Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düşürülen Suriye uçağına ilişkin; "Olayın seyri çok açıktır. Bugün bazı yayın organlarında gördüğüm hususlar konusunda çok açık bir ifadeyle dile getirmek isterim ki; Suriye uçağı, sınırımızı 1 kilometre derinliğinde ihlal etmiştir. Bu konuda elimizde çok güçlü deliller, zaten Genelkurmay Başkanlığımızca tüm çalışmalar da yapıldı" dedi. Davutoğlu, seçim çalışmaları kapsamında geldiği Konya'da, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu, dün ve bugün sınırımızı ihlal eden Suriye uçağına yönelik yapılan müdahale çerçevesinde yoğun bir diplomatik trafik içinde olduklarını belirtti. Dün saat 13.15 civarında, olay meydana geldikten sonra Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığı olarak birlikte değerlendirmeler yaptıklarını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı bilgilendirdiklerini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti: "Olayın seyri çok açıktır. Bugün bazı yayın organlarında gördüğüm hususlar konusunda çok açık bir ifadeyle dile getirmek isterim ki; Suriye uçağı, sınırımızı 1 kilometre derinliğinde ihlal etmiştir. Bu konuda elimizde çok güçlü deliller, zaten Genelkurmay Başkanlığımızca tüm çalışmalar da yapıldı. Bu çerçevede kamuoyumuzun çok açık bir şekilde bilmesi gerekir ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sınırlarını koruyacak kudrette bir devlettir. Bu sınırları ihlal edecek olan ister karadan, ister havadan, ister denizden, gerekli muameleyi görür. O bakımdan ben tekrar dün Genelkurmay Başkanımız, İkinci Başkanımız ve ilgililerle görüşmüştüm. Tekrar Genelkurmay Başkanımızı, silahlı kuvvetlerimizi ben de tebrik ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin caydırıcı gücü, barışın da teminatıdır. Bu caydırıcı gücü test etmeye kimsenin kalkmaması, cüret etmemesi gerekir." - "Barış aynı zamanda kararlılık gerektirir" Davutoğlu, bu çerçevede dün BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile bir görüşme gerçekleştirdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "BM Güvenlik Konseyi'ne, BM Genel Kurulu'na ve NATO'ya bir mektupla bildirimlerde bulunduk, gerekli dokümanları verdik. Sınır ihlalinin oluş seyriyle ilgili kapsamlı izahatlarda bulunduk. Daha sonra NATO Genel Sekreteriyle de konuştum. NATO Genel Sekreteri, ittifakın ve bütün müttefiklerin açık desteğini ifade ettiler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir ittifak üyesi olarak her zaman yanında olduklarını ifade ettiler. BM Genel Sekreteri de bu çerçevede verdiğimiz bilgiler dolayısıyla teşekkür etti. Bundan sonra da temas halinde olmaya devem edeceğiz. Ümit ederiz ki; bir daha bu tür bir cürete kimse kalkışmaz. Ümit ederiz ki, Suriye'de de Suriye halkının iradesiyle şekillendireceği yeni bir siyasi ortam oluşur. Türkiye her zaman barışın yanında olmuştur. Ama barış aynı zamanda kararlılık gerektirir. Gerektiği anda kararlılık gösteremeyen ülkeler, barış konusunda zaaf içine girerler. Bizim bu konudaki kararlılığımızdan kimsenin tereddüdü olmamalıdır. Angajman kurallarımız, Suriye'nin uluslararası hava sahasında düşürdüğü uçağımızdan sonra çok açık uluslararası topluma ifade edilmiştir, Suriye rejimine ifade edilmiştir. Bu angajman kuralları bilinirken, bizim sınırımızı müteaddit uyarılara rağmen ihlal etmeye kalkışılırsa bunun cevabı da açıktır ve bu cevap verilmiştir." - Düşürülen uçağın zamanlamasıyla ilgili iddialar "Düşürülen uçağın zamanlamasıyla ilgili tartışmalar var. 'Sınır ihlali mi, yoksa seçim manevrası mı?' şeklinde yorumlar yapılıyor. Suriye tarafından yapılan açıklamalarda, 'Türkiye düşmanca bir tutum içinde' deniliyor. Bunlara ne yanıt vermek istersiniz?" şeklindeki bir soru üzerine Davutoğlu, bu konuda sabah bazı yayın organlarını okuduğunda büyük üzüntü duyduğunu belirtti. Zamanlama konusunda yapılan yorumların, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ciddiyeti ve kararlılığı konusunda, tereddüt ifade eden bir takım beyanların hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, "Hele hele bunların Türkiye'de ifade edilmiş olması çok üzücüdür. Yani, Suriye hava kuvvetlerine; 'gelin bizim sınırımızı ihlal edin' diye bir davetiye mi çıkarmış hükümetimiz? Sınır ihlal edilmiş olsaydı, o olduğu zaman da 'seçimlere çok kısa bir süre kaldı, bu ihlale göz yumalım' deseydik, bunlar ciddi devlet anlayışıyla bağdaşmaz. Dün sayın Kılıçdaroğlu'nun ifadesi vardı, muhalefet lideri olarak. Ancak daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsünün ifadeleri gerçekten, Kılıçdaroğlu'nun ulusal güvenliğe yaptığı atıftan sonra üzüntü vericiydi" diye konuştu. Davutoğlu, hiç kimsenin Türkiye'nin haklılığı konusunda şüphe uyandırıcı beyanlarda bulunmaması gerektiğine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hele hele bazı yayın organları ki; bu Suriye'ye yönelik yardımların muhtevi tırlarla ilgili konularda çok açık bir şekilde neredeyse, Suriye rejiminin ağzıyla Türkiye'yi teröre yardım eden bir ülke konumunda göstermeye çalışan bazı yayın organlarının, şimdi de yine Suriye rejiminin ağzıyla bunu bir seçim manevrası gibi yansıtmaya çalışması her şeyden önce hem ciddiyetsizliktir, hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu konudaki kararlı ve her zaman takdir edilen ilkeli tutumuna mugayir bir tavırdır. Bunu hiçbir şekilde mazur göstermek mümkün değildir." - "Sanki Suriye rejiminin sözcüsü gibi davranıyorlar" "Böyle günlerde tüm siyasi ihtilaflarımızın unutulması lazım. Tüm farklı görüşlerimizin bir kenara konulması lazım" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınırları, bütün vatandaşlarımızın sınırlarıdır, onurudur. Hükümetimiz ve silahlı kuvvetlerimiz bu onuru korumuşlardır. Gerektiğinde, tekrar olursa tekrar koruyacaklardır. Bu konuda spekülasyon yapanlar, bir takım televizyon programlarındaki yayınları gördüğümde, bazı yayın organlarını okuduğumda, sanki Suriye rejiminin sözcüsü gibi davranıyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bir kez daha ifade etmek istiyorum; ne zaman olursa, hangi şartlarda olursa ve ne gibi bir gerekçenin arkasına sığınmış olursa olsun, her türlü ihlal mukabelesini görür. Türkiye içinde de bu yayınları yapanlar, Suriye rejiminin ihlali karşısında silahlı kuvvetlerimizle ve hükümetimizle omuz omuza durmak yerine, şüphe uyandırmaya çalışan yayınlar yapanlar, açık söylüyorum ki; bunlar daha önce tır meselesinde de bu yayınları yaptılar. Bunları da kamuoyumuzun takdirine bırakıyorum. Bu şartlarda bu tür açıklamaların kabul edilmesi veya bu açıklamaların dikkate alınması dahi bizim için bir zuldür. Türkiye bir devlet olarak, aziz milletimiz de çok büyük sınavlardan geçmiş bir millet olarak, bu tür durumlarda kimin ne tavır aldığına bakar ve ona göre de hükmünü verir. Seçimlerle ilgili hiçbir kaygı veya bu anlamda seçim güvenliği konusunda hiçbir mesele yokken, açık bir şekilde elimizde bütün verilerle sınır ihlali yapılmışken, bu olayları seçimle irtibatlandırmak, basiretsizlik ve art niyetliliktir. Biraz daha ileri gidersem, açık söyleyeyim, bunu vatana sadakatle uzlaştırmak mümkün değildir ve ihanettir." - Süleyman Şah Türbesine ilişkin gelişmeler Davutoğlu, "Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik IŞİD terör örgütünden Türkiye'ye yönelik bir tehdit gelmişti. Acaba bu tehdit ne kadar ciddi? Bölgede sınır ötesi operasyonu gerektiren bir hareketlilik var mı?" sorusu üzerine, o gün Genelkurmay Başkanlığı, MİT Müsteşarlığı ve Dışişleri Bakanlığının sürekli bir kriz masası kurduğunu açıkladı. Bu konuda tüm birimler olarak devamlı temas halinde olduklarını dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu: "Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu alan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırıdır, toprağıdır. Dolayısıyla Suriye krizi çıktığı andan itibaren, Suriye devleti nezdinde, BM nezdinde ve ilgili bütün taraflar nezdinde bu alana yapılacak bir müdahalenin doğrudan Türkiye'nin sınırlarına yapılacak müdahale olduğu konusunda bildirimlerde bulunduk. Şimdi de durum değişmemiştir. Tabii; Türkiye, Suriye halkının yanındadır ancak herhangi bir çatışmaya da taraf değildir. Dolayısıyla oradaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Son dönemde Süleyman Şah Türbesi etrafında ortaya çıkan güvenlik problemleriyle ilgili silahlı kuvvetlerimiz, ilgili tüm birimlerimiz her türlü tedbiri almıştır. Bu son olay da göstermiştir ki; her han her türlü riskle karşı karşıya kalabiliriz. Devlet olmanın bir gereği olarak da bu risklerin tümünü hesap ederek ve olabilecek bütün senaryolara hazırlıklı olmak bir şarttır. Herkes bilir. Suriye rejimi de, alandaki bütün gruplar da bilmelidirler ki; Türkiye topraklarına herhangi bir şekilde söz konusu olabilecek bir yanlış yaklaşım veya müdahale, cevabını, mukabelesini görür ve oradaki Mehmetçiklerimizin güvenliği, bizim için 75 milyon vatandaşımızın güvenliğidir. O bakımdan her türlü tedbir alınmıştır. Şu anda durum orada stabildir, yani bir hareketlilik görülmüyor. Her gün değerlendirme yapıyoruz ama her an her türlü gelişme de olabilecekmiş gibi hazırlıklarımızı sürdürüyoruz." - Mısır'da 529 kişiye idam cezası verilmesi Davutoğlu, Mısır'da 20 dakika süren duruşmada darbe karşıtı 529 kişi hakkında idam cezası verilmesine ilişkin soruya ise şu cevabı verdi: "Aslında bu karar dahi, Mısır'da söz konusu olan sürecin, darbe sonrası ortaya konulan yaklaşımın, sürecin ve darbe yönetiminin nasıl anti demokratik ve nasıl hukuktan uzak olduğunu ortaya koyuyor. Eğer bir ülkede 529 kişi idama mahkum edilmişse, o zaman şunu da sormak gerekir; Rabiatu'l Adeviyye Meydanı'nda şehit olanların hesabını kim verecek? Bu anlamda gerçekten üzüntü verici bir gelişme. Biz her zaman Mısır halkının yanında olduk, Mısır halkının basiretine güvendik. O anlamda Mısır'da bir an önce demokratik sisteme dönülmesi ve halkın iradesinin yansıyacağı mekanizmaların devreye girmesi önemli ama bu idam kararları bile yönetimin ne kadar hukuk anlayışından uzak olduğunu ortaya koymuştur."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz