"Dink cinayetini çözecektim, ama..."

Uyuşturucu davasında yargılanan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Arslan'dan şok iddia.

Türkiye'nin en büyük uyuşturucu operasyonunda tutuklanan ve hakkında 'uyuşturucu suçunun işlenmesini kolaylaştırmak ve örgüte yardım etmek' suçlaması bulunan eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, "Dink cinayeti konusunda bana gelen bilgilerle, cinayeti zamanla aydınlatacaktım bunlar başıma geldi." iddiasında bulundu.

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada Arslan savunmasını tamamladı. İddiaların hiç birini kabul etmediğini belirten Arslan, çok planlı, kapsamlı, kişilerin değil kurum ya da kuruluşların çalışması sonucu böyle bir davaya monte edildiğinin farkında olduğunu söyledi. Dava dosyasının hiç ilgisi olmayan belgelerin eklenmesiyle karmaşık hale getirildiğini savunan Arslan, mahkeme heyetine geçmiş hayatı ve mesleğiyle ilgili bilgiler verdi. Arslan, "Benimle ilgili kime sorarsanız sorun, 'Emin Arslan böyle bir işin içinde olmaz' derler. Bu durumdan utanç duyuyorum. Ama beni bu duruma düşürenlerin benden daha çok utanması gerekir." diye konuştu.

Reklam
Reklam

Arslan, görevdeyken organize suçlarla ilgili teknik kapasiteyi arttırdığını, geldiği noktayı görünce, teknik kapasiteyi geliştirmekten pişmanlık duyduğunu ifade etti.

Uyuşturucu kaçakçılığı iddiasıyla tutuklu olan Cemal Nayır'ın kendisine Edirne F Tipi Cezaevi'nden mektup yazdığını belirten Arslan, "Benimle alay ederek bulunduğum durumdan memnuniyetini dile getiren, adeta ateşe benzin dökmek tarzında bir mektup yazdı. Ama onu da sineye çektik." dedi.
4 yıl Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü (KOM), 4 yıl İstihbarat Daire Başkanlığı ve 9 yıl da Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı yapan ilk kişi olduğunu belirten Arslan, aynı zamanda, bu konumda tutuklanan ilk kişi de olduğunu söyledi.

Tutuklu sanıklardan Habip Kanat ve Hüseyin Rıza Işık ile sanık emniyet görevlilerini görevlerinden dolayı tanıdığını, iddia edildiği gibi emniyet görevlileriyle çıkar ilişkisinin bulunmadığını ileri süren Arslan, ismi üzerinde şaibe oluşturulduğunu kaydetti. Arslan, Kanat'la tanışma sürecini, "2001'de İstanbul'da gazeteci olan Ahmet Akpak beni arayarak Bulgaristan'da yaşayan bir kişinin oradaki suçlarla ilgili bilgi vereceğini ve can güvenliği tehlikede olduğu için benden randevu istediğini söyledi. Randevu verdim. 5 Kasım 2001'de Ankara'ya geldiler. Habip Kanat ile orada tanıştım. Kanat, Selim Gezer isimli birinin kendisine musallat olduğunu, Gezer'in elindeki uyuşturucuyu kendisinin yakalattığını düşündüğünü ve kendisinden şüphelendiği için can güvenliğinin tehlikede olduğunu söyledi. KOM Daire Başkanı İsmail Güven'i aradım. Narkotik Müdürü Ünal Ünsal'ı da aradım, ona durumu anlattım. Aynı gün Kanat ile müdür Ünsal görüştüler. 15 Ocak tarihli bir rapor yazıp suretini de bana gönderdiler. Habip Kanat'ın görevlilerle görüşmeleri devam ederken, İstanbul'da zaman zaman bir araya geliyorduk. Zamanla aramızda bir dostluk oluştu. Habip, örgütün içinde olup bilgi veren bir muhbir değildi. Örgüt dışında gördüklerini ve duyduklarını anlatan kişiydi. Habip Kanat, terminolojide 'mutemet' dediğimiz bir kişiydi. Normal dairelere gidip, bazı konularla ilgili bilgi veriyordu" şeklinde anlattı.

Reklam
Reklam

Emin Arslan, öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti ile ilgili açıklamalarda da bulundu. Arslan, "Hrant Dink cinayeti gibi konularda sorumluların kim olması gerektiğini çok rahat dile getirdiğim için bazı kişiler bundan çok rahatsız oldular. Dink cinayeti konusunda bana gelen bilgilerle, cinayeti zamanla aydınlatacaktım. Zaman içinde hiç bir şey gizli kalmayacak. Her şey ortaya çıkacak. Bu konuda çalışma yürütürken başıma bunlar geldi." iddiasında bulundu.

Konumları gereği muhbirlerle çalıştıklarını ifade eden Arslan, "Telefon dinlemek en son çaredir. Bu dinlemeler sistemimizin yanlışlığı. Biz, özellikle bıçak sırtı muhbirlerle çalışan dairelerdeyiz. Maalesef bunun düzenlenmesi, yasal prosedürü de yoktur." ifadelerini kullandı.

CHA