Ancak bunların 1,5 milyonu diyabet hastası olduklarını bilmiyor. Central Hospital’dan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Caşkurlu, diyabet ile ilgili bilinmesi gerekenleri açıklıyor: “Diyabet bir hastalık değil, aslında sağlıklı bir yaşam biçimidir. Önemli olan birilerinin bize defalarca bu konuda neler yapmamız gerektiğini anlatmaları değil, bizim bu değişimi kendi içimizde yapıp kendi sağlığımız için ilk önce bizim karar vermemizdir. Hepimiz aslında çok uzun yaşamanın yanı sıra, hayatımızı sağlıklı bir şekilde devam ettirmek isteriz. Çünkü bizim kontrolümüzde olan tek hastalık diyabettir.”
Diyabet, hastalar ve sağlık personeli arasında sık ve sürekli bir işbirliği gerektiren kronik bir hastalıktır. Son yıllarda diyabetin kendisi kadar önem kazanan bir diğer konu ise hiç kuşkusuz diyabet eğitimi. Diyabet hastalığının tedavisinde eğitimin ilk sırada yer aldığını belirten Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu : “Eğitim tedavi basamağının en başında yer almaktadır. Diyabetin ne anlama geldiğini bilmeden onunla yaşamayı öğrenmek mümkün değildir. Diyabet tedavisinin temeli birey ve ailesinin eğitimidir. Yapılan çalışmalara göre diyabetin kontrol altına alınmasıyla komplikasyonlar yüzde 60 oranında azaltılabiliyor. Diyabet kontrolünde ilaçlar, beslenme, egzersiz, doktor kontrolü ve kan şekeri izlemeleri eğitimin temel unsurlarıdır.” diyerek diyabet hastalığında eğitimin önemine dikkat çekiyor.
Tedavide amacın hastanın kendini daha iyi hissetmesini sağlamanın ötesinde, kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, göz problemleri, sinir hasarları ve iyileşmeyen yaralar gibi diyabet nedeniyle gelişebilen komplikasyonları önlemek olduğunu belirten Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu :“Özellikle 40 yaş üstü, kilolu bireyler, yetersiz ve dengesiz beslenen, hareketsiz yaşayan (özellikle masa başı işte çalışan bireyler) bireyler, kalp-damar hastalıkları olan kişiler, yumurtalık kisti bulunan ve doğumda normalden iri bebek (4 kilonun üstünde) dünyaya getiren veya gebelik diyeti geçirmiş kadınlar, kolesterol bozukluğu olan hastalar ve gizli diyabeti saptanmış bireyler, diyabet açısından mutlaka izlenmelidir.” diyor.
SEYAHATE ÇIKACAK OLAN DİYABET HASTALARI DİKKAT
Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu , seyahate çıkma arifesinde olanları uyarıyor: “Diyabetinizin olması seyahat etmeniz için bir engel değil, ancak seyahat öncesi sağlık kontrollerinizi mutlaka yaptırmalısınız. Uçakla seyahatlerde, gideceğiniz ülke ile saat farkı 4 saati geçecekse kullandığınız insülin veya ilacın dozunda değişiklik gerekebilir, bu konuda doktora danışılmalı. Yurtdışı seyahatlerinde ülkenin koşullarına göre aşı gerekecek ise 1 ay önceden yaptırılmalı. Çünkü bazı aşılar ateşlenmelere yol açabilir ve bu da kan şekerinizi birkaç gün etkileyebilir. Yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerinde diyabet kimliğinizi mutlaka yanınızda bulundurmalısınız.”
Seyahate çıkan diyabet hastalarının özellikle kaçınması gereken durumları Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu şu şekilde sıralıyor: “Çeşme suyu, süt, dondurma, krema, mayonez veya mayonezle hazırlanmış gıdalar, sulandırılmış meyve suları, soğuk büfeler, çiğ gıdalar, tavuk, salata, kabuğu soyulmamış meyveler, uzun süre ısıtılmış gıdalar, dışarıda hazırlanmış tüm gıdalardan uzak durulmalı. Tatil boyunca kullanılabilecek rahat bir ayakkabı yedekte bulundurulmalı. Rahat giysiler tercih edilmeli. Özellikle plaj türü yerlerde çıplak ayakla dolaşılmamalıdır.”
DİYABETTE AĞIZ VE CİLT SAĞLIĞI ÇOK ÖNEMLİ
Diyabet hastalarının en çok şikayet ettiği durumların başında gelen ağızdaki yaralarla ilgili ise Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu şunları söylüyor: “Diyabette ağız ve genel cilt bakımı oldukça önemlidir. Diyabetlilerde ağız ve cilt kuruluğu olabilir. Fakat bakım yapılmadığında ağızda ve ciltte yaralara, dişeti hastalıklarına ve protez şikayetlerine rastlanabilir. Kan şekeri yüksek olduğu dönemlerde özellikle ayak ve ağız bölgelerinde yara açılma ihtimali daha fazladır. Ağız kuruluğu olduğundan protez vurukları da sıklıkla görülür. Diyabetli hastanın sık beslenmesi gerektiğinden dolayı dişleri her öğün sonrası fırçalanmalı ve her ara öğün sonrası ise ağız çalkalanmalıdır. Diş eti iltihabı oluşmuşsa yara iyileşmesinin geç olabileceği göz ardı edilmemeli ve mutlaka doktora başvurulmalıdır.”
Uzm. Dr. Orhan Caşkurlu , ağızda yara açılmasını önlemek ve iyi bir ağız bakımı yapılması için gerekenleri ise şu şekilde sıralıyor: “Öncelikle kan şekeri kontrol altında tutmalıdır. Her öğün sonrası dişler fırçalanmalı, ara öğünlerden sonra ise ağız mutlaka çalkalanmalıdır. Diş fırçaları 3 ayda bir değiştirilmeli, mümkünse 2 fırça edinilmeli ve dönüşümlü olarak kullanılmalıdır. Ağızda yara veya iltihap oluşumu fark edildiğinde doktora başvurulmalı, önerdiği tedavi uygulanmalıdır. Diş hekiminin önerdiği diş macununu ve diş ipini kullanılmalıdır. En az 3 ayda bir mutlaka diş hekimine kontrole gidilmeli, dişle ilgili bir problem için doktora başvurulduğunda, insülin kullanılıyorsa mutlaka her zaman uygulanan dozda yapılmalıdır. Uygulamalardan sonra yemek yenilemeyeceği düşünülerek insülin uygulamaktan vazgeçilmemelidir. Çünkü stresle birlikte kan şekeri yükselebilir. İnsülin yapıldıktan sonra eğer normal yenmesi gereken yiyecekler alınamıyorsa kalori açığını sıvı yiyecekler ile bu açık kapatılmalıdır.”