Yunanistan'ın Mısır ile Perşewmbe günü imzaladığı deniz yetki alanlarını belirleyen anlaşma, Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakerelerin yeniden askıya alınmasına neden oldu.
Anlaşma, Girit ve Rodos adalarının kıtasahanlıklarının kısmen kullanılması şartıyla Mısır'ın kıtasahanlığı ile dikey bir koridor oluşturulmasını öngörüyor.
Öngörülen deniz yetki alanlarının resmiyet kazanabilmesi için anlaşmanın iki ülke parlamentolarında onaylanması ve ilgili koordinatların Birleşmiş Milletler'e sunulması gerekiyor.
Yunanistan'da, Parlamento'nun "bir an önce toplanacağı ve anlaşmayı onaylayacağını" açıklandı.
Mısır Parlamentosu'nun ise anlaşmayı 2 aydan önce onaylaması beklenmiyor.
Yunanistan'ın Mısır ile yaptığı anlaşmanın bir maddesinde "iki ülke arasındaki deniz alanlarının kısmen belirlenmiş olduğundan ve ucunun açık olduğundan" söz ediliyor.
Atina'nın Meis adasını kapsam dışı bırakmayı kabul etmesi, Mısır'ın da aynı Türkiye gibi "Meis adasının tam yetki alanına sahip olamayacağı" tezinden kaynaklanıyor.
Mısır, Türkiye ile ilişkilerinin zaten gergin olduğu bir dönemde bir de Meis nedeniyle Ankara ile Atina arasındaki anlaşmazlıklara taraf olmak istemiyor. Bu nedenle de anlaşmayı, "Meis adasının -şimdilik- kapsam dışında bırakılması şartıyla" imzaladı.
Yunanistan'da ana muhalefet partisi Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA) Mısır'la anlaşmasının imzalanmasında "geç bile kalındığı" görüşünde. Ancak SYRIZA'nın anlaşmayla ilgili olarak, Meis adasının kapsam dışında bırakılması ile Girit ve Rodos adalarının kıtasahanlıklarının "kısmen kullanılmasından" kaynaklanan kuşkuları var.
SYRIZA hükümetinde Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Yorgos Katrougalos; "Mısır ile yapılan anlaşma karşısında Türkiye'nin göstereceği olası tepkiler hesaplandı mı? Yunan hükümetinin Türkiye'ye karşı pozisyonu belirlendi mi? Yunan hükümeti Türkiye ile nasıl bir ilişki istiyor?" gibi soruları da içeren yazılı bir açıklama yaptı. Katrougalos, Yunanistan'da siyasi parti liderlerinin bir araya gelerek ortak bir karar almalarını önerdi.
Türkiye, Yunanistan'ın Mısır'la imzaladığı anlaşamaya sert tepki gösterdi. Ankara, Oruç Reis sismik araştırma gemisini hidrokarbon arama çalışmalarına devam etmek üzere Doğu Akdeniz'e gönderdi. Yunanistan Silahlı Kuvvetleri teyakkuza geçti.
Ankara, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın, Almanya'nın da aracılığıyla Türkiye ile Yunanistan arasında müzakerelerin başlatılacağının duyurulacağı resmi açıklamadan bir gün önce aniden Mısır'a giderek anlaşma imzalamasını eleştiriyor ve bunun "Türk/Yunan müzakerelerini daha başlamadan torpillemek için yapıldığı" görüşünde.
Yunanistan ise anlaşmayı, Ankara'nın Kasım ayında "Libya ile yaptığı ve Yunan adalarını görmezden gelen anlaşmasına karşı" bir misilleme olarak yaptığını belirtiyor ve Türkiye'nin "aslında oturmak istemediği müzakere masasını terk ettiğini" öne sürüyor.
Atina'daki diplomatik çevreler, "Yunanistan'ın Mısır ile yaptığı anlaşmasının 15 yıl boyunca yapılan müzakerelerin sonucu olduğunu" anımsatıyor ve "Libya ile deniz yetki alanları imzalayan Türkiye ile müzakere masasına eşit şartlarda oturmak için Yunanistan'ın da Mısır ile benzeri bir anlaşmayı imzalama ihtiyacını duyduğuna" dikkat çekiyorlar.
Yunanistan'a göre Mısır ile imzalanan anlaşma, "uluslararası hukuk ve deniz hukuku kurallarına uygun, oysa Türkiye'nin Libya ile olan anlaşması hukuk dışı".
Türkiye'ye göre ise Yunanistan'ın Mısır'la yaptığı anlaşma "yok hükmünde". Libya ile yapılan anlaşma ise "uluslararası hukuk ve deniz hukuku kurallarına uygun".
Türkiye'nin Oruç Reis gemisini savaş gemileriyle Doğu Akdeniz'e göndermesi sonrası Yunan donanması da aynı bölgede yol almaya başladı.
İki donanmanın yeniden karşı karşıya gelmesi, "sıcak temas/savaş senaryolarını" da yeniden gündeme getirdi.
Almanya'nın, AB'nin veya NATO'nun bu kez ne yapacağı henüz bilinmiyor.
Yunan donanmasının Oruç Reis gemisinin Yunanistan'ın kendi egemenlik sahası olarak kabul ettiği ve Meis adasının kıtasahanlığı olarak varsaydığı deniz bölgesinde yapacağı araştırmaları ne denli ve nasıl önlemeye çalışacağı da merak konusu.