DHA YURT BÜLTENİ- 7

SEGBİS'le duruşmaya çıkmayan Figen Yüksekdağ için zorla çıkarma kararı   HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın, 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alındığı sırada verdiği ifadesinde 'Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama' suçunu işlediği iddiasıyla yargılanmasına devam edildi.

SEGBİS'le duruşmaya çıkmayan Figen Yüksekdağ için zorla çıkarma kararı

HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın, 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alındığı sırada verdiği ifadesinde 'Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama' suçunu işlediği iddiasıyla yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, Kocaeli 1 Nolu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve SEGBİS sistemi ile duruşmaya çıkmayan Yüksekdağ'ın, bir sonraki celse zorla SEGBİS sistemine çıkarılmasına karar verdi.
HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın, 4 Kasım 2016’da gözaltına alındıktan sonra verdiği savunmada 'Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama' suçunu işlediği iddiasıyla 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 13'üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Kocaeli 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan Yüksekdağ katılmazken, avukatı hazır bulundu. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi, Yüksekdağ’ın duruşmaya SEGBİS sistemi ile katılması için önceki celse cezaevine yazılan talimatın işlemsiz iade edildiğini söyledi.

Reklam
Reklam

AYNI SUÇTAN İKİ DAVA AÇILMIŞ
Daha sonra söz alan Yüksekdağ'ın avukatı Reyhan Yalçındağ Baydemir, "Müvekkilimin politik kimliği olduğundan her açıklaması dava konusu yapılmış. Bu mahkemeye konu olan açıklamalar nedeniyle Ankara 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde de hakkında dava açılmıştır. Aynı konuda iki kere dava açılmış olduğundan mahkemenizdeki dava mükerrer olmuştur. Bu nedenle mahkemenizdeki dosyada davanın reddine karar verilsin"dedi. Ara kararlarını açıklayan mahkeme, sanığın gelecek duruşmada SEGBİS sistemi ile hazır bulundurulması için tutuklu bununduğu cezaevine müzekkere yazılmasına, sanığın SEGBİS odasına çıkmak istememesi halinde bu işlemin zorla yerine getirilmesinin istenilmesine karar verdi. Duruşma eksiklerin giderilmesi için ertelendi.

Haber:Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, (DHA)

============================================

Bağıştan vazgeçen donöre babadan acılı çağrı

Manisa'da yaşayan lösemi hastası 8 yaşındaki Zeynep Topçu'nun ailesi, iki yıldır amansız şekilde mücadele ettikleri bu hastalıktan kurtulmak için yeni bir umut yakalamışken hüsrana uğradı. Bir ay önce Zeynep'e ilik nakli yapılması için uyumlu donörün bulunduğunu öğrenen aile, bağışçının vazgeçmesiyle büyük hayal kırıklığı yaşadı. Uzun süredir hastanede yatarak tedavi gören Zeynep ise ne hastalığının nüksettiğini ne de donörün bağıştan vazgeçtiğini bilmiyor.
Manisa'nın Akhisar ilçesinde yaşayan Topçu ailesinin küçük kızı Zeynep, iki yıldır lösemi tedavisi görüyor. İlk teşhisin konulduğu 3 Haziran 2016 yılından itibaren Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hastanesi'nde tedavi gören Zeynep'in ailesi ilik nakli için uyumlu bulunan donörün bağıştan vazgeçmesi üzerine yıkıldı. Zeynep'in durumunun birkaç gün önce daha da ciddileştiğini söyleyen baba Abdülkadir Topçu, Almanya'dan gelen sonuçlara göre hastalığın ikinci kez nüksettiğini öğrendiklerini anlattı. Zeynep şimdi yanında kalan annesi ve doktorları dışında kimseyle görüşemiyor.
'6 AYDIR UYUMLU İLİK ARIYORUZ'
Zeynep'in bir süredir merdivenden inip çıkmakta bile zorlandığını anlatan baba Abdülkadir Topçu, "Çok zor durumdayız, acilen ilik nakli gerekiyor. Aksi takdirde tedavisi mümkün değil. 5- 6 aydır uyumlu ilik arıyoruz. 50 binde bir kişininki uyumlu oluyor. 1 ay önce 'bulundu' diye bilgi geldi. Kızımız da biz de çok sevindik. Ancak 15 gün içinde donörün verici olmaktan vazgeçtiğini duyduk. Nerede olduğunu ve ismini bilmiyoruz. 30, 35 yaşlarında bir erkekmiş. Donörümüz 21 Haziran'a gün vermişti. Ne oldu da vazgeçti anlayamadık" dedi. Bağışın gönüllülük esasına göre yapıldığını dile getiren Topçu, bağışçının Kızılay Kan Merkezi'ne gidip kan verdiğini ve ilik bankasına kaydolduğunu söyledi. İlik nakli bekleyen tüm hastaların taramanın ardından uygun ilik varsa eşleştiğini belirten Topçu, "Zeynep'in iki abisine ve ailedeki herkese tek tek bakıldı. Uyumlu kimse bulunamadı. Vazgeçen donörümüz bizi dinliyorsa sesimizi duysun. Kızılay'a gidip müracaatınızı yapın. Bu iş gönüllülük işi. Birçok çocuğun hayatı kararıyor. Uyum sağlayan donörler lütfen gidip verici olsun" diye konuştu.
ZEYNEP DONÖRÜN VAZGEÇTİĞİNİ BİLMİYOR
Zeynep'in durumunun her geçen gün biraz daha ciddileştiğini anlatan baba Abdülkadir Topçu, şunları ifade etti:"Hastalığımız bir sene önce nüksetmişti. Şimdi bir daha tekrarladı. Doktorlarımız 'bir kez daha tekrar etmemesi lazım yoksa hastayı kaybedebiliriz' demişti. Vücudu artık kemoterapiyi kaldıramaz. Yere oturuyor ben elinden tutmasam ayağa kalkamıyor. Ona donörün vazgeçtiğini tam söyleyemedik. Yeni arayışlarımız olduğunu duydu. Artık 8 yaşında, her şeyi anlıyor. Arkadaşları ikinci sınıfı bitiriyor ama o iki yıldır hastane ortamında yaşıyor. Madem gönüllü oldunuz, lütfen verici olun. Kızımızın hayatı buna bağlı. Bağış bekleyen hastaların hepsi çocuk. Açmadan solduruyoruz tomurcukları."

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
--------------------------------
-Çocuk hastanesinin içi ve dışından detay görüntü,
-Baba Abdülkadır Topçu ile röp,
-Zeynep Topçu'nun birkaç ay içinde çekilen video ve fotoğraflarından görüntü.

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)

=============================================

İstimlak parasını almayınca kepçeyle baraj yolunu kapattılar

Kahramanmaraş'ın Andırın ilçesinde 2007 yılında bir özel şirket tarafından kurulan hidroelektrik santrali için arazileri istimlak edilenler arasında yer alan Öksüz Ailesi, aradan geçen zamana rağmen kamulaştırma paralarının ödenmediğini öne sürüp, şirketin kullandığı baraj yolunu kepçeyle kazarak kapattı. Aile, mahallede 380 kişinin yaklaşık 10 milyon liralık istimlak alacağı olduğunu iddia ederek yetkililerden yardım istedi.
Yeşilyurt Mahallesi'nde 11 yıl önce özel bir şirket hidroelektrik santrali kurdu ve bu nedenle de mahallede yüzlerce kişinin arazisini istimlak edildi. Ancak iddiaya göre, istimlak edilen arazilerin parası ödenmedi. Aradan geçen zamana rağmen ilgili yerlere yaptıkları başvurulardan da bir sonuç alamayan mağdurlardan Öksüz Ailesi, şirketin kullandığı baraj yolunu kepçeyle kazarak kapattı. Aile adına açıklama yapan Ümit Öksüz, mahallede toplamda 3 bin 500 dönüm arazinin istimlak edildiğini ve yaklaşık 10 milyon lira olan istimlak bedelinin hak sahiplerine ödenmediğini öne sürdü. Başta Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) olmak üzere ilgili yerlerin kapılarını çaldıklarını ancak bir sonuç alamayınca son çare olarak yolu kapatma kararı aldıklarını belirten Ümit Öksüz, "Acil el koyma ile bundan 11 yıl önce buradaki arazilerimize el konuldu. Komik rakamlarla kamulaştırma bedeli koydular ama bizim asıl sorunumuz para değil. İstimlak ettikleri yerlerin parasını ödemiyorlar. EPDK'ya müracaat ettik, hiçbir sonuç alamadık. Sayın Bakanımıza sesleniyoruz, bize sahip çıksınlar. İstimlak edilmeyen ancak yolu kullanan şirket artık bu yolu kullanamayacak. Yolu kapatıyoruz ve açmaya da niyetimiz yok. Mahallemizden 380 kişi mağdur durumda, sesimizi duyurana kadar buradayız" diye konuştu. İstimlak parasını alamadıklarını öne sürenlerden Sultan Öksüz de santral nedeniyle evi istimlak edilince mahalleden göç etmek zorunda kaldıklarını, yıllardır da paralarını alamadıkları için kirada oturduklarını söyledi.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
- Kepçenin yolu kapatması
- Bilal Öksüz ile röp.
- Niyazi Öksüz ile röp.
- Salim Öksüz ile röp.
- Ümit Öksüz ile röp.
- Mehmet Öksüz ile röp.
- Nezaket Öksüz ile röp.
- Sultan Öksüz ile röp.
- Akif Öksüz ile röp.
- Medine Öksüz ile röp.
- HES inşaatı ve tarlalar
- Kullanılamaz haldeki terk edilmiş ev
- Ev sahibi ile röp.
- Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: İskender ZENGİN-KAHRAMANMARAŞ,(DHA)

====================================================

Bodrum'da 'Uber' sürücüsü sanılan kişiler ile taksiciler arasında arbede

Bodrum'da, 'Uber' sürücüsü zannedilen, TÜRSAB belgesi ve VIP araçla turist transferi yapan 2 sürücü ile bir grup taksici arasında çıkan arbede, polis ve jandarma ekiplerinin araya girmesiyle büyümeden önlendi. Olay sonrası yaklaşık 30 taksici, şehir içinde bir süre 'Uber' uygulamasını protesto için tur attı.
Göltürkbükü Mahallesi'nden dün akşam saatlerinde VIP araçla yolcu alan, TÜRSAB üyesi ve taşıma belgesi olan 2 sürücü, mobil uygulama ile hizmet veren 'Uber' sürücüsü sanılıp, taksiciler tarafından durduruldu. VIP araç sürücüleri ile taksiciler arasında gerginlik çıktı. İlçedeki 4 ayrı duraktan gelen taksicilerin de katılımıyla gerginlik artarken, kısa süreli arbede yaşandı. Bölgeye polis ve jandarma sevk edildi. Araya giren güvenlik güçleri, gerginliği yatıştırdı. Bodrum Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Hasan Kablı da olay yerine gelip, taraflarla konuşarak, gerginliğin sona ermesini sağladı.Tartışmaya katılan Torba Taksiciler Kooperatifi Başkanı Yasin Algın, "Amaç dışı ve yasalara uygun olmadan yapılan taşımalar gerçek esnafın ekmeğine mani oluyor. Bu kişileri sık sık uyardık; ancak dinlemiyorlar. Bu da yetmezmiş gibi Gölköy Taksi Durağı'nı basmaya gelmişler. Bodrum hoşgörü kenti. Burada ne esnafın ekmeğinin çalınmasına ne de kabadayılığa izin veririz" diye konuştu. Gerginliğin yanlış anlamadan kaynaklandığını belirten turizm ve taşımacılık şirketi yetkilisi Can Şenkal da TÜRSAB'a bağlı yolcu taşıma işi yaptıklarını, araçlarının tamamının belgeli ve yasal olduğunu belirterek, "Müşterimizi aldığımız zaman bizi 'Uber' sanıyorlar ve suçluyorlar. Turizm bölgesinde bunların yaşanmasını doğru bulmuyoruz" dedi. 1 saat süren gerginliğin ardından Bodrumlu yaklaşık 30 taksici, şehir içinde 'Uber' uygulamasını protesto için bir süre şehir turu attıktan sonra dağıldı.

Reklam
Reklam

Haber:Yaşar ANTER/BODRUM (Muğla), (DHA)

====================================================

Tekne faciasında suya düşen mültecinin kurtarılma görüntüleri ortaya çıktı

Antalya'nın Demre ilçesi açıklarında, yasa dışı yollardan Avrupa ülkelerine geçmek isteyen Suriyeli göçmenlerin bulunduğu sürat teknesinin batması sonucu 7'si çocuk 9 kişinin yaşamını yitirdiği olayda, suya düşen bir mültecinin dalış teknesi tarafından kurtarılma anına ilişkin görüntüler ortaya çıktı. Aynı olayda kaybolan 1 kişi de aranıyor.
Demre'ye bağlı Kekova Geyikova Adası'nın 2,5 deniz mili güney batısında, önceki gün saat 02.22'de, içinde bir grup düzensiz göçmenin bulunduğu sürat teknesinin tehlikede olduğu veya batmış olabileceği bilgisi alındı. Bunun üzerine Sahil Güvenlik Korveti, 4 Sahil Güvenlik Botu, Sahil Güvenlik uçağı ve Sahil Güvenlik helikopteri bölgeye sevk edildi.
HAVADAN VE DENİZDEN ARAMA
Sahil Güvenlik ekiplerince yapılan arama- kurtarma faaliyetleri sonucu havadan da yapılan incelemeyle tespit edilen 3 erkek ve 1 kadın hemen kurtarıldı. Ayrıca bölgeye yakın seyreden bir dalış teknesiyle de 1 erkek kurtarıldı. Kurtarılan Suriyeli Mahmut Alus (30), İdris Raşit (38), Ahmet Şerif (34), Zeynep Osman (33) ve Mahmut Zeydan (40) Demre Devlet Hastanesi'ne götürülerek, tedaviye alındı.
KAYIP KİŞİ SAĞ BULUNDU
Kurtarılanların, teknede 14- 15 kişi oldukları yönündeki ifadeleri üzerine kayıp olduğu değerlendirilen 1 kişinin bulunması için yapılan çalışmalar sonucu da Giyas Vahod (24), sağ olarak kurtarılıp, hastaneye kaldırıldı.
9 KİŞİNİN CANSIZ BEDENİ ÇIKARILDI
Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerinin çalışmaları sonucu Derin Raşit (13), Dildar Raşit (10), Şiar (8) ile Dicvar Raşit (8) isimli ikizler, Emine Raşit (3), Mehmet Bilal (14), Hüseyin Bilal (45), Elif Bilal (35) ve Zehra Bilal'in (10) cansız bedenleri sudan çıkarıldı. Tekne faciasından kurtarılan Zeynep Osman ve İdris Raşit çifti, 5 çocuklarını birden kaybetmenin acısıyla yıkıldı.
MÜLTECİNİN KURTARILMA GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI
Tekneden suya düşüp kaybolan 1 erkek mültecinin kurtarılma görüntüleri ortaya çıktı. Bölgede faaliyet gösteren bir dalış teknesindekiler tarafından kurtarılan mültecinin ismi öğrenilemedi. Görüntülerde kıyafetleriyle yüzmeye çalışan mültecinin teknedekiler tarafından sudan çıkarılması yer aldı.
'İLETİŞİM SAĞLAYINCA RAHATLADI'
'Kekova Diving' adlı dalış okulunun eğitmeni Levent Işık, "Açıkta bir karartı gördük. Oraya doğru yöneldik. Bağırdık, 'Kimsin, Türkçe biliyor musun' diye. Cevap vermedi. O sırada Arapça bir şeyler mırıldandı. Teknemizde 'Ahmet' adında Arap bir müşterimiz vardı, dalış için geldi. Ahmet'i çağırdık. Ahmet, Arapça konuşmaya başlayıp, iletişim sağlayınca rahatladı. Tekneyle ona yaklaştık ve belirli bir noktada durduk. Ahmet vasıtasıyla korkmaması, tekneye gelmesi ve ancak kendisine o şekilde yardımcı olabileceğimizi söyledik. Ağır ağır geldi. Tekneye aldık. Önce müşterilerimizden biri kendisine bir tişört verdi. Kuruladık hep beraber. Yiyecek verdik. Sonra yemek yedirdik. Rahatladı" dedi.
'13 SAAT DENİZDE KALDIĞINI SÖYLEDİ'
Teknedeki müşteri vasıtasıyla olayın nasıl olduğunu sorduklarını kaydeden Levent Işık, "Bir anda teknenin ters döndüğünü, herkesin suya düştüğünü ama o karanlıkta kimseyi görmediğini, enerjisini tüketmemek için kendisini denizin akıntısına bıraktığını, 13 saat denizde kaldığını söyledi. 'Benim Türkiye'deki mülteci kampında kaydım var, beni polise teslim etmeyin, Demre'ye bırakın' diye yalvardı. Nereye gittiklerini sorduk. Doğruysa Hatay bölgesinden bir geminin çıktığını, geminin açıktan seyrederek kendisi gibi tekneyle gelen mültecileri aldığını ve Avrupa'ya götüreceğini söyledi. Sahil Güvenlik'e haber verdik. Daha sonra da Sahil Güvenlik ekipleri gelerek kendisini teslim aldı. Tüm ısrarlarımıza rağmen adını söylemedi"diye konuştu.
'KONU ARTIK YARGININ İŞİ'
Diğer yandan, aynı tekneden denize düşerek kaybolan ve adının 'Bilal' olduğu belirtilen Iraklı 1 kişinin aranmasının sürdüğü kaydedildi. Demre Kaymakamı Murat Uz, "Arama çalışmaları devam ediyor. Çocukları ölen aile Demre'ye geldi. Diğer ölen karı- koca ve çocukların yakınları da geldi. Büyük ihtimalle cenazeleri Hatay'a götürecekler. Konu artık yargının işi. Olay detaylı olarak araştırılıyor" dedi.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Mültecinin kurtarılma görüntüleri
-Genel ve detay

HABER: Ahmet ACAR- KAMERA: ANTALYA, (DHA)

====================================================

Torbalı'daki cinayette, yaralı eşe, karısının öldüğü söylenmedi

İzmir'in Torbalı ilçesinde kavgalı olduğu kız arkadaşının annesi Fadime Yün'ü (52) göğsünden bıçaklayarak öldüren, babası Fahri Yün'ü (57) de yaralayan Yusufcan Özalp (19), tutuklandı. Sağlık durumu iyiye giden Fahri Y'ün'e, eşinin öldüğünün hala söylenmediği belirtildi.
Olay, dün saat 01.30 sıralarında, Fevzi Çakmak Mahallesi'nde meydana geldi. Yusufcan Özalp, uzun süredir arkadaşlık yaptığı ve bir süredir kavgalı olduğu Merve Yün ile konuşup barışmak için evinde gitti. Burada, Özalp ile Merve Yün'ün ailesi arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında Yusufcan Özalp, evde bulduğu bıçakla, genç kızın annesi Fadime Yün'ü göğsünden bıçaklayıp öldürdü, babası Fahri Yün'ü ise yaraladı. Fahri Yün, ambulansla Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedaviye alındı. Olay sonrası Ayrancılar Jandarma Karakol Komutanlığı'na giderek teslim olan Yusufcan Özalp, sorgusunun ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Fadime Yün'ün cenazesi ise dün ikindide, Ayrancılar Mahallesi Merkez Camii'nde kılınan cenaze namazı sonrası Ayrancılar Mezarlığı'nda toprağa verildi.Göğsünden bıçaklanan Fahri Yün'ün durumunun iyiye gittiği, eşinin ölümünün kendisine bugün de söylenmediği ifade edildi. Annesini yitiren, babası da yaralanan Merve Yün'ün ise büyük üzüntü yaşadığı ve olaydan kendisini sorumlu tuttuğu kaydedildi.

Reklam
Reklam

Haber: İbrahim DANIŞ/TORBALI (İzmir), (DHA)

====================================================

İlaçlanan bahçenin yakınındaki 650 bin arı telef oldu

Bursa’nın İnegöl ilçesine bağlı kırsal Tahtaköprü Mahallesi'nde bir bahçede ürünlere atılan tarım ilacının, bitişik alandaki 125 kovanda 650 bin dolayında arıyı telef ettiği öne sürüldü. Kovanların sahibi 5 bal üreticisi duruma tepki gösterdi.
Tahtaköprü Mahallesi'nde tarım ilacından zarar görenk ovanlardan 50'sinin sahibi olan bal üreticisi İbrahim Turan, “Tarla komşumuz ürünü zararlılardan korumak amacıyla bahçesini ilaçlamış. Bu ilacın arılara zararlı olduğunu bile bile yapmış bunu. İlaç atılmasının ardından 50 kovandaki bütün arılarımız öldü” dedi. 5 çiftçinin toplam 125 kovanındaki arıların telef olduğunu ifade eden Turan, “Kovan başına bin liradan toplam 125 bin lira zarar var. Bu durumu Jandarma ile İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'ne bildirdik. Zararımızın karşılanmasını istiyoruz” dedi.
HASAT DÖNEMİMİZ BAŞLAMADAN BİTTİ
15 kovandaki arılarının telef olduğunu söyleyen bal üreticisi Ahmet Akman ise, “3 seneden bu yana tarla komşumuzu ikaz etmemize rağmen bahçesindeki ürünlerini ilaçlıyor. İlaçlama sonucunda arılarımız telef oldu. Hasat dönemimiz tamamen bitti. Biz kaç kez ikaz ettik ama dinlemedi. Zarar ettik” diye konuştu. Akman, 650 bin dolayında arının telef olduğunu ifade etti. Akman, zararın telafi edilmesini istedi.

Reklam
Reklam

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-------------------------------
-Açıklamalar,
-Detaylar

Haber:Yavuz YILMAZ/ İNEGÖL (Bursa), (DHA)

====================================================

'Hastanede fuhuş' soruşturmasında 2 kişi açığa alındı, 2 işçinin sözleşmesi feshedildi

Sağlık Bakanlığı, Siirt Devlet Hastanesi'nde çalışan ve fuhuş operasyonunda gözaltına alınan 4 kişiden ikisinin açığa aldığını, iki işçinin ise sözleşmelerinin feshedildiğini açıkladı.
Siirt Devlet Hastanesi'nde çalışan bazı personelin 'para karşılığı fuhşa yönelik yer ve müşteri temin ettiği' iddiasıyla geçen 31 Mayıs günü yapılan operasyonda toplam 4 kişi gözaltına alındı. Şüpheliler hakkındaki soruşturması devam ederken, Sağlık Bakanlığı konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, şöyle denildi:"Medyada, 'Hastanede fuhuş operasyonu' başlığıyla yer alan haberler üzerine Siirt İl Sağlık Müdürlüğümüz derhal soruşturma başlatmıştır. Soruşturma neticesinde, Siirt Devlet Hastanesi'nde çalışan 4 personel için gerekli idari işlemler uygulanmıştır. Hakkında işlem yapılan 4 personelden bir memur ve bir işçi açığa alınmış, iki işçinin de sözleşmeleri feshedilmiştir. Ayrıca 4 personel için başlatılan adli soruşturma da devam etmektedir."

Reklam
Reklam

Haber:Mehmet Yücel DURAK/SİİRT,(DHA)

==================================================

Yılan, eriyen asfalta yapıştı

Kütahya'nın Tavşanlı ilçesinde karayolunda eriyen asfalta yapışan yılanı, haşere ilaçlaması yapan firma sahibi Ali Yaşaroğlu kurtardı.
Tavşanlı ilçesinden aracıyla Tunçbilek beldesine gitmek için yola çıkan Ali Yaşaroğlu, yol ortasında sıcaktan eriyen asfalta yapışan yılanı fark etti. Aracını durdurup inen Yaşaroğlu, ağaç dalıyla yılanı kurtardı.
Yılanı ağaçlık alana atan Ali Yaşaroğlu, "Çevremize ve doğamıza zarar vermeden haşere ile mücadele eden bir firmamız var. İlaçlama hizmeti vermek için bir müşterimize gidiyorduk. Sıcaktan asfalt erimiş ve yılanı asfalta yapışmış halde gördük. Yılan orada bırakmak istemedik, buna gönlümüz el vermedi. Bir sopa bulduk ve bulunduğu yerden yılanı çıkardık. Su yılanıydı sanırım, ziftin vücudundan çıkması için toprağa bıraktık" dedi.

Görüntü dökümü:
-----------------------
-Asfalta yapışan yılanın cep telefoyla çekilen görüntüsü,
-Yılanı kurtaran Ali Yaşaroğlu'nun konuşması

Haber:Tuna İŞLEYEN/TAVŞANLI (Kütahya), (DHA)

==================================================

Sivas'ın Ayder'i, 'Eğriçimen Yaylası' büyülüyor

Sivas'ın Koyulhisar ilçesinde bulunan Eğriçimen Yaylası görenleri hayran bırakıyor. Yayla, ilkbahar ve yaz mevsiminde yerli turistlere ve piknikçilere ev sahipliği yapıyor.
Koyulhisar ilçe merkezine 17 kilometre uzaklıkta bulunan ve ismini içerisinden geçen kıvrımlı dereden alan Eğriçimen Yaylası doğal güzelliği ile ziyaretçileri cezbediyor. Etrafının çam ormanlarıyla kaplı yaylada, ilkbaharda yeşil örtü sarı ve beyaz papatyalarla kaplanıyor. Kış aylarında kimsenin olmadığı yayla, yazın gurbetçilere ve piknikçilere ev sahipliği yapıyor. Eğriçimen Yaylası doğaseverler tarafından Trabzon'da bulunan Ayder Yaylası'na benzetiliyor. Koyulhisar'da Eğriçimen Yayla'sının yanı sıra Kengercik, Arpacık, Kalınpınar, Topalan ve Sarıçiçek ve Söbüce yaylaları da bulunuyor. Yayla açısından zengin olan bölge, kentin akciğeri vazifesini görüyor.
'KARADENİZ YAYLALARI GİBİ MÜKEMMEL'
Sivas'ta dünya standartlarında yaylalar olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kadir Pürlü, "Koyulhisar yaylaları, Karadeniz bölgesi yaylaları gibi mükemmel, hatta bazı noktalarda Karadeniz yaylalarından üstünlükleri var. Koyulhisar'da ve ormanlarında nem oranı düşüktür. İkinci bir üstünlük ise zeminin düz olması. Bu da çok büyük bir avantajdır. Çünkü zemin düz olduğu zaman atla yürüyüş, yaşlıların yürümesi, bisiklet, normal yürüyüş gibi aktiviteler çok daha rahat yapılabiliyor. Biz Eğriçimen Yaylası'nda maalesef yapılaşma hat safhaya vardı. Bu geçmişte yapılan bir hataymış. Burada durmalı artık. Biz Eğriçimen Yaylası'nda yayla turizmi planlamadık ama orada koruluk alanı var. Doğal park diyebileceğimiz nefis yerler var. Buralarda yemek yemek, ziyaret eden insanların piknik yapmaları için bir nokta olarak planladık. Bizim esas projemiz Koyulhisar Söbüce yaylasıdır. Buraları yöre haklı bilir ama diğer insanlar bilmiyor" dedi. Kent merkezinde yaşayanların bir çoğu ise kente 150 kilometre mesafedeki yaylayı daha çok ismen biliyor. Bizzat gidip ziyaret edenler ise, Sivas gibi karasal iklime sahip bir ilde bu bölge şans olarak değerlendiriyor.

Görüntü Dökümü:
------------------------
-Yaylanın drone görüntüleri
-Gvenel görüntüler
-Vatandaş röportajları
-Kültür Müdürü Kadir Pürlü'nun açıklaması

(369 mb)
Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)

=================================================

Ukrayna'dan getirdiği 'kokusuz' koyunları Eskişehir'de satıyor

Eskişehir'de merkez Karacahöyük Mahallesi Muhtarı Burhan Çelikoğlu, Ukrayna ziyaretinde gördüğü 'Romanov' cinsi koyunları Eskişehir'e getirerek çiftlik kurdu. Çelikoğlu, Romanovların dördüz ve beşiz doğurabildiğini, etinin kokmadığı söyleyerek, "Dünyada eti kokmayan tek koyun cinsi bu" dedi.
Karacahöyük Mahallesi Muhtarı Burhan Çelikoğlu, geçen yıl Eskişehir Ziraat Odası'nın düzenlediği etkinlikte Ukrayna'daki tarım fuarına katıldıklarını belirtti. Fuarda gördüğü Romanov cinsi koyunların özelliklerini öğrendikten sonra bunları Eskişehir'e getirmeye karar verdiğini anlatan Çelikoğlu şunları söyledi:"Bakanlıktan ithal izini alarak bu koyunlardan 600 adedini buraya getirdik. 1000 adet daha getireceğiz. Romanov koyunlarının literatürdeki adı 'kuzu makinesi'. Etinin kokusunun olmaması, çoklu doğumlarda 4 kuzuya 2 ay bakabilmesi en büyük özelliği. Koyunun kuzulama süresi 5 aydır. Bunlar 14 doğuma kadar doğum yapabilen bir hayvan. 4 veya 5'inci doğumdan sonra en çok görülen doğum oranı beşiz. 5 kuzuyu az miktarda yem ve su takviyesi ile rahatlıkla büyütüyorlar. Gelen koyunların hepsinin uluslararası nüfus kayıtları, soy kütükleri mevcuttur. Dünya üzerinde eti kokmayan tek koyun cinsi bu. Bizim milletimizde, özellikle kadınların dikkat ettiği, 'bu koyun eti kokuyor' diye bir konu var. Bu koyunun etinde kesinlikle bir koku yok ve yağ oranı en düşük koyun eti bu. Dünyadaki büyük restoranların hepsinde tercih edilen et romanov eti. Avrupa ülkelerindeki lüks restoranlarda koyun eti istediğiniz zaman önünüze romanov eti geliyor. En çok kadınlar tercih ediyor. Bizim ekonomimize de, hayvancılığımıza da çok büyük katkısı olacak bir koyun cinsi."

Görüntü dökümü:
-------------------------
-Koyunların ve çiftliğin drono ile çekilen görüntü,
-Koyunların sürü halinde,
-Burhan çelikoğlu'nun konuşması,
-Çelikoğlu'nun kucağında iki kuzuyla çekilen görüntüsü

Haber:Kemal ATLAN- Hakan TÜRKTAN/ESKİŞEHİR, (DHA)