Doğru bronzlaşmanın altın kuralları

Deri ne kadar bronzlaşmış ise o kadar hasar almış anlamına gelir. Sağlıklı bronzlaşmak mümkün.

Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte bronz bir ten, ışıldayan bir cilt herkesin hayali ve bu deri rengi sağlıklı bir cilt ile ilişkilendirilse de uzmanlara göre; bronzlaşmanın anlamı deri hasarlanmasıdır. Deri ne kadar bronzlaşmış ise o kadar hasar almış anlamına gelir. Peki sağlıklı bronzlaşmak mümkün mü ve bunun için güneşle ilişkileri nasıl ayarlamak gerekli? Memorial Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Ayfer Aydın, “Güneşin zararlı etkilerinden korunmanın yolları ve sağlıklı bronzlaşmak için yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi.

Reklam
Reklam

Genç kalmanın ilk kuralı: Güneş ile ilişkilerinizi iyi ayarlayın

Evet güneş bize yaşam enerjisi verir. Kıştan yaza girerken havaların ısınması ile birlikte hepimizin keyfi ve enerjisi yükselir. Ayrıca güneş, deride bulunan D vitamini öncüsü bir maddeyi aktif D vitaminine dönüştürür. D vitamini vücuttaki kalsiyum dengesini ve kemik gelişmesini sağladığından, özellikle çocuk ve yaşlılar için ölçülü olmak koşuluyla güneş banyoları yararlıdır. Bazı deri hastalıklarına örneğin sedef hastalığına da güneş ışınlarının yararı olmaktadır.
Ancak güneşle ilişkimizi sağlıklı ayarladığımızda zarar görmeyiz ve ondan faydalanırız aksi takdirde bugün için bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek var ki; deri kanserinin en önemli tetikleyicisi güneştir. Bunun dışında son yıllarda çok popüler bir kavram var “anti- aging” yani genç kalma. Bu uğurda hanımlar çok sayıda işlem yaptırıp, kremler kullnıp haplar içiyorlar. Aslında anti aging’in ilk kuralı güneşten uzak kalmaktır. Güneş ciltteki elastik lifleri yıkarak cildin erken yaşlanmasına neden olur. Ayrıca yine kozmetik bir sorun olan, ciltte istenmeyen lekelere ve çillenmeye neden olur.

Reklam
Reklam

Çok basit önlemlerle sağlıklı bronzlaşma sağlanabilir. İnsanları da yaz tatillerinden, havuza denize girmenin keyfinden alıkoymak, onları güneşten bucak bucak kaçırmaya çalışmak da doğru değil.

Güneş ışınlarının çok dik geldiği saat 11.00- 15.00 arası güneşe çıkmamak

• Güneş altındayken siperlikli şapka takmak, güneş gözlüğü kullanmak.

• Mümkün olduğunca açık renk ve ince kıyafetler giymek

• Güneş koruyucu olarak 50 ya da daha üstünde koruma sağlayan güneş kremi seçmek

• Gün içinde havuza denize girip çıktıkça güneş koruyucuyu tekrar uygulamak

• Güneş ışınlarının dik geldiği sırt, göğüs, omuz başları, yüz gibi bölgelere daha çok özen göstermek

• Özellikle çocuklara ebeveynler tarafından daha fazla özen gösterilmesi uygun olacaktır.

• Çünkü çocuklar güneş altında oyun oynadıkları, daha uzun saatlerini deniz ve havuzda geçirdikleri için güneş ışınlarına daha fazla maruz kalırlar.

• Tatile çıkmadan önce en doğru yol bir dermatoloğa başvurup gerekli tavsiyeleri alarak hareket etmektir.

• Kozmetik mağazalarından ya da alışveriş merkezlerinden sadece stand görevlisinin önerisi ile güneş koruyucu almak yerine dermatoloğun yönlendiği eczane ürünlerini kullanmak daha sağlıklıdır.

Reklam
Reklam

• Kokusuz, parfümsüz ve 50 ya da daha fazla koruma faktörlü ürünler seçilmelidir.

• Kadınların çoğu renkli kokulu parfümlü ürünleri tercih ediyorlar ancak renksiz, kokusuz beyaz ürünler vücutta alerjik reaksiyonlara ve istenmeyen sonuçlara yol açmayacaktır.

Bronzlaşmak cildin savunma mekanizmasıdır

Vücuttaki sağlıklı hücreleri korumak için “melanositler” yani deriye rengini veren hücreler esas hücrelerimizin etrafında bir çeper oluşturarak onları korumak için çoğalırlar ve biz brozlaşırız.Yani bronzlaşmak sağlıksız bir durum olarak algılanmalıdır. Uzun süreli güneş altında kalmakla artan kalıcı bronzluk ve ardından uzun yıllar güneş hasarı ile artık derinin bronzlaşarak hücreleri koruyamayacak hale gelip; deriyi kalınlaştırarak hücreleri korumaya çalışması ile kanser öncülü lezyonların oluşmaya başlar.

Hızlı bronzlaşmak için bunları sürmeyin

Hızlı bronzlaşmak için bazen; kakao yağı, havuç yağı, kola, zeytinyağı ürünler kullanan hanımlar ileriki yıllarda ciltlerinin erken yaşlanması, kalıcı lekelenmeler ve hatta deri kanseri risklerini artırarak kötü bir fatura ile karşılaşabilirler.

Reklam
Reklam

Güneş ışınları ve havuzdaki klor saçlarda da yıpranma, kuruma, çatlama ve kırıklara neden olabilir. Havuz ya da denizden çıktıktan sonra duş alarak saçlarımız ve derimiz arındırılmalıdır. Güneş altında dolaşırken de şapka kullanmak saçlarımızın zarar görmesini önler.

Güneş yanıklarına doğru müdahale çok önemli

Güneş yanıklarında halen yanan bölgeye yoğurt ya da diş macunu sürmek gibi ilkel yöntemlere başvurulabiliyor. Bunlar yanığı çok daha kötüleştirebileceği için uygulanmaması gereken yöntemlerdir. Yanlış olan bir başka davranış da yanan yere doğrudan buz uygulamaktır. Buz yanığı artıracağı için buzu bir havlu ya da tülbente sararak uygulamakta fayda vardır. Yanık oluşan bölgeye soğuk su uygulamak tedavinin esasını oluşturur. Bol su içmek ve gölgede istirahat etmek gerekir.

Havuç tüketmek bronzlaşmaya yardımcı

Havuçta bulunan karoten melanositlerin çoğalmasını hızlandırır. Güneş ışınlarının çok dik gelmediği saatlerde güneşlenip havuç yemek ya da havuç suyu içmek cilde istenen görünümün kazandırılmasına yardımcı olabilir.

Reklam
Reklam

Bol su içmeyi ihmal etmeyin

Cildimiz önemli bir toksin atma yoludur. Vücudumuz yabancı maddelerle, zararlı atıklarla dolduğunda diğer boşaltım kanalları zorlanır ve vücudumuz bu atıkları cildimiz yoluyla, ter ile dışarı atmaya çalışır. Bu durum da ciltte çeşitli hastalıkların baş göstermesine neden olabilir. Yaşla birlikte deri giderek nem oranını ve esnekliğini kaybeder. Bunu çok ucuz ve çok sağlıklı bir şekilde çözecek tek şey bol su içmektir. Bol su içmekle derinin hem nem oranı artar hem de su yolu ile çok sayıda toksin atılarak cildimiz parlak, diri ve genç kalır. Günde an az iki litre su içerek hücreleri temizlemek, dolgunlaştırmak ve kırışıklıkları azaltmak mümkündür. Kahve, çay ve meyve suyu gibi farklı sıvı gıdalar tüketmek ise cildin su ihtiyacını karşılamaz.

Taze bir cilt için taze meyve sebze

Canlı ve ışıltılı görünümlü bir cilt için bol miktarda çiğ meyve, sebze ve bunların sularını tüketmek gerekir. Çünkü bu besinler pişirildiklerinde zarar görür ve faydalı özelliklerini kaybeder. Bu besinlerin içerdiği yüksek miktarda sıvı da vücuda alınan suyu destekler. Çiğ sebze ve meyvelerin ağırlıklı olduğu bir beslenme düzeni; cildi korur, yeniler, esnekliğini sağlar ve sağlıklı bir ışıltı verir. Kabuklu çiğ yemişler ve tohumları tüketmek de son derece faydalıdır. Unutmamak gerekir ki; bunlar ısıya duyarlıdır ve pişirildiklerinde hücrelere fayda sağlayacak pek çok özelliklerini kaybederler.

Reklam
Reklam