Agos Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi ve köşe yazarı Aydın Engin, Hrant Dink'in cenazesi sırasında yaşanan dayanışmanın arkasının gelmediğini belirterek, "Yürüdük, bitti ve onla kaldı. O gün Ermeni olmayan yurttaşların Ermenileri kucakladığı o büyük protesto gösterisinin arkası gelmedi, içi dolmadı. Toplumdaki duyarlılık gittikçe aşağı inmekte. Dink cinayeti, sıradan bir cinayet haberine dönüşmekte" dedi.
Aydın Engin, bir grup gazetecinin Agos gazetesi ziyareti sırasında yaptığı konuşmada, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesi ile ilgili yürütülen soruşturma konusunda yeterli kararlılığın gösterilmediğini söyledi. Hükümetin bu konuda "kararlı olduğunu gösterir gibi yaptığını" savunan Engin, "Biz bu filmi Şemdinli'de de gördük. ‘Gittiği yere kadar' dediler, gittiği yer sonunda Şemdinli İddianamesi'ni hazırlayan savcı oldu" dedi.
"SORUŞTURMA ÜÇ BEŞ TETİKÇİ İLE SINIRLANACAK" Engin, "Ermeni Konferansı toplandığında ‘Bizi arkadan hançerliyorlar' demekten çekinmeyen ve savcıları yönlendirme olanağını elinde tutan bir adalet bakanının hala görevde olduğu bir hükümetin, Hrant Dink cinayeti konusunda ciddi bir tavır alacağına ilişkin umutlarımız güçlü değil. Görünen o ki, üç beş tetikçi ile sınırlanacak bu iş" diye konuştu. Uğur Mumcu suikasti sonrasında da devletten "Bu iş, gittiği yere kadar gidecektir" şeklinde açıklamalar yapıldığını, ancak sonuçta hakimleri bile ikna etmeyecek birkaç sanığın mahkum edildiğini hatırlatan Engin, şu anda Mumcu'nun katillerinin kim olduğun kimse tarafından hatırlanmadığına dikkat çekti.
"CENAZEDEKİ DAYANIŞMANIN ARKASI GELMEDİ" Dink'in ailesinin ve Ermeni cemaatinin Dink'in cenazesi sırasında yaşanan dayanışmanın cenaze töreni ile sınırlı kaldığını düşündüğünü aktaran Engin, şunları söyledi:
"Cenaze töreni çok anlamlıydı, çok önemliydi. Örgütsel yarışmaların çok ötesine geçebilmiş bir protesto idi. Arkasından milliyetçi kanattan gelen tepkiler de gösteriyor ki, çok anlamlı, kuvvetli bir tepkiydi. Ama yürüdük bitti ve onla kaldı. O gün Ermeni olmayan yurttaşların Ermenileri kucakladığı o büyük protesto gösterisinin arkası gelmedi. Hatta yer yer milliyetçi saldırılar karşısında geri adım atar hale geldi insanlar. Kişisel olarak ben de, Agos'ta çalışan arkadaşlar da böyle değerlendiriyoruz. Yürüyüşün arkası gelmedi, içi dolmadı, toplumdaki duyarlılık gittikçe aşağı inmekte, sıradan bir cinayet haberine dönüşmekte."
Türkiye'deki Ermeni cemaatinin Dink cinayeti sonrasında Türkiye'de kalıp kalmama konusunda kendi içinde tartışmaya başladığını ifade eden Engin, "Bu duygular Ermeni olmayanlar için kavraması zor duygular. Acı bir durum" dedi.
"PATRİKHANE AVLUSUNDA HAVAYA ATEŞ AÇILDI, MEDYA İLGİLENMEDİ" Engin, soruşturmanın ilk günlerinde cinayet ile ilgili birbiri ardına haber yapan medyanın, artık konuya olan duyarlılığını yitirdiğini belirtti. Hrant Dink'in ölümünün 40'ıncı günü dolayısıyla Ermeni Patrikhanesi'nde bir tören yapıldığını hatırlatan Engin, "Tören sırasında iki Ogün Samast, Patrikhane avlusunda havaya ateş etti. Orada havaya şarjör boşaltma cesaretini gösteren insanlar üç saat sonra yakalandı. Ama bunun haberi yapılmadı. Ne oldu bu adamlar? Adları ne? Serbest mi bırakıldılar? Niye ateş açtılar havaya? Medya bunları takip etmedi. Bunlar haber olmadı. Takip edilmedi" diye konuştu.
"PATRİKHANE'NİN KORUMA TALEBİ REDDEDİLDİ" Öte yandan, Patrikhane'nin korunma talebi ile İstanbul Valiliği'ne başvurduğunu ancak "Özel bir şirketle anlaşın" yanıtı aldığına dikkat çeken Engin, şöyle konuştu:
"Bu, gazetelerde küçücük bir haber olarak çıktı. Bu devlet bir cemaatin dini liderine, devlet koruması vermek yerine tıpkı Hrant'a yaptığı gibi akıl verdi. Bırakın Patrikhane'yi şimdi Ermeni okulları vakıfları para toplamaya çalışıyorlar özel güvenlik şirketinin parasını bulup da koruma tutabilmek için. Devletin görevi değil midir bu? İstanbul'da mankenlerle düşüp kalkmaktan başka işi olmayan playboylara koruma tashih ediliyor ama 60-70 bin kişilik bir cemaatin dini liderine ‘gidin özel şirketle anlaşın' diye akıl veriliyor."
ANKA