Bartın Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mustafa Artar, yaşanacak olan bir deprem sonrasında İstanbul’da çadır kurulacak alanların az olduğunu söyledi.Nevşehir’in merkez ilçeye bağlı Çat Kasabasına bir dizi inceleme için gelen Bartın Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümünden 4 öğretim görevlisi ve 19 öğrenci çalışmalarına başladı. Bartın Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Mustafa Artar yaptığı açıklamada Türkiye’de kişi başına düşen yeşil alanların Avrupa standartlarına ulaşması gerektiğini ifade etti. Doç. Dr. Atar, İstanbul’da olası bir depremde insanların çadır kuracağı veya buna benzer yerleşim alanlarının çok az olduğunu belirtti. Artar, “Türkiye’de peyzaj mimarlığı 1930’lu yıllara dayanıyor. Peyzaj mimarlığı eğitimleri 1968 yılında Ankara’da Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde başlamış. Şu anda 30 tane peyzaj mimarlığı bölümünde eğitimler devam ediyor. Türkiye’de yaklaşık 15 bine yakın peyzaj mimarı olduğunu düşünüyoruz. Peyzaj Mimarları Odasına ise 6 binin üzerinde peyzaj mimarı var. Peyzaj mimarları meslek olarak Amerika’da çıkmış olmasına rağmen Avrupa üzerinden ülkemizde de çok gerekli bir meslek disiplininde bir tanesi olarak görüyoruz biz. Plancı, tasarımcı meslek gruplarından mimarlar, şehir bölge plancıları ve peyzaj mimarlarının ortak çalışmaları ile kentlerimizin daha yaşanılabilir olacağını düşünüyoruz. Fakat ülkemizde baktığımız zaman peyzaj mimarlarına sadece kentleri güzelleştiren çiçek diken, ağaç diken gibi bakıldığından dolayı ülkemizde Avrupa’da ki ortalamaları yakalamış ileri standartları göremiyoruz. Biz peyzaj mimarları öğrencilerimize de yaptığımız eğitimler ile de Kapadokya bölgesinde yaptığımız çalışmaları ile de kentlerin yada yerleşimlerin daha yaşanabilir olması için çalışmalar yapmaya çalışıyoruz. Umuyoruz peyzaj mimarlarının değeri daha da anlaşılır ve o hep hayal ettiğimiz Avrupa kentlerinde ki yeşil alanlar, çocukların daha da mutlu olabildiği, insanların sokaklarda daha huzurlu gezebildiği sağlıklı ve özellikle de ülkemiz gibi deprem ve riskli alanları taşıyan bölgelerimiz için de açık mekanların önemi daha iyi anlaşılır. Peyzaj mimarları olarak bu konuda çalışma yapmaya her zaman hazırız. Kapadokya bölgesinde de aslında bu çalışmalar için buradayız” dedi.Türkiye’de 1999 yılında yaşanan Gölcük depreminin ardından kişi başına düşen yeşil alan miktarının 7 metrekare alandan 10 metrekare alana çıkartıldığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Artar, İstanbul’da yaşanabilecek olası bir depremde insanların çadır kurabileceği veya yerleşim alanlarının çok az olduğunu söyledi. Artar, “Şimdi ülkemizde imar kanunu gereği olması gereken belirli standartlar var. Biliyorsunuz 1999 yılında ülkemiz Gölcük’te çok büyük bir felaketi yaşadı. O depremin ardına kişi başına 7 metrekare olan yeşil alan standardı 10 metrekareye çıkartıldı. Görüldü ki özellikle İstanbul gibi büyük metropollerde insanların deprem anında kaçabileceği, deprem anında özellikle çadırların ve benzeri alanların kurulabileceği, nitekim Van’da bunu Van depreminde yaşadık. Kişi başına düşen yeşil alanlar gittikçe azalıyor. Yeşil alanlar üzerine olan baskılar sürekli artıyor. Biz peyzaj mimarları olarak açık ve yeşil alanların fiziksel planlamasını yapıyoruz. Dolayısıyla kentlerdeki meydanlar, kentlerdeki parklar, kentlerdeki açık ve yeşil alanlar ve olası felaketlerde toplanma alanları bizim çalışma alanlarımıza giriyor. Bu alanların azalmaması için ve yeşil alan standardının kişi başına düşen yeşil alan miktarının artması yönünde biraz da korumacı bir yaklaşım sergiliyoruz” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz