Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, Kurban bayramı süresince vatandaşları besin tüketimi konusunda uyardı. Kalp ve damar hastaları başta olmak üzere hipertansif şikayetleri olanların et tüketiminde dikkatli olmaları gerektiğinin altını çizen Elmacıoğlu, günde 120 gramın üstünde et yenmemesini istedi. Tatilcileri de uyaran Elmacıoğlu, otellerde açık büfelerdeki tehlikelere dikkat çekti. Elmacıoğlu, bayram da olsa vatandaşları günde yarım saatlik tempolu yürüyüş tavsiyesinde bulundu.
Et ve besin tüketiminin tavan yaptığı Kurban Bayramında vatandaşların sağlık problemleri yaşamaması için uzmanlar uyardı. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, vatandaşların rahat bir bayram geçirmeleri için çeşitli tavsiyelerde bulundu. Kurban bayramının çok anlamlı bir bayram olduğuna dikkat çeken Elmacıoğlu, kırmızı etin insanların mutlaka tüketmesi gereken kan yapımından kas yapımına özellikle çocuklarda büyüme ve gelişme çağında olanlarda ve gebe kadınlarda çok önemsedikleri bir protein kaynağı olduğunu söyledi.
‘ET, ANNE SÜTÜ VE YUMURTADAN SONRA EN DEĞERLİ PROTEİN KAYNAĞI’
Etin, anne sütü ve yumurtadan sonra en değerli protein kaynağı olduğuna vurgu yapan Elmacıoğlu, “Bu nedenle ekonomik nedenlerle evine et girmeyen aileler için belki de kurban bayramı çok büyük bir fırsat.” dedi.
Kurban bayramının özelliğinin bayram sabahı kesilen taze etin kavrularak ailenin tüm bireyleriyle beraber yenmesi olduğunu belirten Elmacıoğlu, “Ancak burada şunu unutmayalım. Taze et her zaman serttir, pişme süresi uzundur, sindirimi de güçtür. Ama Türk toplumu bu özellikleri bilmektedir ve buna rağmen de bayram sabahları büyük bir keyifle bu etler tüketilmektedir. Etlerin belki ekonomik sıkıntıları olan ailelere ulaştırılması önemli ama bundan daha önemlisi belki bu dört günlük bayram sürecince bu etlerin tüketiminde de bir sınır getirmeyi bilmektir. Çünkü bir günde tüketilen çok fazla hayvansal protein kaynağı gerçekten sindirimi zor sağlık problemleri oluşturabilir. Genellikle bayramın ilk günleri hastanelerde sindirim nedeniyle bir çok şikayete şahit olabiliyoruz ve bu tür tüketimlerinde gerçekten hem gerekmediğine hem de günde 100- 150 gramlık kurban etinden daha fazla tüketmenin de kişinin sağlığına yarar değil zarar getireceğini bilmemiz gerekir.” şeklinde konuştu.
BAYRAMDA ŞEKER TÜKETİMİNE DE DİKKAT!
Bayramın kurban etiyle sınırlı olmadığının altını çizen Elmacıoğlu, şeker tüketimine de dikkat çekti. Ev ziyaretlerinde ikram edilen şeker ve tatlılara dikkat etmemiz gerektiğini dile getiren Elmacıoğlu, şöyle konuştu: “Elbette ki evine ziyarete gittiklerimiz ve bize gelen misafirlerimize de mutlaka ağızlarını tatlandırmak için çikolata şeker gibi bütçemizin elverdiği ikramlarda bulunmak durumundayız. Ancak bir gün içerisinde sık sık ve çok tekrarlanan ve miktarını ayarlamakta zorlandığımız tatlı grubunu da dikkatle ve özenle tüketmek gerekir. Bilindiği üzere Türkiye’de diyabet görünme sıklığı arttı. Bundan daha önemlisi gizli şekeri olan yani şekeri olduğunu bilmeyen çok fazla insan var. Bu bayramda da mümkün olduğunca böyle bir risk taşıyan veya böyle bir riski tahmin eden bireylerin de tüketimlerini ağızlarını tatlandırmak adına tatlı tüketimlerini sınırlandırmalarında fayda var. Ancak ben burada şunu da özetlemek istiyorum. Yollarda yürürken dükkanların önünde bir çok çikolata şeker çeşitlerini görebiliyorsunuz. Burada bunu tüketecek insanlara veya misafirine ikram etmek üzere alışveriş edenlere de hiç olmazsa bu ürünlerin nerede tüketildiğini kayıtlı bir firmanın ürünü olup olmadığını mutlaka sorgulamamız gerekir. Çünkü piyasada bilindiği üzere 26 bin gıda üretim müessesesi vardır. Ama bunların 20 bini kayıt dışıdır. O nedenle tüketicilere buradan hem hayırlı bayramlar diyelim, hem de tükettikleri şeker ve tatlıların da kaynağının ne olduğunu bilmelerini paylaşalım.”
Kalp damar hastası veya hipertansif şikayetleri olan bireyler için et tüketiminin günlük 3 veya 4 köfte kadar yani 120 gramlık bir tüketimin üzerine çıkılmaması gerektiğini vurgulayan Elmacıoğlu, “Bunun üstündeki rakam gerçekten bu rahatsızlıkları olan bireyler için hem kalp sorunlarına hem dolaşım sorunlarına hem de sindirim sorunlarına neden olacağı için bayram mutluluk yerine onlara hastalıkla mutsuzlukla geçsin istemeyiz. Bu uyarı sadece kalp damar hastalıkları için değil tüm tüketicilere de belki sağlıklı beslenmenin bir uyarısı olarak vurgulanması gereken bir nokta.” ifadelerini kullandı.
‘KURBAN ETİ, EN AZ 24 SAAT BEKLETİLMELİ’
Kurban etinin kesildikten sonra en az 24 saat bekletilmesi gerektiğini ifade eden Elmacıoğlu, bunun nedenini ise şöyle açıkladı: “Çünkü taze etin bir ölüm sertliği vardır. Bu sertliğin geçmesi için en az 24 saat bekletilmesi gerekir Ama kurban bayramının kuralı 24 saat beklemeyi mümkün kılmaz. O nedenle kurban bayramının ilk günü bu etler biraz zor sindirilmekle birlikte keyifle tüketilmesi gereken ritüel gibi düşünülebilir. Ama daha sonraki günlerde bu et tüketilecek ise bir kere muhafaza edilmesini gözden geçirmek lazım. Kurban etleri mutlaka pişirilecek miktar kadar parçalanıp mutlaka bir streçle veya yağlı kağıtla ambalajlandıktan sonra buzdolabının buzluğunda değil derin soğutucularda bekletilirse uzun aylar bunun muhafazası mümkün olur. Ama derin dondurucusu olmayan aileler için bu miktarın buzdolabında ancak kısa bir zaman süreci içerisinde en fazla 15-20 gün içerisinde tüketilmesi gerektiğini onlara hatırlatalım.”
Bayram süresince vücuda alınan fazla gıdaların rahat sindirilmesi için spor yapmanın gerekliliğini anlatan Elmacıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kadar ikramın organizmaya yağ olarak dönmemesi için mutlaka her bir yarım saat tempolu yürüyüş bayramda da ihmal edilmemeli. Zira sindirimi zor olan hayvansal protein kaynağının kalp damar sistemine yük getirmemesi, sindirim sistemine yük getirmemesi için günlük periyodik aç karnına yapılacak yarım saatlik yürüyüş veya tok yemek yedikten bir buçuk saat sonra yapılacak yarım saatlik bir yürüyüş sindirim faaliyetlerini kolaylaştıracaktır. Bu nedenle bayram da olsa bizi dinleyenlere günde yarım saatlik bir fiziksel aktiviteyi hele de bu tatil günlerinde fırsat bilerek yerine getirmeleri sağlıklarına çok büyük artı sağlayacaktır.”
Tatile özellikle otellere gidecek vatandaşları da beslenme konusunda uyaran Prof. Dr. Elmacıoğlu,açık büfelerin tehlikelerine dikkat çekti. Açık büfelerdeki yiyeceklerin uzun süre oda ısısında bekletilmesi durumunda bozulmalar yaşanabileceğini kaydeden Elmacıoğlu, “Çünkü bu tür yerlerde hemen hemen 2-3 saatlik yiyeceğin oda ısısında kalması demek bireyin mide bağırsak şikayetleri yaşaması, diyareleri yaşaması demektir ki tatil onlara zehir olmasın. Birincisi kalan yemeğin süresine dikkat etsinler, ikinci ve en tehlikeli konuda açık büfelerde insanların bir an için her şeyi yiyebileceğini zannederek belki de çok fazla çeşidi ve miktar olarak da tüketimi gerçekleştirdikleri bir süreç olabilir. Ama sindirim sistemi bu kadar fazla çeşidi ve miktar olarak da kendi kapasitesinin üstündeki tüketimi tolere edemez. Dolayısıyla mide bulantıları, kusmalar, ishaller çoğu zaman bu tür bayramların veya tatillerin akabinde gördüğümüz sağlık problemleridir. O nedenle açık büfeler dahi olsa önce yiyeceğin kalış süresi, ondan sonra birbirine uyumlu yiyeceklerin tüketilmesi gereğini hatırlatalım. Ben bir beslenmeci olarak her zaman günümüz şartlarında kremalı, mayonezli yiyeceklerin de bu tür tatil yörelerinde tüketilmemesinin daha doğru bir beslenme davranışı olduğunu belirtmek isterim. “ şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz