DHA YURT BÜLTENİ - 6

  Kazada yaralanan 26 askerin tedavisi sürüyor Van- Erciş Karayolu'nda askerleri taşıyan midibüsün şarampole devrilmesi sonucu meydana gelen kazada yaralanan 26 askerin tedavileri sürüyor.

Kazada yaralanan 26 askerin tedavisi sürüyor

Van- Erciş Karayolu'nda askerleri taşıyan midibüsün şarampole devrilmesi sonucu meydana gelen kazada yaralanan 26 askerin tedavileri sürüyor. Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, 4 askerin yoğun bakımda olduğunu, birinin durumunun ciddiyetini koruduğunu, üçünün durumlarının ise iyiye gittiğini söyledi.
Kaza, dün saat 20.30 sıralarında Van- Erciş Karayolu'nun 30'uncu kilometresinde meydana geldi. Erciş 108. Topçu Alay Komutanlığı'ndan izne giden ve terhis olan askerleri taşıyan zırhlı midibüs, lastiğinin patlaması sonucu, yaklaşık 3 metreden şarampole devrildi. Yan yatan minibüste 26 asker yaralandı.
İhbar üzerine olay yerine polis, jandarma, sağlık, UMKE ve AFAD ekipleri sevk edildi. Yaralılardan 11'i Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne, 13'ü Van Eğitim Araştırma Bölge Hastanesi'ne, 2'si de özel hastanelere götürülerek, tedaviye alındı.
Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, askerlerin tedavileri için doktorların gece boyunca yoğun bir çalışma yaptıklarını, 4 askerin yoğun bakımda olduğunu bildirdi. Bu askerlerden 1'inin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu, 3'nün durumunun ise iyiye gittiğini kaydeden Vali Bilmez, tedavi altındaki 22 askerin ise iyi durumda olduğunu söyledi. Vali Bilmez, bu askerlerden bazılarının bugün taburcu edilebileceğini bildirerek, "Tüm askerlere Allah'tan acil şifalar diliyorum" dedi.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ GEÇİLMİŞTİ

Haber: Behçet DALMAZ- Orhan AŞAN/VAN, (DHA)-

================

Amatör balıkçılara yunus sürprizi

Sinop'ta liman içi sahilinde balık avına çıkan amatör balıkçılar, yunus sürpriziyle karşılaştı. Bir süre balıkçı tekneleri arasında yüzen yunus, daha sonra gözden kayboldu.
Karadeniz'de av yasağının 1 Eylül'de sona ermesinin ardından balıkçılar, ağlarını denizlere bırakmayı sürdürüyor. Sinop'ta liman içi sahilinde, sandal ve takayla balık avına çıkan amatör olta balıkçıları, yunus sürpriziyle karşılaştı. Balıkçılar ağla avlanırken, yunus da istavrit avlamaya çalıştı. Batıp çıktığı suda ilerleyen yunus, kıyıda avlanan balıkçıların da ilgi odağı oldu. Bir süre balıkçı tekneleri arasında yüzen yunus, daha sonra açıklara doğru ilerleyip, gözden kayboldu.

Görüntü Dökümü
------------
-Yunus görüntüleri

Haber-Kamera: Deniz ÖZEN/SİNOP, (DHA)-

=====================

Geleceğin mühendisleri, atlı okçuluğu öğreniyor

Türkiye'de ilk kez Bursa Teknik Üniversitesi'nde okutulmaya başlanan atlı okçuluğu öğrenen öğrenciler, zorlu mühendislik derslerinin stresini atıyor. Teknik üniversite olması nedeniyle matematik, robotik yazılım, fizik gibi ağır dersler alan öğrenciler, atlı okçuluk dersini sevdiğini söyledi. Mekatronik mühendisliği öğrencisi Furkan Çelen, "Bu ders, bize farklılık katıyor ve bu farklılık da bizleri rahatlatıyor" dedi.
Bursa Teknik Üniversitesi'nde, Türk tarihinde büyük öneme sahip atlı okçuluk, seçmeli ders olarak ilk kez verilmeye başlandı. Atlı okçuluk dersi veren Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültürel Miras Taşıyıcısı Orhan Parlağı, öğrencilere at binmeyi, ok atmayı, yay germeyi ve ok yapmayı öğretiyor. Teknik üniversite olması nedeniyle matematik, robotik yazılım, fizik gibi sayısal ağırlıklı dersler alan öğrenciler, atlı okçuluk ile hem spor yapıyor hem de stres atıyor.
'BU DERS, NEFES ALMAMI SAĞLIYOR'
Bursa Teknik Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği 2'nci sınıf öğrencisi Furkan Çelen, "Lisedeyken merak salmıştım. Bulunduğum çevrede yani Kırşehir'de pek yaygın değildi. 'Ata sporları' adı altında topluluk kurulmuştu. Onunla birlikte okçuluğa başladım daha sonra Orhan hocamla tanıştım. Atlı okçuluğa da onunla birlikte başladım. Hayvanla yapılan sporun ders olarak verilmesi, bence çok güzel. İki canlı bir arada spor yapmaya çalışıyor. İşi iki kat daha zor yapıyor. İnsanlara birden fazla işi tek seferde yapma becerisi sunabilir. El- göz koordinasyonunu artırabilir. Grup çalışmasına yönlendirebilir. Bu ders nefes almamı sağlıyor. Tamamen elektrik devreleri, matematik, fizik üzerine ders gördüğümüz için insanlar sıkılabiliyor. Farklılık katıyor ve bu farklılık bizleri biraz daha rahatlatıyor" diye konuştu.
'ÖĞRENCİLERİN DERSLE İLGİLİ TALEPLERİ VARDI'
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültürel Miras Taşıyıcısı ve öğretim görevlisi Orhan Parlağı ise Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir sayesinde atlı okçuluğun seçmeli ders olarak kabul edildiğini söyledi. Parlağı, "Öğrencilerimizin bu dersle ilgili talepleri vardı. Günümüzde revaçta olan bir spor. Binicilik de işin içinde olduğu için çocuklar dersi seçtiler. Şu anda antrenmanlarımız devam ediyor. Hem binicilik hem at bilgisi hem okçulukla ilgili bilgiler veriyoruz. Sahamızda da antrenman yapıyoruz" dedi.
'PSİKOLOJİK VE FİZİKSEL OLARAK RAHATLIYORLAR'
At- insan ilişkisinin önemine değinen Parlağı, "Rahatlatıcı ve rehabilitasyonla ilgili güzel sonuçlar elde ediliyor. Atlı okçuluğu seçen öğrenciler, daha çok rahatlıyor. Sürekli sınıf ortamı öğrencileri boğuyor. Böyle bir sosyal ortamda, at üzerinde geziniyorlar, ok atıyorlar. Psikolojik ve fiziksel olarak rahatlıyorlar, spor yapıyorlar. Uzaktan güzel görünse de yorucu bir spor. Hem fiziki olarak güçleniyorlar hem de sosyalleşiyorlar" diye konuştu.
'YARIŞLARA KATILACAĞIZ'
Öğrencilerin yavaş yavaş ata alıştığını dile getiren Orhan Parlağı, "Daha önce at binmemişler, ok atmamışlar. Yeni öğreniyorlar ama yetenekliler. Önümüzdeki yıllarda yarışmalara hazırlanacağız. Geleneksel Spor Dalları Federasyonu bünyesinde atlı okçuluk yarışmaları var. Uluslararası düzeyde de milli yarışmalar var. İnşallah önümüzdeki yıl yarışmalara da katılacağız. Üniversiteler bazında tek başınıza bir işi yapmanız bir şey ifade etmiyor. Bursa Teknik Üniversitesi güzel bir çalışma yaptı. Sivil hayatta spor kulüplerimiz var ama üniversite düzeyinde tekiz. İnşallah önümüzdeki yıl diğer üniversiteler de bu çalışmaya başlar ve üniversiteler arası yarışma düzenlenir" dedi.
ATLI OKÇULUK
Atlı okçulukta kullanılan başlıca ekipman arasında yay, ok, tirkeş (ok kabı) ve sadak (yay kabı) bulunur. Sporcuların tarihi referanslar esas alınarak hazırlanmış geleneksel kıyafetler ve teçhizat kullanmaları zorunludur. Sağda, solda, geride bulunan hedefler ile kabağa ok atılarak, yapılan atlı okçuluk oyun ve sporlarında hedeflerin merkezine doğru isabet, puanı artırmaktadır. Kabağı vurmak ise fazla puan ve alkış kazandırır. Gösterilerde ve oyunlarda kullanılan pek çok parkur mevcuttur. Bunlar arasında oku eğilerek yerden alma, iki hedef arası silah değiştirme gibi farklı uygulamalar da bulunur. Günümüzde spor müsabakalarında kabak atışının yanı sıra kullanılan ve dünya literatürüne 'Türk Parkuru' olarak kazandırılmaya çalışılan 120 metrelik parkurda 3 hedef bulunur. Atla dört nala girilen parkurda ilk olarak solda ileri doğru atış yapılan hedef, daha sonra yine solda geri doğru dönülerek atış yapılan hedef ve son olarak yana doğru atış yapılan hedef bulunmaktadır. Birinci ok gezlenmiş vaziyette at koşturup atılabilir; ancak daha sonraki okları tirkeşden ya da kuşaktan çekmek zorunludur.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
---------
-Atlı okçuluk dersinden detaylar
-Ok atan öğrencilerden detaylar
-At üzerinde ok atan öğrenciden detaylar
-Drone görüntüleri
-Genel detaylar
-Röportajlar

Boyut: 873 MB

Haber: Muammer İRTEM -Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA, (DHA)

===================

Yeni doğmuş bebeğini, çöp kovasının yanına bırakan anne bulundu

Bursa'nın Osmangazi ilçesinde, çanta içerisinde çöp kovasının yanına bırakılan erkek bebeğin annesi bulundu. Polisin, belediyenin, doğum yapan annelere hediye edilmesi için hastanelere dağıttığı çantadan yola çıkarak bulduğu anne C.M. (21), bebeğin sevgilisinden olduğunu, bakamayacağı için sokağa bıraktığını söyledi. Anne, savcılık ifadesinin ardından serbest bırakılırken, bebek koruma altına alındı.
Osmangazi'ye bağlı Yunuseli Mahallesi'nde, yol kenarındaki çöp kovasında dün yoldan geçenler, örtüye sarılarak, çanta içine konulmuş erkek bebek buldu. İhbar üzerine, olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yapılan kontrolde, nefes aldığı belirlenen bebek, sağlık çalışanının kucağında ambulansla Bursa Şehir Hastanesi'ne götürüldü.
Polisin ifadesine başvurduğu görgü tanıkları, kimliği belirsiz bir kadının, içinde bebek olan çantayı, çöp kovasının yanına bıraktıktan sonra koşarak gittiğini anlattı. Polis, bebeği bırakan kadını tespit etmek için geniş çaplı soruşturma başlattı.
ANNE, ÇANTA SAYESİNDE BULUNDU
Bursa Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri, bebeğin içine konulduğu çantanın, bir belediye tarafından yeni doğum yapan annelere hediye edilmek üzere hastanelere dağıtıldığı bilgisine ulaştı. Bunun üzerine bölgedeki hastanelerde son bir haftada gerçekleşen doğumları inceledi. Bebekleri cinsiyetleri ve kilolarına göre değerlendiren polis, bebeğin annesinin Mustafakemalpaşa ilçesinde yaşayan C.M. olabileceği ihtimali üzerinde durdu. Gözaltına alınan C.M., bebeğin sevgilisinden olduğunu, taburcu olduktan sonra, bebeği sokağa bıraktığını itiraf etti.
BEBEK, ANNEDEN ALINDI
Bebeği bıraktıktan sonra otobüsle Mustafakemalpaşa ilçesindeki evine döndüğünü anlatan
C.M., adliyeye sevk edildi. Bebeği bakamayacağı için bıraktığını söyleyen C.M., savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
Halen hastanede olan ve koruma altına alınan bebek Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü yetkililerine teslim edilecek.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜLER DÜN GEÇİLMİŞTİ

Haber-Kamera: Berktuğ ÖNCÜ/BURSA,(DHA)-

==================

Eşinin kızına şiddetini kameraya kaydeden baba, velayet davasını kazandı

Zonguldak'ın Gökçebey ilçesinde, kızı Esila'ya 2 yaşındayken, anne Tuğba T.'nin şiddet uyguladığını evin salonuna yerleştirdiği gizli kamerayla ortaya çıkararak, 1 yıl 3 ay hapis cezası almasını sağlayan baba Erdem T. (32), hukuk mücadelesini kazandı. Esila'nın velayeti, eşinden boşanan babaya verildi. Erdem T., "Kızımın iyi bir eğitim alması için mücadele edeceğim" dedi.
Gökçebey ilçesinde beyaz eşya tamiri yapan Erdem T., 2013 yılında Tuğba T. ile evlendi. Çiftin 2 yıl sonra Esila adını verdikleri kızları dünyaya geldi. Erdem T., bir süre sonra, eşinin kızları Esila'yı darbettiğini evin salonuna yerleştirdiği güvenlik kamerasıyla tespit etti. Ardından da polise şikayetçi oldu. 3 ay evden uzaklaştırma cezası alan Tuğba T. hakkında, Gökçebey Asliye Ceza Mahkemesi’nde 'aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlali' ve 'alt soya karşı kasten yaralama' suçlarından 5,5 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Tutuksuz yargılanan Tuğba T., kızına karşı ‘basit yaralama’ suçunu işlediği kanaatiyle 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ceza, sanığın pişman olması ve iyi hali nedeniyle ertelendi.
VELAYET DAVASI BABA LEHİNE SONUÇLANDI
Bu süreçte küçük kızın velayeti geçici olarak baba Erdem T.'ye verildi. Çiftin, 2 yıl önce Çorlu Aile Mahkemesi’nde açtığı boşanma ve velayet davası sonuçlandı. Çifti boşayan mahkeme, Esila'nın velayetini baba Erdem T.'ye verdi. Tuğba T.'nin nafaka talebini de reddetti.
Kızının velayetini alan Erdem T., sevincini yakınlarıyla paylaştı. Karardan çok mutlu olduğunu söyleyen baba, "Mahkeme uzun sürdü. Daha önce bu kararı bekliyordum ama nasip bugünmüş. Bundan sonra kızımın geleceği için mücadele edeceğim. İyi bir eğitim alması için çalışacağım" dedi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü

-------

Olaya ilişkinn ARŞİV görüntü

Haber: Gürkay GÜNDOĞAN/ZONGULDAK,(DHA)-

==================

Kozalak toplamaya gitti, ölü bulundu

Adıyaman'da kozalak toplamak için evden çıkan Aziz Yılmaz'ın(71), köy yakınlarındaki boş arazide cansız bedeni bulundu.
Merkeze bağlı Terman köyünde yaşayan Aziz Yılmaz, dün akşam üzeri kışın yakmak için çam kozalak toplamaya gitti. Ancak gece yarısına kadar eve dönmedi. Bunun üzerine meraklanan yakınları, Yılmaz'ı aramaya çıktı. Aziz Yılmaz, köye 10 kilometre mesafedeki boş arazide hareketsiz yatarken bulundu. İhbar üzerine gelen sağlık ekipleri, Yılmaz'ın öldüğünü belirledi. Jandarmanın yaptığı incelemenin ardından Yılmaz'ın cansız bedeni otopsi için Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna götürüldü. Jandarma soruşturma başlattı.

Görüntü Dökümü
-------------
- Olay yeri
- Jandarma ekipleri
- Güvenlik şeridinin çekilmesi
- Vatandaşlardan görüntü
- Ambulansın gidişi
- Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Mahir ALAN-ADIYAMAN-DHA)

=============================

Reklam
Reklam

Yedinci sanatın kalbi, bir hafta Antalya'da atacak

Türkiye tarihinin en uzun soluklu film festivali Antalya Altın Portakal Film Festivali, 66 filmin gösterimiyle 26 Ekim Cumartesi başlayacak. Uzun, kısa ve belgesel filmler, toplam 1 milyon 437 bin TL değerindeki ödülün peşinde olacak.
'Öze dönüş' temasıyla bu yıl 56'ncı kez düzenlenecek olan Antalya Altın Portakal Film Festivali, 26 Ekim- 1 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğindeki etkinlikte, Antalya, bir hafta boyunca sinema ile yatıp kalkacak.
Festivalin merkezi Cam Piramit ve Antalya Kültür Merkezi (AKM), festivale yönelik süslendi. Altın Portakal'ın simgesi altın renkli 50 Venüs heykeli de kentin farklı noktalarında festivale davette bulunuyor. Festivalin bu yılki önemli özelliklerinden biri açılış ve kapanış törenlerinin 10 bin kişilik spor salonunda yapılacak olması. Önceki törenlerin daha küçük salonlarda yapılması nedeniyle vatandaşların birçoğu tören alanına giremiyor, tartışmalar yaşanıyordu.
AFİŞİ SÜSLEYEN TÜRKAN ŞORAY ANTALYA'DA
1964 yılında ilk defa düzenlenen festivalde, en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Türkan Şoray, bu yılki festival afişini süslüyor. Şoray'ın, festivalin en eğlenceli etkinliği kortejde yer alması da bekleniyor.
26 Ekim Cumartesi saat 15.00'te Cam Piramit önünde başlayacak kortej, eski Büyükşehir Belediye Binası önünde son bulacak. İlk gün film gösteriminin yer almadığı festivalde açılış töreni, Meltem Mahallesi'ndeki 10 bin kişilik spor salonunda yapılacak. Açılışta bu yıl onur ödülleri Ahmet Mekin ve Selma Güneri'ye, Yıldırım Önal Anı ödülü ise Can Kolukısa'ya verilecek. Sanatçı Meltem Cumbul da Antalya Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde mini konser verecek.
8 YARIŞMA FİLMİ İLK KEZ SEYİRCİYLE BULUŞACAK
Gezici Festival'in kurucularından Ahmet Boyacıoğlu'nun yönetmenliğini üstlendiği festivalde 10 ulusal, 10 uluslararası, 10 belgesel, 15 kısa film yarışma dallarında boy gösterecek. Dünya sinemasında yer edinmiş filmler de yarışma dışında izleyici ile buluşacak. Ulusal kategorideki 8 film, ilk kez seyirciyle buluşacak. Ünlü yönetmen Zeki Demirkubuz'un jüri başkanlığı yapacağı festivalde Emre Erkmen, Latife Tekin, Mert Fırat ve Şebnem Bozoklu 'en iyi'leri seçecek toplulukta yer alıyor.
EN İYİ FİLME 250 BİN LİRA
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda, Ali Aydın'ın 'Kronoloji', Ali Özel'in 'Bozkır', Faysal Soysal'ın 'Ceviz Ağacı', Kıvanç Sezer'in 'Küçük Şeyler', Leyla Yılmaz'ın 'Bilmemek', Maryna Er Gorbach ve Mehmet Bahadır Er'in 'Omar ve Biz', Onur Ünlü'nün 'Topal Şükran'ın Maceraları', Orçun Behram'ın 'Bina', Özkan Yılmaz'ın 'Soluk' ve Ümit Ünal'ın 'Aşk, Büyü, vs.' filmleri, aralarında 250 bin TL tutarındaki En İyi Film Ödülü'nün de olduğu 14 kategoride, toplam 720 bin TL'lik ödül için yarışacak.
İLK KADIN YÖNETMEN SONKU ADINA 50 BİN LİRA ÖDÜL
Film Festivali'nin bu yılki yeniliklerinden biri de 50 bin TL para destekli Cahide Sonku Ödülü olacak. 1935 yılında 'Bataklı Damın Kızı' filmindeki 'Aysel' rolüyle kendinden sonraki kuşak için starlığın kapılarını açan ve birçok kaynağa göre de Türk sinemasının ilk kadın yönetmeni ve yapımcısı sayılan Cahide Sonku'nun anısını yaşatmak adına bu yıl başlatılacak ödül, Türkiye sinema sektöründeki kadın temsiliyeti ve görünürlüğüne dikkat çekmeyi amaçlıyor.
ALTERNATİF YARIŞMANIN KAZANANLARINA ÖZEL TÖREN
Son 2 yıldır, Antalya'da ulusal kategorinin kaldırılmasının ardından İstanbul'da yapılan alternatif Ulusal Yarışmalar'ın kazananlarına da ödüller verilecek. Yönetmen Kaan Müjdeci'nin organizasyonuyla, festivalle aynı tarihlerde yapılan alternatif yarışmanın kazananları, bu kez ödüllerini almak için Antalya'ya gelecek. Böylece isimleri, festivalin ödül tarihine resmi olarak yazılmış olacak.
ÖDÜLLERİNİ ANTALYA'DA ALACAK EN İYİLER

Reklam
Reklam
  1. Ulusal Yarışma'da En İyi Film seçilen 'Daha' ile Onur Saylak, 'Put Şeylere' filmiyle En İyi Yönetmen seçilen Onur Ünlü, 'Körfez' ile En İyi Senaryo Ödülü'nü alan Emre Yeksan ve Ahmet Büke, 'Kar' ile En İyi Kadın Oyuncu seçilen Hazar Ergüçlü ve 'Daha' ile En İyi Erkek Oyuncu kategorisinin kazananları Ahmet Mümtaz Taylan ve Hayat Van Eck, 2018'de En İyi Film seçilen 'Yol Kenarı'nın yönetmeni Tayfun Pirselimoğlu, 'Renksiz Rüya' ile En İyi Yönetmen seçilen Mehmet Ali Konar, En İyi Senaryo'nun sahibi 'Sibel' filminin yazarları Çağla Zencirci, Ramata Sy ve Guillaume Giovanetti, oyuncu ödüllerinin kazananları Damla Sönmez (Sibel) ve Tansu Biçer (Yol Kenarı), Antalya'da özel bir törenle heykellerini alacak.
    Sinemanın Antalya durağında sanatseverler, dolu dolu bir hafta geçirecek. Tam bilet fiyatının 5, indirimli fiyatın 3 lira olduğu festivalde, söyleşilerde sanatçılar hayranlarıyla buluşucak. Festival 1 Kasım'da 10 bin kişilik spor salonundaki kapanış töreniyle sona erecek.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-------------------
- Festival afişleri
- Kentteki süslemeler
- Cam piramit görüntü
- Venüs heykeli görüntü
- DHA Muhabiri Aslı Duran'ın anonsları

Reklam
Reklam

Haber: Hasan DEMİRBAŞ- Kamera: Aslı DURAN/ANTALYA-DHA)

==================,

Tıbbi atıkları yerinde dezenfekte etmek için cihaz üretildi

Van'da İş Geliştirme Merkezi (İŞGEM) bünyesinde faaliyet gösteren firma, Türkiye'de ilk kez mikrodalga teknolojisiyle hastanelerdeki tıbbi atıkları yerinde dezenfekte eden cihazın üretimine başladı. Van İŞGEM Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Gedik, "Türkiye'deki hastanelerde tıbbi atıklar toplanıyor ve araçlarla dezenfekte yapılacak yerlere götürülüp otoklav sistemiyle bertaraf ediliyor. Bunun ciddi maliyeti var. Girişimcimiz bu cihazın patentini, İSO ve CE belgesini aldı. Bu cihaz sadece tıbbi atıkları değil maliyetleri de bertaraf eden bir cihaz" dedi.
Van'da, İŞGEM bünyesinde faaliyet gösteren 30 firmaya yenilerinin eklenmesi için 'AB katılım öncesi mali yardım aracı' projesi kapsamında, 2016'da 9 milyon 200 bin euro fon sağlandı. Sağlanan destekle hayata geçen 'Van İŞGEM büyüyor' projesiyle 30 modern iş yeri yapıldı. Yeni firmaların eklendiği Van İŞGEM'de, özellikle yabancı girişimciler rağbet göstermeye başladı. Bu kapsamda İŞGEM'de faaliyet gösteren yabancı bir girişimci olan Yüksek Makine Mühendisi Dr. Mehrdad Fojlaley, mikrodalga teknoloji kullanarak tıbbi atıkları dezenfekte eden bir cihaz geliştirdi. Forjlaley'in 3 yıl süren AR-GE çalışmasıyla tasarladığı cihaz ile hastaneden çıkan tıbbi atıkların yerinde dezenfekte edilmesi amaçlandı.
TIBBI ATIKLARA YERİNDE DEZENFEKTE
Cihazı tasarlayan Dr. Fojlaley, "Bu cihaz mikrodalga teknolojisiyle hastaneden çıkan tıbbi atıkları tamamen bertaraf edip dezenfekte ediyor. 3 yıl önce AR-GE işlerine başlayıp tasarımlarını yaptık. Daha sonra deneylerini yaptık. Ve daha sonra üretimine başladık. Türkiye'de bu cihazın aynısından yok. Uluslararası patentini aldık. Dünyada sadece Avusturya'da mikrodalga teknolojisiyle tıbbi atıkları bertaraf ediyorlar. Ama onlar sudan da yardım alıyorlar. Bizimki ise sadece elektrik ve mikrodalga ile bu işi yapıyor. Enerji tüketimi de az oluyor. Bu teknolojide tıbbi atıkları dezenfekte oluyor. Cihazın kullanması da çok kolaydır. Yani özel bir operatöre ihtiyaç yoktur. Her şey otomatik kendisi yapıyor. Tıbbi atıklar 60 dakikada dezenfekte oluyor" dedi.
TÜRKİYE'DE ÜRETİLMİYOR
Van İŞGEM Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Gedik de, geçen yıldan itibaren kriterlerini değiştirdiklerini ve artık Van İŞGEM'de sıradan üretimlerin yerine yenilikçi, inovatif, teknolojik üretim yapan, katma değeri yüksek ürün ve ihracat değeri yüksek olan girişimlere yer vermeye karar verdiklerini söyledi. Gedik, "Türkiye'de üretilmeyen daha doğrusu dünyada üretilmeyen sadece Avusturalya'da benzer bir cihaz. Tıbbi atık cihazını girişimcimiz burada birtakım çalışmalar yaptıktan sonra burada üretimine başladı" dedi.
BAKANLIKLA GÖRÜŞMELERİMİZ DEVAM EDİYOR
Gedik, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile de bağlantıda olduklarını belirterek şunları söyledi: "Tıbbi atıkların bertaraf edilmesi için yeni geliştirdiğimiz bu cihazın kullanılabilmesi için yasal alt yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Bununla ilgli de bakanlıkla görüşmelerimiz devam ediyor. Onlarla yaptığımız görüşmeler neticesinde şu an Türkiye'de, Dünya Sağlık Örgütü'nün standartlarına göre bir program çerçevesinde tıbbi atıkların dezenfektesi söz konusu. Bu otoklav cihazlarıyla yapılıyor. Bunun maliyeti çok fazla bütün hastaneler için. Bu cihazla neredeyse sıfır maliyetle tıbbi atıkları dezenfekte imkanları olacak."
MALİYETLERİ DE BERTARAF EDECEK
Gedik, Türkiye'deki hastanelerde tıbbi atıkların toplanıp araçlarla belli yerlere götürülüp dezenfektesinin yapıldığını belirterek, "Bunun ciddi maliyeti var. Hem hastanelere hem sağlık kuruluşlarına. Bu cihazla tıbbi atığın olduğu kendi yerinde bertaraf etme söz konusu. Bu da neredeyse sıfır maliyetle sağlık kuruluşlarının tıbbı atıklarını normal atığa dönüştürme imkanı sağlıyor bu cihaz. Ayrıca yine bu cihazın ardından dezenfekte edilip normal atığa dönüştürülen tıbbi atıklar parçalanarak küçültülüyor. Girişimcimiz bu cihazın patentini, İSO ve CE belgesini aldı. Bu cihaz sadece tıbbi atıkları değil maliyetleri de bertaraf eden bir cihaz" dedi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
-------
-Üretilen tıbbi atık dezenfekte cihazı
-Cihazdan genel ve detaylar
-Van İŞGEM Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Gedik ile röportaj
-Cihazdan detaylar
-Cihazı tasarlayan Dr. Mehrdad Fojlaley ile röportaj
-Dr. Mehrdad Fojlaley'in cihazı nasıl kullanıldğıını anlatması

Haber-Kamera: Gülay KUYUCU-Orhan AŞAN/VAN,(DHA) -