Dışişlerinden ABD Konresine tepki

Dışişleri Bakanlığı, Ermeni tasarının sadece üç kişinin katıldığı bir oylamada iki ortak sunucunun oyuyla geçmiş olması, konunun ne kadar gayri ciddi biçimde ele alındığını gösterdiği kaydedildi.

Dışişleri Bakanlığı, ABD Temsilciler Meclisi tarafından kabul edilen “El Konmuş Kilise Mülkleri” ile ilgili tasarının sadece üç kişinin katıldığı bir oylamada iki ortak sunucunun oyuyla geçmiş olmasının, konunun ne kadar gayri ciddi biçimde ele alındığını gösterdiğine dikkat çekerken, Türkiye’nin dini özgürlükler açısından örnek teşkil edebilecek seviyede olduğunu ifade etti.

ABD Temsilciler Meclisi 13 Aralık'da “Türkiye Cumhuriyeti’ni Hıristiyan Mirasını Korumaya ve El Konmuş Kilise Mülklerini İadeye Davet Etmek” başlıklı ve H. Res. 306 rumuzlu tasarıyı, Komite sürecini atlamak ve doğrudan Genel Kurul’a getirmek suretiyle kabul etmişti.

Reklam
Reklam

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ermeni Grubu Eşbaşkanı Royce’un sunduğu ve Azınlık Grubu Lideri Berman’ın ortak sunucu olduğu tasarının, sadece üç kişinin katıldığı bir oylamada iki ortak sunucunun oyuyla geçmiş olması, konunun ne kadar gayri ciddi biçimde ele alındığını gösterdiği kaydedildi.

-TEMELDEN YOKSUN-

“Hiçbir temeli olmayan ve oylama sürecinden de görüleceği üzere tüm Meclisin iradesini yansıtmayan bu metnin kabulünden tepki ve hayal kırıklığı duyuyoruz” denilerek Türkiye’de anayasal sistemin, bireylerin, din, ırk, renk, etnik köken, dil ve benzeri özelliklerine bakılmaksızın kanun önünde eşitliğine dayandığı dolayısıyla, din temelinde ayrımcılıktan söz edilmesinin temelden yoksun olduğuna dikkat çekildi.

-TÜRKİYE DİNİ ÖZGÜRLÜKLER AÇISINDAN ÖRNEK SEVİYEDE-

Türkiye’de 300’den fazla gayrimüslim ibadethanenin ve bu çerçevede yabacılara ait 50’den fazla kilisenin faaliyet gösterdiği belirtilerek, Türkiye’nin özellikle son yıllarda gerçekleştirilen reformlar da dikkate alındığında, dini özgürlükler açısından örnek teşkil edebilecek seviyede olduğu ifade edildi.

Reklam
Reklam

Ayrıca, Türkiye’deki gayrimüslim cemaat vakıflarının mülkiyet haklarının kullanımının ise, Vakıflar Kanunu’nda 2008 yılında ve son olarak 2011 Ağustos ayında yapılan değişikliklerle daha da iyileştirildiği vurgulanarak, 1936 Beyannamesinde kayıtlı tüm taşınmazların vakıflar adına tescili veya rayiç değerinin ödenmesine imkan tanındığı belirtildi. Açıklamada şu ifadeler kaydedildi:

“Her şeyden önemlisi, Türkiye'de gerek siyasi, gerek toplumsal düzeyde ayrımcılıkla mücadele ve farklılıklara hoşgörü yaklaşımı çerçevesinde önemli bir irade olduğu açıktır. Tabiatıyla bu tür tek yanlı ve gerçeklerden uzak girişimlerin hiçbir değeri bulunmamaktadır. Bu konularda ABD Temsilciler Meclisince yargıya varılmadan önce daha ciddi değerlendirme yapılmasına ihtiyaç olduğu görülmektedir.”(ANKA)