Organ Bağışı Haftası nedeniyle açıklamalarda bulunan İl Sağlık Müdürü Dr. Bahçacı, herkesi bağışçı olmaya davet etti. 18 yaşını doldurmuş ve akli dengesi yerinde olan herkesin 2238 sayılı yasaya göre organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabileceğine dikkat çeken Dr. Bahçacı, "Verilen bağış kartına rağmen, beyin ölümü gelişmesi durumunda kişinin ailesinden izin alınmaktadır. Bu nedenle lütfen organlarınızı bağışlamak istediğinizi yakınlarınıza da bildiriniz. Organ bağışı yaptıktan sonra fikir değiştirirseniz organ bağış kartını yırtıp atmanız ve bir sağlık kuruluşuna bunu bildirmeniz yeterlidir. Bundan yakınlarınızı haberdar etmelisiniz. Organ uygunluğuna nakil cerrahları karar vermektedir. 94 yaşındaki birinin dahi uygun ise organları kullanılabilir" dedi.
Ülkede organ vericilerinin yaklaşık yüzde 80’inin canlı, yüzde 20’si kadavra kaynaklı olduğuna dikkat çeken Dr. Bahçacı, "Bu oran böbrek nakillerine göre çıkartılmaktadır. Çünkü karaciğer bekleyen hastaların canlı vericiden organ nakli şansı çok düşük, kalp ve diğer organ bekleyenlerin ise bu şansı hiç yoktur. Bu hastalar kadavradan organ bağışı olmaz ise bekleme listelerine alınmalarını takip eden kısa bir süre içinde kaybedilmektedir. Sağlık Bakanlığımız ve organ nakli koordinatörlerimiz her geçen gün daha etkin çalışarak, halkımızı bu durumdan haberdar etme ve bilinçlendirme çabalarını sürdürmektedir. Aslında beyin ölümü tespit oranımız hiç de az değildir. Mersin'de bu güne kadar 350 beyin ölümü tespiti yapılmış, bunlardan 98 ailenin izni ile organlar kullanılarak, ölümü bekleyen insanlara can olmuştur. Ailelerin organ bağışını reddetmelerinin en başta gelen sebebi, organ bağışını o ana kadar hiç duymamaları ve üzerinde hiç düşünmemiş olmalarıdır" dedi.
'ORGAN ALINAN KİŞİNİN GÖRÜNTÜSÜ BOZULMUYOR'
Organ alınan kişinin vücut görüntüsünün bozulmayacağını belirten Dr. Bahçacı, şunları söyledi:
"Organ alımı ameliyatı, ameliyathane koşullarında, titizlikle yapılır. Gizli dikiş ile cilt kapatılarak vücut bütünlüğü bozulmadan aileye teslim edilir. O bedenler organların kıymetini çok iyi bilen hekimler için kutsaldır ve çok büyük bir saygıyı hak etmektedirler. Organ alacak hastalar öncelikle tıbbi aciliyet durumuna ve kan grubu ile doku grubu uyumuna göre belirlenir. Cins, ırk, din, zengin, fakir ayrımı yapılmaz. Özellikle ekonomik durumu kötü olan aileler yakınlarının organlarını sattıklarının düşünülmesinden endişe etmektedir. Herkes bilmelidir ki böyle bir şey söz konusu olamaz. Beyin ölümü gelişen şahsın dokusunun kime uyacağını önceden bilmek bizim için de mümkün değildir. Bu ancak Ankara’daki Ulusal Koordinasyon Merkezi'ndeki liste ile beyin ölümü olan şahıs karşılaştırıldığında bilinebilir. Ailenin bu tip düşünceleri varsa kendileri istemediği takdirde, organ bağışı yaptıklarının gizli kalacağı garantisi verilir. Aile gizlilik istiyor ise ilgili birimlerde çalışan herkes bu konuda uyarılır ve ciddi hassasiyet gösterilir."