Dunedin, Yeni Zelanda'da bulunan Güney Adası'nın ikinci büyük kenti (116,200 nüfusu ile) ve İskoç mirasından dolayı derinden bir gurura sahip olduğu, Otago Bölgesi'nin ana yeri. Bu şehir, İskoç şehirlerine oldukça fazla benziyor ve İskoç Gal'den Edinburgh (Dùn Èideann) lakabını alır. Tabii bu kötü bir şey değil. Burada Edward ve Viktorya tarzı mimari korunmuş, kendinizi gerçekten Avrupa tarzı yerlerde hissedersiniz. Bu özellikleri ile şehir, ziyaret edilmesi gerekli yerler arasına girmiştir. Buna ek olarak Avrupa tarzı bir şehir kurmak istiyorsanız, çalışabileceğiniz en kolay noktada değilsiniz.
Baldwin Caddesi, dünyanın en dik yerleşim caddesi (%35'lik bir eğim) ve şehrin inşa edildiği tepe, manzaraların bir temsilcisidir. Belediye Binası, Aziz Paul Katedrali ve şair Robert Burns heykelini keşfetmeye başlamak için merkezi ve hareketli Octagon'dan daha iyi bir yer yoktur. Başka bir yerde ise Larnach Kalesi ve Dunedin Demiryolu İstasyonu gibi bu şehri özetleyen yerler, ilginç tarihi mimarinin diğer örnekleri arasında. Kültürel cephede ise (bu bölgedeki insanların hikayesini anlatan) Toitu Otago Settlers Müzesi, Otago Müzesi (kültür, doğa ve bilim) ve Dunedin Halk Sanat Galerisi görülmeye değer yerler.
Büyük öğrenci nüfusuyla Dunedin; gece hayatı, restoranları ve her zaman yapabileceğiniz bir aktivitesi bulunan iyi ve çeşitli bir yer. Otago Yarımadası'nın vahşi hayat zenginliği (Fok balığı, penguenler, albatros ve deniz aslanları) ve harika bir liman kenti manzarası şehirden dışarı çıkmaya değer. Eğer bu şehirden fazla uzaklaşma riskini göze alamayacaksanız, St. Clair sahili ayaklarınızı suya sokabileceğiniz en iyi yerdir. Ayrıca çikolatalı şeyleri seviyorsanız, direkt olarak Cadbury Dünyası'na yol alınız.
Not: Dunedin, hava yollarına olan uluslararası bağlılığından dolayı Yeni Zelanda turuna başlamak için iyi bir başlangıç noktası olacaktır.