Düğün salonundaki kan donduran anların görüntüleri de ortaya çıktı. Halay çekilirken A. T.'nin koşmaya başlaması üzerine paniğe kapıldığı görüldü. Kader İrgören'in kuzeni Ferhat İrgören, "Daha önce gideceğimiz nişan ikimize de mezar olacak gibisinden tehdit vari bir konuşma olmuş ama kız bize söylememiş. Daha önce isteme olmuştu, kız istemiyordu. En son artık kendine yediremeyince, en iyisi o da ölsün, ben de öleyim havasına giriyor" diye konuştu.
Olay, dün saat 22.00 sıralarında, Necip Fazıl Mahallesi Trabzon Caddesi üzerinde bulunan bir düğün salonunda meydana geldi. İddiaya göre, davetlisi olduğu nişana gelen Ahmet Taşan, daha önce evlenmek istediği Kader İrgören ile burada karşılaştı. 19 yaşında olduğu öğrenilen Kader İrgören'e silahla ateş eden Taşan, ardından aynı silahla kendi kafasına sıkarak intihar girişiminde bulundu. Haber verilmesi üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Hastaneye kaldırılan Ahmet Taşan'ın tedavisi sürerken İrgören, yapılan müdahalelere rağmen kurtulamadı. İrgören'in cenazesi Adli Tıp Kurumu'na getirildi.
Düğün salonunda gerçekleşen olay sırasında yaşananlar, kameraya yansıdı. Görüntülerde, davetlilerin halay çektiği sırada olayın gerçekleştiği, bir kişinin koşmasının ardından davetlilerin paniğe kapıldığı görülüyor.
Genç kızın dayısının oğlu Ferhat İrgören, "Daha önce gideceğimiz nişan ikimize de mezar olacak gibisinden tehditvari bir konuşma olmuş ama kız bize söylememiş. Kimseye söylememiş. Bu sefer kimsenin haberi olmayınca kimse herhangi bir tedbir de almadı. Daha önce isteme olmuştu, kız istemiyordu. Kızın ailesi 'istiyorsan verelim' diyordu ama kız istemediği için verilmedi. Daha öncesinden herhangi bir tehdit duymadım" ifadelerini kullandı.
İrgören şöyle devam etti: "Bu cenaze olduğunda duydum. Dün akşam nişandayken, hiçbir şey yoktu. Her şey güllük gülistanlıktı. Düğün salonunun iki kapısı vardı. İkinci kapıda misafirleri ağırlarken saat 10'u çeyrek geçe de ambulansı aradığımız esnada, içerden biri çıktığı gibi, içeride olay oldu deyip kaçmaya başladılar. Kaçışmalar oldu. Biz düğünün gürültüsünden silah sesi duymadık. İçeri girdiğimizde o çocuğun kafasından oluk oluk kan akıyordu. Kızın da kafasının sağ tarafında bir şişkinlik vardı. Kurşun arkasından girmiş, beyni tıkanmış. Kulak arkasından kurşun girmiş.
Ambulansı aradık, aynı dakika içerisinde hastaneye götürdük. O yoğunluktan, kalabalıktan, ekiplerin gelmesiyle falan bütün düğün oraya yıkıldı. Biz kızı aldık direkt. Marmara Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sevk ettiler. Çocuğu da Kartal'a götürmüşler. Her iki taraf da birbirini görmesin diye. İkisi de hayatını kaybetti. Diğer taraf da hayatını kaybetmiş. Haberimiz olsaydı ne düğün ne nişan herhangi bir şey yapmazdık zaten. Öyle bir şey olsa ya kızı ya erkeği getirmezdik. Ama silahı nereden temin etti, kim getirdi, bağlantıları kimlerdi, bunlar çıktığında onlar da cezasını görecektir.
Saplantılı bir tip haline gelmiş. Kız daha önce istemiyordu, belirtilmişti. Hiçbir şekilde yanaşmıyordu. Sadece onun kendi takıntısıydı. Benim bildiğim 2 yıldır takıntılıydı. İsteme oldu ama kız istemediği için ne ailesi veriyor, ne kız kabul ediyor. Bu olmayacak bir şey, bunu da söylüyorlar. Olmayacak diyorlar ama adam bunu kabul etmiyor. En son artık kendine yediremeyince, en iyisi o da ölsün, ben de öleyim havasına giriyor. Bunu insanın beyni yerindeyken yapmasını mantık kabul etmiyor ama içmiş diyorlar. Kader 18,19 yaşlarında, çocuk da 28,29 yaşlarında. Aralarında bir 10 yaş farkı vardı."
(DHA)