Zaman'da yer alan haberde dönemin en mühim Avrupalı aktörlerinden eski Almanya Başbakanı Helmut Kohl Euro’nun doğuşunu “diktatörce” davranmasına bağladı. Kohl, “Diktatör gibi davranmasaydım Euro olmazdı.” dedi.
2002’de yapılan ancak geçtiğimiz günlerde bir gazetecinin doktora tezinde ortaya çıkan bu itiraf, Euro’nun Almanlar tarafından çok zor benimsendiğini bir defa daha teyit ediyor. “Bismarck’tan sonra Almanya’nın ikinci kurucusu” olarak anılan Kohl, Euro’yu Alman halkına sorması durumunda kesinlikle ‘hayır’ cevabı alacağını, bu yüzden “diktatör” gibi davranarak Euro’yu dayattığını itiraf ediyor.
BARIŞ İÇİN MARK'TAN VAZGEÇİLDİ
Alman devletinin kurucusu Otto Von Bismarck’tan sonra en uzun süre başbakanlık yapan Kohl (1982-1998), Avrupa’nın en muteber para birimi marktan vazgeçmesinin sebebini “savaşları engellemek” olarak açıklıyor. Akademik dünya, genelde Batı’nın özelde Fransa’nın iki Almanya’nın birleşmesine tek şartla ‘evet’ dediğini, o şartın da Almanya’nın marktan vazgeçmesi olduğu tezini benimsiyor. Siyasi bir proje olarak başlayan Euro’nun yeterli iktisadi yapılanma ile desteklenmemesi bugünkü mali krizin temel sebebi olarak zikrediliyor. ‘Birleşmeye karşı Euro’ planının mimarları Mitterrand ve Kohl gerekli iktisadi altyapıyı kurmamakla eleştiriliyor.
BİRLEŞMEYE KARŞILIK MARK
11 yıl sonra yayınlanan mülakatta “birleşmeye karşılık mark” sorusuna muhatap olan Kohl, en sert muhalif Fransa Cumhurbaşkanı Francois Mitterrand ile bu konuda pazarlık yaptığını kabul etmiyor. Hem Mitterrand’ın hem de kendisinin “Avrupa’da bir daha savaş olmasın” fikrinden hareket ettiklerini belirten Kohl, Fransız liderin danışmanlarından Almanya’nın birleşmesine direnmesi yönünde telkinlere maruz kaldığını vurguluyor. “Fransa Dışişleri, Almanlar ne kadar bölünmüş olursa o kadar iyi, diye düşünüyordu.” diyen Kohl, Mitterrand’ı Euro’nun değil, karısının ikna ettiğini iddia ediyor.
Gelini Türk olan Hıristiyan Demokrat Kohl, Türkiye’nin AB sürecine itirazı ile de biliniyor. 1997’de yapılan Lüksemburg Zirvesi’nde Doğu Avrupa ülkeleri ile Rum Kesimi ve Malta’ya adaylık statüsü verilirken, Türkiye Kohl’ün ısrarı üzerine bu listeye alınmamıştı. Kararı protesto eden Ankara, aday ilan edildiği 1999’a kadar AB ile siyasi ilişkilerini askıya almıştı.