Diyabetin akut komplikasyonları ile öldürdüğünü, kronik komplikasyonları ile de süründürdüğünü söyleyen Yrd. Doç. Dr. Çetinkalp, "Bunların gelişimini engellemek için mutlak metabolik kontrolü sağlamak ve birçok ilacı kombine kullanmak gerekmektedir. Kan yağları, kan basıncı ve kilonun da kontrol edilmesi gerekmektedir. Verilen tedavinin karşılığını alabilmek için hastanın eğitimi ve böylece tedaviye katılımını sağlamak esastır" dedi.
Hastaya diyabetin ne olduğu ve bunun öneminin anlatılması gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Çetinkalp, "Diyabetin akut ve kronik komplikasyonları (göz, böbrek, kalp, sinir, ayak) hakkında bilgi verilmeli, bunların gelişiminin önlenmesinde en büyük faktörün kendisi olduğu öğretilmelidir. Beslenme eğitimi verilmeli, egzersiz önerilmeli, insülin başlanmış ise bu konuda eğitilmelidir. Belki de bu eğitimlerin en önemlisi, hastaya kendini izlem açısından glokometrelerin öneminin anlatılmasıdır. Hastanın evde kan şeker takibini yapabilmesi, diyabet eğitiminin en önemli parçasıdır. Diyabetik hasta haftada en az bir gün boyunca açlık ve sabah tokluk, öğle tokluk, akşam tokluk kan şeker takibini yapabilmelidir. Sonuçlarını işlediği kan şeker takip defteri ile bunları doktoruyla tartışabilir ve tedaviye birlikte karar verir hale gelecektir" diye konuştu.
Diyabetin hastalar ve sağlık personeli arasında sıkı bir işbirliğini ve bu işbirliğinin de sürekli olmasını gerekli kılan kronik bir hastalık olduğunu açıklayan Yrd. Doç. Dr. Çetinkalp, eğitimin tek bir defaya mahsus olmamasını, süreklilik taşıması gerektiğini söyledi.
(İHA)