Doymak mı? beslenmek mi?

Beslenme vücudun büyümesi, gelişmesi, bakımı, onarımı ve gerekli enerjinin sağlanması için dışarıdan gıdaların alınması olarak tanımlanabilir.

Vücut için yenilen yemeğin ne olduğunun hiçbir önemi yoktur. Vücudun yemekten beklentisi gıdalar sindirildikten sonra bağırsaklar tarafından emilen maddelerin vücut fonksiyonlarının devamlılığı için gereken temel maddeler olmasıdır.

Besleyici bir yemeğin sindirildikten sonra içermesi gereken 7 temel besin öğesi şunlardır:

Karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral, su ve lif

Vücut enerji için karbonhidrat, protein ve yağları kullanır.

Yapı taşı için (kas, kemik, kıl, enzim, hormon vs.) protein, yağ ve bazı mineralleri kullanır.

Reklam
Reklam

Metabolik süreçlerde etki etmek üzere vitamin, mineral ve suyu kullanır.

Lif ise bağırsak sisteminin iyi çalışması için gereklidir.

Vücut gerekli olan maddelerinin bir kısmını metabolizma sırasında kendisi sentezler. Ancak bir kısım maddeleri hiçbir şekilde üretemez ve bunların mutlaka beslenme yoluyla alınması gerekir. Dışarıdan alınması zorunlu olan bu maddelere esansiyel maddeler denir. Yiyecekler enerji miktarı yanında bu esansiyel maddeleri ne kadar çok içeriyorsa o kadar yüksek besin değerine sahiptir.

Vücudun üretemediği zorunlu olarak dışarıdan alması gereken maddeler:

Esansiyel yağ asitleri: Linoleik asit (omega-6), linolenik asit (omega-3)

Amino asitler: Valin, lösin, izolösin, treonin, metiyonin, lizin, fenilalanin, triptofan ve çocuklar için histidin ve arjinin esansiyel amino asitlerdir. Bunların dışındaki amino asitleri vücut kendisi üretebilir. Genel olarak bazı bitkisel proteinlerde esansiyel amino asitler eksiktir, bu nedenle hayvansal proteinlerin beslenmede yer alması gerekir.

Reklam
Reklam

Mineraller ( kalsiyum, demir vb. ) organizmada sentezlenemezler, dışarıdan alınmaları zorunludur.

Yemek yediğimizde sindirim fonksiyonları yani mide, safra kesesi, pankreas ve bağırsak organize şekilde çalışır ve nihayetinde temel besin unsurları (şeker, amino asitler, yağ asitleri, vitaminler, mineraller, su ) kana geçer.

Mide asidinin azlığı veya çokluğu, sindirim enzimlerinin yetersiz salınımı, bağırsakların bakteri florasında değişiklikler gibi yapısal ve fonksiyonel iç problemler ile, ilaç ve madde kullanımı veya toksinler gibi dış etmenlerin etkisiyle amino asitlere ve yağ asitlerine yıkımda , vitamin ve minerallerin emiliminde sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

Öte yandan yediğimiz besinlerin içerdiği yağ ve amino asit türlerinin birbirleriyle dengede olması yine doğru beslenme için temel gerekliliktir. Bu oranı dengelemenin ve temelde sağlıklı beslenmenin yolu yediğimiz gıdaların çeşitliğini arttırmaktır.

Neticede her hangi bir gıdayla doyuyor olsanız dahi besin unsurları yeteri kadar kana geçemediğinde veya birbirleriyle dengede olmadığı zaman iyi beslendiğinizi söyleyemeyiz. Bu durumun uzun sürmesi ilerleyen dönemlerde çeşitli sağlık sorunlarına zemin hazırlayacaktır. Hiç aç gezmediği halde, hatta kilolu binlerce hastada gözlenen demir eksikliği, vitamin veya amino asit eksiklikleri doymak ve beslenmenin farkını açıkça ortaya koymaktadır.

Reklam
Reklam

Soru ve görüşleriniz için: aydinduygu1@mynet.com