Herkes çocukluğunda pilot olup devasa uçakları ya da sesten hızlı jetleri uçurmayı hayal etmiştir. Sizi hem bir pilot hem de bütün operasyonel uçuşları planlayan başarılı bir kadın plan subayıyla tanıştıralım.
İLKER AKGÜNGÖR / Vatan - HAKKARİ
Yüksekova’da konuşlu 3. Piyade Tümen Komutanlığı’nda görev yapan 29 yaşındaki Bursalı Kara Pilot Üsteğmen Çiğdem Doğan’ın tek hayali göklerde olmaktı.
Üniversite sınavlarına girdiğinde ODTÜ fizik öğretmenliğini kazanacak kadar da çalışkan bir öğrenciydi. Ama o karada değil havada olmak istiyordu. Çiğdem Üsteğmen onun için hem Hava Harp Okulu hem de Kara Harp Okulu sınavlarına girdi.
Hava Harp Okulu’nda bütün elemeleri geçip mülakata geldiğinde Kara Harp Okulunu da kazandığı için neden gösterilmeden elendi. Kara Harp Okulu’ndaki mülakatta ise kendisine “İki okula da kabul edilirsen hangisini seçersin’ dendiğinde ‘pilot olmayı’ dedi. Mülakattaki komutanlar ‘keşke bu kadar açık sözlü olmasaydı’ diye gülerek takıldı.
Çiğdem Üsteğmen nasıl pilot olduğunu şöyle anlatıyor: “Benim devremden tek kadın kara havacı pilot benim. Devrede 9 kız arkadaştık. Bizim zamanımızda pilotluğu seçemiyordunuz. Biz 3 arkadaş pilot olmak için dilekçe verdik. Biri sağlık şartlarından elendi. Diğeri sınıf okulunda elenince geriye bir tek ben kaldım. Sıra arkadaşımı pilot olması için iknaya çalıştım ama istemedi.
Hem okuldan arkadaşlarım hem de çevreden bir çok kişi ‘Kadın pilot olunur mu? İleride anne olacaksın. Nasıl yürüteceksin?’ dedi ama kararımı vermiştim. Kara Havacılıkta kadın pilot az çıkıyor. Benden üç devre önce 2004’te bir kişi, yine üç devre sonra 2010’da 1 kişi, 2011’de bir, 2012’de ise 2 kadın pilot çıktı.”
Çiğdem Üsteğmen, Türkiye’nin en yüksek ikinci dağı Cilo’nun eteklerinde kurulu ve Türkiye’nin en çok operasyonel uçuş yapan birliğindeki tüm uçuşları planlıyor:
“Ben sabit kanatlı yani uçak pilotuyum. Burada uçak değil helikopter uçuşu yapıldığı için uçmuyorum. Birliğimiz hem normal hem de operasyonel anlamda Türkiye’de en çok uçuşun yapıldığı yer. Buradaki bütün uçuşları yani havalanan tüm Skorski ve Cobra helikopterlerinin görevlerini planlıyorum. Yılda en az 3 kez uçuş saatimi doldurmak için uçak bulunan birliklere giderek zorunlu uçuş yapıyorum. Doğruyu söylemek gerekirse bu uçuşları dört gözle bekliyorum ve koşa koşa gidiyorum.”
Yüksekova daha önce 4 yıl İstanbul’da görev yapan Çiğdem Üsteğmen’in ikinci görev yeri. O aslında bir asker çocuğu. Babası emekli bir astsubay. Dayısı ise emekli bir deniz albay. Babasına asker olacağını söylediğinde çok sevinmiş. Yine de ufak bir tercih krizi de yaşanmış:
“Babam asker olacağıma çok sevindi. Ancak Hava Harp Okulu değil de Kara Harp Okulu çıkınca, ‘Kara Harp Okulu’nun fiziki eğitimleri çok ağır, gitme’ dedi. Üniversiteyi kazandığım için başka bir bölüm okumamı önerdi. Ben tercihimi yapmıştım. Dediği doğruydu aslında. Kara Harp Okulu’nun eğitimleri gerçekten ağır. Ayrıca kadın-erkek ayrımı da kesinlikle yapılmıyor. Ama insan bir şeyi çok isterse bunların hiçbiri engel değil.”
Tümenin karargahında sevimli bir afacan üzerime koşturarak geliyor. Bana, “Biliyor musun benim annem pilot” diye bağırıyor. Çocuk hava atmakta haklı. Aramızda kaçımız pilot bir annenin çocuğu olabilir ki? Sevimli küçük adam Çiğdem Üsteğmen’in 3.5 yaşındaki oğlu Türker Doğan. Türker tam da bir asker çocuğuna denk düşen bir şekilde 30 Ağustos 2010’da yani Zafer Bayramı’nda doğmuş. Arkada ise Çiğdem Üsteğmen’in Trabzonlu güleç yüzlü eşi Piyade Üsteğmen Sertaç Doğan beliriyor. Çiğdem ve Sertaç Üsteğmen aslında devre arkadaşı. Kara Harp Okulu’ndan mezun olduktan sonra başlayan arkadaşlıkları evliliğe kadar gitmiş.
“Peki bu yoğun görevde annelik nasıl gidiyor diye sorduğumda tebessümle, “Bu meslek çok fedakarlık istiyor. Görevde kadın ya da çocuğu var ayrımı yok. Bir saatte yemek yapıp Sertaç ile Türker’i bırakıp göreve gittiğimi çok bilirim. Batı’da 17:00’den sonra nöbetin yoksa ailene daha fazla vakit ayırabilirsin. Burada mesai 24 saat. Gece vatandaş arıyor yolu kapalı bir köyde eşim doğurmak üzere diye, evden göreve gelip uçuşu planlıyorum. Bir çocuk için annesinden ayrı kalmak çok zor ama Türker ileride beni anlayacak diye düşünüyorum” diyor. Çiğdem Üsteğmen’in askeri açıdan hedefi net: “Vakit bulunca eşimle dışarıda yemek yiyoruz. Buradaki en büyük lüksümüz bu. Ben uçmayı çok seviyorum. Burada da tahmin demeyeceğiniz kadar çok özlüyorum. Bu yüzden kurmaylığı düşünmüyorum.”
Kayserili 27 yaşındaki Maliye Üsteğmen Vildan Pınar Mengeş, 1.5 yıldır Piyade Üsteğmen Gökhan Mengeş ile evli. Çift Yüksekova’ya 7 ay önce Gökçeada’dan tayin olmuş. Operasyonel bir görevi olan eşi 3 aylık görevlere gittiği için 7 ayda sadece bir kez görüşebilmişler. x
Vildan Üsteğmen iki subayın el ele vererek bunu rahatlıkla aştığını belirtiyor. Röportaj için buluştuğumuzda Vildan Üsteğmen bir yandan bir aylığına eve dönecek eşini bekliyordu.
Vildan Üsteğmen Yüksekova’yı beklentilerinin üstünde bulduğunu söylüyor: “Dışarıda insanlar sadece buradaki olumsuz haberleri görüyor. Maliyeci olduğum için buradaki firmaların sahipleriyle ve çalışanlarıyla görüşüyorum. Askere karşı önyargıyla karşılaşmadım. Burada kadınlara karşı batıdan daha saygılılar. Bir süre önce görev için Dağlıca’ya gittim. Üniformalı bir kadın görünce yadırgadılar. Ama batıda da kadın asker görünce şaşırıyorlar.”
“Türk kadını her zaman ordusuyla iç içe oldu. Bizler Kurtuluş Savaşı’nda cephane taşıyan, at üstünde savaşan kadınların devamıyız” diyor. TSK’daki kadın erkek eşitliğini şöyle anlatıyor: “TSK, kadın erkek arasında en az ayrımın yapıldığı kurumdur. Ayrım sadece anatomik özelliklerle sınırlı. Mesela harp okulunda erkek kadın ayrımı hiç olmaz. Erkekler ne eğitim ne spor yapıyorsa kadınlar da aynısını yapar. Hatta birlikte eğitim için çamurda süründüğümüz çok oldu. Zaten böyle bir fark olmasın diye yetiştirildik.”
Vildan Üsteğmen meslektaşları dışında burada görev yapan kendisi gibi genç öğretmenlerle ve eşi göreve giden diğer eşlerle arkadaşlık ettiğini anlatıyor. Ailesinin asker bir kızı nasıl karşıladığını ise şöyle anlatıyor: “Mezun olunca Kayseri Bünyan’daki evimize gittim. Dedem çok istekli bir şekilde üniformamı giydirip evde beni öyle oturttu. Gururunu gözlerinden okuyabiliyordum. Komşular ve akrabalarının asker olan kız torununu görmesini istiyordu. Mezun olduğum gün rüyasında yıldızlar gördüğünü sevinerek anlattı.”
Subay olmasının ardından doğduğu yerde kadınlara bakışın değiştiğini söyleyen Vildan Üsteğmen köyde değişimi gülerek anlatıyor: “Ben mezun olup gelince Bünyan’daki köyümüz Karadayı’da kadına bakış değişti. Benden iki yaş küçük bir amcamın oğlu var. Bir yere gidecek olduğunda aileden birileri hemen ‘Vildan ablan yanında gelsin’ diyor. Bunlar bizim oralarda kolay ve sık olan şeyler değil. Memlekette erkek çocuk muamelesi görüyorum desem yeridir.”
Yüksekova’da görev yapan kadın subaylar askerliğin sadece erkek mesleği olduğu anlayışını kırmayı başarıyor. Üsteğmen Güzide Çuhacı, erkeklerden daha başarılı olmuş bir komando ve şimdi tugayın bel kemiği. Teğmen Pakize Yelboğa “Yüksekova‘ya tayin olduğumu öğrenince çok sevindim” diyor.
Türk Ordusu’nda bugün artık en az erkek silah arkadaşları kadar başarılı bir çok kadın subay ve astsubay var. Kadın subaylar toplumun genel algısındaki geri hizmet tabir edilen masa başı görevlerde değil aksine Türkiye’nin en kritik bölgelerinde bir çok operasyonel görevde bulunuyor.
Yüksekova’da konuşlu 3. Piyade Tümen Komutanlığı’nda görev yapan Kara Pilot Üsteğmen Çiğdem Doğan, Maliye Üsteğmen Vildan Pınar Mengeş, Topçu Teğmen Pakize Yelboğa ile Hakkari Dağ ve Tugay Komutanlığı Sahra Hizmet Bölük Komutanı İkmal Üsteğmen Güzide Çuhacı’yla görev yerlerinde buluştuk. Türkiye’nin sıfır noktasında İran ve Irak sınırındaki Cilo Dağı ile Sümbül Dağı’na sırtını yaslamış birliklerde görev yapan kadın subaylarla hayatlarını ve görevlerini konuştuk.
Dağları döven koca top başında bir kadın komutan size ilginç geliyorsa bu daha hiçbir şey değil. Yüksekova, Manisa Salihlili 24 yaşındaki Topçu Teğmen Pakize Yelboğa’nın ilk görev yeri: “Hep bölgede çalışıp zorlukları görmek ve deneyim kazanmak istiyordum. Polatlı’daki Topçu ve Füze Okulu’nda Yüksekova’ya tayin olduğumu öğrenince çok sevindim. Sivil arkadaşlarım bir bayan olarak çok zor diyerek sevinmeme anlam veremediler. Ancak askerlik sevgi ve fedakarlık gerektirir.”
Pakize Teğmen eğitimde yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Komando okulunda zorlandım. Erkekle kadının anatomisi farklı ama insana sınır yok. Görevleri tamamladıkça motivasyon ve dayanma gücü artıyor. 45-50 km. tam teçhizat 15-16 saat dolaşır hedef bulurduk. ‘Bu hedefleri bulmadan dönmem’ deyip timin önüne geçerdim. Arkadaşlar ‘Aman Pakize’nin arkasına takılmayın’ diye şaka yaparlardı.”
Pakize Teğmen, Eğirdir Dağ Komando Okulu’nun meşhur 76 metrelik eğitim kulesini de şöyle anlatıyor: “Ben en çok kuleden Eğirdir Gölü sahiline inmeyi severdim. Benim devremde komando okulunda 4’ü bayan 256 kişi vardı. Bu kuleden iniş zorunlu ama çıkış isteğe bağlı. İsteyen içerden merdivenlerle de çıkabiliyor. Bizim devreden birkaç erkek arkadaş ve tek kadın olarak ben hem kuleye tırmanıp hem de iniş yaptık.”
Pakize Teğmen askerliği seçmesinin evde nasıl karşılandığını şöyle anlatıyor: “Babam çiftçi, annem ev hanımı. İkisi de ilkokul mezunu. Beni okutabilmek için çok mücadele ettiler. Babama ve anneme asker olacağımı söylediğimde, ‘Hakkında hayırlısı’ dediler. Harp Okulu’ndan mezun olurken çekilen üniformalı fotoğrafımı babam evin baş köşesine asmış.
Bizim ailede erkekler dahil hiç asker bulunmadığı için çok gururlular. Fotoğrafım çok ilgi görmüş. Eve gelen akraba ve dostların bazıları fotoğrafımla birlikte hatıra fotoğrafı çektiriyormuş. Bölge halkı asker görmeye alışkın ama kadın asker görünce çok şaşırıyorlar. Beni görüp şaşıran öğrenciler özellikle de kızlar asker olmak istediklerini ve ne yapmaları gerektiğini soruyor.”
Pakize Teğmen Yüksekova’daki duygu yüklü görevi ise şöyle anlatıyor: “19 Haziran 2012’de terör örgütü PKK’nın Dağlıca’daki Yeşiltaş Karakolu’na yaptığı saldırıda şehit olan er Samet Bütün’ün ailesi oğullarının şehit olduğu yeri görmek istedi.
24 Ağustos 2013’te aileyi köye götürdük. Samet Bütün’ün ailesini köyde aynı olayda hayatını yitiren iki korucumuzun aileleri karşıladı. Korucularımızın Türkçe bilmeyen anneleri ile Samet Bütün’ün Kürtçe bilmeyen annesi Fadime Teyze dakikalarca sarmaş dolaş tek kelime konuşmadan ağladılar. Belki konuşarak anlaşamıyorlardı ama kalben onlar kadar iyi anlaşan bulunamazdı herhalde. Hayatım boyunca gördüğüm en etkileyici manzaraydı.”
İkmal Üsteğmen Güzide Çuhacı 30 yaşında. Hakkari ikinci görev yeri. 7 yıldır Kara Pilot Yüzbaşı Oğuzhan Çuhacı ile evli. 5 yaşındaki prenses Buse’nin de ‘komutan annesi.’
Ancak onun tek evladı Buse değil. Çünkü o bir bölük komutanı.
Emrinde bir muvazzaf subay, 4 astsubay ile 110 erbaş ve er görev yapıyor. Şaşıracaksınız belki ama Güzide Üsteğmen, Hakkari Dağ ve Komando Tugayı’nın tam anlamıyla bel kemiği.
Güzide Üsteğmen’in komutanlığını yaptığı Sahra Hizmet Bölüğü, yaklaşık 3 bin kişilik tugayın ekmeği, yemeği, askerlerin giydirilmesi hatta banyosundan bile sorumlu.
Kara Harp Okulu’ndan 2006’da mezun olan Güzide Çuhacı, 2007’de Isparta Eğirdir’deki Dağ ve Komando Okulu’nda kendi devresindeki yaklaşık 400 teğmenle eğitim aldı.
Bir kadının komando olması normal görünebilir ama bir çok erkek meslektaşı arasından ilk 10’a girerek yani 9’uncu olarak dereceyle mezun olması çok duyduğumuz bir şey değil. Güzide Üsteğmen ayrıca 27 km. tüfekli ve teçhizatlı koşuda takdir almış bir subay. Kendisi bütün bunları sıradan görüyor:
“Her askerin yapması gereken şeyleri yaptım. Araziyi ve sporu çok seviyorum. Her sabah mutlaka 5 km koşarım. Komando eğitiminde de en çok traversi (15-16 saat boyunca tüfekli, tam teçhizatlı ve yaya olarak çeşitli hedefleri bulma eğitimi) severdim.”
Güzide Üsteğmen neden asker olduğunu şöyle anlatıyor: “Ortaokuldan beri asker olmak dışında başka bir hedefim olmadı. Bunda beni en çok motive eden şey bir kadının bu kadar erkek egemen bir görevi başarmanın çok çekici ve tatmin edici olmasıydı.”
Güzide Üsteğmen Beykent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde ‘lojistik üretim stratejileri’ üzerine yaptığı yüksek lisansı başarıyla bitirdiği için bir yıl erken terfi kazandı. Yani önümüzdeki yıl ‘Güzide Yüzbaşı’ olacak.
Doğu’da bir kadın komutan anne ve eş olma sürecinde neler yaşadığını, Güzide Çuhacı şöyle dile getiriyor:
“Eşim görevi nedeniyle Ankara’da yaşıyor. Kendisi pilot olduğu için ortalama 15 günde bir görev nedeniyle bölgeye geldiğinde görüşüyoruz. Kızım Buse 5 ay buradaydı.
İç güvenlik misafirhanesinde kalıyorduk. Ancak burada 24 saat görev anlayışıyla çalıştığımız için gece çıkan görevlerde Buse’yi buradaki ailelerden birine bırakmak zorunda kalacaktım. Bu yüzden şimdilik Ankara’da babaannesiyle kalıyor.
En çok Buse’mi özlüyorum. Harp okulunda kurmay olmayı çok isterdim.