Matt McGrath
BBC Çevre Muhabiri
Yeni yayımlanan bir araştırmaya göre, penaltı atışları sırasında kaleciler öngörülebilen davranışlar sergileyebiliyor ve dördüncü penaltıda maçı kazanma şansı artıyor.
Bazı psikologlar, 1976 ile 2012 yılları arasında oynanan Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonlar Ligi maçları üzerine bir araştırma yürüttü.
Bu yıllar arasındaki tüm maçların videolarını izleyen psikologlar, ilginç sonuçlara ulaştı.
"Current Biology" adlı dergide yayımlanan çalışmaya göre, kalenin aynı köşesine üst üste üç atış yapıldıktan sonra kaleciler, çoğu zaman atışın ters köşeye geleceğini düşünüyor ve oraya yöneliyor.
Araştırmada ayrıca bu davranışın farkında olmayan oyuncuların, penaltılarda bu durumu kalecinin aleyhine kullanmadığı da ortaya konuluyor.
'Bahisçinin yanılgısı'Bu sene Brezilya'da yapılan Dünya Kupası'nda, tarafların kaderini belirleyen dört maç penaltılara kaldı. Benzer bir durum 1990 yılında İtalya'da'daki ve 2006'da Almanya'da yapılan dünya kupalarında da yaşanmıştı.
Önemli maçların penaltılara kalması, bazı kalecileri kamuoyunun gözünde "kahramanlaştırdı". Örneğin Brezilya takımının kalecisi Julio Cesar ve Hollanda takımının kalecisi Tim Krul, kritik anlarda kaleye yapılan atışları kurtararak takdir topladılar.
University College London'dan (UCL) psikologların yaptığı araştırmada, penaltı atışlarında istatistiklerle kalecilerin ve oyuncuların davranışları değerlendirildi.
Araştırmacılar, kalecilerin "bahisçinin yanılgısı" adı verilen duruma düştüğünü tespit etti.
"Bahisçinin yanılgısı", özellikle yazı-tura atışlarında sık rastlanan bir durum. Örneğin bozuk para atıldığında art arda üç defa "yazı" gelirse, çoğu kişi bir sonraki atışta "tura" geleceğine inanıyor.
Ama gerçekte, üst üste "yazı" gelmesinin bir sonraki atışa etkisi olmuyor. Bir sonraki atışta "tura" gelme ihtimali yüzde 50'yi geçmiyor.
Dördüncü penaltının 'şansı'Yapılan araştırmada psikologlar, aynı noktaya üç atış yapıldıktan sonra, kalecilerin davranışlarının öngörülebilir olduğunu ortaya koydular.
BBC'ye konuşan araştırmacılardan Erman Mısırlısoy, benzer bir yaklaşımın oyuncularda da olduğunu söylüyor:
"Aynı yöne yapılan üç atışın ardından, kalecinin davranışı gözle görülür şekilde değişiyor. Artık iş bir nevi şansa kalmıyor. İstatistiki olarak da, üç atıştan sonra oyuncuların yüzde 69'u topu diğer köşeye gönderiyor, yüzde 31'i ise aynı yere doğru vuruş yapıyor."
Mısırlısoy'a göre, penaltı kullanacak oyuncu, kalecinin üç atıştan sonra ters yöne gideceğini öngörürse, iyi bir atış yapmasa bile maçı kazanabilir.
'Kaleci rastgele davranmalı'Araştırmacı kalecinin şansının ise "rastgele" davranırsa artacağını öne sürüyor:
"Kaleci rastgele hareket etmeli. Eğer öngörülebilir şekilde davranırsa, karşı taraf bunu suistimal edebilir."
Bu yaklaşımın en belirgin örneği olarak 2004 yılında Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde İngiltere ve Portekiz arasında oynanan maç gösteriliyor.
Penaltılara kalan maçta, Portekizli oyuncular ilk üç atışı kalenin soluna doğru yapıyor.
Dördüncü penaltıda ise, İngiliz kaleci David James, kalenin sağına atış yapılacağını düşünerek sağa doğru ilerliyor. Ancak Portekizli oyuncu yine sola attığından gol oluyor ve Portekiz maçı 6'ya 5 skorla kazanıyor.
Elde edilen istatistiki veriler, bir takımın tüm oyuncularının, penaltıları aynı köşeye atmaya karar vermesi halinde, dördüncü atışın gol olma şansının oldukça yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Araştırmacılardan Profesör Patrick Haggard, "Oyuncular, özellikle de penaltı atışı yapanlar çok büyük bir stres altındalar. Tek odaklandıkları şey kendilerinin vuruş yapacağı an. Bu nedenle kalecinin bir sonraki hareketine dikkat etmeyebiliyorlar." diyor.
Ancak araştırmacılar, bu çalışmada yalnızca sola ve sağa yapılan vuruşları hesaplıyor ve ortaya yapılan atışları araştırma dışında bırakıyor.
Bunun sebebi olarak da, ortaya yapılan atışların oldukça nadir olması gösteriliyor.