Bloomberg'de dış politika konulu köşe yazıları yazan Bobby Gosh, bu hafta Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile anlaşmazlık halinde olduğu bölgede sismik arama faaliyetini ertelemesiyle, ortaya nadir bir diplomatik müdahale fırsatı çıktığını yazdı. Gosh'a göre bu konuda arabuluculuk yapmaya en uygun ülke Almanya.
Bobby Gosh, Türkiye'nin sismik arama gemisinin şimdilik Antalya limanında kalacağını söylemesiyle ve daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Atina ile kapsamlı ve koşulsuz görüşmelere hazır olduklarını açıklamasıyla, iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların diplomatik yollardan çözümü için bir fırsat doğduğuna işaret ediyor. Ancak Gosh bu fırsat penceresinin ne kadar süreyle açık kalacağının belirsiz olduğuna da dikkat çekiyor.
Yunanistan'da, Ayasofya müzesinin camiye dönüştürülmesiyle Yunanlıların hassasiyetlerini ayağa kaldıran Erdoğan'dan kısa süre sonra gelen bu teklifin ne kadar samimi olduğunu sorgulayanlar olabileceğini de söyleyen Gosh, "Bunu anlamanın en iyi yolu görüşmelere başlamak" diyor.
'Arabuluculuk şart'
"İki ülke arasındaki derin anlaşmazlıklar göz önüne alındığında, herhangi bir müzakere için bir arabuluculuk faaliyetinin gerekli olduğu ortada" diyen Gosh şöyle sürdürüyor:
"Başka koşullarda arabuluculuk rolünü ABD oynayabilirdi. Ne de olsa iki ülke de NATO üyesi. 1996 yılında Ege denizindeki insan yerleşimi bulunmayan adalar konusunda savaşa yaklaştıklarında Başkan Bill Clinton araya girmiş ve krizi yatıştırmıştı.
"Fakat Erdoğan'ın NATO'ya bağlılığı en hafif ifadeyle kuşkulu ve Trump yönetiminin de çatışmalarda arabuluculuk yapmaya hiç hevesi yok."
Neden Almanya?
Gosh şu anda Ankara ile Atina arasında güvenilir bir arabuluculuk rolüne mantıken en uygun ülkenin Almanya olduğu görüşünde.
"Almanya her iki ülke için de dış ticarette vazgeçilmez bir partner ve Avrupa Birliği dönem başkanlığı, ağırlığını daha da artırıyor. Gerek Türkler gerekse de Yunanlar Almanya'nın ikili ilişkilerde 'kibirli' buldukları yaklaşımından rahatsızlar ama Almanya Başbakanı Angela Merkel konuştuğunda, genellikle bir durup dinliyorlar.
"Geçen hafta tam da bu oldu ve Merkel Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'i arayıp, Ege Denizi'nde muhtemel bir çatışmadan dönülmesini sağladı. Türkiye bu konuşmadan sonra arama faaliyetlerini askıya alıp diplomasiye zaman tanımaya karar verdi.
"Almanya Akdeniz'in doğusundaki Kıbrıs, İsrail ve Mısır gibi diğer ülkeler nezdinde de epey itibar sahibi bir ülke ve Libya'daki iç savaşa karışmamış olması da bir avantaj.
"Arabulucu olmak için benzer özelliklere sahip diğer bir önde gelen ülke Türkiye ve Yunanistan'ın önemli ticaret ortaklarından, İsrail ve Mısır ile iyi ilişkileri olan Britanya olabilirdi. Zaten Türkiye ve Yunanistan ile birlikte Kıbrıs barış müzakerelerinin de bir parçası. Fakat Başbakan Boris Johnson, Doğu Akdeniz'de daha büyük bir rol oynamaya hevesli görünmüyor."
Almanya ne yapabilir?
Gosh, Erdoğan ve Miçotakis'le ilk teması kuran Merkel'in şimdi iki lideri Doğu Akdeniz'deki bütün anlaşmazlıklarını kapsayacak üst düzey müzakerelere razı etmek için baskı yapması gerektiğini düşünüyor. Bütün anlaşmazlık konularının esas olarak kıta sahanlığı konusundaki farklı yaklaşımlardan kaynaklı bir soruya gelip dayandığına işaret ediyor.
"Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne göre ülkeler 12 deniz miline kadar karasuları üzerinde egemenlik hakkı, 200 deniz miline kadar da münhasır ekonomik bölge hakkı iddia edebiliyorlar. Fakat anlaşmazlık bu mesafenin Yunanistan ana karasından mı yoksa bazıları Türkiye'ye çok yakın olan adalardan mı başlayacağı konusu tartışma yaratıyor.
"Yunanistan BM Deniz Hukuku sözleşmesine imza atmış bir ülke ama Türkiye'nin sözleşmede imzası yok. Yaklaşımdaki farklılıklar bir arabulucunun uzun ve çetin bir müzakere sürecine girmesi demek. Angela Merkel'in zaman kaybetmemesi gerekiyor."