Döviz kuru tahmincilerine göre ABD Doları artık yeni bir döneme başladı. Doların yakın zamanda diğer para birimleri karşısında değerlenmesini bekleyenlerin sayısı azımsanacak gibi değil.
Referans Gazetesi'nin haberine göre, dolar faizinin nispeten diğer para birimlerinden düşük seyretmesi, doların Euro karşısındaki değer kaybının bir trende dönüşmesine sebep oldu. Faiz farkının dolar aleyhine olduğu bir dönemde eğer istikrarlı bir dolar isteniyorsa, bu farkın azalmasına yönelik tedbirler alınması gerekiyor.
Ekonomik krizi kontrol altına almak için FED'in hazırladığı merkez bankaları arasında işbirliği yapma, malvarlıklarını satma gibi planların sonucunda; sisteme para sürerek ve para arzını artırarak ekonominin çökmesini engellemeye çalışması sonucunda muhtemelen dolar diğer büyük para birimleri karşısında değer kazanacaktır. Amerikan ekonomisinde yaşanan kredi krizi ve doların değer kaybetmesine rağmen yıl başından beri ABD'ye yabancı sermaye girişinin artarak devam etmesi de dolara olan güvenin sürdüğünü gösteriyor.
ABD'nin izlediği düşük değerli dolar politikası kendi ülke ekonomisi açısından iyi sonuç verdi, ihracatı artırdı. Dış ticaret açığı ve cari açık daralmaya başladı. Ancak aşırı değerli Euro nedeniyle Avrupa ülkelerinin ihracatı sorun yaşamaya başladı. Fransa, İtalya ve İspanya rekabet güçlerini kaybettiler. Belki konut fiyatlarının düşmesi ve sermaye piyasalarındaki sıkıntı ABD ekonomisindeki yavaşlamanın süresini uzatacak. Ancak gelinen noktada Avrupa Birliği'nin de durgunluk tehlikesi ile başı dertte. Son birkaç çeyrektir Avrupa'da izlenen yavaşlama işaretleri konuya yönelik endişeleri artırıyor.
GÜÇLÜ EURO BULUNMAZ NİMET
Yaşanan süreçte zayıf dolar dünya ekonomileri için sorun olmaya başladı. Yıllardır süren bu yıpratıcı erozyon, dolar zayıfladıkça başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarını yükseltiyor. Yükselen fiyatlar ülkelerde sosyal sorunlara yol açarken aynı zamanda dünyaya enflasyon ihraç ediyor. Değiştirilmeyen faiz oranlarının ardından Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet Yılın 3. çeyreğinde Avrupa para sistemine üye ülkelerin ekonomilerinde durgunluk olacağını tahmin ettiğini açıkladı. Bu açıklamanın ardından Euro, dolar karşısında hızla değer kaybetmeye başladı.
Halbuki dolar karşısında değer kazanmış Euro bizim için bulunmaz nimetti. Zira; ihracatımız çok büyük ölçüde Euro bölgesine ve paraları dolar karşısında Euro paralelinde hareket eden ülkelere yapılıyor. Bu nedenle değerli YTL karşısında ihracatçının tutunabildiği yegâne dallardan biri Euronun dolar karşısındaki güçlü duruşuydu. Değerli YTL ile maliyetler artıyor ancak dolar cinsinden hammadde ithalatı ile nispeten ucuza imalat yapılıyordu. Euro üzerinden elde edilen ihracat geliri ise dolara çevrilince parite etkisi ile kâr edilebiliyordu.
Piyasalar son dönemlerde yerel verilerden çok teknik davranış kalıplarına önem veriyor. Paritede, 1.60 seviyelerinin görünmesinin ardından 1.47'nin altına sarkarak düzeltme formasyonu tamamlandı. Ancak trend halen yukarı bir görüntü arz etmiyor. Eğer değerlenme dolar lehine devam edecek olursa Türkiye aleyhine yaşanacak gelişmeler söz konusu olacak.
TÜRKİYE'YE ETKİSİ NE OLUR?
İhracat rakamlarımız dolar olarak değerlendirildiği için mesela; 1.60'lık paritede, 100 Euroluk satışın bize dönüşü 160 dolar şeklinde gerçekleşiyordu. Sonuçta ihracat aynı, fakat yansıması oldukça olumlu oluyordu. Özellikle ihracatımızın yarıdan fazlasını, hatta tekstil, beyaz eşya gibi sektörlerde yüzde 70'in üzerinde oranlarda Avrupa'ya yaptığımız düşünülürse paritedeki Euro lehine durum çok avantajlı bir görünüm sağlıyordu. Şimdi ise bugünkü 1.47 parite ile aynı satıştan 147 doları kazanmamız söz konusu.
Doların değer kazanması, emtia fiyatlarında aşağı yönde bir harekete neden olurken bunun nispeten olumlu etkileri kuşkusuz enflasyon üzerinde görülecektir. Yine de ABD'nin Irak'ı işgal ettiği 2003 başlarından bu yana süren ve giderek hızlanan doların Euro karşısındaki değer kaybı, Türkiye'nin ihracatını kâğıt üzerinde dolar cinsinden büyütüyor ve yüksek gösteriyordu.
Şimdilerde ise bu büyüme sona erdiği gibi Eurodaki hızlı değer kaybı, ihracatta karşılaştırmalı olarak daralma ifade edebilecek seviyelere gelmiş durumda. İhracattaki düşen rakamlar cari açığı sorun olarak yansıtabilecek ve yüksek faize rağmen yurtdışından gelen para akımlarına sekte vurabilecektir. Sıcak paranın genleşip buhar olması ise Türkiye ekonomisini kaynama noktasına getirebilir!