Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu:

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Salihli’de yaptığı konuşmada, “Diyarbakır’daydım, daha önceki Diyarbakır ziyaretlerinden daha farklı bir hava vardı. Gözler umut dolu. Hiçbir arada mesafe olmaksızın birbirini kucaklayan bir hava var” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi tarafından Salihli ilçesinde Lidya Otel’de düzenlenen Manisa teşkilat içi eğitim toplantısına katıldı. Toplantıya Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe de katıldı. Toplantının ilk gününde Başbakan Yardımcısı Arınç konuşurken, ikinci gününde Bakan Davutoğlu konuşma yaptı. Bakan Davutoğlu, ziyaret ettiği her şehirde, kendi medeniyetinin, şehre yansımasıyla ilgili tecrübeler yaşamak istediğini ve her şehri bir özelliğiyle nitelediğini ifade etti. Manisa'yı, bu çerçevede ‘fidan şehir’, ‘şifa şehri’ ve ‘müzeyyen şehir’ olarak tanımladığını kaydeden Bakan Davutoğlu, Manisa'nın, tarih boyunca devlet terbiyesinin odağı olduğunu, başlangıçlara imza attığını söyledi.

BU MİLLETİN HAMURU BİR ARADA OLMAYA AYARLI

10 yıl içerisinde yok ettikleri en önemli şeyin iç tehdit kavramı olduğunu vurgulayan Ahmet Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “10 yıllardır AK Parti devralana kadar devlet stratejisi, dış tehdit veya dış vizyon kadar belki ondan daha fazla iç tehdit ayarlı çalıştı. Kurumlarımız ‘acaba vatandaşı nasıl kontrol edebiliriz’, ‘vatandaş çizginin dışına çıkarsa nasıl müdahale ederim’ diye refleks gösterdi. 28 Şubat dönemini hatırlayın her birimiz, üniversite mensupları da, baş örtülü hizmet etmek isteyen öğretmenler, doktorlar herkes sanki muhtemel devlete zarar verecek unsurlar gibi takibat altında tutuldu. İşte bir milletin gücünü kırmak istiyorsanız, bir milletin hareket kabiliyetini yok etmek istiyorsanız yapacağınız şey, milletin bir kesimini tehdit ilan etmektir. Ondan sonra o milletin toparlanma şansı yok. Biz önce bunu yok ettik. Evet şimdi de gür bir sesle söylüyoruz; biz milletimizin hiçbir ferdini, hiçbir kesimini, hiçbir mensebini, hiçbir etnik grubunu ya da sosyal tabakasını tehdit olarak görmüyoruz. Her birisi bizim için devletin o hareket kabiliyetine güç katan etkenleri. Yıllarca bize 'bu kış komünizm gelir' diye korkutarak hareket kabiliyetimizi sınırladılar. Ya da bu yaz bölüneceğiz diye. Halbuki ne bu kışın komünizm geldi ne de yazın bölündük. Çünkü bu milletin hamuru bir arada olmaya ayarlı.”

Çözüm süreci ile ilgili konuşan Davutoğlu, şunları söyledi: “Çözüm süreci ile birlikte son dönemlerde milletimize tekrar bir sevinç ve heyecan geldi. Ben Diyarbakır’daydım, daha önceki Diyarbakır ziyaretlerinden daha farklı bir hava vardı. Gözler umut dolu. Hiçbir arada mesafe olmaksızın birbirini kucaklayan bir hava var.”

AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİ

Dört yıldır bir kaygı içerisinde olmadıklarını ifade eden Bakan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Öyle veya böyle, ‘şu ülke ne der’ diye düşünmeden yolumuza devam ediyoruz. Avrupa Birliği üyelik sürecini açarsa eyvallah başımızın üstünde yeri var. Stratejik hedefimizdir devam ederiz. Açmazsa onlar yollarına biz yolumuza. Kimin ne yol açacağını herkes görecek. Şu veya bu ülke bizimle ilişkiler içerisinde olursa her zaman herkesle iyi ilişkiler içerisinde olmak isteriz. Ama hiçbir zaman hiçbir dış politika kararını alırken milletin duygusu hissiyatı ve değerleri dışında hiçbir şeyi kriter olarak almayız.“

ÖZÜR DİLEMEYİ ÖĞRENECEKLER

İsrail’in özür dilemesiyle ilgili birçok devletin arabulucuk yapmaya çalıştığını kaydeden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkes arabulucuk yapmaya çalıştı, ‘ne olur özür diliyorum’ yerine ‘üzgünüm’ deseler. ‘Bu kadar önemli mi?’ Bu kadar önemli! Çünkü biz hiçbir milleti seçilmiş bir millet olarak görmüyoruz, aşağı bir tabaka olarak da görmüyoruz. Bizim için bütün insanlar eşit. Onlar da özür dilemeyi öğrenecekler. Öğrenecekler ki eşit olduklarını bilsinler, öğrenecekler ki Filistinlilerin acıları da bir nebze dinsin. O günleri hatırlayın. Biz bu şartları ileri sürdüğümüzde muhalefet partileri 'Bu mümkün değil' dediler. Uluslararası ilişkileri çok bildiğini düşünen ama hep eski kafayla dışarıdan gelen makaleleri tercüme etmekten başka bir işleri olmayan köşe yazarları 'Bu mümkün değil' dediler. Hatta sayın Kemal Kılıçdaroğlu, onlar bize ‘sayın’ demezler hakaret ederler ama biz medeniyiz 'sayın' da deriz. Sayın Kılıçdaroğlu, İsrail gazetesine bizi eleştiren demeçler verdi. Türk-İsrail dostluğunun ne kadar önemli olduğunu ve bu dostluğu AK Parti'nin nasıl bozduğu söyledi. Bakın cuma günü ki, 10 gün bu müzakereler sürdü pek kimsenin haberi olmadan. Geçen cuma günü bu üç şartın yerine getirildiğini ilan edilen açıklamalar yapıldı. Hem Amerika tarafından hem de İsrail tarafından. Onun ardından bizde teyit edici açıklama yaptık. CHP'den bir söz duydunuz mu? Duymazsınız. MHP'den duydunuz mu? Duymazsınız. Ama nedir burada esas mesele biliyor musunuz? CHP'yi söylüyorum özellikle. Onlar millet ile sevinmeyi bilmezler millet ile üzülmeyi bilmezler."

CHP'nin millet ile olan bağlarının sadece seçimden seçime oy isteme bağları olduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Bütün bir millet, eminim vatanperver CHP seçmeni de bu özür bu gelişme dolayısıyla büyük gurur duydu. Çünkü ben yolda, sokakta gördüğüm vatandaşta ve bana gelen mesajlarda hatta ismini zikretmeden söyleyeyim, 'Ben kemikleşmiş X partisi mensubuyum. Ama bize yaşattığınız onur dolayısıyla size saygı duyuyorum.' diye mesajlar geldi. Benim SMS ve adreslerime. Ama CHP tek bir şey söylemedi. Kötü de diyemedi ama iyi oldu da diyemedi. Ne yaptılar biliyor musunuz. Son derece alakasız bir şekilde tekrar bana bir gensoru daha verdiler. Geçen sene iki gensoru vermişlerdi Suriye konusunda. Allah'ın huzurunda hem mazlumların duası ile gideceğiz hem de bu gensoruları madalya olarak götüreceğiz.”