Diyarbakır'da Stk'lar Kaygılı (1)

Ferit ASLAN/DİYARBAKIR,(DHA)- ŞANLIURFA'nın Suruç ilçesinde yaşanan intihar saldırısından sonra bölgede gerçekleşen saldırılar, yaşanan ölümler ve operasyonlar Diyarbakır'daki STK temsilcilerini kaygılandırdı.

Ferit ASLAN/DİYARBAKIR,(DHA)- ŞANLIURFA'nın Suruç ilçesinde yaşanan intihar saldırısından sonra bölgede gerçekleşen saldırılar, yaşanan ölümler ve operasyonlar Diyarbakır'daki STK temsilcilerini kaygılandırdı. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, "Hiç de iyi bir noktaya doğru gitmiyoruz ve hiç de iyi ir noktada değiliz. Gerek Cumhurbaşkanı ve Başbakanın gerek ise Kandil'in açıklamaları bizi ciddi anlamda tedirgin ediyor"dedi. DOGÜNSİFED Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ise, çözüm olarak en azından çatışmaların durdurulmasını gördüklerini belirtirken, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, "Öncelikle toplum bu yeni dönemi, çatışma dönemini ya da diğer ifade ile savaşı anlamış değil, anlamlandırmış değil"dedi. Bölgede çözüm sürecini rafa kaldıran ve yeniden başlayan şiddet ortamından kaygılanan sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, yaşanan ölümlerin, saldırıların ve operaslonların durması için bir an öncelikle çatışmalara ve saldırılara son verilmesi gerektiğini söyledi. Diyarbakır'daki STK temsilcilerinin son yaşanan gelişmeler ile ilgili görüşleri şöyle: Raci Bilici (İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı) Bizde doğrusu çok şaşkınlık içerisindeyiz. Çözüme son derece yakın noktadayken birden bire böyle keskin bir dönüşün olması ve geniş çaplı operasyonların olması ile beraber bu sürecin bu noktaya gelmesini biz de tarif edemiyoruz. Ne oldu da bu kadar keskin bir dönüş yaşandı. Demek ki geçmişte bunlar alt yapıyı sağlam atmamışlar mıydı? Ne görüşmüşler, bu kadar ciddi anlamda bir dönüş olmaması lazımdı. Geçmişte de güvenlik güçlerinden yaşamını yitirenler oldu, PKK'dan da yaşamını yitirenler oldu. Çözüm sürecinin içerisinde de oldu ama bunlar ama hiçbir zaman bu kadar geniş çaplı operasyonu önüne koymadı. Doğrusu biz de şaşkınlık içerisindeyiz ve kaygı ile izliyoruz. Bölgede izlediğimiz manzaralar bizleri ciddi anlamda kaygılandırıyor. İHD'nin tuttuğu hak ihlalleri ve yaşam kaybı ile ilgili verileri değişmeye başladı ve gerek siyasi ve askeri operasyonlar, gerek yaşamını yitiren güvenlik görevlisi sayısı ve gerekse sivil sayısında veriler artmaya başladı. Bu ihlallerde maalesef yine eskiye dönüş konusunda bir tırmanış söz konusudur. Hiç de iyi bir noktaya doğru gitmiyoruz ve hiç de iyi bir noktada değiliz. Gerek Cumhurbaşkanı ve Başbakanın gerek ise Kandil'in açıklamaları bizi ciddi anlamda tedirgin ediyor. 30 yılın tecrübesi ortadadır. Hiç kimse kimseyi denemesin. Gücünü sınamaya kalkışmasın bu bir güç sınama meselesi değil. Çünkü ölen bu ülkenin vatandaşıdır her iki taraftan da. Çözüm çok nettir geçmişte denenmeyen yollar denenmeye başlandı ve iyi bir mesafe alındı. En azından son 3 yıldır bir çatışma, gerginlik ve yaşam hakkı ihlaline yönelik bir şey yaşanmıyordu. Tek çözüm bize göre diyalog ve müzakeredir. Bir 20-30 yıl daha savaşsanız ve 40-50 bin insan dahi ölse yine bir masa etrafında buluşmak zorundasınız. Onun için diyalog ve müzakere dışında bir yol doğru değil ve çözüm getirmez. Şahismail Bedirhanoğlu (Doğu ve Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı) Çözüm sürecinin adı geçtiğinden itibaren bölgede muazzam bir iklim oluşmaya başladı. 2013'te Öcalan'ın mektubu ile birlikte toplumda muazzam bir kanaat ve iyimserlik oluştu. Zaman zaman kırılmalar oldu, umutsuzluklar oldu, süreç uzadı ama her şeyden önce çatışmalar ve ölümler olmuyordu, kan akmıyordu, cenazeler gelmiyordu bu bile başlı başına çok değerliydi. Seçimden önce başlayan gerilim ve tansiyonun yüksekliği siyaseti de büyük ölçüde gerilime soktu. Hiçbirimizin arzu etmediği çok sert bir seçim yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanının takındığı tutum ve tavırlar tüm muhalefeti esir aldı. Seçim sürecinde sanki her an iç çatışmanın başlayacağı sinyalleri o zaman vardı. HDP'nin barajı aşması ile bu tansiyon bölgede biraz düştü. Kürt toplumu tercihini demokratik siyasetten yana güçlü bir şekilde ortaya koşmuştu. Sorunların mecliste çözülmesini istemişti. Tam bu sırada Suriye'deki gelişmeler hem çözüm sürecini hem de iç politikayı da etkiledi. Ciddi kırılmalara yol açtı. Daha sonra Kobani'deki IŞİD saldırısı ve Suruç'ta yaşanan intihar saldırısı ciddi kırılmalara yol açtı. Ardından polislerin öldürülmesi ile hükümetin sert olan tutumu daha da sertleşti. Ve hava operasyonları ile tutuklamaları beraberinde getirdi. Son yaşananlara baktığımızda bölgede ciddi endişe ve kaygı taşıyoruz. Bu acaba önümüzdeki günlerde toplumun tümünü de içine alacak bir iç çatışmaya doğrumu götürüyor endişesi hepimizde hakim. Herkesin sağduyulu davranması lazımdır. Çözüm olarak en azından çatışmaların durdurulmasını görüyoruz. En önemli şey diyalog ve müzakereden asla kaçınmamak gerekir. Sonuçta çatışma ve ölümler sorunun hiçbir noktasında çözüm getirmeyecektir. Sorunları derinleştirmekten başka bir şey getirmeyecektir. Çatışmaların bir an önce durması, operasyonların bir an önce durması, Öcalan ile kesilen görüşmelerin bir ön ence başlatılması gerekir. Burç Baysal (Diyarbakır Saniyici ve İşadamları Derneği Başkanı) Çözüm süreci ile Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türk siyasi aktörleri ilk kez kendi içindeki bir sorunu müzakere ile çözecekti. Gerçek anlamda ülke sorunlarını diyalog ile çözmemiş, hep duraksatıp bırakmış. Hepimiz 2013'ün Mart ayındaki deklarasyonundan çok umutlandık. 28 Şubat tarihi çok önemli bir mihenk taşıydı. İlk defa taraflar bir metin ile kamuoyunun karşısına çıkarak kısa sürede sorunun çözüleceği umudunu kamuoyuna yansıttı. 28 Şubat mutabakatında üzerinde anlaşma varılan maddeler Türkiye'nin tamamının demokratikleşmesi ile ilgili maddelerdi. Son bir hafta içerisinde çözüm süreci siyasi aktörlerin deyimleri ve bugün sayın Cumhurbaşkanının açıklaması ile masanın devrildiğini görüyoruz. Tabii ki bu bizler açısından inanılmaz kaygı verici bir ortam. 2002'den beri geri kalmışlığın ortadan kalkması için gerek kentin gerekse merkezi hükümet ile yürütülen projelerin meyvelerinin ortaya çıkmaya başladığı bir dönemdeyiz. Çözüm olarak siyasi erkin bir an önce devreye girip ölümler konusunda stop demesi lazımdır. Yürütülen kavga tek taraflı değil. Kürt siyasal hareketinin de böylesi olaylardan uzak durup siyasi atmosferin doğru zemine ulaşması için olanak yaratması lazımdır. Gerek PKK'nın gerek Türkiye'nin öncelikle şu silahları susturması talebimiz olacaktır. Tekrardan İmralı görüşmelerinin başlamasının bir sükuneti getireceğini düşünüyorum. Tahir Elçi (Diyarbakır Barosu Başkanı) Öncelikle toplum bu yeni dönemi, çatışma dönemini ya da diğer ifade ile savaşı anlamış değil. Anlam vermiş değil. Zira tam da işlerin iyi gittiği bir dönemde bir anda silah ve çatışmanın bir kez daha devreye girmesini anlamak mümkün değil. Öcalan'ın tam da silahları devre dışı bırakın dediği bir noktaya gelmişken sayın Cumhurbaşkanının özellikle seçimden önce başlamak üzere bilinen o açıklamaları ve ardından gelen gelişmeleri anlamak mümkün değil. Yani tam da silahı devre dışı bırakma imkan ve fırsatı kapımıza gelmişten bu tepmek anlaşılır bir durum değil. HDP ile Türkiyelilik projesinin ete kemiğe büründüğü ve tüm kesimlerin HDP'ye destek sunduğu bir dönemde sorunu demokratik imkanlar ve çözme fırsatı doğmuş iken her iki tarafından avantajların ve pozitif gelişmelerin yaşandığı bir dönemde her iki tarafın birbirine paralel biçimde süreci bozmak için adeta elinden geleni yaptığını görmekten büyük bir şaşkınlık duyuyorum. Toplum bu çatışmaları ve bu savaşı kabul etmiyor, benimsemiyor, anlamış değil, anlamlandırmış değil. Açıkçası toplum büyük bir kaygı ile bu süreci izliyor. Bir an önce silahların susmasını ve bir kez daha görüşerek, konuşarak ve diyalog ile bu sorunun çözülmesi gerektiğine inanıyorum. Diyarbakır Barosu Başkanı Elçi, gündeme getirilen HDP'nin kapatılması ya da vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ile ilgili ise, "HDP'nin kapatılması ya da vekillerin dokunulmazlığı ile bir kez daha tarih tekerrür eder ve tarihi bir yanlış yapılmış olur. Biz bunu 1994'te DEP travması ile yaşadık. Halk tarafından seçilenlerin parlamento önünde yaka paça gözaltına alınmasını toplum halen unutmuş değil. Halk bunu kendisine yapılmış, iradesine yapılmış çok büyük saygısızlık olarak gördü. Hele hele 80 vekil ile parlamentoyu girmiş ve toplumun bütün kesimlerinin takdirini almış bir partiyi kapatmak ya da vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırıp onlara cezaevine göndermek gibi açıklamalar yapmak büyük bir talihsizliktir. Ve tarihi bir yanlışlık olur. Bu meselenin demokratik ve barışçıl çözümünü toprağa gömer. En kötü koşullarda bile barış imkanı vardır. Bir an önce toplumun arkasında olmadığı ve benimsemediği bir çatışma sürecini sürdürmenin hiçbir anlamı yok, bir an önce sona erdirilmelidir"diye konuştu.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: