Diyaliz Hastası Ve Hasta Yakınlarının Endişeli Bekleyişi Devam Ediyor

Diyaliz hastalarının tedavi süreçleriyle ilgili basında yer alan haberler hasta ve hasta yakınlarını tedirgin etmeye...

Diyaliz hastalarının tedavi süreçleriyle ilgili basında yer alan haberler hasta ve hasta yakınlarını tedirgin etmeye devam ediyor. Son zamanlarda medyada sıklıkla yer alan diyaliz hastalarının servis karmaşası ve tedavilerden ilave ücret alınacağı konuları karamsarlığı da beraberinde getiriyor.Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk yaşanan süreçle ilgili yaptığı açıklamada, “Genelde düşük gelir sevisindeki bu vatandaşlarımızın da diğer vatandaşlar gibi yaşama ve tedavi olma hakları vardır. Hastalıklarının kronik olması ve ülke ekonomisine sürekli yük getirmeleri düşüncesi ile yaşamları üzerinde tasarruflara gidilmemelidir” dedi.Timur Erk, “Diyaliz hastalarının en seçkin tedavi yöntemi olan böbrek naklinde olması gerek rakamların çok gerilerindeyiz. 21 bin sırada bekleyen hastaya karşı yılda toplam 3 bin civarında böbrek nakli yapılabiliyor ve bunların ancak 500 - 550 tanesi kadavradan gerçekleşebiliyor” diye konuştu. Erk, canlı verici bağışından yapılan nakillerin ise giderek azaldığını ve canlı verici havuzunun artık boşalmakta olduğunu altını çizerek, “Böbrek nakillerinde etik kurallar ciddi olarak uygulanmalı ve nakil sonrası hastalar tıbbi açıdan iyi takip edilmelidir. Nakil olan hastaların son yıllarda iyi takip edilmemeleri nedeni ile organ redleri (rejeksiyonlar) artmakta, hastalar diyalize geri dönmekte, canlı vericilerin böbrekleri ile SGK tarafından ödenen çok ciddi bedeller heba olmaktadır. “Bu gün 65 bin'den fazla diyaliz hastasının yüzde 70’i özel diyaliz merkezlerde tedavi edilmekte, bu tedavinin bedeli ise sadece SGK tarafından karşılanmakta. Ancak SGK‘nın yaklaşık 8 yıldır bu tedavinin ücretini sabit tutması, tıbbi gereklilik olan hastaların tedaviye geliş gidiş servis masraflarını ödememesi, diyaliz merkezlerinin özveri ile verdikleri hizmetlerinin kalitesini düşürmelerine ve akabinde kapanmalarına neden olacaktır. Merkezlerin kapanması hem ulusal kaynak israfına yol açacak, hem de hastaların tedavi şart ve şanslarını zora sokacaktır. Organ nakli olamayan veya organ nakli olduktan sonra rejeksiyon yaşayan hastaların, yaşayabilmeleri için gerekli olan diyaliz tedavisi bu gün zor bir dönemece gelmiştir” dedi.BÖBREK HASTALARINA YÖNELİK SORUNLAR 230.000’DEN FAZLA İNSANI İLGİLENDİRİYORTimur Erk, böbrek hastalarına yönelik sorunların Türkiye’de bulunan 65 bin civarındaki diyaliz hastasıyla beraber, aileleri de eklendiğinde 200.000’den fazla insanı ilgilendirdiğini belirterek, “Bu sayıya tedavi hizmeti vermekte olan nakil ve tedavi merkezlerinde çalışan 10.000 den fazla personel, aileleri ile birlikte 30.000’den fazla vatandaşımızın, yani toplamda 230.000’den fazla insanın yaşadığı bir sıkıntıdır. Konu, hem sosyal hem ekonomik açıdan çok önemli sorunlar yaşatmakta, bu günkü kötü tablonun devlet tarafından bir bütün ve objektif olarak değerlendirilmesi ve kalıcı çözüm üretilmesi gerekmektedir. Unutulmamalı ki nüfusumuzun yüzde 17'den fazlası böbrek hastalığı riski taşıyor, yarın kimlerin diyaliz hastası olacağı belli değildir” dedi.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: