Birçok kültürde yer alan doğum günü kutlamaları kişilerin kendilerini yılda bir kez de olsa özel hissettiren anlamlı bir eylemdir. Peki doğum günlerini neden kutladığımızı hiç düşündünüz mü? Doğum günü kutlamalarında yer alan pasta ve mum geleneğinin kökenine dair bilgiler kesin olmasa da çoğu araştırmacı bu konun üzerine eğildi. İşte doğum günü kutlamalarının geleneksel hale gelmesine dair ortaya atılan ilginç bilgiler...
Eski Mısır’da firavunların taç giyme töreninde sonra tanrıya dönüştüklerine inanılırdı. Bu ilahı durum taç giyme törenlerini doğum anları olarak nitelendirmelerine neden oldu. Araştırmacılar, İncil’in “doğum günü” kavramının ilk defa kullanıldığı yer olarak firavunları gösterir. Ancak Mısırbilimci James Hoffmeier, İncil’in asıl taç giyme tarihine atıfta bulunduğuna inanıyor, çünkü firavunun taç giymesi tanrı olarak yeniden doğması anlamına geliyordu.
Eski Mısır’da firavunlardan esinlenerek yapılan doğum günü kutlamaları yalnızca kraliyet ailesine özeldi. Bu gelenek zamanla tanrılarının doğum gününü kutlayan Yunanlılara aktarıldı. En popüler kutlama ise Artemis’e aitti. Yunanlılar ay tanrıçası Artemis’e ay şeklinde kekler sunarak ona olan sadakatini ve bağlılığını gösterirdi. Ayın ışıltısını ve tanrıçanın güzelliğini vurgulamak için ise yaptıkları kekin üzerine mum dikmeye başladılar. Daha sonra bu ritüel Yunan kahramanlarının, soyluların ve ariskotların doğum günü kutlamalarının bir parçası halini aldı.
Pastanın üzerinde yanan mumlar aslında kötü ruhları kovmak için kullanılıyordu. Aynı zamanda mumun üflenmesiyle ortaya çıkan duman aracılığıyla insanların dualarının tanrılara ulaştığı düşünülüyordu.
Dinle ilgi kurmadan doğum günlerini kutlayan ilk uygarlık Romalılar’dı. Romalılar arkadaş ve ailelerinin doğum günlerini kutlarken, hükümet herkesin bu kutlamaları görebilmesi için resmi tatiller düzenlerdi. 50’nci doğum gününü kutlayan kişiye buğday unu, zeytinyağı, bal ve rendelenmiş peynirden yapılma özel bir kek hediye edilirdi. Kadınların doğum günleri 12. yüzyıla dek kutlanmadı.
İnsanların günahkar olarak doğduğu inancı ve ilk doğum günlerinin pagan tanrılarla ilişkilendirilmesi nedeniyle kiliseler bu duruma tepkiliydi. Uzun bir süre doğum günü kutlamalarının kötü bir şey olduğu savunuldu. Ancak 4. yy’da Hristiyanlar İsa’nın doğum gününü kutlamaya başlayarak bu geleneğe adapte oldu.
18 yy’a gelindiğinde ise doğum günü kutlamaları dünya genelinde yaygınlaştı. Çağdaş doğum hünü partilerini andıran kutlama Almanya’nın Kinderfest’i oldu. Bu festival çocuklar için yapılıyordu. Çocuklara yaşadıkları ve yaşayacakları yıl için birer mum veriliyordu. Mum üflemek ve dilek tutmak bu kutlamanın bir parçasıydı. Johann Wolfgang von Goethe tarafından yazılan ve bir doğum günü pastasını anlatan bir belgeye göre, üzerindeki mum sayısı onurlandırılan kişinin yaşını temsil ediyordu.
1893 yılında Patty ve Mildred J. Hill öğrenciler dersler başlamadan önce söylesinler diye “Good Morning to All” (Herkese Günaydın) adlı bir parça bestelediler. Şarkı Amerika’da popülerleşti ve birçok versiyonu yapıldı. Robert Coleman 1924’te çıkardığı şarkı kitabında orijinal şarkıya fazladan söz ekledi. Bu yeni yorum hepimizin bildiği “İyi ki Doğdun” şarkısıydı.