Dr. Bilgen: Oruç yardımlaşmayı sevdiren bir ibadettir

Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Bilgen, orucun yardımlaşmayı ve paylaşmayı sevdiren bir ibadet olduğunu belirtti.
Yrd. Doç. Dr. Osman Bilgen, Ramazan ayının gelmesi ile tutulan oruçların, Müminler arasındaki kardeşliği, yardımlaşmayı ve dayanışmayı daha da perçinlediğini ifade ederek, “İslâm, ibadetle itaatle, camiyle, namazla, oruçla insanı bağlıyor; oruçta insan, kendi acziyetini fark ediyor. Karun ve Firavun maddî varlıklarıyla azgınlaşmışlardır. Bunlar açlığı bilselerdi bu kadar azgınlık göstermezlerdi. Çünkü insan kendini müstağni görünce dalalete düşmesi daha kolaydır.” dedi.
Bir ayette 'İyilikte ve kötülükten sakınmakta birbirinizle yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.' buyurulduğunu hatırlatan Bilgen, zekat vermeden güzel söz söylemeye, tebessüm etmeden yoldaki bir taşı kaldırmaya kadar pek çok iyilik yapma ve yardımlaşmanın yöntemleri olduğunu kaydetti. İnsanın yediği önünde yemediği ardında olunca nimetlerin kadrini bilmesinin çok zor olacağını belirten Bilgen, şunları dile getirdi: “Çok fazla doymak yeni açlıklar getirir. Efendimiz(s.a.s) buyuruyor ki 'Kim bir mü'minin dünyevi kederlerinden birini giderirse, Allah da onun Kıyamet günü kederlerinden birini giderir. Kim bir fakire kolaylık gösterirse, Allah da ona dünyada ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah da o ayıbı dünya ve ahirette örter. Kişi kardeşinin yardımında olduğu müddetçe, Allah da onun yardımındadır.' buyurmuştur."
Orucun çok fazla doymamayı, her nimetten yeteri kadar istifade etmeyi, Allah için vermeyi ve paylaşmayı da öğrettiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Bilgen, sözlerini şöyle tamamladı: “Paylaşmakta rahmet vardır. Ramazanın neşesi ve güzellikleri sadece müminler arasında yaşanmaz. Bu halkaya diğer din mensupları da hep dahil olmuşlardır. Onlarla da güzel paylaşımlarımız olmuştur. Bu topraklarda yaşayan bütün insanların dahil oldukları bir neşedir Ramazan ayı. Bu manada iftar sofraları sadece yenilen içilen mekanlar değil, aynı zamanda barışın, hoşgörünün, komşuluğun, dostluğun, sıla-i rahimin ve birlikte yaşamanın hakkının verildiği mekanlar olmuştur.