Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu:

DİYARBAKIR (İHA) – Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Türkiye’nin hiçbir zaman, çok açık bir şekilde söylemek...

DİYARBAKIR (İHA) – Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Türkiye’nin hiçbir zaman, çok açık bir şekilde söylemek istiyorum ne Irak’ta ne Suriye’de herhangi bir kesimi, özellikle oradaki Kürt ulusu tehdit gibi algılaması söz konusu değil. Aksine bütün kesimleri ama özellikle de oradaki Kürtleri doğal uzantıların olduğu, bölgesel düzenin doğal aktörleri olarak görüyoruz” dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bir dizi ziyarette bulunmak üzere geldiği Diyarbakır’da gazetecilerin sorularını cevapladı. Davutoğlu, 21 Mart’ta kutlanacak olan Nevruz’un cemrenin havaya suya toprağa düşmesi gibi Diyarbakırlıların her birinin kalbine de bugün, ülkenin ve bölgenin geleceği konusunda yeni bir umut ışığının düşmesi olarak gördüğünü aktardı. Davutoğlu, “İnşallah bu süreç, girdiğimiz her kahvede sokakta karşılaştığımız her insanda, her yaştan insanda gördüğümüz o umut kalıcı bir huzura dönüşür. Bunun için ne gerekiyorsa elimizden geleni yapmaya kararlıyız. Ümit ederim ki bütün toplum kesimleri de aynı kararlılıkla bu süreci sahiplenirler. Son günlerde yaşadığımız olumlu gelişmeler arka arkaya gelir ve şiddetin, çatışmanın olmadığı her meselenin özgürce demokratik ortamda tartışılabildiği, her konunun gündeme getirilebildiği ama aynı zamanda bütün sorunların demokratik yöntemlerle çözülebildiği bir ortama kavuşuruz” diye konuştu.

Reklam
Reklam

Yaşanan sürecin sadece Türkiye’nin bir meselesi olmadığını savunan Davutoğlu, “Böyle bir ortama kavuşmuş olunduğunda öylesine bir domino etkisi yapacak ki, bölgedeki demokrasi talep eden, Türkiye’yi örnek alan aynı hakları kendileri ülkelerinde zor şartlar altında talep eden Suriyeli, Mısırlı, Tunuslu, Libyalı, Yemenli kardeşlerimize de umut ışığı olacaktır. Bu bakımdan ben bütün sürece emeği geçen ve katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

Yaşanan acıların artık kapanması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, “Bu örtülü ve açık yaranın artık kapanması, şifa bulması değişik dönemde yaşanan acıların üzerine hep beraber bir derman olacak adımın atılması şart. Ama maalesef bu tür sorunlar birçok mihrak tarafından bazen sürmesinde fayda mütalaa edilebiliyor. Geçmiş yıllarda bazı süreçlerin hangi aşamaya geldikten sonra bazı sabotajlarla karşılaşıldığı aşikar. İşte Paris’teki infazlarla dahil olmak üzere bir çok konunun ne kadar dikkatli olmamızı gerektiğini gösteren örnekleri bunlar. Bu nevruzun ben son 30 yılın en coşkuyla kutlanacak nevruz olduğunu ben şimdiden görüyorum. İnşallah her yerde ülkenin her yerinde ülkenin bir barış ortamı, demin söylediğim gibi, cemrenin havaya düştüğü bir muhabbet odu gibi bir nevruz olarak geçer. Bu bizim her kökenden her bölgeden vatandaşlarımızın el ele halay çektiği, el ele türküler okuduğu ve geleceğe umutla baktıkları bir gün olacağını ümit ediyorum” ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

Bölgede yaşanan olayların hiçbirinin tek başına bağımsız olaylar olmadığını dile getiren Davutoğlu, her olayın bir başka olayı etkilediğini kaydetti. Davutoğlu, “Hiçbir olay bir diğerinden bağımsız gelişmiyor. Suriye’de Türkiye’nin izlediği ilkeli bir politika oldu. Hiçbir zaman etnik veya mezhebi dini bir ayrım gözetmedik. Biliyorsunuz Beşar Esad’ı ikna etmeye çalışırken uzun süre çoğulcu bir toplumun kurulması, başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere oradaki kendi vatandaşlarına kimlik vermekten başlamak üzere bütün vatandaşlarını kucaklaması telkininde bulunduk yıllarca. Ancak Beşar Esad, bu telkinler yerine kendi halkına zulüm etmeye devam tercihinde bulundu” dedi.

“Burada da temel meselenin, sorunun, etnik ve mezhebi temelli değil aksine otokratik bir rejimde demokratik hak talebinde bulunan kitleler arasında bir çelişki olduğuna ilişkin olduğunu görüyoruz” diyen Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Buradaki Kürt kardeşlerimizin her birinin sorunu bu anlamda Suriye’nin bütünü içinde bizim için ele alınması gereken bir sorundur. Kesinlikle oradaki Kürt kardeşlerimizin, Türkmen, Arap, Nusayri, Sünni kardeşlerimizin hepsi haklarını gözeten bir politika takip ettik. Orada temel sıkıntı rejim ile iş birliği yapma ile ilgili bir sıkıntıydı. Böyle bir işbirliği veya böyle bir görüntü ortadan kalktığında eminim Suriye’deki haklı talepler çok daha demokratik bir şekilde dile gelecek. Suriye’deki Kürtler, Araplar, Türkmenler çok daha barışçıl çoğulcu bir siyasal yapı kuracaklar. Onun için bundan sonrasına onlar karar verecek. Türkiye’nin hiçbir zaman, çok açık bir şekilde söylemek istiyorum ne Irak’ta ne Suriye’de herhangi bir kesimi, özellikle oradaki Kürt ulusu tehdit gibi algılaması söz konusu değil. Aksine bütün kesimleri ama özellikle de oradaki Kürtleri doğal uzantıların olduğu, bölgesel düzenin doğal aktörleri olarak görüyoruz. Hep beraber bunu kuracağız. Hiç kimse bir diğerine baskı yapmadan Türkiye’deki sürecin ilerlemesi tabii ki de bu anlamda eminim çok önemli pozitif gelişmelere de zemin teşkil edecektir.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: