Diri diri yakılmış

Antalya'da 2,5 yıl önce dere kenarında cesedi bulunan 39 yaşındaki Üzeyir Kaya'nın, ölmeden önce yakıldığı ortaya çıktı

Antalya'da 3 Şubat 2013 günü Boğaçayı kenarında başına sert cisimle vurularak öldürülen kapıcı Üzeyir Kaya'nın katilinin bulunması için çalışma yürüten polis, eşi 25 yaşındaki Nezahat Kaya ve yeğeni Yahya Kaya arasında ilişki olasılığını değerlendirdi.

Operasyonu bu yönde yoğunlaştıran polis, 5.5 ay boyunca Kaya ailesinden çok sayıda kişiyi sorguladı. Nezahat Kaya ve Yahya Kaya'yı çapraz sorguya alan polis, teknik ve fiziki takip yöntemlerini de kullandı.

Cinayet sonrasında Yahya Kaya ve Nezahat Kaya'nın birlikte olduğunu tespit eden görevliler, son sorguda Yahya Kaya'ya suçunu itiraf ettirdi.

Reklam
Reklam

'AŞKIM İÇİN YAPTIM'

Sorgusunda cinayeti soğukkanlılıkla anlatan Yahya Kaya, Nezahat Kaya ile uzun süredir ilişkisi olduğunu belirterek, "Amcam ile ot biçmeye gidecektik. Ben o gün yanıma balta ve bıçak aldım. Amacım artık bu işi bitirmekti. Olay günü amcamla dere kenarında ot biçerken baltayla kafasına vurdum" dedi.

Amcasını öldürdükten sonra Nezahat Kaya'yı arayarak cinayet hakkında bilgi verdiği belirlenen Yahya Kaya'nın ardından, o da gözaltına alındı. 18 Temmuz 2013'te tutuklanan 2 sanık hakkında tasarlayarak, canavarca hisle ve eziyet çektirerek yakın akrabayı öldürmek suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı.

YANIKLAR VE KAFADA KIRIKLAR

Üzeyir Kaya'nın öldürülmesiyle ilgili davaya, 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada, otopsi işlemini yapan Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı'nda görevli Yrd. Doç. Dr. Mustafa Karagöz tanık olarak dinlendi. Yrd. Doç. Dr. Karagöz, "Bu kişinin sert cisim veya kesici bir aletle kafatası kemiğinin kırılmasına bağlı beyin kanaması nedeniyle öldüğü kanaatine varmıştık. Ayrıca ceset bize giysili olarak gelmişti. Giysilerde ve cesette hissedilir ölçüde benzin ve gaz yağı kokusu vardı. Cesedin kafa bölgesinde, bıyık ve kaşlarda da bu benzin ve gaz yağından kaynaklanan yanmayı gösteren yanıklar vardı" dedi.

Reklam
Reklam

SOLUNUM YOLLARINDAKİ İS VE KURUM YANARKEN NEFES ALDIĞINI GÖSTERİYOR

Mahkeme başkanının “Kafasına vurulduktan sonra mı yakılmış yoksa yakıldıktan sonra mı vurulmuş" sorusu üzerine Yrd. Doç. Dr. Karagöz, maktulün kafasına vurulduktan sonra can çekişirken yakılmış olabileceğini söyledi. Yrd. Doç. Dr. Karagöz, "Yangın ortamında cesedin kalıp kalmadığının tespiti açısından tıbbi verileri değerlendirdik. Örneğin karbonmonoksit incelemesi yaptık. Solunum yollarında kurum, is gibi emareler aradık. Ceset üzerinde soyulmalar tespit ettik. Bu soyulmaların altına baktığımızda kızartılar tespit ettik. Bu kızartılar nedeniyle de cesedin yangın ortamında canlı kaldığı kanaatine vardık. Ben kişinin can çekişme safhasında yakılmış olabileceğini düşünüyorum. Çünkü solunum yollarında is ve kurum vardı" diye konuştu.

YANARKEN SUYA ATLAMIŞ OLABİLİR

Cesedin üzerindeki giysilerin tam yanmamış olduğunu da belirten Yrd. Doç. Dr. Karagöz, kişinin yakılırken ırmağa atlamış olabileceği gibi itilmiş olabileceğini de söyledi. Kafatasındaki kırıkların taş ya da satır- balta gibi kesici ezici özelliği olan aletlerleyapılmış olabileceğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Karagöz, cinayeti bir ya da iki kişinin işlediğinin tıbben tespit edemeyeceğini sözlerine ekledi.

Reklam
Reklam

Duruşma, sanık avukatlarının konuşma döküm kopyalarını incelemek için süre talep etmesi üzerine ertelendi. (DHA)

Anahtar Kelimeler: