boyna baskıya bağlı mekanin asfiksi' olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle sanıklar fikir ve eylem birliği içinde 'kasten öldürme' ve 'nitelikli yağma' suçunu işledikleri anlaşıldığından ayrı ayrı cezalandırılmaları talep olunur" ifadelerine yer verdi.

Reklam
Reklam

SANIKLAR BERAAT İSTEDİ

Duruşmada sanıkların avukatları savunmalarında, savcının esas hakkındaki görüşüne katılmadıklarını, yargılamanın 'kasten öldürme' değil, 'kastı aşan öldürme' suçundan yapılmasını, yeni bir adli tıp raporu alınmasını ve öldürülen Şükrü Mert Ersoy'a ait bilgisayarın yeniden bilirkişiye gönderilerek incelenmesini talep etti. Mahkeme heyeti avukatların taleplerini, yargılamaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle reddetti. Son sözleri sorulan sanıklar ise yaşananlardan pişman olduklarını söyleyerek tahliyelerini ve haklarında beraat kararı verilmesini istedi.

MAHKEME CEZA YAĞDIRDI

Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar Moray Akça, Fırat Burun, Sergen Yasak ve Mehmet Yeşilkaya'yı 'Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürme' suçundan ayrı ayrı önce ağırlaştırılmış ömür boyu, 'birden fazla kişiyle gece vakti nitelikli yağma' suçundan da 12 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti gösterdikleri tutum ve davranışlar nedeniyle kasten öldürme suçundan verilen cezayı ömür boyu hapis cezasına, nitelikli yağma suçunun da ayrıca teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle cezayı 7 yıl 6 aya indirdi. Sanık Seydo Salacak'a ise 'kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası veren mahkeme heyeti, yaptığı yardım nedeniyle cezasını önce 15 yıla ardından sanığın duruşmalardaki tutum ve davranışları nedeniyle 12 yıl 6 aya indirdi. Sanık Seydo Salacak'a gece vakti nitelikli yağma suçundan ise 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi.

Reklam
Reklam

'BELKİ GİDENİ GERİ GETİRMEZ AMA'

Duruşmanın ardından açıklama yapan öldürülen Şükrü Mert Ersoy'un babası Turgut Ersoy'un avukatı Etem Erman Güneş, "17 ay süren hukuk mücadelemiz nihayet son buldu ve suçlular yerel mahkemece cezalandırıldı ancak istinaf ve Yargıtay süreçlerinin de takipçisi olacağız. Belki gideni geri getirmez ama bu karar bir nebze de olsa acılı ailenin yüreğine su serpti" dedi.

16 EYLÜL 2017 VE 10 MAYIS 2018 TARİHLİ ARŞİV KAYITLARI MEVCUT.