Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, örtü altı yetiştiriciliğinde maliyeti etkileyen en önemli faktörlerden birinin elektrik giderleri olduğunu, seralarda elektrik enerjisinin, sulama, havalandırma, ısıtma, aydınlatmada kullanıldığını bildirerek, “Seralar, ticarethane kapsamından çıkarılmalı, daha uygun fiyatla elektrik alması sağlanmalıdır” dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Kumluca Toptancı Hali’nde düzenlenen Domatexpo Domates Fuarı’nın açılışında konuştu. Uluslararası ve ulusal ticaretin çok hızlı bir şekilde geliştiği günümüzde, fuarların öneminin de vazgeçilmez bir şekilde arttığını belirten Bayraktar, fuarların, büyük bir titizlikle yürütülen çalışmaların ve büyük emeklerin sonucu elde edilen ilk ürünlerin ve son teknolojilerin görücüye çıktığı yerler olduğunu söyledi. Bayraktar, bu özelliklerinden dolayı fuarların, ekonomik ve sosyal hayatın bir aynası olduğu gibi, aynı zamanda iç ve dış ticaretteki ekonomik ilişkilerin ve gelişmelerin de en canlı göstergeleri olduğunu ifade etti.
ÜRÜN ODAKLI İLK İHTİSAS FUARI
Fuarların üstlenmiş ve taşımış olduğu misyon dikkate alındığında, ürün odaklı ilk ihtisas fuarı olması münasebetiyle de Domatexpo Fuarı’nı fevkalade önemsediğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Domatesin üretiminden pazarlanmasına kadarki süreçte, domates hakkında bütün bilgi ve teknolojilerin paylaşılacağı bu fuarın, başta üreticilerimiz olmak üzere, sektörümüzden istifade eden paydaşlarımızın tümüne önemli katkılar sağlayacağı inancındayım.
Seracılık sezonunun açıldığı bir zamanda, bütün paydaşları bir araya getiren bu fuar sayesinde, üreticilerimizin aradıkları ürün ve hizmeti, ilgili kişileri ve sorunlarının cevaplarını bulacaklarını ummaktayım.
Sofralık domates üretimde Antalya ilimiz, açık ara farkla ilk sırada yer alıyor. Kumluca ilçemiz ise başta domates yetiştiriciliği olmak üzere Antalya’mızın seracılık üssü konumunda bulunuyor. Bu nedenledir ki, bu organizasyonun Kumluca ilçemizde düzenlenmesini de oldukça isabetli bulduğumu belirtmek istiyorum.
Domates üretiminde kalite ve miktar açısından büyük bir gelişme gösteren ülkemiz, dünya domates üretiminde dördüncü sırada yer almaktadır. Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyasladığımızda, ülkemizde gerçekleştirilen üretim, Avrupa Birliği’nde yapılan üretimin yarısından fazlasına tekabül etmektedir. Domateste sadece üretim miktarında değil, kalitede de yakalanan ilerlemelerde, her şartta üretimi kendisine şiar edinen başta üreticilerimiz olmak üzere, Kumluca’da faaliyet gösteren sektör paydaşlarımızın da büyük katkıları olmuştur. Kumluca’mız kaliteli, güvenilir, izlenebilir bir üretimin gerçekleşmesinde pek çok ilke imza atmış, öncülük görevini üstlenmiştir.”
Tarladan sofraya gıda güvenliği politikası doğrultusunda 2003 yılında “Tarımsal Ürünlerdeki İlaç Kalıntılarının Önlenmesi” projesinin uygulanması için pilot bölge olarak Kumluca’nın seçilmiş olmasını da bu anlamda oldukça manidar bulduğunu söyleyen Bayraktar, şöyle devam etti:
“Örtü altı yetiştiriciliğinde, kayıt altına alma ve izlenebilir bir üretim modeliyle kaliteli ve güvenilir ürünler elde edilmektedir. Ayrıca, modern tarım tekniklerinin uygulanmasıyla birlikte birim alandan elde edilen verim de artmakta; elde ürünler, iç pazarın yanı sıra dış piyasalara da arz edilmektedir.
Kaliteli ve güvenilir ürünlerin elde edilmesinde verilen teşviklerin katkısını da göz ardı etmemiz mümkün değildir. Örtü altında iyi tarım uygulamalarının, biyolojik ve biyoteknolojik mücadelenin desteklenmesi ile doğal yollarla döllenmeyi sağlamak üzere verilen bombus arası desteği bu sürece gelinmesinde önemli katkılar sağlamıştır. Söz konusu desteklerin devamı sürecin daha da iyiye gitmesine neden olacaktır.”
Domatesin, yaş sebze ihracatının lokomotifi durumunda olduğunu belirten Bayraktar, “2011 yılında gerçekleştirilen toplam sebze ihracatımızın yüzde 53’ünü, tek başına domates oluşturmaktadır. Ancak, sebze ihracatımızın yarısını domates oluştursa da, ne yazık ki, toplam sofralık domates üretimimizin ancak yaklaşık yüzde 8’i ihracata konu olabilmektedir. Üretim potansiyelimiz dikkate alındığında, ihracatın üretime oranı oldukça düşük kalmaktadır” dedi.
“ÖRTÜ ALTI YETİŞTİRİCİLİĞİ EN ÖNEMLİ TARIMSAL FAALİYETLERİNDEN BİRİ HALİNE GELDİ”
Şemsi Bayraktar, birim alandan yüksek verim alınmasını sağlayarak küçük alanların marjinal şekilde değerlendirilmesine olanak veren örtü altı yetiştiriciliğinin, aynı zamanda yıl içinde düzenli bir işgücü kullanımı sağlamasıyla da ülkemizdeki önemli tarımsal faaliyetlerden biri haline geldiğini anlattı.
İklim koşulları, mevcut pazarlara olan yakınlığın jeotermal enerji potansiyeli gibi, ülke avantajlarının sektör açısından büyük imkanlar barındırdığını vurgulayan Bayraktar, “ Bu imkanların, eğitim, yayım ve denetim faaliyetleriyle birleştirilmesi; gıda güvenliği ve izlenebilirliğin sağlanmasına yönelik üretim sistemleri ve tarım teknolojileriyle de buluşturulmasıyla sahip olduğumuz potansiyel daha etkin bir şekilde değerlendirilebilecektir” dedi.
Bugün gelinen noktada, seracılık yapan üreticilerin pek çok sorunla karşı karşıya olduğunu bildiren Bayraktar, şunları söyledi:
“İşletmelerin küçüklüğü, pazarlama sorunları, tarımsal girdilerde dışa bağımlılık ve girdi fiyatlarındaki artış nedeniyle üretim maliyetlerinin yüksekliği, üreticinin maliyetin altında ürün satmak zorunda kalması gibi, ülkemiz tarımında karşılaşılan genel sorunlar, örtü altı yetiştiriciliğinde de temel sorunlar olarak önümüzde duruyor.
Ülkemiz seraları işletme yapısı ve sera büyüklüğü yönünden aile işletmeleri şeklinde olup genelde küçük alanlara sahiptir. Aile tipi küçük işletmelerin yaygınlığı, sermaye yetersizliğini beraberinde getirmekte, üretici serasına gereken yatırımı yapamamakta ve modern teknolojilerin kullanımı da buna bağlı olarak sınırlı kalmaktadır. Kontrollü örtü altı üretim alanlarında Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince düşük faizli işletme ve yatırım kredisi kullandırılsa da işletmelerin yenilenmesinde ve modernizasyonunda arzu edilen seviyeye gelinememiştir.
Özellikle seracılığın yoğun olarak yapıldığı bu bölgede önemli konulardan biri de mülkiyet sorunudur. Her ne kadar Hazine ve 2/B arazilerinin satışı ile mevzuat çıkmış olsa da hala mülkiyet sorunu devam etmektedir. Mülkiyet sorunu nedeniyle Çiftçi Kayıt Sistemine kayıt yaptıramayan üreticilerimiz desteklerden yararlanamadığı, düşük faizli kredi kullanamadığı gibi TARSİM tarafından da standartlara uygun olmadığı gerekçesiyle sigorta da yaptıramamaktadır.
Ülkemizdeki seraların önemli bir bölümünün küçük işletmeler ve bu işlemlerin büyük oranda iklim koşullarına bağlı kalarak üretim yaptığı dikkate alındığında, daha verimli ve kaliteli bir üretim sağlanabilmesi için mevcut seraların modern seralara dönüştürülmesi şarttır. Bunun için, üreticilerimizin iklimin kontrol altına alınabildiği modern seralara yönlendirilmesi, yeni seralarda modern teknikleri uygulamaya teşvik edilmesi ve mülkiyet sorununun çözülmesi gerekmektedir.”
Örtü altı yetiştiriciliğinde maliyeti etkileyen en önemli faktörlerden birinin de elektrik giderleri olduğunu anlatan Bayraktar, seralarda elektrik enerjisinin, sulama, havalandırma, ısıtma, aydınlatmada kullanıldığına dikkat çekti. Seralarda kullanılan elektriğe ise ticarethane tarifesi uygulandığını, yani, en yüksek tarifeden elektrik ücreti ödendiğini vurgulayan Bayraktar, şöyle dedi:
“Seracılık faaliyetlerinin iklime bağlı kalmadan, işletme karının artırıldığı üretim şekli olduğu gerekçe gösterilerek, tarımsal sulama elektrik abone kapsamına dahil edilmemektedir.
Seralar, ülke insanının beslenmesini sağlayan, istihdam yaratan, sanayiye ham madde temin eden, tarımsal amaçlı üretim faaliyetlerinin yapıldığı işletmelerdir. Maliyetlerin düşürülerek, işletmelerin de rekabet gücünün artırılabilmesi bakımından seralar, ticarethane kapsamından çıkarılmalı, daha uygun fiyatla elektrik alması sağlanmalıdır.
Elektriğin yanı sıra seracılıkta temel üretim girdileri olan gübre, örtü malzemesi ile mazotta uygulanmakta olan katma değer vergisi (KDV) oranlarının indirilmesi en önemli beklentilerimizdir.”
Üretimin sürdürülebilir kılınması, teknolojik yeniliklerin işletmelere aktarılması, mevcut seraların modernizasyonunun sağlanması, kısaca üreticilerimizin işletmelerine gereken yatırımı yapabilmeleri, yeterli gelir elde etmeleriyle mümkün olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Ancak, üreticilerimiz bin bir emekle ürettikleri ürünlerini pazarlamada, sıkıntılar yaşamaktadır.
Bu yıl havaların güzel gitmesi tarla domatesinde hasadın devam etmesi seralarda da verimin iyi olması nedeniyle domatesin fiyatı 55 kuruşa kadar düşmüştür.
Üreticilerimizin binbir emekle ürettikleri üründe yeterince söz sahibi değillerdir. Üreticilerimizin kendi ürettiği üründe söz sahibi olabilmesi, sahip oldukları hakları etkin bir şekilde kullanabilmesi ancak örgütlenme ile mümkündür. Üreticilerimiz tam olarak örgütlenemediğinden herhangi bir pazarlık gücü de bulunmamaktadır. Bu yapıda üretici düşük fiyata ürün satarken tüketici de daha pahalıya ürün tüketmek durumunda kalmaktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinde pazarlanmanın büyük bir çoğunluğu üretici örgütlerince yapılmaktadır. Sorunun çözümüne yönelik olarak üreticilerin örgütlenmesi ve örgütlenme bilincinin oluşması eğitim ve yayım faaliyetlerine daha fazla ağırlık vermekle mümkündür. Bunu yanı sıra, Tarımsal Üretici Birlikleri’ne gerekli kaynak aktarılarak finansman bakımından güçlendirilmelidir. Birlikler bu şekilde fonksiyonel hale getirilerek bir müdahale kurumu gibi çalışmaları sağlanmalıdır.”
“SOĞUK HAVA DEPOLARI YETERLİ DEĞİL”
Şemsi Bayraktar, ülkedeki soğuk hava depolarının yeterli olmadığını söyleyerek, bunun soncunda hasadın yoğun olduğu dönemde pazara talebin üzerinde ürün sunulmakta olduğunu, bu da üretici fiyatlarını düşürdüğünü belirtti. Bayraktar şunları söyledi:
“Arzın daha uzun döneme yayılması bakımından depolama imkanlarının artırılması gerekmektedir. Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik yeni yatırım tesislerinin yapımı, mevcut faal olan veya olmayan tesislerin kapasite artırımı ve teknoloji yenilenmesine yönelik yatırımlar yüzde 50 hibe yoluyla desteklenmektedir. Verilen bu destekler bizleri ziyadesiyle memnun etmektedir. Bu fırsatlar iyi değerlendirilmeli, ziraat odalarımız ve üretici birlikleri bu konuda da önemli görevler üstlenmelilerdir.”
Bayraktar, mevcut üretim potansiyeli de dikkate alındığında iç ve dış talebin artırılmasının büyük önem arz ettiğini domatese olan talebin artırılarak piyasanın canlandırılması bakımından çeşitli tanıtım faaliyetleriyle iç tüketimin de artırılması gerektiğini belirtti.
Üretilen sofralık domatesin ancak yüzde 8’inin ihraç edildiği dikkate alındığında, yeni pazarlar bulunarak ihracatın artırılmasının mutlaka sağlanmasının zorunlu olduğunu bildiren Bayraktar, “İhracat iadelerinin, sektör üzerindeki olumlu etkileri dikkate alındığında, yeterli miktarda verilmesi de teşvik edici olacaktır. Ayrıca 1 Aralık’ta başlayıp 30 Mayıs’ta sona eren ihracat teşvik priminin, 1 Kasım’da başlayıp 30 Haziran’da bitecek şekilde yeniden düzenlenmesi sağlanmalıdır” dedi.
Açılışın ardından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel fuarı gezdiler. Eker, Bayraktar ve Türel’e, fuarda domates ve domates dondurması ikram edildi. Bakan Eker, Bayraktar ve Türel, domates ve bombus arı kılığına girmiş çocuklarla fotoğraf çektirdiler.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz