Diyarbakır’da en çok psikolojik destek alınan konuların başında depresyon ve kaygı geldiğini belirten Psikolog Melek Demir, sadece kendilerine ayda 15 kişinin depresyon tedavisi için başvurduğunu, bunun da çok yüksek bir rakam olduğunu ifade etti.
Diyarbakır’da en çok psikolojik destek alınan konuların başında depresyon ve kaygı sorunlarının olduğunu belirten Persona Psikoterapi Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri Merkezi Psikoloğu Melek Demir, depresyon sürecinin iyi yönetilemediğini, bireylerin sorunların içinden çıkılmaz bir hal aldıktan sonra psikolojik destek için uzmanlara başvurduğun kaydetti. Bireyin sorunu fark etmesiyle birlikte psikolojik destek almasını gerektiğini vurgulayan Demir, depresyon ve kaygı sorunu olanların çoğu zaman bunu dile getirmekten veya bir uzmana anlatmaktan çekindiklerini dile getirdi.
Ailelerin ilk başlarda çocuklarıyla ilgili şikayetlerle psikolojik destek başvurusunda bulunduklarını söyleyen Demir, “Çocuklarla ilgili geliyorlar ama daha sonra bireysele dönmeye başlıyor. Anne ve baba, çocukta tırnak yeme sorunuyla ilgili geliyorlar. Ancak tırnak yeme problemi aslında anne baba arasındaki ciddi bir problemden kaynaklı olarak ortaya çıkıyor. Aile terapisini bu sefer anne ve baba ile çalışmaya başlıyoruz. Anne ve baba çalışması bazen bireysel problemlere kadar da gidiyor. Özellikle kaygı, depresyon, iş hayatının vermiş olduğu stres, bir şeylere yetişme duygusu, mesai saatlerinin çok fazla olması, kişilere kendilerini unutturuyor. Bazen eşini, bazen arkadaşları unutuyor, bizi mutlu eden her şeyi unutuyoruz. Bu da travmalara, panik atağa sebep oluyor, daha sonra depresyon meydana geliyor” dedi.
“İletişim kopukluğu yalnızlaştırıyor”
İnsanlarda iletişim kopukluğunun olduğunu anlatan Demir, “İnsanlar birbirleriyle iletişim kurmayı unutuyorlar. İletişim kopukluğu ve insanlar arasındaki duygu alışverişinin az olması kişileri artık yalnızlaştırıyor. Yalnızlaşan insan da hiçbir şeyden zevk almamaya başlıyor ve tamamen hayattan kopuk yaşamaya başlıyorlar. İnsanlarla diyalog kurmayı öğrenemediği için ilişkilerinde problem yaşamaya başlıyor. Bu da intihar düşüncesine kadar gitmeye neden olabiliyor” diye konuştu.
“Uzmanlara başvurmaktan kaçınıyorlar”
Yapılan araştırmalarda dünyanın en mutsuz ülkeleri arasına Türkiye’nin de girdiğini kaydeden Demir, şunları söyledi:
“Yapılan araştırmalarda maalesef Türkiye mutsuz ülkeler arasına girdi bu hem çocuklar hem de yetişkinler için geçerli. Genelde depresyon, onun ötesinde problem olan sorunların yansıması olarak ortaya çıkıyor. Panik atağı olan biri de depresyona girebilir, kaygı bozukluğu olan biri de depresyona girmiş oluyor. Bu duyguları devamlı yaşamamızın sonucunda biz depresyona giriyoruz. Kişiler, ta ki onu rahatsız eden şey onun hayatını mahvedene kadar uzmanlara başvurmaktan kaçınıyor. Kişinin rahatsızlığı artık içinden çıkılmaz bir hale geldikten sonra, son noktaya geldikten sonra geliyor. Sorunları ilk başta fark ettiği zaman başvuru yapsa problem başından çözülmeye başlayacak ve hayatı zora sokmadan problemlerini çok daha rahat bir şekilde halledip, kurtulabilecek.”
“Ayda ortalama 15 kişi geliyor”
Depresyon tedavisi için insanların uzmanlara gitmeye çekindiklerine dikkat çeken Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Depresyonla ilgili ortalama ayda 10-15 kişi başvuruyor. Zaten çok fazla terapistlere başvuru sayısı fazla olmuyor bölgede bu anlamda ama 15-20 kişiye kadar bu çıkıyor ve bu çok ciddi bir rakamdır. İş hayatında olan kişiler özellikle orta yaş grubu geliyor. 25-48 yaş arası kişilerin oranı çok daha fazla. Buraya başvuru yapanların çoğu genelde çocukla ilgili başvuru yapıyor. Çocuklarda zaten 4-6 yaş üstü çocuklar oluyor.”