İSTANBUL, (DHA) TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Tarih Vakfı’nın Cağaloğlu’ndaki Tan Evi’nde düzenlediği Tan Toplantıları’na konuk olan Hürriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Doğan Hızlan, Tan olayının basın için bir dönemeç olduğuna işaret etti. Doğan Hızlan, "Tan Olayı’ndan ders alsaydık bugünleri yaşamazdık" dedi.
Tan baskınını gençlerin iyi bilmediğini belirten Doğan Hızlan şöyle konuştu:
“Tan baskınını bilirseniz bugünü iyi yorumlarsınız. Tan olayı iktidarla basının hesaplaşmasıdır. Gerçeği söylediği için bir gazetenin yıkılması, imha edilmesidir. Ancak bu konunun ne yazık ki elimizde bir incelemesi yok. Günü birlik yaşayan bir toplumuz. Şimdi arasanız Sertellerin kitaplarının baskısı bulamazsınız. Tan’ın bir başka özelliği gelenekselleşmiş doğuya doğru düşünme sistemini değiştirmesidir. Tan Cumhuriyet’in en yeni taraftarıdır. Ama ne yazık ki bizde modernleşmeyi daima gelenekçilik boğuyor. Tan Gazetesi’ni yapanlar uygarlığın ve düşünmenin önemini, bir anlayışın esiri olmamayı anlatıyordu. Yeni Türkiye’nin yeni fikirlere ihtiyacı olduğunu, düşman üretmek değil, ürettiğiniz düşmanla dost olmak gerektiğine dikkat çekiyorlardı.”
GÜNLÜK GAZETECİLİKLE YETİNMİYORLARDI
“Yokuşun Başı: Demokrasi Mücadelesinde Tan Gazetesi Sergisi"ni gezdim diyen Doğan Hızlan, şöyle devam etti:
" Bütün olayları görseliyle birlikte, nedenleriyle birlikte anlamak için bu sergiyi gezmek lazım. Serginin kataloğu yapılırsa çok daha güzel olur. Tan Gazetesi bir efsanedir. Tan olayının perde arkasını görmek lazım. Bana göre bütün olay, gazetecilerin ve yazarların ileriyi bugünden görmeleri, politikacıların da sadece bugünü görmelerinden kaynaklanıyor. Tan, sadece siyasi bir kimlikle var olmuş bir gazete değil. Çıkardığı küçük kitaplarla kültür dünyasını da kapsamıştır. O zamanın gazetelerine önemli bir örnek. Sadece günlük gazetecilikle, haberle yetinmiyorlar. Okurlarının bir kültür birikimi de edinmesini istiyorlar.
Tan Gazetesi’ne yapılan baskın bir günde olan bir şey. Üniversitede toplanılıyor, geliyor ve imha ediliyor. Tan’ı anlatanlar; nasıl olduğunu, ne olduğunu arkasındaki fikri anlatmaktan çok, yaşanan dehşeti şöyle ifade ediyor:
‘Koca koca bobinler, Sirkeci’den denize yuvarlanıyordu.’ Tabii ben o günü görmedim ama annem o günü hatırlıyor. Birçok kimsenin anılarında var. O gün genç üniversiteleri kamplara ayırarak bu yağmalamayı yaptılar. Üniversitelerin yönlendirmesi o dönemden başlıyor. Tan Olayı’nın arkasında başka bir şeyi de görmemiz lazım. İnsanlar birçok kere aldatılıyor. Aldatılmanın nelere mâl olduğunu Tan gösteriyor. İnsanlar 'kalkalım gidelim' diyorlar. Tan baskınına katılanlar bunun bir manipülasyon olduğunu sonradan anlıyorlar. Siyasi meselelerde kıvılcımı ateşlemek mümkündür ama sonradan bastıramazsınız. Tan’da bugünden baktığımızda çok iyi yazarlar olduğunu görüyoruz. Aslında o yıllarda Türkiye’de günlük uygulamaların yanlışlığını anlatıyorlar. Ancak toplumda ‘Tan yazarları onu, şunu yazıyor’ denilerek bir düşman kitlesi yaratılıyor. Düşman yaratmadan tahrip etmek mümkün değil.
HÜRRİYET İLE HÜRRİYETSİZLİĞİN AYRIMI NASIL YAPILIR?
Zekeriya Sertel’in anılarında bir enteresan tespiti vardır. Birçok ülkede yaşıyor ama Paris’e geldiğinde, ‘Basın ve ifade özgürlüğünün kapsamının ne olduğunu uçaktan Paris’e indiğimde fark ettim’ diyor. Gerçekten de hürriyet ile hürriyetsizlik birden bire öyle hissedilir ki havada gezen damlacıklar gibidir. Bir ülkeye indiğinizde bunu fark edersiniz. Tan neyi söylüyordu? O zaman yapılanın yanlış olduğunu söylüyordu. İnsanların, söylenen ve sunulanla düşünmemelerini, kendi başlarına, başka bir bilgi dünyası kurup da ona göre değerlendirilme yapmalarını istiyordu.
MONOGRAFİLERLE VE BİYOGRAFİLERLE TARİH ANLATILMALI
Tan tarihi bilinmiyor, okunmuyor ve geçiyor. Geçmişteki olayları bilmediğimiz için edebiyatta bunun sıkıntısını yaşıyoruz. Tan’ı yaşayanların, Sertellerin, buna sebep olanların kimliklerini, yaptıklarını yazdığınızda Türkiye basın tarihi yazılabilir. Bizde genel tarihi yazanlar monografi bulamadıkları için yazamıyor. Türkiye basın tarihi, özgürlük tarihi öyle yazılır. Monografiler ve biyografiler gerekiyor. Bizde genel tarihi yazanlar monografi bulamadıkları için yazamıyor.”
TEKNOLOJİ BASINI DEĞİŞTİRDİ
Gazeteler internet yüzünde tiraj kaybediyor. Eskiden bir yazıyı yazıyorduk. Dijitalle kağıt savaşı var. Eskiden kitaplar tutunca internette yayınlanırdı. Şimdi kitap internette tutunca basılmasına karar veriyorlar. Dünya tersine döndü.”
OLCAYTO: GEÇMİŞTEN DERS ÇIKARMALIYIZ
Sunuculuğunu TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’in üstlendiği toplantının moderatörlüğünü TGC Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı, açılış konuşmasını TGC Başkan Turgay Olcayto yaptı. Olcayto, "Tan Sergisi’ni gezenler görmüşlerdir ki geçmişten ders çıkarmanın sayılamayacak kadar faydası var. Ancak günümüze baktığımızda, ders almadığımızı görüyoruz" dedi.
DALYANCI: DOĞAN HIZLAN EN ÖNEMLİ ELEŞTİRMENLERDEN BİRİDİR
TGC Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı da , “Doğan Hızlan bu yokuşun en kıdemlilerinden. Gazetelerin hepsinin Cağaloğlu’nda olduğu dönemden itibaren bütün Türk basının gelişmesine tanıklık etmiş, deneyimli bir ağabeyimizdir. Aynı zamanda Türk edebiyatının en önemli eleştirmenlerinden de birisidir” diye konuştu. Toplantıya, TGC Genel Sayman'ı Gülseren Ergezer Güver, Tarih Vakfı Genel Müdürü Münevver Eminoğlu, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Şükran Soner’in de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz