ADANA (İHA) - Düşük enerjili lazer tedavisini uygulayan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cafer Abbasoğlu hastalarda damar yolundan lazer ışınının verilmesi esasına dayanan tedaviyle, tıkalı bölgede ince kılcal damarların 3-5 daha kat genişleyerek yeni kılcal damarlar oluşturduğunu, dolayısıyla oksijensiz bölgelere de kan ulaşarak diyabetik ayakların hızla iyileştiğini belirtti.
Abbasoğlu, diyabetik ayağın ne olduğu ve bu tedaviye ne zaman ihtiyaç duyulduğu hakkında ise Abbasoğlu şunları söyledi: "Şeker hastalarının ayaklarında dolaşım yetersizliğine bağlı darlık ve tıkanmaların yol açtığı doku beslenmesi bozukluklarından kaynaklanan yaralara diyabetik ayak denir. Günümüzde bu hastalığın çözümü, birçok hastanede bacaktaki kansız bölgeye kan verilerek baypas yapmak ve stent takmak suretiyle sağlanmaktadır. Ancak her diyabetik ayak şikayeti olan hastada baypas ve stent şansı mümkün değildir. Bazen her 2 bacakta, özellikle diz altındaki damarlarda daralma ve tıkanıklıklar oluşmakta, ayaklar ince kılcal damarlar ile beslendiğinden beslenme yeterli gelmemektedir. Bu durumdaki hastalarda istirahat ağrıları denen ağrılar oluşmakta veya yürüyüş yaptıkları zaman kısa mesafede bile duraklama ihtiyacı duymaktadırlar. İşte bu durumdaki diyabetik ayak hastalarına düşük enerjili lazer tedavisi uygulanmaktadır."
Birçok diyabetik hasta için yepyeni bir umut ışığı olan bu metodu Türkiye'de yaklaşık bir yıldır uyguladığını belirten Abbasoğlu, düşük enerjili lazer tedavisinin nasıl uygulandığını ise şu şekilde özetledi: "Hastaların bacakta ve diğer sistemdeki damar durumları muayenesi ve anjiyo filmleri ile değerlendirilmesi sonucunda tedaviye karar verilirse seanslar şeklinde hastaya tedavi uygulanmaya başlanır. Hastaların diyabetik ayak, diyabetik Diyabetik hastaların bacak ve diğer sistemdeki damar durumlarının muayene ve ketoasidoz, diyabetik nöropati, diyabetik nefropati, diayebetik retinopati rahatsızlıklarına göre üç farklı türde yani kırmızı mavi yeşil lazer tedavisi uygulanır. Her lazer ışınının yüzeysel ve derin dokulara nüfuz etme etkileri farklıdır. Tedavi hastanın kolundan damar yolu açılarak lazerin bu damar yolundan verilmesiyle başlar. Kan hücresi tarafından emilen laser ışını özellikle hemoglobin yardımıyla mitokondriller üzerinde değişiklik yaparak kanın cereyanı ve deveranı etkisiyle bacaktaki tıkalı bölgede ince kılcal damarları 3-5 kat genişletir, yeni ince kılcal damarlar oluşturur. Dolayısıyla oksijensiz, beslenmeyen bölgelere kan gider böylece iyileşmeyen yaralar iyileşir. Ağrı, şişlik ve kramplar azalır, hastalar geceleri rahatça uyurlar. 2-3 seans sonunda yaralarda iyileşmeler fark edilir, hastalar parmakları veya bacakları kesilmeden hayatlarına devam ederler."
Tedavinin narkoz ve ameliyata gerek duymadan, hastanede yatmadan, poliklinik şartlarında ortalama 1 saatlik seanslar şeklinde uygulandığının altını çizen Op. Dr. Cafer Abbasoğlu her seans sonrası hastaların normal yaşantılarına, çalışıyorlarsa işlerine rahatça devam edebildiklerini kaydetti.