İşte Çavuşoğlu'nun açıklamaları:
Geçmişte ateşkes çalışmaları oldu fakat bunlar boşa çıktı. Hafter riaet etmedi ve saldırılarda bulundu. Bu ateşkes nasıl kalıcı olacak? Hafter'e nasıl güvenceksin? Rusya, Hafter'e garantör oldu, biz Sarrac'a garantör olduk, fakat Rusya Hafter'e kendi evlerinde imzayı attıramadı. Sahadaki kazanımlar neticesinde Hafter bu çizgiye geldi. Bundan sonra yönetime el koydum denen bir kişinin de masada olmaması gerekiyor. Bu fırsatı Moskova, Berlin ve yaptıkları açıklamalarla Hafter kaçırdı.
Bir ateşkes konusunda başarısızlık oldu. Hafter ve onu destekleyenler yüzünden. Güç dengesini biz sağladık. Biz olmasaydık bu savaş 10 sene daha sürebilirdi. Sonuçta bunları netleştirmeden laf olsun diye bir ateşkes söz konusu değil. Kahire'de apar topar açıklama yapılmasının nedeni Hafter'e zaman kazandırma girişimidir.
Bizim iktidarımız döneminde Afrika açılımı başladı. 42 ülkede büyükelçiliğimiz var. Birçok ülkede şehirde hastanelerimiz var. Pandemi döneminde Nijer'de dostluk hastanemiz gibi. Afrikalılar'ın ortak söyleşi şu; "Bize sömürge yaklaşımıyla gelmeyen bir tek siz ve Türkiye'siniz." dediler.
Türkiye petrolleri anonim ortaklığı küresel bir şirket oldu. Sadece kendi kıta sahanlığımızda yapmıyoruz. Birçok ülke bizi davet ediyor. Libya'da birçok zenginlikler var. Oraya gidip Libya halkınında yararına kazan kazan şekil, ABD ya da diğer şirketlerin yerine bizim firmalarımız enerji konusunda iş birliği yapsa bu kötü bir şey mi? Bugün ekonomi, ticari diplomasisi var ve dış politikamızın önceliklerinden bir tanesi de bu ekonomik ilişkilerimizi tüm dünya ile geliştirmek. Asya projesini neden başlattık? Bütüncül yaklaşımla, kazan kazan anlayışıyla gitmemiz lazım.
Biz gidelim orada şey yapalım sonra da onların petrolüne el koyalım olmaz. Hangi yöntemle yapıyoruz. Anlaşmalarla, mutabakatlarla, hukuki zeminle yapıyoruz.
Bir tarafın çıkarına olmazsa olabilir. Yarın birçok firma pandemiden dolayı ekonomik sıkıntılara girdiler. Onlar bile Türkiye Petrolleri Anonim Firmaları ile ortaklık girişimlerine başladı. Bunda ne kötülük var. Her iki tarafın yararına ekonomik ilişkileri geliştirmek ya da oradaki çıkarlarımızı gözetmeyi başka tarafa çekmenin hiçbir anlamı yok. Oralarda bizim olmamız, adalet bakımından, istikrar bakımından, barış bakımından da o ülkelerin yararınadır.