Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Arafat'ta vakfe duası yaptı:

"Asırlardır yüce dinimiz İslam'ın yolunda, her türlü kötülüğün, haksızlık ve zulmün karşısında, mazlumların, muhacirlerin, gariplerin, yetim ve kimsesizlerin yanında olan aziz milletimizi ve devletimizi ilelebet payidar eyle Allah'ım" - "Dünyanın değişik yerlerinde yüce dinimize, mukaddes kitabımıza, sevgili Peygamberimize, camilerimize, inancı sebebiyle Müslüman kardeşlerimize saldıran, düşmanlık yapan azgınlara fırsat verme Allah'ım"

MEKKE (AA) - Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Asırlardır yüce dinimiz İslam'ın yolunda, her türlü kötülüğün, haksızlık ve zulmün karşısında, mazlumların, muhacirlerin, gariplerin, yetim ve kimsesizlerin yanında olan aziz milletimizi ve devletimizi ilelebet payidar eyle Allah'ım." ifadesini kullandı.

Erbaş, Mekke'ye 25 kilometre mesafedeki Arafat'ta vakfe duası okudu.

Sonsuz kudretiyle insanları, kainatı ve bütün mevcudatı yaratan Allah'a hamd eden Erbaş, mülkün sahibi olan ve insanlara sonsuz nimetlerle ihsanda bulunan Allah'a şükretti.

Reklam
Reklam

Duaların kabul olması dileğinde bulunan Erbaş, şöyle devam etti:

"Ey Kabe'nin Rabbi olan Allah'ım. Senin emrinle Hazreti İbrahim'in ve Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa'nın çağrısına uyarak evine geldik. Dünyanın dört bir yanından gelen yüz binlerce kardeşimizle aynı duygular içinde, aynı ümit ve heyecanla Arafat meydandayız. Vatanımızdan, yuvamızdan ayrıldığımız andan itibaren 'lebbeyk' nidalarıyla sana sığındık. Bu müstesna davetin bahtiyar muhatapları olarak, senin fazl-u kereminle haccetmeye niyetlendik. Dünyalık namına ne varsa geride bıraktık, arınmaya geldik. Ruhumuzu doyurmaya, kemale erişmeye geldik. Bizleri sevindir ve huzurundan boş çevirme Allah'ım."

"Allah'ım senin rızanı, hoşnutluğunu kazanmak için, sana ibadet etmek için geldik." diyen Erbaş, "Belimizi büken, takatimizi kesen günah yükümüzle geldik. Üzerimizde nice insanın hakkı olduğu halde mahcubiyetle geldik. Tutamadığımız sözleri, kırdığımız kalpleri, işlediğimiz günahları itiraf ederek geldik. Bundan sonraki hayatımız boyunca, bütün varlığımızla senin emrinde olduğumuzu söylemek için geldik. Şimdi ellerimizi açtık, boynumuzu büktük, yüce divanına durduk. Affına, keremine, rahmetine, merhametine muhtacız. Niyetimizi ibadetlerimizi kabul eyle Allah'ım. Dualarımızı, niyazlarımızı, tövbelerimizi kabul eyle Allah'ım. Vakfemizi kabul eyle Allah'ım. Haccımızı, karşılığı cennet olan mebrur bir hac eyle Allah'ım." ifadelerini kullandı.

Reklam
Reklam

- "Senin karşında bizi değerli kılacak takvamıza büründük"

Alemlere rahmet olarak gönderilen, güzel ahlakıyla insanlığa rehber kılınan Hazreti Muhammed'e sonsuz salat ve selam ettiklerini dile getiren Erbaş, "Bizleri ona layık ümmet eyle Allah'ım. Burada, Arafat meydanında bizi topladığın gibi mahşer gününde de onun sancağı altında toplanmayı bizlere nasip eyle Allah'ım. Bizleri ve neslimizi dünyada onun kutlu yolundan ayırma, cennette ona komşu eyle Allah'ım." diye konuştu.

Erbaş, "Her insana kazandığını karşılıksız vereceğin ve aramızda adaletle hükmedeceğin o gün için nedametle sana yakarıyoruz. O zor günde bizi değer verdiklerinden eyle, kurtuluşa erenlerden eyle, hüsrana uğrayanlardan eyleme Allah'ım. Atamız Hazreti Adem ve annemiz Hazreti Havva'nın dualarıyla sana yalvarıyoruz. Sesimizi onların sesine katıyoruz. Hesap gününün ağırlığını bedenimizle ve kalbimizle hissettiğimiz şu anda, günahlarımıza bin pişman olarak gönülden yakarışlarla aynı duayı, aynı ümit ve aynı ürperti ile tekrarlıyoruz." dedi.

Reklam
Reklam

Mal, mülk, makam, mevki, ırk, renk ve cinsiyetin Allah'ın nezdinde üstünlük sağlamadığının altını çizen Erbaş, duasını şöyle sürdürdü:

"Senin karşında bizi değerli kılacak takvamıza büründük. Dünyalıklardan sıyrılıp mahşer gününe hazırlanır gibi kefen misali ihramlarımızı giydik. Burada, senin yüce huzurunda itiraf ediyoruz ki iyi bir insan, iyi bir kul, iyi bir ümmet olmak için daha fazla gayret etmeliydik. İşlediğimiz günahlarla kendimize yazık ettik. Senin yüce kitabını anlamak, emir ve yasaklarına uymak, ibadetlerimizi hakkıyla ifa etmek için gerektiği kadar çabalayamadık. Bahşettiğin nimetlere hakkıyla şükredemedik. Niyetimiz ve gayretimiz eksik, amellerimiz ve ibadetlerimiz yetersiz kaldı. Şimdi Arafat'ta, mahşerde hesabı bekler gibi huzurundayız. Mahcubiyetimizden başlarımızı kaldıramıyoruz. Senin engin rahmetine güvenerek gözyaşlarımızı ve mahzun gönüllerimizi tövbelerimize şahit tutarak yalvarıyoruz."

- "Her türlü kötülüğün, haksızlık ve zulmün karşısında duracağız"

Uyandırdığı her gün için, verdiği her nefes, lütfettiği her damla su ve ekmek için gerektiği gibi şükürde bulunmak için Allah'tan yardım isteyen Erbaş, "Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla, masum yavrularımızla hep beraber huzurunda söz veriyoruz. İslam'ın izzetine uygun davranacağız. Her türlü kötülüğün, haksızlık ve zulmün karşısında duracağız. Daima iyinin ve iyiliğin yanında olacağız. Mazlumların umudu, gariplerin dayanağı, yetimlerin yardımcısı, kimsesizlerin sığınağı olacağız. Bizi bu bilinçten ayırma Allah'ım." duasını yaptı.

Reklam
Reklam

El, dil, göz ve kulakla kötülük işlemekten Allah'a sığındıklarını belirten Erbaş, "Bizlere, Hazreti Nuh'un direncini ver. Hazreti İbrahim ve Hazreti İsmail'in teslimiyetini ver. Hazreti Yakup'un dirayetini, Hazreti Yusuf'un iffetini ver. Hazreti Harun'un sadakatini, Hazreti Süleyman'ın gayretini ver. Hazreti Eyyub'un sabrını, Hazreti Lokman'ın hikmetini ver. Hazreti Meryem'in, Hazreti Hatice'nin, Hazreti Aişe'nin, Hazreti Fatıma'nın iffet ve asaletini ver Allah'ım." ifadelerini kullandı.

Erbaş, Allah'ın lütfu ve rahmetinin her şeyi kuşattığına işaret ederek, "Bizlere bağışladığın bu kadar nimete rağmen, nankörlük edip de dünyanın zevk ve eğlencelerine dalmaktan ve asli vazifemizi unutmaktan sana sığınıyoruz, muhafaza eyle Allah'ım. Her türlü afetten, musibetten, hastalıktan, zarar ve ziyandan sana sığınıyoruz. İslam'ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sana sığınıyoruz. Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, bencillikten sana sığınıyoruz. Zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınıyoruz." diye konuştu.

Reklam
Reklam

- "Varlığımıza ve vatanımıza göz dikenlere fırsat verme"

"Allah'ım evlerimizi, ailemizle huzuru yaşadığımız rahmet, sekinet ve meveddet mekanları eyle." duasını eden Erbaş, "Annemizi, babamızı, eşimizi, çocuklarımızı, akrabalarımızı, komşularımızı, dostlarımızı ve bütün müminleri affeyle. Rahmetini onların üzerinden eksik eyleme Allah'ım. Çocuklarımızı bize, milletimize ve insanlığa hayırlı eyle. Kur'an ve sünnet üzere bir hayat yaşamalarını nasip eyle Allah'ım." dedi.

Allah'tan İslam dünyasının birlik ve beraberlik, huzur ve kardeşliğinin daim olması dileğinde bulunan Ali Erbaş, şöyle dua etti:

"Asırlardır yüce dinimiz İslam'ın yolunda, her türlü kötülüğün, haksızlık ve zulmün karşısında, mazlumların, muhacirlerin, gariplerin, yetim ve kimsesizlerin yanında olan aziz milletimizi ve devletimizi ilelebet payidar eyle Allah'ım. Milletimizin bekasını sarsacak, huzur ve kardeşliğimizi bozacak her türlü dahili ve harici düşmanlardan memleketimizi halas ve emin eyle Allah'ım. Çeşitli bahanelerle ülkemizi zayıf düşürmeye çalışanlara, istiklal ve istikbalimize kastedenlere, varlığımıza ve vatanımıza göz dikenlere fırsat verme. Zalimlerin, hainlerin, kafirlerin, münafıkların kurdukları tuzakları kendi başlarına makus eyle Allah'ım. Din ve mukaddesat uğrunda en aziz varlıklarını feda eden, Bedir'den Malazgirt'e, Çanakkale'den İstiklal Harbi'ne, 15 Temmuz'dan bugüne bütün şehitlerimize rahmet eyle Allah'ım. Kahraman ordumuzu, askerimizi, polisimizi, bütün güvenlik güçlerimizi, karada, havada, denizde her veçhile mansur ve muzaffer eyle Allah'ım."

Reklam
Reklam

- "Nice felaket gördük, nice yıkım yaşadık"

Salgın, musibetler, savaş ve ihanetlerin insanlığı kuşattığına dikkati çeken Erbaş, şöyle devam etti:

"Nice felaket gördük, nice yıkım yaşadık. Emanetlerine sahip çıkamadık. Zayıf ve aciz kaldık. Bize yardım eyle. Yeryüzünü ıslah etmek için bize güç ve feraset, akıl ve dirayet ver. İnsanlığı her türlü salgın hastalıktan, takatimizi aşan ağır imtihanlardan, felaket ve musibetlerden muhafaza eyle Allah'ım. Sen müminleri kardeş ilan etmişken İslam ümmeti birbirine zulmeder oldu. Kavgalar, bunalımlar, ümitsizlik, güvensizlik bir ağ gibi bu coğrafyayı kuşattı. Şimdi İslam ümmetinin çocukları kendi topraklarında, kendi kardeşlerine kıyıyor, birbiriyle savaşıyor, birbirinin canına kastediyor. Şimdi dünyanın dört bir yanında kardeşlerimiz zulme uğruyor, açlık ve kıtlık çekiyor, çadırlarda sefalet içinde hayatını sürdürmeye çalışıyor, işkence ve ayrımcılık görüyor, imdat istiyor."

Yakılmış ağaçların kuru diliyle, yıkılmış minarelerin susturulmuş sesiyle, harap olmuş hanelerin acı feryadıyla, gözü yaşlı annelerin hüzünlü dualarıyla, yetim çocukların yürek yakan hıçkırıklarıyla Allah'tan niyazda bulunduklarını dile getiren Erbaş, şunları kaydetti:

Reklam
Reklam

"İslam ümmeti olarak zulme engel olamadık. Zalimleri durduramadık. Acziyetimizi ve mahcubiyetimizi sana arz ediyoruz. Ellerimizi açtık, senden af ve medet diliyoruz. Mazlumlara imdat eyle Allah'ım. Kudüs'te, Filistin'de, Yemen'de, Keşmir'de, Arakan'da, Doğu Türkistan'da, Halep'te, Şam'da, Gazze'de ve daha birçok mazlum diyarlarda garip kullarının sahibi sensin, yetim kullarının sahibi sensin, mahzun kullarının sahibi sensin, onların yüreklerindeki acıya ortak olarak sana yalvarıyoruz. Masum ve mazlumların ahını zalimde bırakma Allah'ım.

Dünyanın değişik yerlerinde yüce dinimize, mukaddes kitabımıza, sevgili Peygamberimize, camilerimize, inancı sebebiyle Müslüman kardeşlerimize saldıran, düşmanlık yapan azgınlara fırsat verme Allah'ım. Çocukların, kadınların, bütün insanların, korkusuz, kaygısız ve güven içinde yaşayacağı, açlığın, sefaletin, kan ve gözyaşının olmadığı bir dünya için, yeryüzünde yeniden iyiliği hakim kılmak için çalışmayı bize nasip eyle. Yarın idrak edeceğimiz Kurban Bayramı'nı mübarek eyle, muhabbet ve kardeşliğe vesile eyle Allah'ım."

Reklam
Reklam