Dünya ekonomisi geriliyor

Dünya Bankası, dünyanın ekonomik durgunluğa sürüklenebileceği uyarısında bulundu. Dünya ekonomik konjonktürü ile ilgili yapılan kısa vadeli tahminler sanıldığından da kötü çıktı. Bunun kaçınılmaz sonuçlarından biri de kalkınma halindeki ülkelerde yoksullukla mücadelenin darbe alacak olması.

Dünya Bankası, 2001 ve 2002 yıllarında gerileyen global büyüme hızının önümüzdeki yıl yüzde 2.5'i bulacağını tahmin ediyor. Bu oran da 2000 yılında hesaplanan tahmini büyüme hızının oldukça gerisinde. Dünya Bankası, global canlanmanın kısa zamanda hız kaybedebileceği ve dünyanın ekonomik durgunluğa sürüklenebileceği uyarısında bulunuyor.

Dünya Bankası uzmanları, global durgunluğa, tüketicideki güvensizliği, borç stokunun yükselmesini, borsaların düşmesini, büyük şirketlerdeki bilanço yolsuzluklarını, Japon bankacılığındaki batık kredileri ve Latin Amerika'nın mali krizini neden gösteriyorlar.

Reklam
Reklam

ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKELERİNE YATIRIM AZALIYOR Dünya ekonomik konjonktüründeki durgunluğa paralel olarak üçüncü dünya ülkelerindeki doğrudan yabancı sermaye yatırımları da üç yıldır geriliyor. Özel yatırımcı büyük işlere girişmekten çekinirken, muhasebe skandalları da Enron ve Worldcom gibi devleri adeta felce uğrattı. Dünya Bankası raporunu hazırlayanlardan Mick Riordan, kalkınma halindeki ülkelerde yabancı sermaye yatırımlarının oynadığı rolü şöyle anlatıyor:

"Yabancı sermaye uzun vadeli faaliyet amacıyla üçüncü dünyaya gider. Yabancı sermaye girdisi sadece bir ülkenin dış borç durumunu düzeltmekle kalmaz, aynı zamanda yerli sermayeyi de harekete geçirir."

ABD VE AB'NİN TARIM POLİTİKASI
Dünya Bankası, yoksullukla mücadelede ticari engellerin kaldırılmasının taşıdığı öneme işaret ediyor. Kalkınma halindeki ülkelerin öncelikle tarım ürünü ihracatıyla durumlarını düzeltebilecekleri hatırlatılan raporda, dünya ticaret görüşmelerinin ABD ve AB'nin tarım sübvansiyonları yüzünden çıkmaza girmesinin en çok üçüncü dünyayı etkilediği belirtiliyor. Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü'nün Meksika'da yapılacak yeni tur görüşmelerinde, sanayi ülkeleri pazarlarının ithalata açılması yönündeki girişimin mutlaka başarıya ulaşması gerektiği görüşünde.

Reklam
Reklam

"Tarım ürünleri ticareti öncelikle üçüncü dünya açısından hayati önem arzeder" diyen Dünya Bankası uzmanı Mick Riordan, "Dünya Bankası kalkınma halindeki ülkelerin tarım ürünlerine pazarların açılmasını önemle istiyor ve bu alanda ilerleme kaydedileceğini umuyor" diyor.

Sanayi ülkelerindeki ithalat vergileriyle bunların ürünlere göre sınıflandırılması, ihracatçı ülkelerin imalat sanayiinde yatırım yapmasını engelliyor. Dünya Bankası şu örneği veriyor: Taze Meksika domatesine ABD'de yüzde 2 oranında gümrük ödenirken, aynı domatesin kurumuşu için yaklaşık yüzde 9, ketçap ve sos haline getirilmiş domates için ise yüzde 12 oranında gümrük ödeniyor.

KARTELLEŞMELER YOKSULLAŞTIRIYOR Dünya Bankası'na göre uluslararası kartelleşmeler de kalkınma halindeki ülkelerin yoksullaşmasında önemli rol oynuyor. Dünya pazarlarını aralarında paylaşıp fiyat karteli kuran altı büyük gruplaşmanın kalkınma halindeki ülkelere üç ila sekiz milyar dolarlık ek fatura çıkardığı tahmin ediliyor.

Reklam
Reklam

Bu nedenle ticari ilkelerde şeffaflık isteyen Dünya Bankası, üçüncü dünyada ithalata yüksek gümrük vergisi uygulanmasının aşırı fiyatlar üzerinden milli gelire olumsuz yansıdığına da raporunda yer veriyor.

Özelleştirmede rekabetten ve kurallara uyma mecburiyetinde eşitlik ilkesinden vazgeçilemeyeceğini vurgulayan Dünya Bankası uzmanı Riordan, kamu tekelinin özel tekele dönüşmesinin yarar değil zarar getirdiğini ve rekabet ortamındaki özelleştirmenin çok daha karlı olduğunu belirtiyor. Uzman, buna Afrika'yı örnek gösteriyor ve birden fazla şirketin rekabet halinde olduğu Afrika ülkelerinde telefon şebekesinin, özel tekellerin bulunduğu ülkelere göre çok daha hızlı geliştiğini sözlerine ekliyor.

Anahtar Kelimeler: