DİYARBAKIR (İHA) - Diyarbakır'a düşen uçağın 2. yıldönümü münasebetiyle, uçak kazasında hayatını kaybedenler anıldı.
8 Ocak 2003 tarihinde Diyarbakır Havaalanı'na iniş yapmak istediği sırada yere düşerek 75 kişinin ölümü, 5 kişinin yaralanmasına yol açan Türk Hava Yolları'na ait (THY) RJ-100 tipi uçağında hayatını kaybedenler için THY önüne 75 yıldızlı çelenk bırakıldı. Kazada oğlunu kaybeden emekli öğretmen Süleyman Demirkol, kazazede yakınları adına basın açıklaması yaptı. Demirkol, "Kurtlar Vadisi dizi filminin bir bölümünde şöyle denmektedir. Uçakta sekiz yabancı var ve düşürülmesine karar verilir. Reise sorarlar. "Efendim uçakta askerlerimiz de var, ne diyorsunuz. Reis, "Vatan sağolsun" der. Acaba bu Diyarbakır'a düşen uçak için mi senaryo edilmiş. Özellikle yetkililere sesleniyorum. Uçak düşer, düşebilir. Ama niye söndürülmedi. Kaza raporunda yangına müdahale edildiği yazılmıştır. Halbuki görgü tanıkları yangına müdahale edilmediğini söylüyorlar. Müdahale edilseydi cesetler kömür parçasına dönmezdi. Uçak özellikle niye havaalanı içine düştü. Uçak düştükten sonra kazadan sağ olarak kurtulanlar ve kazadan yaklaşık 20 dakika sonra uçağın içine girip evladını çıkaran bir baba ve çevrede yaşayan Zaho köylülerinin ifadelerine göre, uçaktaki yolcuların kaza anında ölmedikleri beyan edilmiştir. Feryat ederek yardım istedikleri ve hatta uçağa girip evladını çıkardıktan sonra tekrar uçağa girip insanları kurtarmak istediğinde askerlerce engellendiğini söylemiştir" dedi. Açıklamayı yapan Süleyman Demirkol, meydana gelen uçak kazası nedenin kendilerince karanlıkta kaldığını söyledi.
Kazadan 22 ay sonra Ulaştırma Bakanlığı ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan raporda kaza sebebinin havanın puslu oluşuna ve pilotaj hatasına bağlanmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden Demirkol, "Yetkililer uçağın düştüğü ilk gün neyi açıklamışlarsa bu rapor haline getirilip sunulmuştur. Biz kazazede aileler, bu iki nedeni de kabul edilemez buluyoruz. Rapor hazırlanırken Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden eleman istenmediği gibi hava tahmin raporu da istenmemiştir. Pilotlar mezarlıktan kalkıp gelemeyeceklerine göre, elbette ki bütün suç pilotlara yüklenecektir. Kaza sonrası savcılığın izni olmadan karakutu ve ses bantlarını içeren cihazlar alınarak kaçırırcasına İstanbul'a götürülmüştür. Savcılığın izni olmadan açılmış ve çözülmüştür. Cihazları götürenlerin bu işte ihmali olanların cezalandırılmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.
Ardından Mazlum-Der Diyarbakır Şubesi'ne geçen kazazede yakınları, burada basın açıklaması yaptı. Kazada oğlu Ercan Demirkol'u kaybeden emekli öğretmen Süleyman Demirkol, doktor olan oğlu Berat, gelini Rojda ile torunu Helin'i kaybeden Eyüp Kıran, yaralanan Gencer Güneş ve Celal Tokmak'ın ortak olarak yaptığı açıklamaya, Diyarbakır Demokrasi Platformu dönem sözcüsü İhsan Babaoğlu, Mazlum-Der Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Çoban'ın yanı sıra sivil toplum örgüt temsilcileri destek verdi.