REC Türkiye'den yapılan yazılı açıklamada, iklim değişikliğinin günümüzde tüm dünya nüfusunu ilgilendiren en önemli sorun olduğu belirtilerek, iklim değişikliğinin sadece iklimlerde görülen gözle görülür değişiklikler değil, dünyanın ekolojik sisteminin hızla bozulması, kaynakların tükenmesi, bazı türlerin evrimleşirken, bazı türlerin tamamen yok olması anlamına geldiği vurgulandı.
Bu değişimlerin, nüfusu hızla büyüyen dünyanın, 2030 yılından itibaren nüfus artışı ve kaynak yetersizliğiyle ilgili farklı konulara çözüm arayacağını ortaya koyduğu kaydedilen açıklamada, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu verilerine göre, 31 Ekim'de dünya nüfusunun 7 milyara ulaşacağı belirtildi.
Günümüzde dünya nüfusunun yüzde 50'sinin kentlerde yaşadığı, kentlerde yaşayan nüfusun kırsal bölgelerde yaşayan nüfusa oranının Türkiye'de yüzde 80 olduğu kaydedilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyar kişi olacağı, bu artışın da gıda güvenliği, su ve diğer doğal kaynakların sürdürülebilirliği açısından büyük tehdit oluşturacağı öngörülüyor. Bu nüfusun 6,4 milyarının şehirlerde yaşayacak olması da şehirlerin üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Bununla birlikte iklim değişikliğinin sonucunda etkileri daha da artarak hissedilen seller, kuraklık, sıcak hava dalgaları ve deniz suyu seviyesindeki yükselmeler, nüfus artışı ile birlikte önümüzdeki yıllarda insanoğlu için var olma ile ilgili daha ciddi sorunları beraberinde getirecek. Yaşanabilir, sağlıklı, iklim değişikliğinin etkilerine dayanıklı şehirlerin kurulması günümüzün en öncelikli konusu durumunda. Ekonominin can damarı olan şehirler ve buralardan sağlanan hizmetlerin devamlılığı küresel ekonominin sürdürülebilirliği ve ülkelerin rekabet gücünün koruması için en önemli çözüm kaynaklarından biri."
"Dünya kaynakları nüfus artışı için yetersiz"
Açıklamada, 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 85'inin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayacağının öngörüldüğü belirtilerek, "Eğer dengeli bir gelir dağılımı hedefi ile düşük karbonlu kalkınma modeline geçiş sağlanmaz ise dünya kaynaklarının hızla artan dünya nüfusunu kaldırabilmesi mümkün olmayacak. Bunun en önemli sebebi özellikle Çin ve Hindistan olmak üzere benzeri ülkelerde yükselen orta sınıfın tüketiminin artması, doğal kaynakların beklenenden çok daha hızlı ve erken tüketilmesi" denildi.
Bu durumun özellikle de şehirlerin bir an önce gerekli tedbirleri almasını ve eyleme geçmesini gerektirdiği vurgulanan açıklamada, hızla gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye'nin şehirlerinin de bu değişimin bir parçası olmak, hızla önlem almak durumunda olduğu kaydedildi.
İklim değişikliği İstanbul'da ele alınacak
REC Türkiye ve Fransız Kalkınma Ajansının (AFD) 15 Kasım'da İstanbul'da "Türkiye'de Sürdürülebilir Kentler: Düşük Karbonlu Sürece Geçiş Nasıl Yönetilir?" başlıklı bir konferans düzenlediği belirtilen açıklamada, dünyanın örnek kentlerinden belediye başkanları ve çeşitli uygulamacıların yer alacağı konferansın 4 ana panelden oluşacağı bildirildi.
Açıklamada, konferansta kentlerin iklim değişikliğine nasıl cevap verebileceğinin ele alınacağı "Geleceğin Kentlerine Doğru", iklim değişikliğine dirençli kentler için bütünleşik bir planlama yaklaşımının konuşulacağı "Sürdürülebilir Kentsel Kalkınma", iklim değişikliği eylem planlarında planlamadan uygulamaya geçen sürecin tartışıldığı "Söylemden Eyleme", yerel iklim eylem planlarına finansal destek için kullanılan araçlarla ilgili dünya örneklerinin paylaşılacağı "Sürdürülebilir Kentlerin Finanse Edilmesi" başlıklı paneller düzenleneceği kaydedildi.
Açıklamada, panellerin sonunda Türkiye'nin çeşitli illerinden belediye başkanlarının imzalayacakları deklarasyonda Türk belediyelerinin "iklim değişikliğinin farkında oldukları, sorumluluk almaya ve üzerlerine düşeni yapmaya hazır oldukları"nın duyurulacağı belirtildi.